More
    Ana SayfaRÖPORTAJBaşarılı Oyuncu Selena Demirli İle Kendi Hayatı Ve Kariyeri İle İlgili Keyifli Bir...

    Başarılı Oyuncu Selena Demirli İle Kendi Hayatı Ve Kariyeri İle İlgili Keyifli Bir Sohbete davetlisiniz

    Uzun süre merak ettiğiniz bir tiyatro oyununa gidiyorsunuz ve orada oyunculuğu ile dikkatinizi çekiyor. Kimden mi bahsediyorum? “Yeni Tiyatro Dergisi Uluslararası Emek ve Başarı Ödülleri – Yılın Umut Veren Kadın Oyuncusu” ödülünü alan başarılı Oyuncu Selena Demirli’den. Son dönemin geleceği parlak oyuncularından biri kendisi. Kendisiyle barışık, mutlu ve keyifli bir kişiliğe sahip. Başarılı oyuncu Selena Demirli ile kendi hayatı ve kariyeri ile ilgili keyifli bir sohbete davetlisiniz. Hazırsanız başlıyoruz.

    Sanatsal Faaliyetler Takipçilerine Kısaca Kendinizden Bahseder Misiniz ? Sanat Hayatınız Nasıl Başladı ?


    “Tabii ki. Ben Selena Demirli. 14 Ekim 1998 İzmir doğumluyum. Bu röportajı doğum günümde yapıyor olmak da çok anlamlı bir hediye oldu benim için. Sizlere çok teşekkür ederim. Ben öğretmen bir annenin çocuğuyum, annem edebiyat öğretmeni. Beni bebeklik dönemlerimden beri çok iyi gözlemleyen, çok iyi tanıyan, çocuk ruhu ve psikolojisi hakkında bilgi ve birikime sahip bir annem var. Çocukken hep yalnız kalabilmeyi kollar ve yalnız kalabildiğim her an müzik eşliğinde çeşitli olay ve karakterler yaratır, kurgular ve onları canlandırırdım. Yazlığımızda çevremdeki tüm çocukları bir araya getirir onlarla gruplar halinde komşularımıza oyunlar canlandırmak üzere gösteriler hazırlardım. Annemin anlattığına göre henüz 3-4 yaşlarımda iken annem ile oynamak istediğim tek oyun, ‘taklit’oyunu imiş. Annemden sürekli çevresinde gördüğü herhangi bir eşya olmamı söylemesini istermişim. Bu sebeple annem ve babamın beni ilgi ve becerilerime uygun bir okula, Türk Alman Kültür Eğitim Vakfı’na kayıt ettirmeleriyle yolculuğum başladı. Küçük yaşlarda yaratıcı drama eğitimleri aldım, ardından TAKEV’de 10 sene boyunca Türk ve Dünya Tiyatrosu metinleri ile ilgili çalışmaların içinde bulunarak büyüdüm. Öğretmenlerim sayesınde hep sahnede olma fırsatı buldum. Özellikle Dünya klasiklerini sahneye taşırdık. Tutkumdan ve aşkımdan bir an bile tereddütüm olmadı; 18 yaşıma geldiğimde ait olduğum yerin, tiyatronun kalbinin attığı yere , İstanbul’a geldim. İstanbul Üniversitesi’nde Türk Dili ve Edebiyatı okurken okul bünyesinde iki sene sahne aldım. Ardından İBB Şehir Tiyatrosu Darülbedayi Atölyesi’nde 2 buçuk sene teorik ve pratik üstüne eğitimler aldıktan sonra Bahçeşehir Üniversitesi Konservatuvarı İleri Oyunculuk Bölümü’ne dahil oldum ve yolculuğum bugüne geldi. Şu an içinde bulunduğum oyunlar devam ederken Heiner Müller’in son dönem oyunlarına dair yüksek lisans tezi yazmaktayım”.

    Kendinizi Nasıl Tanımlarsınız ?

    “Sevgi ve hayal gücü,merak ve gözlem, benim hayatımın tılsımları diyebilirim. Tılsım, ‘doğaüstü işler yapabileceğine inanılan güç’ ve ‘büyülü olan’ anlamına geliyor. İnandığım ve olması için çabaladığım yahut hayatıma yerleştirdiğim her şeye duyduğum ‘sevgi’ beni içinde bulunduğum yaşama bağlıyor. Sahneye, rol arkadaşlarıma, aileme, eşime, dostlarıma, okuluma ve hocalarıma tarifsiz bir sevgiyle bağlıyım. Sevdiğim her güzellikten ilham alıyorum. Sevginin her şeyi onarabileceğine, törpüleyebileceğine,iyileştirebileceğine hala inanıyorum. En azından ben duyduğum ‘sevgi’ yle yaşama ve üretme gücümü buldum hep. Hayal gücü, büyük bir mucize. Hayallerin de aslında kendi evrenlerinde süzülen ‘gerçekler’ olduğuna inandım hep. Bir yerlerde bizim göremediğimiz, dokunamadığımız belki kokusunu duyduğumuz ama canlı canlı şahit olamadığımız için ‘hayal’ dediğimiz bir dünya olup olmadığını kim bilebilir? Belki yalnızca şahit olmuyoruzdur. Bu sebeple özgürce hayal ederim, içinde olmayı arzuladığım mekanları, zamanları sınırsızca hayal dünyamda yaratırım. Belki bir gün beni bu dünyada da bulurlar. Bu yüzden yeniyi ve geçmişte olanı merak etmekten, araştırmaktan, bugünü gözlemekten ve onlarda beni heyecanlandıracak işaretler aramaktan büyük bir keyif duyuyorum. Hayat veya yapabileceklerimiz, yaratabileceklerimiz, keşfedebileceklerimiz bugünün bize sunduğu kalıplardan ve sınırlardan çok daha fazlası, ben buna inanıyorum. Bu sebeple aramaktan, keşfetmekten , hayal etmekten ve bulduklarımızı sevmekten hiç vazgeçmemeli”.

    Size Ödül Getiren “Ağladım” Projesi Nasıl Oluştu Nasıl Dahil Oldunuz Biraz Aydınlatabilir Misiniz Bizleri ?

    “Ağladım”, iç dünyamın aslında karanlık olduğu bir dönemde hayatıma bir yıldız gibi ışık tuttu ve o karanlık gökyüzüm aniden aydınlık buldu diyebilirim. 1990 senesinden beri sanat faaliyetlerini devam ettiren İstanbul Oda Tiyatrosu’nun bir oyuncu arayışı olduğunu sosyal medyamda gördüm. Başvurdum ve seçmelere katıldım. Sevgili hocam Kaan Erkam’ın kaleme aldığı tek kişilik oyunumuz “Ağladım”’a beni dahil etmek isteyen ilk başta yönetmenimiz Levent Tayman oldu. Ardından Kaan Erkam ile görüşmelerimiz, deneme provalarımız sürdü ve sonunda süreç olumlu sonuçlandı ve 2021 Kasım ayının son haftası “Ağladım”yolculuğumuz başladı. Yaklaşık 1 ay boyunca hemen her gün oldukça sistemli ve disiplinli bir prova süreci geçirdik. Levent Hoca oyuncusunu çok iyi gözlemleyen ve hangi koşullarda neler yapabileceğini öngören bir yönetmen. Çok şanslıydım. Kaan Hoca’nın yarattığı kadında, Şenay’da kendime ait çok iz buldum, onu çok sahiplendim. Gözlem dedim ya hani; Kaan Erkam, bana yıllar boyu nice öğretmenden, nice güçlü insandan ve kadından, kendi öğretilerinden oluşmuş çok renkli bir harman, bir gelenek , bir miras bıraktı aslında. Şenay , bugün beni gökyüzünden seyrettiğini bildiğim tüm öğretmenlerimizin ve kadınlarımızın bir sesi ve mirası gibi. Ona can vermeye çalışırken yeryüzünde gördüğüm her şeyden bir miktar kattım. En çok da öğretmenlerimden. Onlar bu projenin en büyük ilham kaynakları”.

    Sizce İyi Bir Sanatçı Olabilmenin Olmazsa Olmaz Kuralları Var Mıdır ?

    “Henüz yolun çok başındayım ve kendime yolun hep başında kalacağıma dair bir söz verdim. Tiyatro sahnesinde ve çalışmalarımda içimdeki o küçük ve meraklı kız çocuğunun öğrenme açlığı beni hep motive etmeli. Hiç büyümemeliyim. Ben kendi hocalarımın ve ustalarımın hep yaş alsalar dahi araştırdıklarını,öğrendiklerini hatta bazen öğrencilerinden bile bu mesleğe dair bir şeyler öğrendiklerini söylediklerini ve bu mesleğe küçük bir çocuğun heyecanı ve coşkusuyla bağlı olduklarını gördüm. Onlardan öğrendiğim ve öğrenmeye de devam ettiğim gibi, içinde olduğum her çalışmada o çalışmaya özgü çeşitli , çok yönlü belki daha önce hiç karşılaşmadığım bilgileri aramaktan, denemekten, konfor alanımın dışına çıkmaktan korkmayacağım”.

    Seyirci “Ağladım” Oyununda Neyi Özellikle Yakalamalı Ve Anlamaya Çalışmalı ?

    “Kaan Erkam, “Ağladım” oyununda tek bir derdi değil ; aslında Türk toplumunun özellikle 1980 lerden beri içinden çıkamadığı pek çok derdi, metninin içine almış. Şenay, atanmak isteyen ve atanamayan, tüm öğretmenlerin bir yansıması olmasının yanı sıra şiddet, terör, savaş gibi pek çok toplumsal sorunla mücade ediyor ve oyunda bunun sorgusunu, muhakemesini yapıyor. Aynı zamanda Kaan Erkam, bu muhakemeleri Doğu Anadolu perspektifiyle inceleyerek metni daha katmanlı bir yapıya ulaştırmış. Aslında her seyircinin kendi hikayesinden çeşitli hatıraları anımsaması bizi oyun sonunda seyirciden yana en çok mutlu eden taraf oluyor. Bazen bir polis Gökhan karakterinde kendi görev yıllarını, genç öğretmenler mesleki mücadelelerini, Doğu Anadolu’da yaşamını sürdürmüş seyircilerimiz o senelerde başından geçen günleri anımsayıp o mevsimi, o kokuları, o sesleri yeniden yaşadıklarını söylediklerinde çok mutlu oluyoruz. Çünkü anlatmak istediğimiz ve oyunda dert edindiğimiz konular maalesef günümüz Türkiyesi’nde zaten canlı canlı şahit olduğumuz çok üzücü ve kanlı, hala devam eden süreçlerin yansıması. Arada biraz nefes aldırabiliyorsak ve buruk da olsa birlikte tebessüm edebiliyorsak ne mutlu. Şenay Öğretmen, bu kanlı sürece rağmen inanan, umut eden, hayal eden, çocuklarına tutunan ve dünya barışı için çabalayan bir kadın. Bu sebeple inanmanın, tüm zorluklara ve koşullara rağmen aşk ile çalışmanın, sevmekten vazgeçmemenin bir işareti diyebiliriz”.

    Tiyatronun Rolü Günümüzde Nedir Sizce Desem?

    “Aslında bunun tek bir cevabı yok benim için. Çünkü her hikayenin, her karakterin, her metnin, her ışığın, müziğin, dekorun ve pek çok sahne unsurunun anlatmak istediği ve işaret ettiği bambaşka noktalar var. Tiyatro bugün bunların hepsini bünyesine alan çok katmanlı ve çok derin bir yapıya sahip. Bugünün tiyatrosu tarihe göre, konvansiyonel bir yapıya göre çok daha sınırsız, kalıpsız,tek bir amaca yönelik olmadan ya da tek bir unsuru yüceltmeden var olabiliyor. Bu sebeple seyirciyi de oyuna dahil eden, seyirci alımlamasını harekete geçiren çok yaratıcı metin ve sahnelemeler var günümüzde. Bu gelişim literatüre ve biz öğrencilere büyük katkı sağlıyor. Yanı sıra seyirciyi de aslında geliştiriyor, seyirci çok boyutlu bir seyir deneyimine ortak oluyor. Yahut klasik metinlerin çeşitli uyarlamaları, yüzyıllar önce yazılmış metinlere bambaşka perspektifler ve denenmemiş okuma yöntemleriyle yaklaşmamızı sağlıyor. Birçok perspektiften bakmak mümkün. Nihayetinde tiyatro gerçekten iyileştiriyor, gönül verenlerle sayısız derdi ortakça dert edinmek, dertleşmek, düşünmek, o anı tek bir yürekmişçesine yaşamak her iki taraf için de benzersiz bir deneyim”.

    Tiyatro Seyircimizin Durumu Nasıl Sizce?

    “Tiyatro özellikle son iki buçuk senedir pandemiden en çok etkilenen sektörlerden biri. Etkileri hala sürüyor diyebilirim. Ancak her şeye rağmen bugün hala haftalar öncesinde dolan salonların, tükenen biletlerin haberini almak çok mutlu ediyor. Ben ülkemin seyircisini çok seviyorum. Mersin ve Tarsus’a “Ağladım” oyunumuzu götürme şansı bulduk. Oralarda da öyle güzel bir seyirci kitlesi varmış ki. Mest olduk. Her şehrin güzel insanlarının bambaşka kokusu ve tadı var. Hala tiyatro seyretme aşkıyla pek çok oyuna defalarca giden seyircilerimiz var; ben de bunlardan biriyim. Yahut “Ağladım”’ a çok uzak yollardan gelip seyreden, yüreğime misafir ettiğim çok insan var. İyi ki de varlar”.

    Ülkemizde Sanata Ve Sanatçıya Verilen Önem Hakkında Düşünceleriniz Nelerdir?

    “Bir önceki soruyla biraz bağlantılı olarak, dünyaca geçirdiğimiz zorlu yıllara rağmen seyircinin duyduğu merak, birlikte anlatma ve yaşama deneyimi çok değerli. Ancak yaşadığımız maddi sıkıntılar, ağır vergi yükleri, sansüre uğratılmamız, bazen insanca, barışarak, onararak göstermek istediğimiz bir temanın belli kalıplara sığmaması sebebiyle seyredilmeden onay görmemesi, anlatmak istediklerimizin bazen kursağımızda kalması çok yıpratıcı olabiliyor. Oysa ki bazen kulak vermek, o hikayeye misafir olmak ve misafir almasına izin vermek belki çok çeşitli farkındalıklara kapı açabilir. Bir gün daha iyi koşullarda, daha refah ve daha birlik içinde, daha barışçıl bir ülkede tiyatro yapmayı her genç oyuncu gibi ben de hayal ediyorum”.

    Şu Anda Sektörü Nasıl Değerlendiriyorsunuz?

    “Hasret dolu. Özellikle 2022-2023 sezonu bana çok heyecan veriyor. Oda Tiyatrosu ve pek çok takip ettiğim tiyatro ekibi, oldukça nitelikli olduğuna inandığım yeni projeler sahneye koyuyorlar. Seyretmek için sabırsızlanıyorum. Yeni oyunlar, yeni metinler üretildikçe benim ve benim gibi pek çok genç oyuncunun da umudu ve çalışma azmi artıyor.  Her zorluğa rağmen İstanbul’da hala yaşayan tiyatro aşkını, atan tiyatro nabzını görmek geleceğimiz adına büyük bir güven kaynağı. Ancak keşke bunu Türkiye’nin her ili için söyleyebilsek. Keşke genç oyuncular veya tiyatro mesleğini icra eden her insan, İstanbul’da yaşamak zorunda hissetmese. Ülkemin her ilinde tiyatro , keşke İstanbul’daki gibi canlı, işlek olsa. Her ilin halkı bu büyüyü tatma hakkına sahip. O zaman Türkiye ne kadar güzel bir yer olurdu. Bunu gerçekleştirmek için ne yapılabilir diye bazen çok düşünüyorum. Umarım bir gün ben de, bunu hayata geçirmek için çeşitli ve nitelikli projeler üretebilirim”.

    Son Olarak Bu Güzel Röportajı Okuyacak Olan Sanatsal Faaliyetler Takipçilerine Söylemek İstediğiniz Bir Şeyler Var Mı?

    “Öncelikle “Ağladım”’ı seyrettiğiniz için ve nitelikli sorularınız için Sanatsal Faaliyetler’e ve kıymetli Murat Bey size çok teşekkür ediyorum. Röportajı okuyan kıymetli okurlarınıza çok teşekkür ediyorum. “Ağladım”’ın tarihleri, Kasım ayı takvimimiz tiyatrolar’da ve sosyal medya hesabımız ‘odatiyatrosu’ hesabında sürekli paylaşılıyor; her zaman gönlümüzü açmış sizi bekliyor olacağız. Hikayeler, oyunlar, her şey birlikte ‘sevdikçe’ güzel, paylaştıkça güzel ve anlamlı. Umutla kalın”…

    Genel Yayın Yönetmeni : Murat Karakaş

    CEVAP VER

    Lütfen yorumunuzu giriniz!
    Lütfen isminizi buraya giriniz

    Yeni İçerikler