More
    Ana SayfaELEŞTİRİÇarpıcı bir oyun "Cem Olmak"

    Çarpıcı bir oyun “Cem Olmak”

    Cem Karaca’nın hayatını oynayan bir aktörün oyun sonrasında zihninden geçenleri sinematografik bir dille seyirciye aktaran “Cem Olmak” isimli tiyatro oyunu dün akşam Trump Sahne’de prömiyer yaparak tiyatro seyircileri ve sanatseverler ile buluştu. Sanatsal Faaliyetleri de heyecanlarına ortak olması için davet eden Cem Özer’e huzurunuzda teşekkür ediyorum.

    Cem Karaca’ya saygı duruşu mahiyetinde hayata geçirilen dans şovları ile süslü tek kişilik bu güzel Müzikalin Yapımcılığını Oğuzhan Güler üstlenmiş, oyunun yazarı Murat Gürvardar, yönetmenliği Cem Özer ile birlikte göğüslemiş. Cem Karaca şarkılarının müzikal düzenlemesini Ercüment Vural, koreografisini ise Burcu Koçyiğit yapmış. Cem Özer, Müzikalde, Cem Karaca’nın hayatını oynayan bir aktörü canlandırıyor.

    Ve hazırsanız yorumlamaya başlıyorum; Baştan söyleyeyim benim için zor bir tiyatro eleştiri yazısı olacak, çünkü bu oyunu size en güzel şekilde nasıl aktaracağım konusunda titiz davranmam lazım. hayatı boyunca muhalif-protest şarkılar söylemiş, sol yapılanmalara destek vermiş, tek kişilik bir sanatçı, farklı yaşam biçiminden dolayı özellikle ölümünden sonra kıymeti anlaşılan günümüz popüler kültüründe kendine yer edinen ve yaptıklarıyla bir kesimin sevgisini kazanırken, maalesef bir kesimin de çok fazla haz etmediği bir isim Cem Karaca. Cem Karaca ve ailesi hayatları boyunca ağır bedeller ödediler. Ve yine maalesef ki, bilinç yoksunu Medya mensuplarının yalan haberleriyle, aynı Ahmet Kaya’da da yaşadığımız gibi başlatılan linç kampanyalarından Cem Karaca da payına düşeni aldı. Cem Karaca da sanata sığınarak yaşadığı acıları, duygularını, memleket özlemini, kimi zaman yazdığı şiirlerle kimi zaman söylediği şarkılarla yansıtıyordu.

    Gelelim dün akşam izlediğimiz tiyatro oyununa; anladığım kadarıyla projenin fikir babası Cem Özer. Doğrunun yanında olan pek çok gerçek sanatçı gibi vatandaşlıktan atılan ve yine doğrunun yanında olduğu için vatan haini sayılarak vatandaşlıktan atılan pek çok gerçek sanatçı gibi memleketini özleyen, tekrar ülkesine döndüğünde bir takım çevrelerce dönek ilan edilen. uzun sözün kısası dışlanarak hiç hak etmediği muameleye maruz kalan. Aslında az önce belirttiğim gibi sadece Cem Karaca’ya değil onun gibi yaşarken genel olarak asla kıymeti bilinmeyen pek çok değerli sanatçılarımıza saygı duruşu olarak düşünmüş bana göre bu oyunu. Murat Gürvardar tarafından yazılan metin ise bana göre, biz izleyicilerinin sıradanlıktan uzaklaşmamızı sağlamak amacıyla ve Cem Karaca’nın yaşam felsefesine odaklanmamızı sağlayarak, genel olarak yaşama karşı farklı perspektiflerden bakmayı öğrenmemiz açısından da faydalı bir metin.

    Reji ile devam edeyim; Murat Gürvardar ve Cem Özer, Cem Karaca’nın hayatını oynayan bir aktörün oyun sonrasında zihninden geçen acabalarını, keşkelerini sinematografik bir dille seyirciye anlatmak istemişler. Dolayısıyla reji konusunda olabildiğine titiz davrandıklarını gözlemledim. Biyografik bir oyun olmamasına özen gösterdiklerini rahatlıkla söyleyebilirim. Sanatın en temel misyonu toplumu eğitmek olduğundan, eğitim metodları bana göre biraz toplumu sarsmak ve kendine getirmek amaçlı olmuş. Ve bu amaç doğrultusunda bence Her ikisi de ellerinden gelenin fazlasını yapmışlar. Dekor Tasarımı dansçıların rahat hareket edebilmeleri açısından olabildiğine sadeydi. Kostüm tasarımı, ışık Tasarımı, müzikleri ve koreografileri tasarlanırken seyircinin olabildiğine eğlenmesi ve oyunda anlatılmak istenen duygunun seyirciye geçmesi amaçlanmış ve şunu itiraf edeyim yerim arkalarda olduğundan oyunu anlayamazsam yarın ne yazacağım diye endişelendiğim halde, en arka koltuktan bile rahatça oyunun önermesini aldığıma göre dün akşam bence amaçlarına ulaştılar.

    Oyunculuk ile ilgili gözlemime de sizler için kısaca değineyim; yorumlamaya başlarken benim için zor bir tiyatro eleştiri yazısı olacak demiştim Cem Özer’i tiyatro sahnesinde ikinci izleyişim. Adeta varlığıyla abartısız söylüyorum, sahnede kendini tam anlamıyla hissettiren, gösterdiği olağanüstü performansı sergilerken biz seyircilerini mest eden, çok başarılı ve etkileyici bir performans sergilediğini ikinci kez bizzat gözlemledim. Dolayısıyla yeri doldurulamaz usta bir sanatçı olan Cem Karaca’ya ve yeri doldurulamaz diğer ustalara sahnede bizlerinde fenerler ile eşlik ettiği “Deniz Üstü Köpürür” türküsü ile bizlerin adına özrünü diledi ve dahada önemlisi bu dünyadan hakkını alamayan tüm gerçek sanatçıların sesi olmuş oldu. Tebrikler Cem Özer.

    Sahne arkasın da da gayet titiz çalışan tüm ekibi de bir bir tebrik ediyorum. Dansçıların emeği de takdiri koşulsuz şartsız hak ediyor. Oyun daha yeni olduğundan çok fazla detay vermek istemiyorum. Sezon başında Best of sıralamama aldığım oyunlardan biri olduğunu da belirtmek istiyorum. Muhakkak gidin ve izleyin diyerek. Şimdilik yorumumu burada sonlandırıyorum.

    Dipnot : Cem Karaca söylediği bir türküde “Seni okuyup yazanı, Yunus gibi bir ozanı, o mübarek Mevlana’yı, fâni kurmuşsun temeli, Bilmem sana ne demeli, dünya, dünya, yalan dünya, karnı büyük obur dünya, Koca Mustafa Kemal’i Yedin yine doymadın mı?” diyordu bende diyorum ki Mavi gözlü dev Nazım Hikmet’i, Ahmet Kaya’yı, Barış Manço’yu ve koca yürekli Cem Karaca’yı Yedin yine doymadın mı?

    Genel Yayın Yönetmeni: Murat Karakaş

    CEVAP VER

    Lütfen yorumunuzu giriniz!
    Lütfen isminizi buraya giriniz

    Yeni İçerikler