Dün akşam Çiğdem Tunç Tiyatrosu tarafından bilim kurgu komedi tarzında hazırlanan “Astrotürkler Geliyor” tiyatro oyunu Besa Sahne Cevahir‘de sanatseverlerle buluştu. Bizde Sanatsal Faaliyetler olarak oradaydık.
Bir çok özel tiyatroda oyuncu ve yazar olarak karşımıza çıkan Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu önemli yazarlardan biri Eray Yasin Işık tarafından kaleme alınan ve sanata olan aşkını takdir ettiğim Çiğdem Tunç’un yönetmen koltuğunda oturduğu ve aynı zamanda Kaptan Kork’u canlandırdığı Tiyatro oyununun kadrosunda Çiğdem Tunç’un dışında, Deniz Salman, Sema Aras, Buğra Soykan Kişioğlu, Deniz Değirmenci, Aybars Kuday,Ramazan Tetik, Balca Başman, Savaş Özkartal gibi oyuncular yer alıyor.
Oyunun konusunu kısaca şöyle anlatayım; Alsancak 1923 gemisi Kaptanı, 1 numarası, doktoru ,her işlerine koşan Şelalesi ve bir uzay gemisinde olmazsa olmaz yapay zekadan oluşan mürettebatıyla birlikte uzayda salınırken, uzayda korku salan bir canavarla baş etmeye çalışmak zorundalar, bir yandan da yeni keşfettiği hayat dolu gezegen Angarya’nın sakinleri ile anlaşıp, Dünya’nın tükenen kaynak sorununa çözüm bulmaya çalışacaklar.
Zaman yolculuğu, kıyamet sonrası, ütopik/distopik, alternatif geçmiş, uzay dizi filmleri, sıklıkla fütüristik uzay mekikleri, robotlar veya diğer teknolojiler eşliğinde; dünya dışı yaşam formları, yabancı gezegenler ve zaman yolculuğu gibi hayali fenomenlerin spekülatif ve bilime dayalı tasvirlerini yani adı üstünde bilimi kurgulayarak kullanan bir tür bilim kurgu. Bilim kurgu filmlerini severek takip eden bir izleyiciyim Bilim kurgu komedi türünü de bugüne kadar sinemada izledim. Ama bu sefer bilim kurgu komedi türünü Çiğdem Tunç Tiyatrosu sayesinde tiyatro sahnesinde izleme şansım oldu. Tabi ilk başta oyundan ne aldım onu aktarayım, biz Türkler kendimize mahsus bütün özelliklerimiz ile, dünya üzerindeki toplumlar içinde seçkin bir yere sahip edepli, terbiyeli, akıllı ve azimliyiz, istisnalar hariç hoşgörülüyüz bir o kadar da tedbir sahibiyiz, sağlam yapıya sahibiz, cesuruz, kahraman ruhluyuz ve söz konusu vatan olduğunda iyi savaşan bir milletiz. Ama bunun dışında aynı zamanda Millet olarak akıl sır erdiremediğimiz öyle davranışlarımız var ki işte az önce saydığım özellikler ile şimdi sayacağım, tüpte kaçak var mı diye çakmakla kontrol eden, iki saat menüye bakıp çay sipariş eden, kaldırım dururken yoldan yürüyen, çok kişi ile taksiye binmeye çalışan, düğünlerde maçlarda silah sıkan, ihtiyacın olmadığı halde bedava dağıtılan bir şeyin kuyruğuna girip, izdiham yaratan, bulaşıkları elde yıkadıktan sonra, daha temiz olsunlar diye bulaşık makinesine dizen, gazeteyi sadece yemeğin altına serdiğinde okuyan, arabada müzik dinlerken, sesi sonuna kadar açıp yoldan geçenlere de dinlettiren, elektronik aletleri vurarak tamir eden v.b. Özelliklerimizi harmanlayarak ve yer yer toplumsal yaralarımıza pansuman yaparak bizlere sunan bir tiyatro oyunu var karşımızda.
Gelelim oyunun yorumuna; tiyatro her zaman iyisiyle, kötüsüyle insanı insana anlatır bazen güldürerek bazen ağlatarak ama anlatır tabi anlayana, günümüz Türkiye’sinin biçimlenmesine ve yeniden yapılanması için yapı taşlarının oluşmasına hizmet eden bir metin gördüm sahnede dolayısıyla Eray Yasin Işık’ı huzurunuzda tebrik ediyorum. Gerek metin, gerekse sahneye uyarlanması açısından “bundan yüzyıl sonra bize mahsus tüm özelliklerimiz aynı kalacak” diyor bize. Yazılan metne uygun olarak kendimizi uzayda, uzay gemisinde hissettiğimiz bir atmosferde oynanıyor dolayısıyla dekor ufak tefek eksikleri olsa da yaratılan dünyanın içerisine kolayca alıyor izleyiciyi ve görevini tamamlıyor diyebilirim. Çiğdem Tunç’un rejisini yine başarılı buldum. Oyuncuların kostümlerine ve makyajına özen gösterilmiş, sahne ve kostüm tasarımına bayıldım diyebilirim. Ayrıca sahnede alışık olmadığımız formda bir yaratıkta gördüm ve izleyicinin buna ikna olması için hakkıyla kotarılmış bir kostüm vardı ve bana göre çok zor bir rolün altından kalkıyor Ramazan Tetik ve hazır bahsetmişken koreografide kendisine aitmiş danslar oldukça başarılı. Işık tasarımları, müzik düzenlemeleri yerinde kullanılan efektler sahne üstü eylemler (danslar), ciddi anlamda oyuna özel bir hava katmış.
Tüm oyuncuların yoğun fiziksel efor harcadıklarını, rollerinin hakkını verdiklerini de rahatlıkla söyleyebilirim. Özetle sahnede ilk defa bir bilim kurgu komedi izleyeceğim için gayet meraklı bir şekilde seyirci koltuğunda yerimi aldım ve bu anlamda beni merakımı gideren eğlendiğim bir oyun oldu benim için.
Ajandanıza not alın bu farklı deneyimi sizde yaşamak için gidin ve izleyin.
Genel Yayın Yönetmeni: Murat Karakaş