Çalıştığı tüm projelerde başarıyı yakalamış mütevazı kişiliğinden ödün vermeden yıllarca tiyatroda, dizi ve sinema sektöründe emek harcamış, değerli İnsan Ahmet Talay ile siz sanatsal faaliyetler takipçileri için keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.
Kendinizi Nasıl Tanımlarsınız ?
“Herkese sevgiler, saygılar. Bendeniz Ahmet Talay, 66 yaşında, 1.75 boyunda, 85 kilo ağırlığında, kır saçlı, kel kafalı, buğday tenli, kahve rengi gözlü normal bir adamım. Hayatın yaşantının güzelliklerinde . Sanata başlangıcım 1974. O dönemlerde Müjdat Gezen, Yavuz Selekman , Şener Şen gibi isimlerin rol aldığı o dönemin tarihi yöntemlerinde çekilen karate filminin Çin‘den, Japonya’dan, Türkiye’ye aktarılmasıyla başlayan serüven filmlerinden “Aptal Şampiyon” sinema filminde figüranlık yaptım. Sonra yine 1975 – 1976 çekilen”İstanbul’u Kurtaran Adam” sinema filminde oynadıktan sonra. Benim babam bana oğlum salakana, salakana dolaşıyorsun çalış bir yerde adam ol emekli ol demişti. Kapıcının oğlu Beyoğlu’nda artistlik yapıyor diye bana kızmıştı. 1974 yılından bugüne halen devam ediyorum”.
Ülkemizde Sanata Ve Sanatçıya Verilen Önem Hakkında Düşünceleriniz Nelerdir?
“Vallahi, aslında her dönem Türkiye’de bu sıkıntılar mutlaka oluyor. Ama dünyanın her ülkesinde bazı sıkıntılar olması muhtemel. Bazı güzellikler mutlaka en doğru şekilde dönüşüyor. Onun içinde hayatın bütün güzellikleri, değişik anlamları, değişik şekillerde gelişiyor. Ben ülkemizdeki sanatsal faaliyetlerin her etapta güzel bir şekilde değiştiğini biliyorum”.
Son Dönemdeki Projelere Nasıl Dahil Oldunuz Biraz Aydınlatabilir Misiniz Bizleri ?
“Normalde çalıştığım bir kaç tane sağlam oyunculuk ajansı var. Bunlara dahil olarak dostlarımın abi projelere seni sunalım diyerek çağırması sayesinde dahil oldum. Can dostum ve menajerim olan Elşad Hakverdi’nin de hakkını yememem lazım sağ olsun kendisi de benim için canla başla koşturuyor bu güzel sohbete kendisi vesile oldu sayesinde sizin gibi sanatsever bir insan ile tanıştım”.
Canlandırmayı Çok İstediğiniz Bir Karakter Var Mı?
“Benim için en küçük projeden, en büyük projeye kadar hepsi değerli. Ben genelde rolün küçüğü, büyüğü diye hiçbir ayrım yapmadan, o rölü en iyi şekilde yapabilmek için üstümdeki atlet, t-shirt, yada gömlek gibi giyinirim, önce bana olup olmadığına bakarım bedenimi sıkıp sıkmadığını denerim. Bir de çalıştığım ortam güzelse değmeyin keyfime dolayısıyla benim giymiş olduğum bütün röller üstümdeki gömlek kadar rahat ve güzel olduğundan özellikle canlandırmayı çok istediğim bir karakter yok şimdilik”.
Boş Zamanlarınızda En Çok Neler Yapmaktan Hoşlanırsınız?
“Hayatım boyunca yapmış olduğum güzellikler içerisinde ki, en güzel şey şiir okumayı, dostlarım ile muhabbet etmeyi, gidemediğim dolaşamadığım neresi varsa gitmeyi, gezmeyi, dolaşmayı seviyorum. Aynı zamanda elimden geldiğince bir çok genci doğru yolda kendi bildiğim doğrular çerçevesinde eğitmeyi seviyorum. Mimik çalışmaları, doğaçlama ve ses gelişimi anlamında talebelerin yetiştrimesinden hoşlanıyorum. Bu da benim için çok mutlu hal alıyor. Gençlerin bana hocam şu nasıl oluyor diye yanaştıkları zaman. Ve verdiğim tavsiyeleri dinliyorlar, söylediğimden gocunmadan, hiç bir şekilde yargılamadan, tekrar tekrar yaparak düzeltebiliyorlar. o zaman bende onların daha iyi gelişimlerine yardımım olduğum için seviniyorum”.
Setler Sizin İçin Ne İfade Ediyor?
“Öncelikle setler benim için iş yeri gibi. Daha önceki soruda da bahsettiğim gibi gerekiyorsa setlerde giyindiğim kıyafetlerin rahatlığı ile yani canlandırdığım rolleri başarılı olarak canlandırıp daha sonra yeniden giyip, yeniden çıkarmak için geri dönecek sanatsal anlamda çok şey kattığım bir iş yeri olarak görüyorum”.
Herkes Gibi Hayranı Olduğunuz Bir Ünlü Var Mı?
“Ben şahsen; Kadın – Erkek ayırmadan, canlandırdığı karakteri başarılı ile oynayan herkesin hayranı ola bilirim. Küçük oyunculardan, en geç başlayan kişiye bile hayranımdır, yeter ki oynadığı rolü en iyi şekilde başarı ile en güzel şekilde seyirciye aktarabilsin. Ayrıca canlandırdığı karakterin mimikler ile, karakteristik durumlarını seyirciye aktaran oyunculara hayranım. Ama en çok kendime hayranım. Bu bana göre kapris değil, kibir değil sadece yaptığım işlerin başarılı olması bende mutluluk ve güzellikleri beraberinde getiren en ince ayrıntıdır”.
Son Olarak Bu Güzel Röportajı Okuyacak Olan Sanatsal Faaliyetler Takipçilerine Söylemek İstediğiniz Bir Şeyler Var Mı?
Şuan bu röportajı Sanatsal Faaliyetler Takipçilerine ulaştıran sizler (Elşad Hakverdi ve sanatsal Faaliyetlerin genel yayın yönetmeni Murat Karakaş) biliyorsunuz ki, ben genel davranış biçimimde ikilem yada ayrımcılığı asla ve asla düşünmedim. Benim talebelerim arasında Azerbaycan’lı bir kardeşim var. 5 – 6 senedir İstanbul’da yaşıyor kendisi. Kendisi ile sadece talebe – hoca ilişkisi ötesinde, kızım yaşında olduğu için baba – kız ilişkimiz var. Kendisinin 13, 14 yaşında oğlu var. onların yanına gittiğim yada onlarla görüştüğüm zaman. Ne bileyim dostluğun güzelliği karşısında büyük mutluluk duyuyorum. Buradan tüm Azerbaycanlı okuyucularıma şunları söylemek istiyorum. her konumda, her sektörde oyunculuk yapmanızı ve bunları başarı ile sürdürmenizi talep ediyorum. Ama Kardeş Ülke Azerbaycan’da her hangi bir projede rol almayı çok isterim. Kısmet olursa bir gün inşallah o da hayata geçer”.
Genel Yayın Yönetmeni : Murat Karakaş
