Çok uzun bir zamandır izlemek istediğim fakat bir türlü fırsat bulamadığım Ali Atilla Şendil’in rejisiyle sahnelenen Mavi Kumpanya prodüksiyonu “Yıldızların Gölgesinde Ağlamak” tiyatro oyununu 13 ocak cuma akşamı Cevahir Sahne’de sonunda izleyebildiğim için mutluyum.
Volkan Taha Şeker’in kaleme aldığı ve yönetmen koltuğunda Ali Atilla Şendil’in oturduğu usta duayen sanatçı Suna Selen’in, 60. sanat yılını kutladığı tiyatro oyununda Suna Selen’e yeteneğini genlerinden alan sanatçı kızı Güner Özkul, Eyyüp Fındık, Ferhat Bingölbali, Mesut Dalkılıç, Savaş Aykılıç, Ayşenur Kübra Nuhoğlu, Eren Akbulut, İlknur Koçak, Kemal Gür Eşlik ediyor.
Oyunun konusu kısaca şöyle; Fransa’daki iki yayınevinin (Confident-Carries) rekabetini anlatır. Mevcut rekabet üzerinden dünya üzerindeki acımasız para düzeni konu edilir. Confident Yayın evi’nin patronu Sargent, yayınevi müdürü Vick’e, baskı uygulayarak son yıllarda rakip yayın evi karşısında geriye düştüklerini belirtir. Ülke genelinde ve Avrupa’da ses getirecek bir yayın bulması için ona son bir şans verir. Vick de gazeteye ilan verir ve yeni yazarların enfes eserleri için onlara şans verir. Yazdıklarının büyük öneme sahip olduğunu düşünen yazarlar arasında tamirci, şair, ressam, fıkracı, gizemli adam, bilge gibi kişiler gelir. Zaman gittikçe azalmaktadır ve sermeye sahibi patron, müdürü sıkıştırmaktadır. Müdür, bir yandan patronla diğer yandan yazar adaylarıyla uğraşmak zorunda kalacaktır.
Ve hazırsanız yorumlamaya başlıyorum; Hayatın içinde her şey var. acı var, sevinç var ,kayıp var, mutluluk ve gözyaşı var. Volkan Taha Şeker’in kaleme aldığı hikayede Fransa’daki iki yayınevinin (Confident-Carries) rekabeti üzerinden anlatıyor. Çok spoiler vermeden biraz bahsedeyim , yürekleri iyimserlik dolu (Tamirci, şair, ressam, fıkracı, gizemli adam) insanlar var bu oyunda. Hayatları boyunca aldıkları yenilgilerden ders almayan ve günün birinde başarılı olacaklarına olan inançları ile hayata tutunan insanlar. Aslında her biri yazdıklarının büyük öneme sahip olduğunu düşünen, yazılarının bir gün mutlaka ödüllendirileceğine kendilerini ikna ederek hayata tutunan insanlar. Bu oyunda aynı zamanda kendilerini sömürdükleri insanlardan daha üstün olduklarına inanan insanların kurduğu düzen var. Ve yine bu oyunda büyük resmi gören hayata dair derin bilgi sahibi bir bilge var. Yani bence bu oyunda enfes bir dil ile yazılmış bir metin var.
Sahne gözlemlerime geçiyorum; Ali Atilla Şendil, metnin her detayına hakim bir yönetimi tercih etmiş. Karaterlerin sahneye giriş – çıkış trafiğini çok iyi organize etmiş. Oyuncuların her birini ön plana çıkaran sahne yönetimi kullandığı gözlerden kaçmıyor. Gerçeğe birebir yakın dekor Tasarımı, dönemi yansıtan Kostüm Tasarımı, Işık Tasarımı bence gayet iyiydi.
Oyunculukları da değerlendirerek devam edelim; Suna Selen’in, 60. sanat yılını kutladığı tiyatro bir oyunu zaten bana göre çok çok iyi bir sanatçı, dev bir çınar, sanatçılığı hakkında ne söylesem kifayetsiz kalacak o yüzden haddimi bilip hiç bir şey söylemiyorum. Allah uzun ve sağlıklı ömürler versin inşallah. yeteneğini genlerinden alan Güner Özkul, Anne ve babası gibi oyuncu olmaya, aile mirasına sonuna kadar sahip çıkmaya kararlı sahneye de çok yakışıyor. Eyyüp Fındık, Ferhat Bingölbali, Savaş Aykılıç, Eren Akbulut, Mesut Dalkılıç, İlknur Koçak, Kemal Gür’ün gösterdikleri performansları da beğendim her biri sahnede seyircileri oyuna bağlı tutan çok güçlü ve önemli performanslar sergilediler. Ayşenur Kübra Nuhoğlu, rahatsızlığı sebebiyle sahnede yoktu kendisine geçmiş dileklerimizi iletiyoruz.
Mavi Kumpanyayı Yürekten kutluyorum. Ajandanıza not alın gidip ve izlemeyi de ihmal etmeyin diyerek yorumumu burada sonlandırıyorum.
Genel Yayın Yönetmeni : Murat Karakaş