More
    Ana SayfaRÖPORTAJCengiz Özek'ten Aldığı Bayrağı Bugünlere Taşıyan Hayâli Aytek Önal İle Sanatsal Derin...

    Cengiz Özek’ten Aldığı Bayrağı Bugünlere Taşıyan Hayâli Aytek Önal İle Sanatsal Derin Bir Sohbet

    “Karagöz ve Hacivat gölge oyunları” çıkış noktası hakkında Kaynaklar ne diyor ? Halk bilimcileri Karagöz’ün bazı oyunlarda Çingene olduğunu kendi ağzıyla itiraf etmesi, Bulgar gaydası çalması ve Evliya Çelebi’nin tanıklığına dayanarak Bizans imparatoru Konstantin’in Çingene seyisi Sofyozlu Bali Çelebi olduğunu ileri sürmektedir. Bir diğer rivayet ise Hacı İvaz Ağa ya da halka mal olan adıyla Hacivat ve Trakya’da bulunan Samakol köyünden demirci ustası Karagöz, Orhan Gazi devrinde Bursa’da yaşamış cami yapımında çalışan iki işçidir. Kendileri çalışmadıkları gibi diğer işçilerin de çalışmasını engellemektedirler. Orhan Gazi’nin, “cami vaktinde bitmezse kelleni alırım” dediği cami mimarı, caminin vaktinde bitmemesine Karagöz ve Hacivat’ın neden olduğunu söyler. Bunun üzerine bu ikili başları kesilerek idam edilir. Karagöz ve Hacivat’ı çok seven ve ölümlerine çok üzülen Şeyh Küşteri, ölümlerinin ardından kuklalarını yaparak perde arkasından oynatmaya başlar. Bu sayede Karagöz ve Hacivat tanınır. Dip not : Bu iki karakterin gerçekten yaşayıp yaşamadığı, yaşadıysa nerede nasıl yaşadığı kesin olarak bilinmemektedir. Anlatılanlar rivayete dayanır, zira gerçekten yaşamış olsalar bile büyük ihtimalle bahsedilen dönemde tarih kitaplarına girecek kadar önemli bulunmamışlardır. Bu seferki röportaj konuğum Cengiz Özek’ten Aldığı Bayrağı Bugünlere Taşıyan Hayâli Aytek Önal, Aytek Önal aynı zamanda çok başarılı bir tiyatro oyucusu, seslendirme sanatçısı. Kendisini Balat Oyuncak Müzesi’nde ziyaret ettik ve siz değerli sanatsal faaliyetler takipcileri için sohbet ettik.

    Bize Biraz Kendinizden Bahseder Misiniz?

    “Sanat yolculuğumun başladığı günden başlayayım, Samatya Lisesi mezunuyum, okuduğum lisede, o dönem bir tiyatro grubu kurulmuştu, Shakespeare’in “12. gece” diye meşhur oyunu vardır klasik. O oyunda bir rol almıştım ve tiyatro yolculuğum orada start vermişti. Tiyatro ile birlikte o içimdeki utanma hissini sahnede özgür bıraktığımı gördüm. Bu da benim kişisel gelişimime önemli bir katkı sağlıyordu. Yani o dönemler tiyatronun bana iyi geldiğini gözlemliyordum. Sonrasında, lise bitti ve konservatuara girmem gerektiğini bu konuda uzmanlaşmam için bu sanat yolculuğumu uygulama daha ileri seviyeye taşımam gerektiğini düşündüm. Ve tiyatro sınavlarına hazırlanmaya başladım konservatuar sınavında Kosta Kortidis ile yollarımız kesişti. Sağ olsun bana bir süre koçluk yaptı ve konservatuvar sınavına hazırladı ve kazandım bir şekilde ben de aslında çok beklemiyordum. Çünkü çok yoğun talep oluyordu eskiden şu anda aslında bugünde hala öyle ama çok yoğun bir şekilde insanlar bu alanda da şanslarını deniyorlardı hani bu işe ilgisi olan olmayan herkes bir şekilde ben de oyuncu olabilirim hissiyatıyla o sınavlara geliyorlardı. Tabii ki benimle birlikte sınava giren arkadaşlarımın en az benim kadar emeği ve yeteneği vardı ama dediğim gibi hayat belki bana o an öyle bir güzel sunum yaptı ve konservatuar yolu açıldı. sonrasında Yıldız hoca Ahmet Cemal rahmetli yine Yıldız Kenter hocamız. Orada bir 4 yıllık eğitim sürecim oldu Suat Öztuna yine çok değerli hocam Mehmet Birkiye keza öyle. Yani eğitim kadrosunda birbirinden değerli ustalarla bir süreç başladı. bu benim için çok özel yıllardı yani o dönem çok güzel arkadaşlıklar kurdum. Konservatuar 3. sınıfında, staj dönemi başladı. Daltaban oyuncu topluluğunda Murat Daltaban’ın ekibinde bir süre staj yaptım. Sonra İstanbul kraliyet Tiyatrosu diye bir bar Tiyatrosu oluşumu vardı yine İngiltere kökenli bir yapı sanıyorum. Sonrasında da İstanbul Halk Tiyatrosu, benim dönüm noktam oldu. 2007 yılında “Can Tarlası” diye bir oyunda sahne arkasında görev almaya başladım ve sonrasında ekip beni bırakmayarak, “Bezirgan”, “Barut Fıçısı” oyunlarda, oyuncu olarak oynadım, maalesef 2020 yılında kapandı. 2007 – 2020 arası süresince orada Erkan Can, Cem Davran, Bahtiyar Engin, Yıldıray Şahinler gibi ustalarla çalışma fırsatı bulup kendimi geliştirdim. Türkiye’nin çeşitli yerlerine türneler yaptım tiyatro yolculuğum böyle oldu. Bunun dışında Karagöz ve geleneksel Türk tiyatrosu da Karagöz’de tiyatroya paralel ilerleyen bir sanat, günümüze kadar da çeşitli tabii biliyorsunuz oyuncular, hem dizi, hem reklam, hem tiyatro gibi yan dallarla da kendini besliyorlar birçok iş yapıyorlar her sektörde seslendirme bende son 4 yılda birçok projede. Televizyonda, reklamlarda rol aldım, seslendirmede yaptım. Şu an hala aktif olarak daha yoğun yaptığım Karagöz gösterilerinde kendime alan buldum”.

    Karagöz Ve Hacivat’a Yani Kukla Tiyatrosuna İlginiz Nasıl Başladı ?

    “Geleneksel tiyatro formu eğitim süresince İstanbul Üniversitesi’nde okuduğum dönemde tiyatroda ders olarak işlenmiyordu ama tiyatro tarihi dersimize Feyza Zeybek hocamız çok değerli bir öğretmenimdir. Buradan onda kulakları çınlatmış olduk. Onun dersinde geleneksel Türk Tiyatrosu konusu işleniyordu orada da işte Karagöz orta oyunu meddah bu alanlarla ilgili bir konu işlenirken benim ilgimi çekti. Ben aslında çok geç tanıştım bu sanatla yani çocukluktan başlayan bir ilgi değil de bayağı geç üniversite dönemi 2. sınıftayken bir ilgi oluştu. O kuklaların, kukla denmiyor aslında “Tasvir” deniyor. Karagöz perdesinde “Gölge Kuklası” da deniyor, kendi imalatım olması, kendi üretimim olan kuklalara ses yoluyla, taklit yoluyla,Can vermek, benim ilgimi çekti. Bir şeyleri yapmak onları var etmek, sonra onlara bir kimlik kazandırmak hissi ve oyun oynama formu benim ilgimi çekti. “

    Cengiz Özek İle Karşılaşmanız Bu Sırada Oldu Sanırım ?

    “Evet bu konuyla ilgili daha uzman bir kişiye nasıl ulaşırım gibi arayışlara geçtim sonra internette bir arama yaptığımda Cengiz Özek ile karşılaştım. Ve taksim’de ofisi vardı. Şu anki yerinden başka bir yerdeydi. Hemen meydanda merkezde, Sağ olsun randevu usulü kabul etti ve çok ilginç bir tanışma oldu meğerse o benim çocukluktan beri tanıyormuş, benim haberim yok. Benim kuzenim de tiyatro oyuncusudur, Yıldıray Şahinler, onun sınıf arkadaşıymış, benim çocukluğumu biliyormuş. Tabii ben bunu duyunca çok daha heyecan duydum. Aramızda samimi bir abi – kardeş ilişkisi başladı. Kendimi onun yanında daha sık bulmaya başladım, bana hemen hızlı bir şekilde ertesi gün gel başlayalım dedi sağ olsun. Sırtıma çantayı takıp üniversite okurken boş zamanlarımda kendimi onun ofisinde buldum. Bana kukla yapımını öğretti Karagöz’ün nasıl yapıldığına, nasıl oynatıldığına dair bazı ipuçları verdi. Gerçi ben perdede kendim deneyimledim. Sadece ondan yapım aşamasında bir destek aldım ama Cengiz Özek tarafından eğitildim diyebiliriz bu konuyla ilgili. Sağ olsun beni sonra festivallerinde asistan olarak görevlendirdi, kendisiyle Türk İslam Eserleri Müzesi’nde Hidayet Gülen Sergisinin seçkisini birlikte yapmamız vesile oldu. Bana asistanlık görevi verdi, sonra ben bir cesaret kendi formumda bir şeyler yapabilir miyim? diye bir takım girişimlerde bulundum ve bir oyun yazdım. “Balık Tezgahı” adını verdiğim bir oyunu yazdım, sonra onu çeşitli okullarda deneyimledim ve güzel geri dönüşler aldım.”

    Şu An Buradasınız “Balat Oyuncak Müzesi “ İle İlgili Neler Söylemek İstersiniz?

    “2019 yılında Balat Oyuncak Müzesi ile bir kesişmem oldu hasbelkader internet üzerinden yine burayı buldum ve burada acaba oyun oynayabilir miyim? diye geldiğimde bir ay sonrasında, kendimi bütün tasvirlerimin olduğu geleneksel malzemelerimin de olduğu bir “Geleneksel Türk Tiyatrosu” odasının sahibi ve bayağı müzenin hayalisi olarak buldum ve 2019 ile 2023 arası hızlı bir ivme ile bir şekilde yani kendimce hızlı bir ivme tabii, burada pek megalomanca konuşmak istemiyorum ama. Onların da bir şekilde katkılarıyla, duyurularıyla genç, minik sanatseverlerle buluştum ve bir biri arkasına gelen oyunlar. Güzelde geri dönüşler aldım. İşte, bu anlamda biraz da karşı tarafın reaksiyonuyla ilerliyorsunuz, yani bir aksiyon oluşturduktan sonra, reaksiyon kuvvetli olduğu zaman, size bir motive kaynağı oluşturup sizi daha iyiye doğru sevk ediyor. Aslında, bu her işte de biraz böyledir ama, sanat biraz daha böyle hemen geri dönüşünü aldığınız bir sanat, o yüzden beni de biraz cesaretlendirdi bu ama tekrar altını çiziyorum; sanat her anlamıyla bitmeyen bir yolculuk. Yani ben bir çok şeyi her gün yine, yeniden öğreniyorum, bu işte usta bir sürü kişi var, onları da takip ediyorum, kendime hayali diyorum ama bu sanatı öğrenmek bir ömür sürüyor. Zaten kendimi iyi hissediyorum, bir şekilde kendimce Cengiz Özek usta’nın formunun içinde kendi yarattığım oyunlarla bir şekilde bu yolculuğuma devam ediyorum.”

    Bu Kuklaları Kendiniz Mi  Üretiyorsunuz, Tabiri Caizse “El Emeği Göz Nuru”, Yoksa Hazır Mı Alıyorsunuz?

    “Kendim yapıyorum…  Söylediğim gibi Cengiz Özek’ten öğrendiğim belli teknikler ile. Yapım aşamasında, ham deri geleneksel malzeme hayvan derisi kullanılarak, el işçiliği ile yapılan tasvirler üretiliyor., Deve derisi, Dana derisi  veya Düve derisi vb. kullanılarak bu şartlarla değişik formlarda, Daha sonrası oynatmalık hale getirilip perde de yerini alıyor. Yeryüzünde birçok tip var,  o yüzden sonsuz tip olanağınız var.  Yani siz istediğiniz bir tipi kendiniz tasarlayıp, bir tasvire dönüştürebiliyorsunuz. o yüzden Karagöz tiplerinin bir sonu yok. Osmanlı döneminde de kendini gösteriyor, mesela eski geleneksel oyunlarda Yahudi,Frenk (Rum) gibi çeşitli coğrafyalardan çeşitli kökenlerden insanlar perdede hayat buluyor. O harmoniyi perdede de görmüş oluyoruz. Bu noktada da, tasvir yaparken, bu çeşitlilik, size aynı zamanda güzel bir alan ve  imkan da sağlıyor. Özetle kendim zevkle yeni tasvirler yaparak, bu sanatta yolculuğuma devam ediyorum.”

    Metin Yazarken Nelere Dikkat Ediyorsunuz?

    “Şu anda kâr-ı kadim (klasik eski oyunlar)  özünü koruyarak, yazdığım yeni oyunların üzerine yine kâr-ı kadim  formda eklentileri kendim yaparak, bir nevi o formu bozmadan yeniden yazarak çalışmalarıma devam ediyorum. Güncelleyerek.”

    Neden Tiyatro?

    “Hayatı güzelleştirmek için sanat iyileştirir diyorlar ya gerçekten öyle ben sanatla yoğunlukla bu soruyu sorduğunuz için “Karagöz Sanatı” ile uğraşırken bilmiyorum bazen kurduğum dünya ile ya da anlatmak istediklerimle, bir bağ kurarak kendimi iyi hissediyorum ki böylede olmalıdır sanıyorum. O yüzden terapi gibi de geliyor bir noktada sanat bana ve bence herkese. Neden tiyatro? sorusunun cevabı mı bilmiyorum ama. Sanatın iyi hissettirdiği ve iyi geldiğini düşünüyorum”.

    Klasik Metinden Farklı Biraz Daha Eğitici, Öğretici yönü fazla Bir Konsept İlerliyor Sanırım?

    “Klasik Metnin, kâr-ı kadim (klasik eski oyunlar) İçinde kalarak  o formu bozmadan yeni bir şeyler, yani nev icad (yeni oyunlar)  oyunlar yazmak bu sanatın içinde olan bir şey.  Ama tabii siz kâr-ı kadim  bir oyunun içine yeniyi koyarsanız o biraz kafa karışıklığına neden oluyor. Perde  üzerinde yaptığınız her şeyin belli bir yolunun olması ve o yola hizmet etmesi gerekiyor. Dolayısıyla kâr-ı kadim yöntemini kullanarak o oyunun içinde,  o oyunun verdiği imkanlar dahilinde, bir şeyler anlatmalısınız. yoksa eskiyi bozarak yeni bir şey ürettim alın buldum demek çok doğru değil ama Karagöz yine özetle diyeceğim günceli her daim takip etmelidir diye düşünüyorum.”

    Sizce Çocuklara Mı Tiyatro Yapmak Daha Zor Yoksa Yetişkinlere Mi ?

    “Bu soruyu sorduğunuz çok iyi oldu… Ben başında da söylemeliydim. Ben Karagöz sanatının sadece çocuklara oynanan bir sanat olduğunu düşünmüyorum, ki zaten öyle değil Osmanlı’da kahvehanelerde halka oynanan ve onlara bir şeyler anlatmak amacıyla bir araç olarak kullanılan bir sanat.  Ama günümüz formunda, bunu devam ettiren çok az hayali var. Ben de o hayalilerden biri değilim.  Ben genelde şu an güncel olarak çocukları merkeze alarak onlara bu perdede Karagöz ile bir şeyler anlatmaya çalışıyorum. Benim oyunlarım genelde çocuklara hitap ediyor, o yüzden eğlenmek güzel. Karşı taraftaki o salt aksiyonu almak güzel, o yüzden ben onların da aksiyonlarının inandırıcılığına ve güvenilirliğine inanıyorum. Bu yüzden çocuklarla çalışmak bence beni daha mutlu ediyor bu dönem.”

    Son Olarak Bu Güzel Röportajı Okuyacak Olan Sanatsal Faaliyetler Takipçilerine Söylemek İstediğiniz Bir Şeyler Var Mı?

    “Öncelikle bana böyle bir alan yarattığınız için, böyle, bu tarz çalışmalarla da farkındalık yaratarak, bence sanatla uğraşan insanların düşüncelerini de bir şekilde paylaşmasına, salt olarak vesile olduğunuz için, sizi de kutluyorum. Aynı zamanda istikrarlı olarak her oyuna giderek, bu görevi de hiçbir karşılık beklemeden üstlendiğiniz için de, sanat elçisi olarak sizi kutluyorum. Bence takipte kalsınlar. Sanatın her alanından faydalanıp kendilerine bir bir kar elde etmeye çalışsınlar diyorum. Herkese sağlıklı günler diliyorum.”

    CEVAP VER

    Lütfen yorumunuzu giriniz!
    Lütfen isminizi buraya giriniz

    Yeni İçerikler