Loş ışıklar altında, yüksek sesli şarkılar eşliğinde, donatılan masaların, kadeh tokuşturanların, hayatın sillesini yemiş, iç dünyalarında acıdan kahrolurken yalandan eğlenen ve sahte kahkahalar atan kadınların olduğu mekanlardır pavyonlar. Pavyonlar aynı zamanda her zaman merak uyandıran mekanlar arasındadır. Neden mi ? çünkü çoğumuz kapısının önünden geçerken, kapısının nasıl bir dünyaya açıldığını merak ederiz. Neon ışıklarının, genellikle iri yarı, kalıplı, takım elbiseli korumaların ardındaki gizem ve tehlike merakımızı tetikler. Müdavimler, yalnızlar, âlemciler, işletmeciler, bolca neon ışık, kabarık hesaplar, toplumların bazı kesimlerince “Tabu” olarak kabul görülen pavyon kültürü ve Konsomatrisler. Konsomatris kimlere denir? “bar, gazino gibi eğlence yerlerinde müşterinin masasına çağrılabilen, müşteriyle birlikte yiyip içerek çalıştığı yere kazanç sağlayan kadınlara” deniyor kaynakça. Şimdiki röportajımızda pavyonlarda hayatta kalmaya çalışan kadınların aslında yalnızca onların değil erkek egemen toplumda hayat kavgası veren, toplumsal cinsiyet ayırımcılığına maruz kalan tüm kadınların sesi olmaya çalışan, bu sezonun iddialı oyunlarında biri olan “Mavi Müzikhol” tiyatro oyununun ekibiyle güzel bir sohbet gerçekleştirdik. Sizi de bu keyifli röportajı okumaya davet ediyoruz. Hazırsanız başlıyoruz.
Kendisi ile geç tanıştım ama derler ya “Zararın neresinden dönülse kardır”. Sanat adına çok yönlü çalışan bir insan, “Sadri Alışık Kültür Merkezi”, “Müjdat Gezen Sanat Merkezi” gibi kurumlardan tiyatro eğitimi almıştı. Pek çok kurumda daha önce oyunculuk yapmış, dramatik yazarlık, profesyonel tiyatro sanatçılığı, tiyatro eleştirmenliği yapmış. Şu anda yazarlık ve yapımcılık yapıyor. Ben maalesef sahnede oyunculuğunu izleyemedim kısmet olmadı ama, yazmış olduğu tiyatro oyunlarını izlemek kısmet oldu. Dolayısıyla yazarlığı sayesinde kendisi ile bağ kurdum. Bağ kurduğum, sevdiğim yazarların yaşamına ve iç dünyasına yolculuk yapmayı seviyorum. Çünkü bazen izlediğimiz bir sinema filmi,bir tiyatro oyunu yada okuduğumuz kısacık bir eleştiri yazısı. Bize o yazar hakkında çok fazla şey anlatır. “Takma Kirpikler”, “Aliya”, “Roma’da Bir Cinayet” gibi pek çok oyunu yazmış, yapım kısmında çalışmış; geçtiğimiz yıl “Gabo İllias” oyunu ile “Yeni Tiyatro Dergisi” Oyun Yazarlığı Özel ödülüne layık bulunmuş. Sanat adına çok yönlü çalışan Elçin Gürler’in yanındayız.
Sizi Yazmaya Özendiren Şeyler Nelerdir?

“Yazmanın veya üretmenin bir var oluş biçimi olduğunu düşünüyorum. Özenmekten ziyade benim yazmamın ya da karakterler aracılığıyla hayattaki derdimi anlatmamın gerçek sebebi gerçek hayattan kaçabilmek. Çünkü dramadaki her türlü cinayete, korkuya, istismara rağmen gerçek hayat hepsinden daha zor ve daha karmaşık. Bu yüzden benim için yazma ritüeli aslında dünyanın gerçeklerinden kaçarken yine dünyanın gerçeklerine hizmet etmeye dönüşüyor. Dönüştürmeye ya da geliştirmeye çalıştığımız şey hem kendi kusurlarımız hem de bu dünyanın kusurları. Bence bu dünyanın daha iyi bir yer olma ihtimali içeride bir yerlerde her yazarı yazmaya iten temel güç”.
Konularınızı Nasıl Seçiyorsunuz?

“Tiyatro özelinde önce benim gözüme hep o karakterin konuşması gelir. Ve karakter bende oluşmaya başladıktan sonra o karakter özelinde çalışıp, araştırmaya başlarım. Bazen kalabalık bir caddede giderken yüzümüze çarpan bir söz, bazen bir anı, bazen gazete manşeti bazen de bunların hepsinin birleşimi. Esasında konu seçmek ya da karakter yaratma anı yazar ve oyun kişisi açısından ruhani bir kavuşma. Ama devamını getirmenin tek bir formülü var: oturup yazmak! Ve yeniden yazmak… Şu an çalıştığım iki iş var birisi tamamen sahnelemek isteyen kişilerin konu tercihlerini belirtmesi ile oldu. Diğeri de bende iz bırakan bir olayı hiç yaşamadığım tarihi atmosfere yansıtarak anlatmayı seçtim ancak izleyen kişiler yaşanmamış bir olay olarak izleyecek”.
Tiyatro Oyunu Yazmak Keyifli Olsa Gerek İlham Nereden Geliyor Diye Sorsak?

“Ben ilhama hiç inanmam. Yazmanın formülü oturup yazmak, yazdıklarını yeniden yazmak ve ürettiklerine tıpkı bir cerrah gibi kesip atabilmekten geçiyor. Yazarken tıkandığım, kendimle savaşım içine girdiğim çok sefer olur. Toplumda yazarı destekleyen değil her zaman karşısında duracak şekilde inşa edilmiş. Bu noktada hem kendinle hem toplumla hem de hayatla savaşım içine girersin. İşte böyle zamanlarda yatağa uzanıp ilham peşinde koşmam, çünkü ilhama inanmam. Bu noktada sevdiğim yazarların yazma süreçlerini ve eserlerini yeniden okurum. Ve her seferinde fark ettiğim şey şu olur: gelmiş geçmiş hiçbir yazar ilham peşinde koşmadı. Ancak hepsinin bir derdi vardı ve bu dert onlara yazdırdı. Dertlerimiz için çabalayıp, üretip sonra da bu dünyada yok oluyoruz”.
Sanat Adına Çok Yönlü Çalışıyorsunuz Tiyatronun Rolü Günümüzde Nedir Sizce Desem?

“Teşekkür ederim. Tiyatronun özellikle modern insanı dönüştüren hatta ehlileştiren bir sanat dalı olduğunu düşünüyorum. İnsanın kendisiyle yüzleşmesini de aynı bir terapi koltuğunda olduğu gibi (ama ondan daha renkli ve eğlenceli) ancak dramatik olanla sağlayabileceğine inanıyorum. Evet şu an kökenini tiyatrodan alan pek çok anlatım aracı var. Bu televizyondan sinemaya dijital platformlara hatta reklam kampanyalarına kadar devam ediyor. Ben buna genel olarak hikâye anlatıcılığı diyorum. Hikâye anlatıcılığı sıradan insanı her yerde sarmış durumda. Evden ayrılmadan yine aynı pijamaları ile film izleyebilir, tüm dünyaya yayın yapabilir, hatta üniversite okuyabilirsiniz. Hem kalabalık hem yalnız. Yalnız insan, yalnız toplum… Bu yüzden günümüz insanını geçmişteki insanlardan daha vahşi bulurum. Ve aslında anti-modern olarak tanımlarım. Çünkü dijitalin içinde sarmalanmış insan tekil bir insan… Bu tekil insanın drama ile yapabileceği en sahici yüzleşme de tiyatro. Çünkü asla yalnız yapılan bir etkinlik değil. Bu yüzden seyircilerin arasına oturduğumda çoğunun beraber olma duygusunu devam ettirmek için arkadaşlarıyla, aileleriyle bilet aldıklarını görüyorum. Bir noktada insanlar tek başlarına dijital ekrana bakarken tiyatro ve diğer sahne sanatlarında beraber olmayı sürdürüyor. Yani tiyatro günümüzde insanların insana dokunabilecekleri en ilkel ama bir o kadar da en çağdaş sanat dalı. Yapay zekâ ne kadar etrafımızı sararsa sarsın, teknoloji ne kadar ilerlerse ilerlesin tiyatronun belki bazı algoritmaları değişecek ama her daim devam edecek”.
Tiyatro Dergisi, Tiyatronline Haber Portalı gibi yayınlarda tiyatro eleştirileri yazdığınızı biliyoruz peki başkaları sizin yazdığınız ya da oyuncu olarak yer aldığınız oyunları eleştirdiği zaman nasıl yaklaşıyorsunuz?
“Ben kendimi asla eleştirmen olarak tanımlamam. Olamam. Olmayı da düşünmem. Ben sadece sanata hizmet veren biri olarak görüşlerimi beyan edebilirim. Bu toplumda hiçbir zaman mütevazı olmak önemli olmasa da haddini bilmenin bir erdem olduğunu düşünüyorum. Tiyatro Dergisi’nde yazdığım zamanlar çok eskidir henüz 20lerin başında üniversite öğrencisi idim ve dergi o zaman Tiyatro…Tiyatro Dergisi adıyla yazılı olarak basılıyor, tiyatro alanında ödüller veriyordu. Bu noktada derginin kurucusu Mustafa Demirkanlı’nın destekleriyle hem röportajlar yapmaya ki en unutamadığım rahmetli Ayşen Gruda ile olandır.- hem de tiyatro değerlendirmeleri yapmaya başladım. Sonrasında tiyatronline, haberci.org, Yeni Birlik Gazetesi Kültür Sanat köşesi gibi alanlarda bunu sürdürdüm. Şu anda sanat eleştirileri adına pek çok platform açıldı. Ve inanın yeniden yazmam için çok fazla teklif geldi. Ancak ben uzun süredir üretim içerisinde olduğum için bunu reddettim. Sizlere daha önce yazmadığım ancak beni çok heyecanlandıran bir platformda pek yakında yeniden yazmaya, sevdiğim işleri duyurmak adına değerlendirmeler yapmaya devam edeceğimi söylemek isterim. Bunu sizin aracılığınızla okuyucularınızla paylaşayım”.
Tiyatro Seyircimizin Durumu Nasıl Sizce?

“Ben Anadolu’da da pek çok kez turneye giden ve tiyatro oyunlarının yapım tarafında da bulunan biri olarak seyircinin her geçen yıl ilgisinin arttığını söyleyebilirim. Seyirci de bu kadar fazla oyun arasında artık ne istediğini neye gitmek istediğini biliyor. İyi olanın peşine düşüyor. İnternet tiyatroyu bitirdi mi derseniz bitirmedi aksine paylaşılabilir sanat noktasında seyirci oyunların yerlerine, konularına hatta yorumlarına rahatlıkla ulaşabiliyor ve hepsini kendi süzgecinden geçirip tutkusunun peşinden koşuyor. Ancak ekonomi şartları hiçbir zaman gelişmiş ülkeler standardında olmadığı için bunun bilet sayısına yansımaları ne yazık ki az. Yani ben Türk insanının temaşa ve Orta Oyunundan beri tiyatroya her daim ilgili olduğunu ancak cebiyle büyük bir mücadele içinde olduğunu düşünüyorum”.
Ülkemizde Sanata Ve Sanatçıya Verilen Önem Hakkında Düşünceleriniz Nelerdir?

“Ülkemizde değil dünyada sanata ve sanatçıya değer verilmediğini, populer ve tüketilebilir olanın ardına düşüldüğünü düşünüyorum. Ülkemizde de sanatın her alanında özellikle yeni ve genç insanların zor seslerini duyurduklarını, lobileşmenin her daim arttığını söyleyebilirim. Bu noktada “ben” demek yerine “biz” bilinci ile hareket etmek gerekiyor. Örneğin geçmişte bu topraklar edebiyat alanında şairlerin ve yazarların birlik olmasını gördü ancak bunun örneğini günümüzün sert kapitalist dünyasında göremiyoruz. Tiyatro özelinde de hiçbir zaman sanat üreticilerinin tam anlamıyla desteklenmediğini, yalnız bırakıldığını ve liyakatin her geçen gün önemini kaybettiğini düşünüyorum. Ama kişisel olarak hayattan her zaman bir umudum olduğu için beraber üreterek bunun üstesinden geleceğimize inanıyorum”.
“Mavi Müzikhol” Fikri Ya da İlham Kaynağı Nasıl Oluştu?

“Dünyanın genel olarak adaletsiz olduğuna olan inancım bu oyunu yazmaya teşvik etmiştir. İki kadının kadın olma ve var olma yolculuğu üzerinden güç mücadelesini anlatmak istedim. İnsanın özellikle eğlence sektöründe gülerken ağladığına, güldürmek zorunda olurken içinin kan ağlamasına bireysel olarak da şahit olmam erkek egemen pavyon hayatında susturulan kadınların hikayesini anlatmaya itti”.
Birkaç Cümle İle Oyunu Özetlemenizi İstesek, Neler Söylersiniz?

“İki kişilik ancak çok kalabalık bir oyun Mavi Müzikhol… Sahnedeki Gül ve Bahar aslında hikayelerinin figüranı İbrahim’ler, Recai’ler, kaytan bıyıklar, kesik yüzler de kahramanı…”
Son Olarak Bu Güzel Röportajı Okuyacak Olan Sanatsal Faaliyetler Takipçilerine Söylemek İstediğiniz Bir Şeyler Var Mı?
“Tiyatroya gidin ve bilet alın. Sahnede gördüğünüz tek kişilik bir oyunun arkasında bir sürü çalışan ve emek gösteren kişi var. Yaşadıkları her sıkıntıya rağmen tiyatro yapmaya devam eden insanlar göründüklerinden çok daha güçlü insanlar. Bu yüzden tiyatroya emek veren herkesi kalpten selamlıyorum”.
Geç tanıştığım bir başka değerli kişilik Asmalı Sahne’de “Fazilet Mahkemesi” tiyatro oyunu ile önce oyunculuğunu izledim. Daha sonra bir başka yönünü keşfettim reji anlamında farklı bir hayal dünyası var. Daha önce de söyledim rejisiyle sahnelediği her oyuna gereken titizliği göstererek, ince ince nakış işler gibi her ayrıntıyı işleyerek en iyisini aktarma çabasının takdire şayan olduğunu düşünüyorum. Sanat adına çok yönlü çalışan Muharrem Uğurlu’nun yanındayız.
Merak Edenlerin Üstü Kapalı “Mavi Müzikhol” Tiyatro Oyununu Özetlemenizi İstesek, Neler Söylersiniz?

“Eğlenceli görünen, sosyal medyada sürekli adisyonlarla ti’ye alınan, sinemadan televizyona pek çok karaktere ilham olan Pavyon hayatının arka yüzünü anlatıyoruz. Anlatırken de salt pavyon veya eğlence kültüründen çok bu topraklarda her şeye rağmen kadın olmanın ve hayal etmenin zorlukları var. Alt metin olarak pek çok noktaya hizmet eden bir oyun Mavi Müzikhol… Hem eğlendiriyor hem de acıtıyor. Modern tiyatroda komedi ve trajedi ayrımlarına inanmadığım için Mavi Müzikhol metnini bu yüzden seçtim ve bu anlayışla sahneye koymayı tercih ettim”.
Özellikle Tiyatroya Yeni Yetenekler Kazandırmak Ve Onlar İle Çalışmak Nasıl Bir Duygu?

“Oyun Endless Art Taksim’in ilk prodüksiyonu… Burada bir oyun sahnelememi istediklerinde hem metin için hem de oyuncular için bir seçme olmasını istedim. Çünkü kendi sahnesi olan ve yeni tiyatro gruplarına her zaman destek olan bir tiyatro insanı olarak yeni yeteneklerin ülkemizde yeteri kadar desteklenmediğini düşünüyorum. Bu yüzden Gül ve Bahar gibi her kadın oyuncunun oynamak istediği bu iki rolü oyunculara teklif etmek yerine bir oyunculuk seçmesi yaptım. Bu sayede roller yerlerini başarı ile bulmuş oldu”.
“Mavi Müzikhol” Tiyatro Oyununun Alışılmışın Dışında Farklı Bir Reji Anlayışı Var Bu Fikir Nasıl Ortaya Çıktı?

“Seyircinin ilk başta gerçekten eğlenmesini istedim. Ve kendisini Ankara’da Ulus’ta bir pavyonda hissetmesini… Geleneksellik ve dejenerelik le karşı karşıya kalan seyirci ilk başta garipsiyor ancak oyun kendi mesajını da veriyor. Gerçekçi bir sahneleme biçimi tercih ettiğim oyuncularla da böyle bir çalışma yürüttüğüm için mekan ve reji oyunda tam anlamıyla bütünleşti. Oyuna gelen kıymet verdiğim pek çok insan sahnelemenin Endless Art Taksim’in yapısına çok yakıştığını söyledi”.
Sahnenin Hangi Tarafı Daha Keyifli Yönetmek Mi? Oyuncu Olarak Yer Almak Mı?

“Ben tiyatroyu hem oyuncu hem yönetmen hem de işletme olarak bir bütün olarak görüyorum. Bu yüzden ben kendimi tanımlamasam da beni genel de tiyatro insanı olarak tanımlayan pek çok kişi var. Ancak oyunculuğun benim açımdan tiyatronun temeli olduğunu söyleyebilirim. Sahneye çıkmaktan bu kadar keyif almasaydım reji yapmayı tercih eder miydim bilmiyorum”.
Yoğun Sürecin İçinde Siz Kendinize Zaman Ayırıyor Musunuz?

“Sanat icra eden insanlar olarak hayattan çeşitli kaçış noktaları belirlemek gerekiyor. Ben de bunları uzun süredir hayatıma alarak kendimi sıfırlayabiliyorum diyebilirim. Tiyatro kollektif yapılan bir şey. Ve sürekli insanla içe içeyiz. Bu yüzden bazen her şeyi sıfırlayıp yalnız kalmak gerekiyor. Ancak yoğun geçen tiyatro sezonunda bunun çok zor olduğunu belirteyim”.
Hayatta Hala Yapmayı Hayal Ettiğiniz Şeyler Neler?

“Hayal ettiğim çoğu şeyi henüz yapmadım. O yüzden çok fazla hayalim var. Bu hayaller olmasa üretmeye devam etmezdim. Özellikle gelecek sezon uzun yıllardır hayalini kurduğum müzikalin ilk adımını atıyor olacağım. Çok uzun süredir çalışmaları devam ediyor, bize ait bir eser. Bunun çalışmalarının temelini atıyor olmak beni çok heyecanlandırıyor”.
Sizce Kültürün Ve Dilin Korunması Konusunda Tiyatroya/Sanata Nasıl Bir Görev Düşüyor?

“Devlet Tiyatrosu’nun kuruluş amacı topluma doğru Türkçe’yi konuşturabilmek ve öğretebilmek. Bu yüzden dramatik bir eserle dilin doğru kullanımının yaygınlaşacağını düşünüyorum. Öğrencilerime de her zaman tavsiyem dilin etkili ve doğru konuşmasını öğrenmeleri için oyun izlemeleridir. Dil her geçen gün dönüşüyor. Bu yüzden yeni yerli yazarların ortaya çıkması, yeni metinler ve yeni çeviriler de de dilin korunması adına önemli. Ben bu noktada yeni üretimlerin de desteklenmesi gerektiğini düşünüyorum”.
Son Olarak Bu Güzel Röportajı Okuyacak Olan Sanatsal Faaliyetler Takipçilerine Söylemek İstediğiniz Bir Şeyler Var Mı?

“Endless Art Taksim’de yönettiğim Mavi Müzikhol ve kurucu ortaklarından olduğum Asmalı Sahne’ye tüm sanatsal faaliyetler okuyucularını bekliyorum. Tiyatro iyidir iyileştirir”.
Birbirinden güzel, heyecanlı, pırıl pırıl yolun başında iki güzel hanımefendi oyuncu ile birlikteyiz. İlk olarak Gülşah Yavuz’a yöneltelim sorularımızı.
Bize Biraz Kendinizden Bahseder Misiniz?

”Ben Gülşah Yavuz. Bursa doğumluyum. Ailemin ilk göz ağrısıyım, onlar böyle söyler bana. Aileme çok düşkünüm annemle babam her şeyden önce gelir benim için. Oynamaya, üretmeye ve var olmaya devam ediyorum”.
Sizi Tiyatroya Yönlendiren Şey Ne Oldu Hayatınızda?

“Annem oldu. Ben küçükken yaptığı şeyin orta oyunu olduğunu bilmeden kalabalık akşamlar da aniden salonun ortasına geçip meddahlık yapardı. peruklar, kostümler… ben böyle bir ailede büyüdüm farkında olmadan annemin düşünü gerçekleştirdim”.
“Mavi Müzikhol” İçinde Yer Almak Nasıl Bir Duygu?

“Mavi Müzikhol” benim kariyerimdeki ilk profesyonel tiyatro oyunu. Prömiyerim hayatımın ilk Prömiyeriydi. Bu yolda olan her an benim ilkim. o sebeple kıymeti çok ayrı. Zamanı geçince hatırada da çok ayrı olarak kalacak”.
Edebiyatla Aranız Nasıl?

“Ortaokul lise dönemlerimde inanılmaz okurdum. Özdemir Asaflar Orhan veriler klasikler. Ama şimdi o zamanki Gülşah’ın yüzüne bakamam sanırım ona karşı mahcubum artık. Okurken odaklanmak da çok zorlanıyorum. Sevgili İlhamı Algör‘ün İkircikli Biricik’i yakın zamanda bana çok iyi geldi. Kendisine kitabı yazdığı için teşekkür mesajı gönderdim. Kitabın İçinde kaybolmayı çok özlediğimi hatırlattı ve beni hikayesinin içinde tutabildi. Herkese öneririm”.
Tiyatronun Hayatınızdaki Yeri Nedir?

“Ben aslında itiraf etmek gerekirse oyunculuk serüvenimde uzun süre tiyatronun içinde olmaktan çekindim. Er meydanı başka bir cesaret ister dedim. Hep çekindiğim o yerde şimdi özgürce uçabiliyor olmanın verdiği o hissi tarif edemem. İyi ki cesaret Edip kendimi suya atabildim. Bu vesileyle sevgili yönetmenimiz Muharrem uğurlu ya bana güvendiği için teşekkür ederim”.
Birkaç Cümle İle Mavi Müzikhol oyununu Özetlemenizi İstesek, Neler Söylersiniz?

“Mavi Müzikhol” kesinlikle bir kadın oyunu. Ancak özünde bence meslek ve cinsiyet ayırmaksızın yaşamda içine sıkışmak zorunda olduklarımızı, aslındalarımızı güçlü iki kadın hikayesi içinde çok vurgulu ve etkileyici şekilde anlatıyoruz . Sevgili yazarımız Elçin Gürler harika bir kadın hikayesi kaleme aldı. İçinde oynarken oyuncu olarak her seferinde yeni bir şey keşfediyorum. Hepimiz de Mavi Müzikhol’ün yolculuğunu bu kadınların hikayesini ve dertlerini seyirciye aktarırken bunun inancıyla devam ettiriyoruz. Bu yüzden “Mavi Müzikhol” için gül için yazarımız Elçin’e çok teşekkür ederim”.
Yönetmen Muharrem Uğurlu İle Çalışmak Nasıl Bir Duygu?

“Yönetmenimiz Muharrem Uğurlu ile çalışmak dünyanın en kolay ve en zor işi. Oyuncu psikolojisini müthiş nezaketler ve Sakinliklerle anlayıp çözümlüyor. Siz yüksek bir duygu içindeyken onun sakince o yüksek duygunuza dokunması inanılmaz zor, idrak ettiğinizde de çok şevkatli tüm endişeli zamanlarıma daima sarılmayı tercih etti seçmeye girdiğim ilk günden beri. Profesyonel ilk oyunumu, hele ki böylesine zorlu bir rolde Muharrem’in rejisi ile oynadığım için, süreçleri onunla keşfettiğim için kendimi şanslı bir oyuncu olarak sayıyorum”.
Son Olarak Bu Güzel Röportajı Okuyacak Olan Sanatsal Faaliyetler Takipçilerine Söylemek İstediğiniz Bir Şeyler Var Mı?

“Değerli Sanatsal Faaliyetler takipçileri bu oluşumu takip etmeye devam edin. Bu tiyatro sezonunda herkesi Mavi Müzikhol oyununa davet etmek isterim. Harika bir deneyim sizi bekliyor. Oyun tarihlerimizi Endless Art Taksim’in sosyal medya hesaplarından takip edebilirsiniz. Tüm sanatseverlere sevgilerimi iletiyorum”.
Şimdide oyunun bir diğer güzel oyuncusu İpek Yorulmaz’a soralım merak ettiklerimizi.
Bize Biraz Kendinizden Bahseder Misiniz?