17.yy’da kilise tarafından yargılanan lezbiyen rahibe Benedetta Carlini’nin gerçek hikayesinden esinlenilerek kurgulanan “Benedetta” sinema filmini nihayet dün akşam izleyebildim.
Genel anlamda seyirciyi rahatsız eden ancak değerleri geç anlaşılan filmlerin bana göre başarılı olan 1938 amsterdam doğumlu yönetmeni Paul Verhoeven’ın 17.yüzyılda, vebanın kasıp kavurduğu İtalya topraklarında geçen lezbiyen bir rahibeyi odak noktası olarak alıp yönettiği, David Birke ile birlikte kaleme aldığı kadrosunda Virginie Efira, Charlotte Rampling, Daphne Patakia, Lambert Wilson, Olivier Rabourdin, Louise Chevillotte, Hervé Pierreve Clotilde Courau’nun yer aldığı erotik unsurlar barındıran bir dönem projesi “Benedetta”.
Yorumlaya başlıyorum; evet yine sıra dışı bir sinema filmini kendimce sizler için eleştireceğim hazırsanız notlarımı aktarıyorum. Veba ve inanç çağında din, cinsellik ve insan hırsının kesişimini masaya yatıran oldukça sarsıcı bir senaryo var karşımızda. Aslında dini inançları konu edinen ve toplumun dini inançlarına saygısızlık yapıldığını düşündüğüm filmleri kendimce benimsemesem de sanat adına yapılan her şeyin mübah olduğunu ve her yönetmenin kendi görüşüne saygı duyulması gerektiğini düşünüyorum.
Öncelikle Benedetta Kimdir? Pescia’daki bir manastırda görev alan Benedetta Carlini (1591–1661) Karşı Reformasyon dönemi İtalya’sında, orta sınıf bir İtalyan ailesinde dünyaya gelmiş. Çeşitli mucizelere sahip olduğu söylenen ve 30’lu yaşlarda başrahibe mertebesine yükselen lezbiyen bir rahibe.
Paul Verhoeven üzerinde yeterince konuşulmayan bir meseleyi (dini cinsiyete alet etmek) kendi sinema anlayışı ile gündeme getirmiş. Her zamanki gibi kadın başrol oyuncularını softcore bir çıplaklık halinde göstermeyi çok seviyor ve bazı müstehcen sevişme sahnelerini de yine bu filmde kullanıyor. Filme genel olarak baktığımızda anlatması gerekeni kan, vahşet, şiddet ve cinsellik üzerinden olağanüstü bir şekilde anlatan bir film olduğunu da söyleyebilirim. Filmin süresi olayları anlatması bakımından çok da uzun gelmedi ancak kan, vahşet, şiddet ve cinsellik aşırı derecede olması sebebi ile seyirciyi rahatsız eden bir sinema dili olduğu için izleyiciyi biraz olsun zorluyor diyebilirim.
İnsanı üzerinde derin derin düşünmeye iten temalara dayanan çarpıcı bir film bana göre. Paul Verhoeven bizi inancın, erotizm ve Kara Veba’nın kutsal olmayan bir şekilde çılgınlık ve mazoşizm dolu bir yolculuğa çıkarıyor bizleri. Eğer bu tür sıra dışı filmleri izlemeyi seviyorsanız tam size göre diyebilirim.
Genel Yayın Yönetmeni : Murat Karakaş