2. Dünya Savaşı ‘nın karanlık dönemine gerçekçi ve sert bir bakış açısıyla yaklaşan “Elveda Bay Haffmann” isimli Tiyatro Oyununu dün akşam Cevahir Sahne’de izledim.
Fransız Yazar Jean-Philippe Daguerre tarafından kaleme alınan ve R. Sümer Tunçay’ın çevirisini yaptığı Cem Arslan’ın yönettiği oyunun oyuncu kadrosunda Büşra Tut, Gülçin Güvenç, A. İnanç Bükülen,Tamer Gültekin ve Utku Arslan yer alıyor.
Oyunun konusu kısaca şöyle;1942 yılı, Paris… Alman işgalindeki Fransa’da Yahudilere “Sarı Yıldız” takma zorunluluğu getirilmiştir. Yahudi Mücevheratçı Haffmann da eşini ve çocuklarını Nazilerin zulmünden kurtarmak için her türlü riski göze alarak onları kız kardeşinin yanına, Cenevre’ye göndermiştir. Ancak başka bir sorun daha vardır: Dükkanının faşistler tarafından işgal edilmesi. Bu korkuyla uzun zamandır yanında çalıştırdığı elemanı Fransız Pierre ile bir anlaşma yapar: Anlaşmada dükkânı artık Pierre işletecek; eşiyle Haffmann’ın evine yerleşecek böylece yoksul hayatından kurtulmuş olacaktır; Haffmann ise kimseye görünmeden onlarla aynı evi paylaşacak böylelikle hem dükkânı çekip çevirecek hem de İsviçre’ye gönderdiği eşi ve çocuklarına para gönderebilecektir. Bu açıdan bakıldığında iki tarafın karşılıklı yarar gördüğü bir karar alınmıştır aslında. Ancak büyük problem sürenin belirsizliğidir; bu durum daha ne kadar sürüp gidecektir, birbirinden farklı üç kişi nasıl uyum sağlayıp birbirlerine ne kadar hoşgörü gösterebilecektir.
Ve hazırsanız yorumlaya başlıyorum; Bilinen adıyla Holokost (Yahudi karşıtlığı). Nazi Almanyası rejimi ile onun müttefikleri ve işbirlikçileri tarafından Avrupa’daki altı milyon Yahudiye karşı devlet desteğiyle sistematik olarak gerçekleştirilen zulüm ve katliamları ifade ediyordu. Fransız Yazar Jean-Philippe Daguerre, Almanya’da ve çeşitli ülkelerde Nasyonal sosyalist iktidar döneminde 1941-1945 yılları arasında Yahudilere yönelik sistematik soykırımı kendince seyirciye aktarmayı ilke edinmiş. Dolayısıyla dün akşam izlediğimiz hikaye Alman işgalindeki Fransa’da geçiyor. Yazarın oyunu beslediği evrensellik yapısı içinde sevgi, aşk, savaş gibi dokunuşlar oyun boyunca bizleri oyundan koparmadı. Tabi yorum yaparken şu konuda sizleri bilgilendireyim. Aslında Yahudi karşıtlığı, Naziler tarafından ortaya çıkarılmamıştır. Yahudi karşıtlığı, tarih boyunca farklı şekillerde görülen eski ve yaygın bir ön yargıdır. Avrupa’daki geçmişi antik dönemlere uzanıyor.
Oyundan ve rejiden devam edelim; Ben bu oyunun, Nazi döneminde Yahudilerin yaşadığı zorlukları, acıyı, zulmü ve önemlisi o dönemdeki insanların yaşadığı korku ve cesarette dahil tüm duyguları aktaran teks ile kurgu açısından bakıldığında oldukça zor bir oyun olduğunu düşünüyorum. Cem Arslan’ın yönetiminin reji açısından oyunun önermesine hizmet ettiğini sahne gözlemlerime dayanarak söyleyebilirim. “Elveda Bay Haffmann” isimli Tiyatro Oyununun başarılı bir örnek olarak seyirci tarafından kabul edilmesini sağlayan en önemli unsur, oluşturulan gerilim, dram, komedi, ironi gibi metaforların ise oyunun önermesine hizmet etmesine ve metnin daha iyi algılanmasına sebep olması. Oyunun önermesine hizmet eden diğer faktörler de yani dekor, kostümler, ses ve ışık gayet iyiydi bana göre.
Oyundaki oyunculukları da değerlendirmek istiyorum; Hikayenin büyük çoğunluğunda Pierre (Utku Arslan) , Isabelle (Büşra Tut) ve Yahudi Haufmann (A. İnanç Bükülen)’ı izliyoruz. Aralarındaki bağı anlatırsam oyunun sürprizi kaçar o yüzden anlatmamayı tecih ediyorum. Sona yaklaşırken Alman Nazi Büyükelçisi Otto Abetz (Tamer Gültekin) ve eşi Suzanne (Gülçin Güvenç) dahil oluyor. Tüm oyunculuklar tek tek değerlendirildiğinde gerilim ve duygu dolu anları bize sonuna kadar yaşattılar. Dolayısıyla bence beş oyuncuda harikaydı. Rollerine inanarak oynadıkları için. Her birini huzurunuzda ayrı ayrı alkışlıyorum.
Son olarak; Brot Tiyatro yapımı bu başarılı oyunu sahne gözlemlerime ve kalemime güvenerek izleme istediğimi geri çevirmeyen oyunun Sahne Tasarım sorumlusu ve oyuncusu Utku Arslan’a ayrıca teşekkürlerimi iletmek istiyorum. İhmal etmeyin vakit bulduğunuzda gidip izleyin diyerek yorumu sonlandırıyorum.
Genel Yayın Editörü :Murat Karakaş