More
    Ana SayfaHABERTürk Sinemasının En Karizmatik Kötü Adamlarından Biri

    Türk Sinemasının En Karizmatik Kötü Adamlarından Biri

    Hüseyin Peyda’nın vefatının ardından 35 yıl geçti.

    Türk sinemasındaki en güçlü karakter oyuncularından biri. Hüseyin Peyda gerçek adıyla Hüseyin Örmen (27 Ocak 1919, Şanlıurfa – 30 Temmuz 1990, İstanbul).

    Verdiği bir demeçte ilk yıllarını şöyle açıklıyor: ”Sinemada kendime istikbal görüyordum. Fakat bir sorun vardı. Urfa’nın köklü ailelerinden birine mensuptum. Akrabalarım soyadımızı kullanmama izin vermediler. O zamanlar sinema toplumumuzun gözünde kötü bir işti. Eğer doğu insanıysanız da tamamen uzak durmanız gerekir.” Hüseyin Peyda Yeşilçam filmlerinin çoğunda kötü adam karakterlerini canlandırmıştır. Birçok filmde Cüneyt Arkın ile beraber oynamıştır. Rol aldığı filmlerden elde ettiği kazancını kendi yönettiği filmlere yatıran bir sinemacı olarak tanınıyor kendisi. 1946 yılında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi felsefe bölümüne girdi. Ancak 3. sınıfta bölümü bırakmış ve ticaret hayatına girmiş, ancak başarılı olamamış. Bir dönem Niyazi Ahmet Banoğlu ile birlikte “Türkyolu” isimli bir dergi çıkartmış. Derginin batmasıyla bu sektörden de çekilmiş. Bir dönem kadın kuaförlüğüne de el atmış. Bir gün Sezer Sezin ile tanışıp onun aracılığıyla Yeşilçam’a adım atmış. Daha sonra bir film şirketi kurmuş. Hüseyin Kazasfil adı ile senaryolar yazıp filmler çekmiş. Önder Film ile çeşitli yapımlar ortaya çıkarmış. Ancak maalesef zamanla Önder Film şirketi iflas ediyor.

    Hayatı boyunca sinema dışındaki tüm teşebbüsleri sonuçsuz kaldı. Lokanta, güzellik salonu işletmeciliği, gazetecilik ve ticaret gibi çeşitli işlerde çalışan Peyda’nın hayatı boyunca sinema dışındaki tüm teşebbüsleri, tıpkı üniversite öğrenimi gibi yarıda ve sonuçsuz kaldı. Bu durumu dair sanatçı basına verdiği bir röportajda, “Yaptığım işler bir koleksiyon gibidir. Koleksiyonu severim ama iş hayatındaki koleksiyonum tamamen zincirleme tesadüflerin eseridir.” ifadesini kullanmış.

    “Mezarımı Taştan Oyun” filmiyle büyük beğeni kazandı. Sinemaya oyuncu olarak girdikten sonra Önder Film Şirket’ini kuran Hüseyin Peyda, bu süreçten sonra ilk senaryosunu kaleme aldı. 1950’de yönetmenliğini, senaristliğini, yapımcılığını ve başrol oyunculuğunu üstlendiği “Söyleyin Anama Ağlamasın” filmini izleyiciyle buluşturdu. “Yolculuk Var” (1954) ve “Bu Nasıl Aşk” (1955) filmleriyle sinemada adından söz ettirmeyi başaran Peyda, pek çok filmde Cüneyt Arkın ve Hülya Koçyiğit’le birlikte oynadı. Filmlerinden kazandıklarını yine sektöre harcadı. Kendi adına 3 film şirketi kuran Peyda, bir röportajında patronluğun nasıl hayatına etki ettiğine dair şunları anlatmış: “Ben oyuncu olarak öyle çok film çevirmezdim. Sanırım arkadaşlar eski patron olmamdan dolayı film teklifi yaparken çekiniyorlardı. Belli bir ücretim de yoktu. Paramı alırken gözümü kapatır, elimi uzatırım. Bunca yıldır içinde olduğum sinema bana ancak şu anda içinde ailemle birlikte oturduğum apartman dairesini kazandırdı.” Sinema kariyerinin en parlak yıllarını 1950-1960 arasında yaşadı. Sinema kariyerinin en parlak yıllarını 1950-1960 yılları arasında yaşayan Peyda, bu yıllarda filmlerin önemli bir kısmını Şanlıurfa’da çekti. Hüseyin Peyda, 40 yıl süren sinema hayatı boyunca Nuri Sesigüzel’den, Seyfettin Sucu’ya, İbrahim Tatlıses’ten Baki Tamer’e ve Mustafa Dişli’ye kadar bütün Urfalılarla pek çok filmde beraber çalıştı. Kötü adam olarak 1960 yılından sonra rol almaya başlayan Peyda, Türk sinemasının vazgeçilmez karakter oyuncularından biri oldu. Sanatçı, beyazperdede çizdiği Anadolu tiplemeleriyle, sinemayı Anadolu insanına yakınlaştırdı. Sanat hayatı boyunca 19 film yöneten Peyda, 200’ün üzerinde filmde rol aldı. Hüseyin Peyda, 1977’de 14. Antalya Film Festivali’nde “Kara Çarşaflı Gelin” filmindeki rolüyle “En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu” ödülünü aldı.

    “Hazreti Eyüb’ün Sabrı” filminin başrolünde de Muhterem Nur ile yer alan Peyda, 30 Temmuz 1990’da 70 yaşındayken akciğer kanseri tedavisi gördüğü Haydarpaşa Numune Hastanesi’nde hayatını kaybetti ve Zincirlikuyu Mezarlığı’na defnedildi. Yalnız tesadüf müdür dostluğun bir sonucu mudur? bilinmez. Mezarı Cüneyt Arkın’ın mezarının yanı başındadır.

    Editör/yazar : Emre Can


    CEVAP VER

    Lütfen yorumunuzu giriniz!
    Lütfen isminizi buraya giriniz

    Yeni İçerikler