Sanat galerileri ziyaretine giden insanların çok büyük bir kısmının, kısa bir zaman sonra sıkılıp gözlemlediği tabloların üzerinde hiç düşünmeden, tamamen hissiyatsız bir şekilde yanından geçip gittikleri bir yer haline gelmiş olan kutsal mekanlardır.
Bir galeriye girersiniz ve karşınızda çoğu zaman bir türlü anlam veremediğiniz objeler, çizimler, heykeller v.b. sanat eserleri durur, biraz anlamaya çalışsanız sihirli bir dünyaya girdiğinizi fark edeceksiniz, galerinin büyüsüne kapılıp, bir anda tüm dertlerinizden nasıl uzaklaştığınızı göreceksiniz. Sanat galerileri sanatçıların, sanat yatırımcılarının, alıcıların ve sanat severlerin toplandığı bir yerdir. İşte biz size böyle bir yerden Niş art galeriden yaptığımız özel röportajı aktaracağız şimdi.
Sanatın kalbi Nişantaşı’nda resim sergileri ve müzayedeler düzenleyen Ñiş art galerinin değerli ve cana yakın kişiliği tanınan galeri işletmecisi Nihat Tokat ile güzel ve samimi bir röportaj gerçekleştirdik sorularımızı içtenlik ile yanıtladı sanatsal faaliyetler takipçilerine önemli açıklamalarda bulundu kendisine çok teşekkür ederiz.
Başarılar diliyorum.
Bize Kendinizden Bahseder misiniz ?
1963 İstanbul doğumluyum, İktisat Fakültesi mezunuyum, gerçi şu an yapmış olduğum iş almış olduğum eğitimin gereklerini yansıtmıyor ama sanata karşı çocukluğumdan beri bir ilgim var. Özellikle görsel sanatlara ve plastik sanatlara, resim ve heykel bunların en başında geliyor ama fotoğraf, enstalasyon, Seramik. Resim ve heykelden sonraki benim hayatıma giren önemli bir olgu idi. Ben 18 – 19 yaşında başladım resim toplamaya ilk on üç – on beş yılım amatörce ama yavaş yavaş bilinçlenerek bazen yanlış, bazen doğru alımlar yaparak. Resim toplayarak geçti. Yani 18 ile 30 yaş arasında ben imkanım nispetinde aldığım harçlıklarla, kazandığım paralarla iş hayatıma atılmıştım. 19 yaşında Hem üniversite okuyordum hem de çalışıyordum.
“Okurken ben öğrenciyim okuyorum, benim iş yapmamam gerekir diye düşünmesinler bence çok batıl bir düşünce”
Gençlerin mutlaka yapması gerek dediğiniz tavsiyeleriniz var mı ?
Gençlere tavsiyem şudur… Okurken ben öğrenciyim okuyorum, benim iş yapmamam gerekir diye düşünmesinler bence çok batıl bir düşünce, bu işe yaramayan bir düşünce hele ekonomik şartların bu derece zirve yaptığı özellikle ekmeğin aslanın ağzından midesine indirildiği, rekabetin çok üst düzey noktada olduğu bir dönemde, inanıyorum ki gençlerimizin de muhakkak ve muhakkak hayatını çalışarak devam ettirmesi gerek, bazı okulların biliyorsunuz mecburi stajları oluyor… Ama bu o demek değil. Genç bir birey okuldan çıkacak bir İşe girecek part-time olur, cumartesi pazar olur ama çalışacak. Neden; Yarın öbür gün çok fazla annenin babanın etkisinde kalmadan, ekonomik özgürlüklerini kazanabilmeleri ve ayaklarının yere sağlam basması için, hem öğrencilik hem de iş hayatında olmasından dolayı da kendine olan öz güveni artacak toplum içerisinde üçüncü şahıslara karşı, kız arkadaşına karşı, erkek arkadaşına karşı kim olursa olsun. O öz güvenle hareket edebilecek. Muhakkak okuyan üniversite öğrencisinin bir işte çalışması gerekli bence.
“Anadolu’nun geleneğidir misafir her zaman ne olursa olsun en iyi şekilde ağırlanır ve en son misafir çıkmadan iş yeri de ev de terk edilmez”
Sizi işinizde başarılı kılan etken nedir ?
Başarının Sırrı Çalışmaktır. Çok çalışmak klişe oldu belki ama emin olun bakın şu anda saat dokuzu çeyrek geçiyor. Ben sabahleyin saat dokuzu çeyrek geçe işe başladım tam on iki saattir çalışıyorum işimin başındayım… Ve daha kaçta çıkacağım belli değil. Misafirlerimiz var. Bizim bir adetimiz var, Anadolu’nun geleneğidir misafir her zaman ne olursa olsun en iyi şekilde ağırlanır ve en son misafir çıkmadan iş yeri de ev de terk edilmez. Biz böyle gördük böyle devam ediyoruz, misafirimiz en son ne zaman giderse biz galerimizi o zaman kapatıyoruz bu çok önemli bir unsurdur. Bazı galeriler bakıyorum altı – yedi gibi kapatıyorlar içinde misafir varmış, yokmuş o kadar da önemli değil. Biz kapatıyoruz diyenler de var maalesef. Başka iş yerlerinde de böyle. Sanatta saat mefhumunun uyuşmadığını düşünüyorum, sanatın zaman mefhumu yoktur, saat mefhumu hiç yoktur.
Burada verilen hizmetler nelerdir ?
Burada verdiğimiz hizmetleri sıralarsak; Kişisel ve karma sergiler açıyoruz ve müzayedeler yapıyoruz. Yani şöyle söyleyeyim sanat adına eserin üçüncü şahıslara intikali açısından, bir sanatçı tarafından üretilen bir eserin başkaları tarafından beğenilip alınıp satılmasına aracılık ediyoruz. Hizmet olarak bunu yapıyoruz… Artı müzayede sistemimiz var, burada bazen direkt sanatçıdan almıyoruz, konvertible resimler vardır. Bu ne demek… İkinci, üçüncü, dördüncü şahıslardan elimize gelen dört – beş el değiştirmiş eserler sanatsever en son sergide satmak istiyor. Tüm nedenlerden olabilir, resimden sıkılmış olabilir, renklerden sıkılmış olabilir, satıp yerine başkasını alacak olabilir, paraya ihtiyacı olabilir. Biz o zaman devreye giriyoruz değerine ondan alıyoruz veya bir başkasına sattırıyoruz görevimiz bu.
Sanatın kalbi Nişantaşın’ da hizmet vermek nasıl bir duygu ?
Burası hem sanatın kalbi hem sanatın beyni, Türkiye’de bu işin menbaa burası neden diyeceksiniz şimdi… Resim almak için İnsanlar buraya geliyor, heykel almak için de buraya geliyor, elinden resim çıkarmak istiyor yine buraya geliyor. Başka bir yer yok çünkü, Beyoğlu’ymuş, Levent’miş, Kadıköy’müş hepsi buraya bağlı beyni burası merkez buradan yönetiliyor dolayısı ile müzayede şirketleri burada, Türkiye’nin en önemli galerileri burada. Onun için de biz de buradayız. Benim bölgede beş tane galerim var. Bir tanesi Maçka’da, ikisi Teşvikiye’de, bir tanesi Nusretiye’de, bir tanesi Bebek’te çok yakın bölgelerde. Konsept halinde karma ve kişisel sergiler açıyoruz, ekonomik şartları çok yoğun olmasına rağmen biz çok memnunuz. Çünkü çok çalışıyoruz, genç dinamik bir ekiple çalışıyorum onlar benden daha yoğun bir şekilde çalışıyorlar, bilgi işlemi çok güzel kullanıyorlar. Çağımız teknoloji çağı biliyorsunuz bir tuşla bütün dünyaya haber veriyorlar, şu anda Amerika’da da bir yerimiz var ve buradan bir tuşa bastığımız zaman bizim bütün sergimiz Amerika’da da yayınlanıyor orada barkovizyon sistemimiz var inanın buradan satışta oluyor, Amerika’daki müşterilerimize satış imkanımız oluyor.
“Hiçbir zaman sanat eserlerine yapılan yatırım ölü bir yatırım değildir”
Resim sanatına Türk halkının ilgisini nasıl buluyorsunuz ?
Zayıf buluyorum. Hatta zayıf kelimesini de zayıf buluyorum. Maalesef gerekli ilgi yok! Bu işte çok büyük bir emek var, efor var, masraf var o kadar çok vakit geçiriyorlar ki resmin önünde… Biz mesela yüz adet resmin olduğu bir sergiyi beş dakikada geziyoruz ve hemen bitiyor. Bir sanat galerisine gidildiğinde epey seri adımlarla hareket edip, bütün tablolara bakmak ve sizi yorar tabloların karşısına geçebilir; saatlerce-dakikalarca inceleyebilir, tablo ile ilgili kafanızda hayaller kurabilirsiniz emin olun bu şekilde yaptığınızda bir sanat galerisinden aldığınız tat kat kat daha fazla olacak. Bir resmi biraz Mütalaa etmek lazım, bakmak lazım görmek lazım ne anlatmış sanatçı, ne anlatmak istemiş verdiği mesaj nedir topluma bunu görmek lazım . Lütfen bunun için baksınlar, özellikle soyut resimlere anlaşılmayacak tarzda olan resimlere, muhakkak anlaşılmayacak olan resimlerde bile anlaşılacak bir ifade vardır zaten amaç odur herkesin oradan bir şey çıkartıp kendine özgü bir dünyası kurmasıdır, çoğu zaman sanatçının anlatmak istediği kavramdan çok daha farklı kavramlar çıkarır izleyici, sanatçıya söylediğinizde aaa ben onu düşünmemiştim diyebiliyor, bakın burada bunu görüyorum, burada tematik şunu gördüm dediklerinde sanatçı bile onu düşünmemiş, sanatçıya bile yol gösteriyorlar. Lütfen iyi irdelesinler ve sanata yatırım yapsınlar. Neden; Bugün döviz, hisse senetleri, bonolar, araba, dükkan farkındaysanız hep böyle belli seviyede gidiyor. On sene önce aldığınız ev eskisi gibi ederini vermiyor aynı fiyata satıyorsunuz. Belki de zararına niye çünkü arz talep dengesi bozuldu talepten daha fazla arz var. Mesela satılan ev sayısı atıyorum üç yüz bin alıcı sayısı otuz bin. kiralık ev iki yüz bin alıcı sayısı on beş böyle olunca çok alternatif oluyor. Emlak değerleri düştü farkındaysanız yükselmiyor uygun fiyatlara bulabiliyorsunuz. İyi sanatçı yakalayıp sanata yatırım yaptığınız zaman abartılı söylemiyorum bir e seksen paralar kazanabilirsiniz bin liraya aldığınız uygun bir resim fiyatıyla sanatçının çıkışına göre bundan 3 veya 5 sene sonra seksen bin liraya satabilirsiniz. Bu oran Türkiye’de hiçbir meslekte kıyaslanamayacak bir oran, yatırım amaçlı alın istemezseniz asmayın duvara pakette koyun dursun. Bakın ben zamanında bu şekilde sanata yatırım yaparak, bu işten kazanç sağlamış kişilerden biriyim. Hiçbir zaman sanat eserlerine yapılan yatırım ölü bir yatırım değildir. Mutlaka Kıymetlenir en kötü değerini korur.
Genel Yayın Editörü : MURAT KARAKAŞ