More
    Ana SayfaELEŞTİRİ"Var olmayan Ayşe'nin Muhteşem Maceraları" Tiyatro oyununun yorumu ile sizlerleyim

    “Var olmayan Ayşe’nin Muhteşem Maceraları” Tiyatro oyununun yorumu ile sizlerleyim

    Tiyatron sahne tarafından sahnelenen, genel açıdan varlık, kimlik, aşk, toplumsal baskılar, yalnızlık ve unutulmuşluk gibi evrensel kavramlar üzerinden fiziksel olarak var olsa da Ayşe’nin (Ayşe üzerinden itilip kakılan yok sayılan tüm kadınlar) varoluşuna dair derin sorgulamalara odaklandığı “Var olmayan Ayşe’nin Muhteşem Maceraları” tiyatro oyunu dün akşam Kadıköy’de Uzunçayır’da Titiz Pastanesinin hemen yanında bulunan İmalathane Sahne’de ikinci kez sahnelenerek sanatseverlerle buluştu. Bizde Sanatsal Faaliyetler olarak oyunun başrol oyuncusu Cansu Yeşim Aldoğan tarafından bizzat davet edildik.

    Zeynep Kaçar’ın kaleme aldığı, Halil İbrahim Kutlu’nun yönettiği tek kişilik oyunda, Cansu Yeşim Aldoğan baş rolü üstleniyor.

    Çocukluktan yaşlılığa uzanan bu yolculukta Ayşe’nin en büyük hayali şarkıcı olmak. Ama karşısına çıkan engeller, sadece onun değil, bu ülkede hayallerinin peşinden gitmek isteyen her kadının tanıdığı engeller… Ailesi, toplumsal baskılar, bitmek bilmeyen klişeler… Ayşe, önce yakın çevresiyle, sonra da ona “yapamazsın” “olmaz” diyen herkesle mücadele ediyor. Peki, bir kadın hayallerini gerçekleştirmek için ne kadar savaşmak zorunda? Ve en önemlisi, bu savaşı kazanabilir mi? İronik, düşündüren ve zaman zaman güldüren bu hikâye, aslında hepimizin bildiği bir hikaye…

    “Tiyatro aşka benzer. İnsanı hazin hazin ağlatır. Ama verdiği acının gücünde bir başka tat bulunur. Tiyatro evrene benzer. İnsanı doya doya güldürür. Ama yansıttığı tuhaflıklar, gülerken ağlamak için istekler doğurur”. Namık Kemal

    Hazırsanız yorumlaya başlıyorum; öncelikle bu oyunun kadın yada erkek fark etmeksizin insanların iç dünyalarına ve kişisel kimliklerinin sorgulanmasına yönlendiren bir oyun olduğunu düşündüğümü söyleyerek başlamak istiyorum. Ama ana fikir yine tecavüze uğramış, aşağılanmış, aldatılmış, öldürülmüş, hakları gasp edilmiş kadınlar. Yazar Zeynep Kaçar tecavüze uğramış, aşağılanmış, aldatılmış, öldürülmüş, hakları gasp edilmiş kadınların sesi olmuş. “Var olmayan Ayşe’nin Muhteşem Maceraları” tiyatro oyununun metni biraz absürt, çoğunlukla gerçekçi. Anlatımı bakımından da insanın derinine inen dokunaklı kısımlar ile dramı, tebessüm ettiren komedisi ile iyi örülmüş, çok zarif biçimde yazılmış sağlam bir metin.

    Gelelim oyundan neler aldığıma; bu oyun Zeynep Kaçar’ın kalemi ile ilk tanışmam değil daha önce “İzlanda’nın Başkenti?” tiyatro oyununu izlemiştim. “İzlanda’nın Başkenti?” tiyatro oyununda “Elbette önce yaşadığımıza Yemek yiyebildiğimize, zaman zaman eğlene bildiğimize şükretmemiz lazım. Ama zaman hızla akıp gidiyor. Biz de akvaryumda yaşamaya zorlanmış balıklar gibi, takılmış bir plak gibi hep aynı döngü içinde yaşıyoruz maalesef” diyordu bize. Bu oyun ile “İzlanda’nın Başkenti?” arasında çok farklı bir anlatım ve ana fikir olsa da ufak benzerlikler de yok değil. Akvaryumda yaşamaya zorlanmış balıklar gibi, takılmış bir plak gibi hep aynı döngü içinde yaşamak zorunda kalan bu kez Ayşe (Ayşe üzerinden itilip kakılan yok sayılan tüm kadınlar). Aslında oyunun iç acıtan meseleleri çok fazla bunlardan biri Ayşe üzerinden, Tecavüze uğrayan kız çocuklarının, genç kızların, kadınların, tecavüzden sonra ailelerin kızlarını sahiplenmemesi sonucu oluşan yaşam şartlarını, zorluklarını, namus kavramına nasıl sığındıkları anlatılıyor. Yine Ayşe üzerinden, Kadın – Erkek arasındaki eşitlik ve adalete kavuşabilmek için mücadele eden kadınlar anlatılıyor. Erkeklerin kadınlardan genelde ne beklediği (ev işi, yemek, temizlik, cinsellik) anlatılıyor. Ataerkil aile yapısının kalıpyargıları tarafından şekillenen çok ciddi bir ayrımcılıkla karşı karşıya kalan kız çocuklarının var olma mücadelesi anlatılıyor. Bıraksanız sabaha kadar yazarım ama gerisini oyunu izleyip kendiniz görün bence.

    Rejiden bahsederek devam edeyim ; Tiyatroda yeniyi deneme modası bu oyunda da açık şekilde bariz belli oluyor. Yenilenmek ve tazelenmek şart tabii ki. Yönetmen koltuğunda oturan Halil İbrahim Kutlu’nun, modayı takip etmesi ve performans sırasında, oyuncu ile seyirci arasındaki görünmez duvarı kaldıran uygulama yöntemi tercih etmesi açısından oyunun zamanının süresi çokta umurunuzda olmuyor. Teatral , dinamik üzerinde bayağı çalışılmış olduğu belli olan bir sunumu var. Dekor ve kostümleri de gayet şık ve itina ile hazırlanan müzikleri oyunun konseptine uygun buldum.

    Geçeyim eleştirinin son halkası olan oyunculuğa; bu oyun formatı gereği çok oyunculu aslında ama Cansu Yeşim Aldoğan büyük bir cesaretle tek başına bir çok oyuncunun yerine sahnede takdire şayan bir alın teri döküyor. hikayedeki karakterleri işlemesi konusunda Erkek karakterlere de hayat vermesi takdire şayan, Bu noktada Cansu Yeşim Aldoğan’ın gayet incelikle kendinden çok ama çok şey katarak çalıştığını sahnede bizzat yaşayarak gördüm. Sahneyi tamamen kullandığını bizzat ön koltuktan, yakından gözlemledim. Dolayısıyla bir kaç yer hariç sahnede tek kişilik oyun zorluğunun üstesinden gelerek hiç durmadan, nefes almadan hareket eden, enfes bir oyunculuk sergileyen cesur bir kadın izledik. Biz izleyicilerini etkisi altına alan nefes kesen etkileyici bir sahne performansı ile karakteri içinde hissederek, yaşayarak ve bize yaşatarak oynadı. Ayşe’nin kalabalıktaki yalnız ruhunun haykırışları, hayata tutunma ve var olma çabası, yer yer güldüren, finale doğru gözleri dolduran, duygudan duyguya geçiş anları izlenmeye değer.

    Özetle ; İnsanın derinine inen dokunaklı kısımlar ile dramı, tebessüm ettiren komedisi ile iyi örülmüş, çok zarif biçimde yazılmış sağlam bir metin, detay konusunda titiz bir reji ve Cansu Yeşim Aldoğan’ın sahne hakimiyetli enfes oyunculuğu ve sahne arkasındaki emekle muhakkak izlenmesi gereken bir tiyatro oyunu. Ajandanıza kayıt edin ve ilk fırsatta izleyin.

    Genel Yayın Yönetmeni : Murat Karakaş

    CEVAP VER

    Lütfen yorumunuzu giriniz!
    Lütfen isminizi buraya giriniz

    Yeni İçerikler