More
    Ana SayfaRÖPORTAJTiyatro Keyfi’nin Kurucusu, Sanat Yönetmeni Aynı Zamanda Oyuncusu Sanat İçin Kalıcı Çalışmalar...

    Tiyatro Keyfi’nin Kurucusu, Sanat Yönetmeni Aynı Zamanda Oyuncusu Sanat İçin Kalıcı Çalışmalar Yapan Kemal Başar İle Çok Özel Bir Röportaj

    Tiyatro eserlerini diğer edebiyat eserlerinden ayıran en önemli özelliği hikayenin canlandırılarak yani seyircilere gösterilerek anlatılmasıdır. Önemli bir diğer özelliği ise kolektif bir sanat olmasıdır. Oyun yazarı, oyuncular, yönetmen ve daha birçok emekçinin ortaklaşa çalışmasıyla oyun sahneye konur. Seyirci de bu sanatın tamamlayıcısı, alıcısıdır. Bu seferki Röportaj konuğumuz “Rain Man”, “Shakespeare’in Bütün Eserleri”, “Romeo ve Juliet”, “Cahide Sonku”, “Ted Bundy”, “Camille-Taşın Kalbi”, “Çocuk İstiyorum”, “Gözlerin Ardında Müzikal”, “Bana Amy De-Amy Winehouse Müzikali”, “Şarkısı Olan Hikayeler” ve “Tut Elimden Rovni” son olarak “Çılgın Zamanlar” eserlerinin yapımını gerçekleştirip sahneye taşıyan Tiyatro Keyfi’nin kurucusu, sanat yönetmeni aynı zamanda oyuncusu sanat için kalıcı çalışmalar yapan Kemal Başar. Kendisi ile yoğun çalışma programı arasında bir araya geldik ve çok özel bir röportaja imza attık.

    Tiyatro Keyfi  (2013’ten Bugüne Repertuar Tiyatrosu)  Olarak, Faaliyet Göstermektesiniz. Sanat Yönetmenliğini De Başarı İle Üstleniyorsunuz Bu Başarının Sırrı Nedir?

    “Başarı oldukça göreceli bir kavram. Uzun yıllardır aynı meslekte çalışıyorum. Yönetmen, hemen hemen her yönettiğim eserde dramaturg, tiyatro, sinema ve televizyonda oyuncu olarak en üst seviyede yapıyorum mesleğimi ve bu seviyede kalıcı olabilmek için öncelikle çağdaşlığın yollarını aramak, bulmak, çok ve düzenli çalışmak, dünyadaki ve ülkedeki eğilimleri takip etmek, sosyal, ekonomik olayların farkında olmak, istikrar, sürekli çaba, bizim gibi ülkelerde sürekli değişen konjonktüre paniksiz ve yerinde, zamanında tepki verebilmek için uyanık kalmak, avanakça olmayan cesaret, gerektiğinde sesini yükseltmek, paçana yapışmış aşağı çekmeye çalışanları silkeleyebilecek iradeye, beceriye ve sürekliliğe sahip olmak… Kolay değil ; ama mesleği yaptıran, bıktırmayan, bıraktırmayan da bu zorluk seviyesi. Oyunları basit seviyede oynamayı hiç sevmedim. Hep kazandığım bir hayatım olmadı bu yüzden, ama ne istediysem denedim, yaptım. Yenilgiden korkmayan sonunda zafere ulaşır. Zafere giden yol etaplardan oluşur, her bir etabı kazanamazsınız. Onca engele rağmen başardıkça, çağdaş sanat yoluyla daha çok gence dokundukça hayat da anlamlanıyor”.

    Tiyatro Keyfi Olarak, Sahnelemek İçin Seçip Hazırlamış Olduğunuz Metinleri Genelde Neye Göre Değerlendiriyorsunuz? Repertuar Havuzunuza Kabul Edilen Oyunlar  Arasında Seçim Yaparken Özellikle Nelere Dikkat Ediyorsunuz?

    “Temasının güncel olaylara yakınlığına göre. Ama biz çoğu zaman yazarlarınıza tema ve konu veriyoruz, metin ısmarlıyoruz. “Ted Bundy”, “Cahide Sonku Müzikali”, “Bana Amy De”, “Camille – Taşın Kalbi” gibi. İyi metin, yolun yarısıdır. Yazar tiyatroda önemlidir, değerlidir. Ancak tiyatroda metin okumuyoruz, genellikle bir metinden yola çıkan, yönetmenin kurduğu dünyadan oluşan bir sahne gösterisi hazırlıyoruz. Yazar, yönetmene teslim ettiği metniyle vedalaşmalı. Tiyatro o zaman başlar. Bir metni tanımak istiyorsanız kitapçılara gitmelisiniz, tiyatroya değil. Kosta Kortidis gibi dünya çapında, ülkenin en iyi birkaç yazarından biriyle en verimli şekilde çalışıyoruz. Örnek bir işbirliği olduğunun farkındayız. Karşılıklı olarak mutluyuz”.

    Avrupa’da Da Yönettiğiniz Büyük Ölçekli Prodüksiyonlarla Tanınıyorsunuz, Türkiye Ve Avrupa’da 70’e Yakın Oyunu Yönettiğinizi Biliyoruz Sanata Olan İlgi Hangi Ülkede Daha Fazla Size Göre Türkiye’de Mi Avrupa’da Mı?

    “Avrupa’da elbette. Görüşe açık bir konu değil, bilinen bir şey. Kültüre, geleneğe bağlı öncelikle, sonra da ekonomik koşullara. Karnını doyuracak geliri bile olmayanın sanata ihtiyaç duymasını beklemek safdillik. Mesleğimizi zor bir coğrafyada yapıyoruz. Ancak yılacak değiliz. Bugün en ileri olanlar, bilim ve sanatta en ileri toplumların yaşadığı devletler. O zaman doğru, ilerici, çağdaş bir kültür sanat politikasının ortaya konması, sanatçının sürekli ve düzenli desteklenmesi, sanatın ana gerekliliği olan özgür düşüncenin yeşertilmesi gerekir”.

    Kendinizi Nasıl Tanımlarsınız?

    “Dürüst, mesleğine hakim, ama öğrenmeye her zaman aç, nazik, ama kabalığa daha kaba karşılık verebilecek, saldırgan aptallığa en sert şekilde karşı koyabilecek kadar güçlü olduğumu düşünürüm. Cahille hiç dalaşmayacak kadar da tecrübeliyim. Yok, o kadar güçlü değilim”.

    Tiyatro seyircisinin durumu hakkında görüşleriniz nelerdir?

    “Gerçek tiyatro seyircisi azınlıkta ve heyecanla gerçek tiyatroların, yönetmen ve oyuncuların izini sürüyor. Çoğunluk seyirci ise statü peşinde, yani eserden, sanattan çok gittiği mekanla, çektiği, paylaştığı fotoğrafla ilgili. Her şey kültürle, eğitimle ilgili”.

    Pek Çok Alanda Başarı İle Karşımıza Çıkıyorsunuz Oyunculuk,  Oyun Metni Yazarlığı, Yönetmenlik ,Müzik  V.B. Bunların İçinde En Keyif Aldığınız İş Hangisi Yada Hepsi Mi Keyif Veriyor?

    “Müziğe bir türlü yeterli zamanı bulamadım. Albümden hemen sonra pandemi başladı. Onca çalışma, organizasyon boşa gitti. Yine de konserlere başlayabildim. Müziğe aç olduğumdan herhalde, en zevk aldığım yer konser sahnesi. Konserlerimde şarkılarımı söylerken aldığım zevki hiçbir şeyden almıyorum”.

    Birey ve toplum için sanat eğitiminin gerekliliği hakkında neler söylemek istersiniz?

    “Bizde en beleş derstir değil mi müzik? Avrupalı çocuklar için müzik, dans zorunluluk. Bir enstrüman çalmayan, temel dansları bilmeyen, koro eğitiminden geçmemiş kimse yok. Bu çok sesliliğe yatkınlık, hem anlayış, sevgi, barışçıllık gibi duygularını harekete geçiriyor insanın, hem de daha kolay sosyalleşe biliyor, kendini daha kolay ifade edebiliyorsun. Sanat eğitimi ilkokuldan başlayarak ciddi yapılmalı, zorunlu ders olmalı”.

    Sanatın Misyonunun Ne Olduğunu Düşünüyorsunuz?

    “İnsan olduğunu hatırlatmak. İnsan mucizevi bir yaratık. Sanatla kalpten ilgilenen bunu görür. Daha anlayışlı, hoşgörülü, sevecen, daha zarif, neşeli, mutlu olur”.

    Devlet ya da özel kuruluşlardan destek görüyor musunuz?

    “Devletin belirli bir sanat politikası yok. Özel tiyatroları koruyan bir yasa da yok. Devlet sanatçıyı korur diyor yasa. Nasıl, ne şekilde? Keyfe keder. Oysa sanat, tüm güzellikler gibi himaye edilmediği yerden uzaklaşır. Biz, sanatın topluma katkısının farkında olan iki büyük kuruluş, medya sponsorumuz Radyo D ve prova mekan sponsorumuz Altınbaş Üniversitesi dışında hiçbir destek almadan, sadece bilet gelirlerimizle ayaktayız”.

    Tiyatro Keyfi Olarak Sanat Yönetmeni Olarak Gelecek Hedefleriniz Nelerdir?

    “Biz her standardıyla bir Avrupa tiyatrosuyuz. Pandemi sadece maddi zarar vermedi bize, çeşitli uluslararası organizasyonlarımızı duraksattı, kimine uzak kaldık. Oysa biz Amsterdam’dan Londra’ya, Berlin’den Sibiu’ya, Telaviv’den Lefkoşa’ya turneler yapmış bir Avrupa tiyatrosuyuz. Çağdaş, minimalist, Orta oyunundan beslenen sahnelemeleriyle üslubu olan bir Türk tiyatrosu olarak yurt dışında sürekli saygı göreceğimiz, daha çok tanınacağımız ve daha çok davet alacağımız bir ortamı kurmak, sürdürülebilir kılmak ana hedefimiz”.

    Son Olarak Bu Güzel Röportajı Okuyacak Olan Sanatsal Faaliyetler Takipçilerine Söylemek İstediğiniz Bir Şeyler Var Mı?

    “Bu sezon “Çılgın Zamanlar”, “Ted Bundy”, “Bana Amy De – Amy Winehouse Müzikali”, “Öylesine Hikayeler”, “Tut Elimden Rovni” ve çocuk oyunumuz “İnatçı Keçiler” ile İstanbul’da neredeyse bütün salonlar dayız. Turne programımız yoğun. Ekip deli gibi çalışıyor. Çılgın bir sezon… Seyirci, tiyatronun sacayaklarından belki en önemlisi. Salonları doldurun. Mutlaka tiyatroya gidin. Verdiğinizin mislini kazanırsınız”.

    Genel Yayın Yönetmeni : Murat Karakaş

    CEVAP VER

    Lütfen yorumunuzu giriniz!
    Lütfen isminizi buraya giriniz

    Yeni İçerikler