Tiyatro Keyfi’nin yeni sezon projesi, Hakkı Ergök’ün, Edmond Rostand’ın ölümsüz Baş yapıt Cyrano de Bergerac’ından esinlenerek yazdığı, Nurkan Renda’nın müziğiyle şekillendirdiği, uluslararası yönetmen Kemal Başar’ın rejisiyle rock komedi “Cyrano Rock” Tiyatro Keyfi’nin uluslararası alana taşıyacağı yeni eseri 20 Nisan Cumartesi günü Şişli Tiyatrosu’nda prömiyer yaparak tiyatro severler ile buluştu. Sanatsal Faaliyetler olarak yaşadıkları heyecan, coşkuya ortak olmak amaçlı yanlarındaydık.
Hakkı Ergök’ün kaleme aldığı, uluslararası yönetmen Kemal Başar’ın yönettiği ve aynı zamanda ışık tasarımını da yaptığı, dört kişilik ve tek perdelik tiyatro oyununun, oyuncu kadrosunda Kemal Başar, Zelal Barlas, Efe Can Karakaya ve Zeynep Yaylıcıoğlu yer alıyor.
Konusu kısaca şöyle; hem cesareti ve romantizmi hem de güçlü şiirselliği ile enfes bir figür, Kralın silahşörlerinden Cryano de Bergerac, ne var ki kadınların gönlünü fethedecek bir beyaz atlı prens olmakla arasında önemli bir engel vardır, devasa bir burun! Cyrano’nun hayallerini süsleyen genç ve güzel Roxanne, birliğe yeni katılan yakışıklı çömez Christian’ın da ilgisini çeker. Kendi aşkının karşılıksız kalacağından emin olan Cyrano, romantizm ve kadınların gönlünü fethetme konusunda epeyce beceriksiz olan Christian’ın yerine şiirler yazmaya başlar. Böylece Roxanne, aslında Christian’ın görüntüsü altında Cyrano’ya tutulur.
Öncelikle ilk olarak tiyatroyu hayatta tutan günümüzde hala var olmasını sağlayan en önemli etken her zaman yeniliğe açık olmasıdır. “Tiyatro Keyfi” ekibinin kurucusu Kemal Başar’ın, yeniliğe açık ve tiyatroyu ya da tiyatro kurumlarını kullanarak kendine sanatçı payesi veren ve böyle parlamaya çalışan kalabalıklardan hiç çekinmeden, özgürce, bilgiyle, cesur işler yapan, başarılı bir yönetmen olduğunu her izlediğim oyunda bizzat gözlemliyorum. Parisli şair, oyun yazarı ve silahşor Savinien Cyrano de Bergerac’ın gerçek hayat öyküsünden esinlenilerek Fransız şair ve oyun yazarı Edmond Rostand tarafından yazılmış ünlü bir sahne eseri ve “Cyrano Rock” Tiyatro Keyfi tarafından dünya klasiği bir baş yapıt olan Cyrano de Bergerac’ın yep yeni güncellenmiş bir versiyonu.
Ve hazırsanız yorumlaya başlıyorum; “Cyrano Rock” bizi 17. yüzyılda yaşayan, sivri dili ve engin bilgisiyle tanınan Savinien Cyrano de Bergerac’ın yaşadığı dönemin Fransa’sına götürüyor. Aslında Fransız şair ve oyun yazarı Edmond Rostand ana fikir olarak aşık olmanın, aşkın nasıl bir şey olduğunu ve cumartesi akşam izlediğim kadarı ile en yüce aşkların her zaman yalnız yaşandığını anlatmak istemiş. Hakkı Ergök text’i almış orjinal metne sadık kalarak günümüz tiyatrosuna uygun farklı bir biçimde güncellemiş.
Gelelim benim için en keyifli kısma oyundan neler aldığıma; ilk çağlardan itibaren tüm insanlığı düşündüren bir kavram. Özgürlük, oyunun en temel meselesi ama hangi anlamda? tam burada biraz daha derine inelim, Kemal Başar, şimdi söyleyeceğim için belki bana kızacak ama ben sahnede gördüğümü söylemek ile mükellefim. İnsanın her türlü dış etkiden bağımsız, kendi iradesine dayanarak hareket etmesi anlamında insan yada geniş açıdan bakılarak, tüm insanlık, haysiyetini, onurunu, özgürlük uğruna kaybetmekten korkmadan savaşan kahramanlara borçlu Cryano de Bergerac bu kahramanlardan biri. Ama Kemal Başar özellikle bu metni haysiyeti, onuru için savaşmayan sistem kölelerini sert bir dille eleştirmek için seçmiş. Elbette aşağılayarak, yerin dibine sokarak yapmamış. Sistem kölelerini eleştirmek için, yeniden dirilişin ve özgürlüğün simgesi Cryano de Bergerac’ın sivri dilini ve engin bilgisini kullanmış. Diğer hassas bir konu ise daha önce “Söz Veriyorum” tiyatro oyununda da gördüğüm saf ve temiz duyguların, aşkın anlatımı. Üçüncü olarak “Cyrano Rock” umutsuzluk, hayal kırıklıkları, sevinçler ve aşk acısını işliyor.
Rejiden bahsederek devam edeyim ; ilk söyleyeceğim Kemal Başar’ın, cumartesi akşamı deneyimlediğim baş döndürücü bir başarıya imza attığını gördüğüm olacak. Orta oyunundan yola çıkan evrensel nitelikte bir sahneleme. “Cyrano Rock” tiyatro ve sanatseverlere bence tiyatro tarihinin şimdiye kadar görülen en şaşırtıcı derecede yorumlarından birini sunuyor. Aynı zamanda bir müzikalde dekorun arkasına sığınılmadan yalın ve sade bir biçimde oyunculuğun, koreografinin ve müziğin seyirciyi nasıl etkileyebildiğinin kanıtı. Oyuncular üzerinde çok titiz çalıştığı yine sahnede net olarak görülüyor. Sıfır dekor sayesinde Kemal Başar dahil olmak üzere enerjik ve çevik oyuncuları seyrederken. Gözlerimizi sahnenin her yerinde gezdiriyor ve oyuncular ile beraber eğlenceli oyuna dahil oluyoruz. Kemal Başar, genç oyuncuları yetiştirip Tiyatro Keyfi’nde cesaretle rol verip tiyatro dünyasına katıyor, nice örnekleri var. Oyuncu kadrosu inanılmaz derecede yetenekli, bu yetenekleri (Zelal Barlas, Efe Can Karakaya) keşfedip, eğitip seyirciyle buluşturuyor.
Oyunculukları da kendimce değerlendirerek devam edeyim; Prömiyer demek heyecan demek. Dolayısıyla her zaman olduğu gibi sahnedeki heyecanı gözlemledim. Enterasandır Kemal Başar dahil olmak üzere tüm oyunculardan bana yansıyan bir heyecan duygusu yine hissetmedim. Heyecanlarını kontrol edebilmeleri açısından yeniden hayran kaldım diyebilirim. Zeynep Yaylıcıoğlu sürpriz bir karakterle oyuna değişik bir renk katmış, dişi bir Kargayı canlandırıyor. Neden dişi bir karga? izlerken ilk kafamda canlanan, genellikle Kargaların birçok kültürde uğursuz olarak nitelendirilmeleri dişi karga bu oyunda sistem kölelerinin uğursuzluğunu simgeliyor. Kemal Başar’ın nefes kesen, büyüleyici, heyecan verici performansı ben dahil tüm izleyenleri derinden etkiledi, oyunun daha ilk dakikalarında ve oyunun finalinde salonu dolduran seyircilerin coşkulu kahkahasını, alkışını alması, yılların vermiş olduğu tecrübesinin yabana atılmaması gerektiğini söylemek boynumun borcu. Daha da önemlisi sahne tecrübesi, karakteri yorumlama tekniği bana göre şapkamızı çıkarıp önünde saygıyla eğileceğimiz cinsten. Oyunda tüm karakterleri bireysel olarak çok beğenerek izledim. Zelal Barlas ve Efe Can Karakaya’yı sahnede ikinci defa izledim seyirciyle olan iletişimleri abartısız derecede mükemmel bana göre her ikisini de izlerken büyük keyif aldığımı rahatlıkla söyleyebilirim, sahnede gayet rahatlar, olabildiğince kendilerini oyuna katmışlar.
Sonuç olarak; “Cyrano Rock” için benim kişisel düşüncem; her zamanki gibi gayet akıcı, nalına ve mıhına vuran, derin mesajlar barındıran aynı zamanda eğlenceli bir oyun izlediğim yönünde. Ortada bir başarı varsa bu tek bir kişinin değil bir ekibin başarısıdır. Tiyatro Keyfi ekibini başarısından dolayı tebrik ediyorum, kendimi tekrarlayacağım yine ama daha nice kaliteden ödün vermeyen projelerde görüşmek umuduyla ki zaten şüphem yok diyerek yorumumu burada sonlandırıyorum.
Genel Yayın Yönetmeni: Murat Karakaş