Notice: _load_textdomain_just_in_time işlevi yanlış çağrıldı. Translation loading for the td-cloud-library domain was triggered too early. This is usually an indicator for some code in the plugin or theme running too early. Translations should be loaded at the init action or later. Ayrıntılı bilgi almak için lütfen WordPress hata ayıklama bölümüne bakın. (Bu ileti 6.7.0 sürümünde eklendi.) in /home/sanatsa5/domains/sanatsalfaaliyetler.com/public_html/wp-includes/functions.php on line 6121
“Var olmayan Ayşe’nin Muhteşem Maceraları” Ekibiyle Özel Röportaj | Sanatsal Faaliyetler
More
    Ana SayfaRÖPORTAJ"Var olmayan Ayşe'nin Muhteşem Maceraları" Ekibiyle Özel Röportaj

    “Var olmayan Ayşe’nin Muhteşem Maceraları” Ekibiyle Özel Röportaj

    Aylardır devam eden yoğun ve titiz çalışmanın güzel sonuçlarını alacaklarına inandığım “Var Olmayan Ayşe’nin Muhteşem Maceraları” ekibiyle yaptığımız röportajı, merakla beklenen oyunun prömiyerine günler kala yetiştirdiğim için mutluyum. Prömiyerde onların yanında olacağım ve kısmetse tiyatro oyununu sizler için yorumlayacağım. Takipte kalın. Son olarak röportajı ve fotoğrafları yoğun çalışma programına rağmen bizlere ulaştıran Cansu Yeşim Aldoğan hanımefendiye sonsuz teşekkürler. Hazırsanız çayınızı, kahvenizi yanınıza alıp bu keyifli sohbeti okumaya başlayabilirsiniz.

    İlk olarak sanat için kalıcı çalışmalar yapan oyunun yönetmeni Halil İbrahim Kutlu’nun yanındayız.

    Öncelikle Sizi Tanımayan Yeni Nesile Kendinizden Bahseder misin? Sizi Tanıyabilir miyiz?

    “1990 İstanbul’da doğdum. Marmara Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı mezunuyum. Tiyatroyla gerçek anlamda ilk bu yıllarda tanıştım diyebilirim. O yıllardan bugüne kadar çeşitli ekiplerde tiyatronun her alanında bulundum. Edebiyat ve tiyatro benim hayatımda önemli yer tutan iki ayrı sanat”.

    Ülkemizde Sanata ve Sanatçıya Verilen Önem Hakkında Düşünceleriniz Nelerdir?

    “Türkiye’de sanat ve sanatçıya verilen önem, dönemsel olarak değişkenlik gösterse de genel olarak birçok zorlukla karşı karşıya kaldığımız bir gerçek. Sanat, toplumun kültürel gelişimine ve düşünsel hayatına önemli bir katkı sağlıyor; ancak, destek ve teşvik mekanizmalarının yeterli olup olmadığı tartışmalıdır.Bununla birlikte, Türkiye’de sanata ilgi duyan geniş bir kitle olduğu da göz ardı edilemez. Özellikle alternatif ve bağımsız tiyatroların yükselişi, genç sanatçıların ürettikleri yaratıcı işler ve seyircinin sanata olan ilgisi umut verici. Eğer sanatın toplum üzerindeki dönüştürücü gücü daha fazla anlaşılır ve desteklenirse, sanatçılar daha özgür ve üretken olabilir, tiyatro ve diğer sanat dalları hak ettiği değeri görebilir”.

    Tiyatronun Hangi Özelliği Sizi Etkiliyor?

    “Bu soruya cevap vermek hem oldukça kolay hem de zor benim için. Ben tiyatronun her zaman büyülü tarafından etkilenenlerindenim. Sahnede olmak hangi görevle olduğu fark etmeksizin- bana yeni bir dünya kurma imkanı sağladığı için müthiş etkileyici geliyor. Bu yüzden buranın büyüsü bana her zaman çekici gelmiştir”.

    Hikaye ve karakterin Ana Bağlamını Oluştururken Zorlandığınız Noktalar Oldu mu?

    “Bir oyuna hazırlanırken öncelikle detaylı bir metin analizi yapılır. Dramaturji sürecinde, metni çözümlerken hikaye örgüsü ve karakterlerin derinliğini analiz ederiz. “Var Olmayan Ayşe’nin Muhteşem Maceraları” için bu analiz sürecini dramaturgumuz Akın Altıntaş’la birlikte titizlikle tamamladık. Ancak, masa başında yapılan analizler sahneye taşındığında bazen beklenmedik değişiklikler gerekebilir. Biz bu süreci, hikayenin özünden sapmadan, sahneye en etkili şekilde yansıtmak için özenle yönettik. Oyunumuzun en kritik unsurlarından biri müziklerdi. Seyirciye duyguyu en güçlü şekilde aktarabilmek için bu aşamada profesyonel bir destek alarak, müzikleri Erdem Eskimez’e emanet ettik. Kendisi, oyunun ruhuna dokunan, sahneleri derinleştiren ve atmosferi güçlendiren besteleriyle sürece büyük katkı sağladı. Onun yarattığı müzikler, anlatıyı bir üst seviyeye taşıyarak sahnedeki her anı daha etkileyici hale getirdi”.

    Zeynep Kaçar’ın Metnini Sahneye Taşımaya Nasıl Karar Verdiniz?

    “Metin önerisi Cansu Yeşim Aldoğan’dan geldi. Bu eserle onun yolunun kesişmesi birkaç yıl öncesine dayanıyor. Bir gün, Cansu bana gelip bu oyunu sahneye koymak istiyorum, bu oyunu mutlaka oynamak istiyorum deyince, süreç aslında o anda başlamış oldu”.

    Oyunu İzlemek İsteyen seyircilere mesajınız nedir?

    “Oyunumuz, hayatın tam içinden, hepimize dokunan bir hikaye anlatıyor. “Biz” derken yalnızca yerel bir bağlamdan söz etmiyoruz; dünyanın her köşesinde, bir kadının var olma mücadelesinin önüne çıkan engellerden bahsediyoruz. Seyircilerimiz oyunu izlediğinde bunu derinden hissedecekler. Mesajımız net: Bir kadının varoluş sürecini hem trajik hem de komik anlarla sahneye taşıyoruz. Bu yolculukta herkes, kendi yaşam serüvenine dair bir parça bulacak”.

    Cansu Yeşim Aldoğan ile Çalışma Süreciniz Nasıl İlerledi?

    “Cansu ile neredeyse 15 yıllık bir dostluğumuz var ve bu, iletişimimizi çok daha rahat ve akıcı hale getiriyor. Bunun yanı sıra, onun yetenekli bir oyuncu olması benim için büyük bir şans. Bir yönetmen için en önemli unsurlardan biri, oyuncusunun getirdiği malzemedir; Cansu’nun sahnedeki enerjisi ve çeşitliliği, prova sürecinde keşfedebileceğimiz alanları genişletti. Onun sahneye kattığı dinamizm, benim için büyük bir destek oldu. Zaten oyuncu-yönetmen iletişiminin güçlü olduğu projeler seyircide de fark ediliyor; bu oyunda da bunu net bir şekilde hissedebileceğimizi düşünüyorum”.

    Son Olarak Bu Güzel Röportajı Okuyacak Olan Sanatsal Faaliyetler Takipçilerine Söylemek İstediğiniz Bir Şeyler Var Mı?

    “Sanat, hayatın her alanına dokunan, bizi besleyen ve bir araya getiren güçlü bir araç. Sanatsal faaliyetleri takip eden herkes, bu yolculuğun bir parçası olarak hem kendini keşfetme hem de yeni bakış açıları kazanma fırsatı buluyor. Sanatı destekleyen, izleyen ve içinde yer alan herkese kendi adıma teşekkür ederim. Hep birlikte üretmeye, keşfetmeye ve paylaşmaya devam edelim!”.

    Son olarak oyunun baş kahramanı “Ayşe” Cansu Yeşim Aldoğan’ın yanındayız.

    Öncelikle Sizi Tanıyabilir miyiz ?

    “Merhaba,küçük yaşlarda Şişli belediye tiyatrosuyla tanıştım. Sonrasında doğaçlama tiyatroya ilgi duydum ve Mahşer-i Cümbüş ile kendimi geliştirdim. Doğuş Üniversitesi Oyunculuk Bölümü’nden mezun olduktan sonra profesyonel olarak oyunculuk serüvenim başladı”.

    Ülkemizde Sanata Ve Sanatçıya Verilen Önem Hakkında Düşünceleriniz Nelerdir?

    “Sanat, bir toplumun gelişimi için vazgeçilmezdir. Ancak, ülkemizde sanatın ve sanatçının hak ettiği değeri her zaman göremediğini düşünüyorum. Desteklenmesi ve korunması gereken bir alan olmasına rağmen, sanatçılar çoğu zaman zorluklarla mücadele etmek zorunda kalıyor”.

    Tiyatronun Hayatınızdaki Yeri Nedir?

    “Tiyatro benim için bir meslekten öte, bir yaşam biçimi. Sahneye çıktığımda, karakterle bütünleştiğimde, izleyiciyle kurduğum bağ beni her seferinde yeniden büyülüyor. Tiyatro bana kendimi, insanları ve dünyayı daha derinlemesine anlama ve gelişme fırsatı sunuyor”.

    Tiyatronun Hangi Özelliği Sizi Etkiliyor?

    “Tiyatronun o an oluşu beni en çok etkileyen şeydir. Her oyun, her sahne sadece o ana ait ve bir daha asla birebir aynı şekilde yaşanmıyor. Bunun yanı sıra, bir oyunu ekip olarak sahneye koymak ve kolektif bir uyum içinde çalışmak da benim için çok kıymetli”.

    Oyuna Nasıl Hazırlandınız Yani Rol Aldığınızı Karakterin Ruhunu Yansıtmak İçin Zihinsel Bir Hazırlık Süreci Geçirdiniz Mi?

    “Her şeyden önce, bir kadın olarak Ayşe’yi hissederek başladım. Günümüzde kadın olmak gerçekten zor; bazen sadece karanlık bir sokaktan geçerken bile korkabiliyoruz. Kadın olmanın zorlukları ,yaşadığı engeller, var olabilmek için verdiği emekler… Bu süreçte bu duygular üzerine düşündüm ve karakterle bağ kurmaya çalıştım. Daha sonra oyunun dramaturgu Akın Altıntaş ile metni derinlemesine inceledik. Bu süreç, karakterin ruhunu daha iyi anlamamı sağladı ve işimi oldukça kolaylaştırdı”.

    Bu projede yer almak, sizde bir oyuncu olarak nasıl bir duygu yarattı?

    Bu proje, oyuncu olarak sınırlarımı zorlamamı ve neler yapabileceğimi keşfetmemi sağladı. Sahnede tek başıma birçok karakteri canlandırmanın hem heyecan verici hem de benzersiz bir yanı var. Özellikle, doğru müziğin oyuna ve oyuncuya olan katkısını çok net bir şekilde gördüm. Oyunun atmosferini derinleştiren, izleyiciyi hikâyeye daha da çeken müzikler sayesinde bambaşka bir deneyim ortaya çıktı. Bu yüzden, oyuna özel bestelenen müzikler için Erdem Eskimez’e özel bir teşekkür etmek istiyorum. Ekibe en son katılmasına rağmen enerjisiyle hepimizi bir arada tuttu ve kısa sürede harika işler çıkardı. Bu arada, müziklerle ilgili büyük bir sürpriz de yolda!

    Halil İbrahim Kutlu ile çalışmak nasıl bir duygu?

    Halil ile tanışıklığımız çok eskilere dayanıyor, bu da çalışırken bana büyük avantaj sağladı. Bazen hiç konuşmadan, sözsüz bir biçimde bile anlaşabiliyorduk. Bazı yönetmenler, kafalarındaki dünyayı birebir görmek ister ve oyuncuyu sınırlandırır. Halil ise tam tersine, bana baskı yapmadan kendi yorumumu katmama fırsat tanıdı. Bu da çalışma sürecimi çok daha keyifli ve rahat hale getirdi.

    Mahşer-i Cümbüş desem ?

    Doğaçlama benim için bambaşka bir yerde. Mahşer-i Cümbüş’ten öğrendiklerim ve kazandığım deneyimler benim için çok değerli. Uzun yıllardır doğaçlama komedi yapan biri olarak, sahnede bunu durdurmak başlarda benim için zor oldu. Doğaçlamada hızlı ve pratik düşünmek zorundasınız, asla boşluk olmamalı ve her an oyunun içinde kalmalısınız. Fark ettim ki, ben de oyunda sürekli yüksek bir tempoyla hareket ediyordum. Bu, doğaçlamadan gelen bir refleks. Ancak zamanla bu alışkanlığımı dengelemeyi öğrendim. Şu an bu yönümü fark etmek ve geliştirmek benim için harika bir deneyim oldu.

    Zeynep Kaçar’ın Metnini okurken neler hissettiniz?

    “Bu metinle okul yıllarımda tanıştım. Aslında iki kişilik bir oyundu ama ilk okuduğum anda zihnimde tek başıma oynamaya başlamıştım. Daha sonra bitirme projem oldu. O günden beri hep aklımda ve hayallerimin içinde yer aldı. Şimdi ise bu hayalimi gerçeğe dönüştürmenin mutluluğunu yaşıyorum”.

    Oyunu İzlemek İsteyen Seyircilere Mesajınız Nedir?

    “Bu oyun, izleyiciyi içine çeken, düşündüren ve duygulara dokunan bir hikâye sunuyor. Herkesin farklı bir açıdan kendini bulabileceği bir yolculuk. Seyircinin varlığı, tiyatronun ruhunu tamamlayan en önemli unsur. O yüzden diyorum ki: Gelin, hep birlikte bu hikâyeye hayat verelim! Salonlar dolsun, sahneler coşkuyla yankılansın. Tiyatronun büyüsünü hep birlikte yaşayalım!”

    Son Olarak Bu Güzel Röportajı Okuyacak Olan Sanatsal Faaliyetler Takipçilerine Söylemek İstediğiniz Bir Şeyler Var Mı?

    “Öncelikle, bize bu fırsatı sunduğunuz ve oyunları yazıp duyurduğunuz için sizlere teşekkür ederim. Yola yeni çıkan bir oyun için böyle bir destek çok kıymetli. Ve izleyicilere de söylemek istediğim tek şey var: Tiyatro koltukları boş kalmasın! Seyircisi olmayan bir oyun eksik kalır, çünkü tiyatro paylaşarak çoğalır. İzlediğiniz o 60-70 dakikalar, sahnede görünenin çok ötesinde bir emek ve tutkunun ürünü. Bizler bu hikâyeleri paylaşmak için buradayız, siz de gelin, salonları doldurun, tiyatroya hayat verin! Son olarak, bu yolculukta yanımda olan ekibime yürekten teşekkür ederim. Onların desteği ve katkısı olmasaydı, bu oyun bu kadar güçlü olamazdı. Hep birlikte harika bir iş çıkardık!

    Genel Yayın Yönetmeni : Murat Karakaş

    CEVAP VER

    Lütfen yorumunuzu giriniz!
    Lütfen isminizi buraya giriniz

    Yeni İçerikler