Toplumun dışında bırakılıp, kötü niyetli ve zararlı gösterilmiş, inançlarında ise şeytan ve türevlerini takip ettikleri savunulan “Cadılar” için söyleyecek sözü olan “Tiyatro Malleus” tarafından sahnelenen”Malleus” tiyatro oyununu cumartesi akşamı Oda Tiyatrosu’nda izleme fırsatım oldu.

Üç farklı beyni birleştirerek Eylül Kasarcı, Aylin Üstün, Eyşan Kasarcı’nın kaleme aldıkları, yönetmen koltuğunda Eylül Kasarcı, Aylin Üstün, Eyşan Kasarcı’nın birlikte oturdukları, tabii ki lafın gelişi. Çünkü aynı zamanda Eylül Kasarcı, Aylin Üstün, Eyşan Kasarcı “Malleus” tiyatro oyununun oyuncu kadrosunda da yer alıyorlar.

Oyunun konusu kısaca şöyle; Cadıların kendi hikayelerini yeniden yazma umuduyla dolu olduğu zamanlarda, Manitaria’nın kaderi, beklenmedik olayların ardında gizlenmekteydi. Cadılardan birinin gizemli kayboluşunun ardındaki sırlar, belki de, kraliyetin içindeki bir aşk, cadıların yaşamını ve Malleus çekicinin kaderini sonsuza dek değiştirecek.

Hazırsanız yorumlaya başlıyorum; öncelikle yorumun başında. Tiyatroyu ayakta tutmanın zor olduğu bu zamanlarda, azimle tiyatro oyunu yaparak biz tiyatro severlerin karşısına çıkan pırıl pırıl tiyatro aşığı üç tane genç kadını ve azimlerinden dolayı tüm ekibi tebrik ederek başlamak istiyorum. Benim tiyatroya olan aşkımı da bilen bilir. Dolayısıyla oyunun afişini ilk gördüğümde bende büyük bir merak uyandırdı “Malleus”. Sezon bitmeden muhakkak izlemeliyim dedim. Ve doğrusunu söylemek gerekirse oyuna gidişim benim içinde sürpriz bir kararla oldu. Oda Tiyatrosu’nun instagram sayfasında Kaan Erkam’ın ve Niyazi Gezer’in yaptıkları tanıtımı gördüm. Dolayısıyla Oda Tiyatrosu’nun davetli misafiri, Tiyatro Malleus’un davetsiz misafiri olarak gittim oyuna. Gelelim cumartesi akşamki izlenimlerime; Hazırlanan dekor ve aksesuarlar bizleri bir masalın içine çekecek güçte koltuğa oturduğum ilk dakikalarda pür dikkat sahneye kilitlendim dekor ve aksesuarlar ilgi çekiciydi. Peki ya oyun? anons verildi “oyunumuzun başlamasına beş dakika var”. oyuncular yerlerini aldı ve hikaye akmaya başladı. Yalan yok oyunun ilk dakikalarında neler olduğunu anlamakta zorlandım ama sonrasın ne anlatmaya çalıştıktılarını anladıkça keyif alarak izlemeye başladım. Oyunun aslında ana fikri net “Cadı” falan hikaye, Avrupa’da 14. yüzyıldan 17. yüzyıla kadar adaletsiz duruşmalar sonucunda çoğu kadının insan haklarının hiçe sayılarak öldürülmüş olması. Ana fikri seyirciye vermek en kolayı kolay olmasına da işin teatral kısmı ne olacak? başta da söylediğim gibi metnin fantastik yapısı dekor ve aksuarlar ile süslenmiş. Oyun için özel hazırlanmış danslar ve yer yer Shakespeare’den alnan replikler ile oyunun önermesine tam anlamda hizmet ettiğini ve seyirlik hazzını artırdığını da gözlemlerim doğrultusunda rahatlıkla söyleyebilirim. Üç farklı beynin, Üç farklı düşünce yapısı ile ve beyin cimnastiği yaparak tek bir metinde oluşturduklarını seyirciye aktarmaları açısından da önemli. Biraz da tiyatroya ve oyuna ilham olan “Malleus” nedir? ona değinelim. Malleus Maleficarum ortaçağda cadı avı yanlılarının başucu kitabı olduğu, Kadın karşıtlığını da beraberinde getirdiği herkes tarafından biliniyor. Kadının temizlenemez,cinsel açıdan doyumsuz, iffetsiz bir varlık olduğunu savunan tam üç yüz sene boyunca yaklaşık 1.5 milyon insanın öldürülmesinden sorumlu olan bir kitap.

Rejiden bahsedeyim kısaca; Öncelikle sahne tasarımında çok abartıya kaçmamayı tercih etmiş olsalar da fantastik havayı yüzde seksen hissettirdiler. Fantastik ve bir o kadarda özenli bir sahne düzeni tercih etmişler. Dekor olarak sahnenin solunda bir cadı kazanı ve maskeler. Sahnenin tam ortasında oyunun amacını simgeleyen mezar taşları. Sahnenin sağında bir masa, sandalyeler. Masa ve çevresinde dönemi yansıtan aksesuarlar. Işık tasarımı, döneme uygun kostümler, ses ve müzik düzeni, koreografi bence gayet iyiydi. Bu arada hoşuma giden başka bir detay var. Çocuklarının tiyatro yapmasına karşı çıkmak yerine onlara destek olmak için dekor kurup kaldıran aile bireylerini tek tek tebrik ediyorum.

Oyunculuklara da kısaca değineyim; hep söylüyorum bir eleştirmen olmaktan ziyade dikkatli bir seyirciyim. Cumartesi akşamı Eylül Kasarcı, Aylin Üstün, Eyşan Kasarcı, nasıl diyeyim olabildiğine kendilerine hayran bırakan doğal oyunculukları ile seyircileri mest ettiler. Bana göre sahne üzerinde gayet rahatlardı, en ufak bir heyecan görmedim, minik hatalar dışında oyunun seyir zevkini bozacak bir hata görmedim. Daha yolun başındalar ve manevi anlamda desteğe ihtiyaçları var. İyiler ama daha da iyi olacaklar.

Benim gibi farklı bir deneyim yaşayıp tiyatro aşığı üç tane genç kadını sahnede, üstte anlattıklarımın dışında deneyimlemek için “Malleus” tiyatro oyununu not alın ve izlemeyi ihmal etmeyin diyerek yorumumu burada sonlandırıyorum.
Genel Yayın Yönetmeni : Murat Karakaş