Aslında onları çok uzun zamandır tanıyoruz. Zekaları, herkese karşı candan, sempatik tavırları ve yetenekleriyle bizleri hep mest etmiş birilerinden bahsediyoruz. Bu zamana kadar özenle seçtikleri projeler ile her zaman büyük bir sanat aşkı ve tutkusuyla karşımıza çıkan. Yaşadıkları tüm zorlukların her zaman kötü yönlerini değil de iyi yönlerini görerek ve mücadeleci ruhlarından hiç bir şey kaybetmeyerek yollarına devam etmeye çalışan ve şu sıralar özümüzden olana eğilerek tarihimize ışık tutmayı, milli değerlerimizi ön plana taşıma amaçlı hazırlanmış “ben Serisi” ile Türk Tiyatrosuna kendilerince katkıda bulunmak için elini taşın altına koyan Tiyatro P.A.S.’ın Kurucusu Murat Batıkan Avcı ve Tiyatro P.A.S.’ın Genel Sanat Yönetmeni Sevtap Çapan ile samimi ve keyifli bir röportaja imza attık. Onlarla yakından tanışmaya ne dersiniz. Şimdi okuyacağınız keyifli röportajda bu iki değerli sanat aşığının hayatlarına ortak olacaksınız.
Hazırsanız başlıyoruz.
Öncelikle Tiyatro P.A.S.’ın Kurucusu Murat Batıkan Avcı’ya yöneltiyoruz sorularımızı ve keyifli sohbetimize başlıyoruz.
Sanatsal Faaliyetler Takipçilerine Kısaca Kendinizden Bahseder Misiniz ?
“Mersin doğumluyum. Profesyonel oyunculuk hayatıma İstanbul’da 1988 yılı sonu başladım. Birçok özel tiyatro ve Bakırköy belediye tiyatrosunda çalıştıktan sonra 2017 Şubat ayında kendi tiyatromuzu kurduk. Halen kendi tiyatromuzda çalışmalarımıza devam ediyoruz”.
Sanatsal faaliyetler takipçilerine kısaca Tiyatro P.A.S’dan ve faaliyetlerinden bahseder misiniz ?
“Profesyonel Artı Sonsuz (P.A.S) Yapım Prodüksiyon Organizasyon genç bir kurum. Ancak yaklaşık 2,5 senesi salgın hastalıkla geçen bu döneme beş oyun prodüksiyonu ve bir de ödül sığdırmıştır. Mutluyuz çünkü bu süreçte birçok tiyatro kapatıp birçok arkadaşımız üzücü bir şekilde mecburiyetten mesleği bırakırken biz ayakta kalmayı başardık ve hızla yolumuza devam etmek niyetindeyiz. İlk oyunumuz bir Rus oyunuydu; BANKTA İKİ KİŞİ. 2 sezonumuzda bu oyun devam ederken GÜNIŞIĞINA MEKTUP oyununu sahneledik. Maalesef 2019 yılında salgın hastalıkla birlikte dünya durunca biz de durduk. Şimdi de dünyada ilk kez gerçekleştirilen seri bir tiyatro projesi olan BEN SERİSİ KURTULUŞ projemizle yolumuza devam ediyoruz. Projemiz 1. Oyun BEN KARA FATMA – 2. Oyun BEN KAZIM KARABEKİR – 3.oyun BEN HASAN TAHSİN olarak tek kişilik ve tek perde oyunları kapsamaktadır”.
Ben Serisi projesi nasıl oluştu biraz aydınlatabilir misiniz bizleri?
“Yabancılar kendi kahramanlarını, kendi ülkelerini çok güzel bir şekilde tanıtacak filmler ve tiyatro projeleri gerçekleştiriyorlar. Biz de özellikle Genel Sanat Yönetmenimiz Sayın Sevtap Çapan Hanımefendinin fikirleri doğrultusunda kendi özümüze ve kendi kahramanlarımıza dönmeyi hedefledik. Kurtuluş Savaşımızın başlangıcı ve cumhuriyetimizin kuruluşunun 100. Yılı vesilesiyle bu projeyi geliştirdik. Aslında çok öncesinde bu projeyi planlamıştık. Zaman içinde iyice şekillendi ve hayata geçirdik”.
Oyunculuk Hikâyeniz Nasıl Başladı?
“Aileden gelen bir kendime özenle bakma durumum vardı. Çocukken bile çok güzel giyinir ve kendime bakardım. İlkokulda müsamere ve okul gösterilerine hep çıkardım. Beden eğitimi öğretmenimiz bana ARTİST derdi. Sürekli bana böyle hitap etmesi sanırım beni gerçekten artist yaptı. Hani hep sorarlar ya! ARTİST MİSİN ULAN? Artık cevabımın ne olacağını biliyordum ve oldum”.
Kendinizi nasıl tanımlarsınız?
“Agresif, kafaca biraz dağınık ama istersem el attığım her türlü işin altından kalkabilecek biriyim. Sabırlı olmaktan ziyade inatçıyım. Bir işi bitirmek ve nihayete erdirmek için inat ederim”.
Tiyatro seyircimizin durumu nasıl sizce?
“Kötü çünkü eğitim ve kültür sistemimiz çöktü. Liyakatsiz insanlar her mecrada çok fazlaca çoğaldı. Bir örnek vereyim. Bir tiyatro ana sanat dalı örgencisi diksiyon öğrenmeden okuldan mezun olup kendini aktör zannediyor. Diksiyon dersinize kim giriyor diye sorduğumda – bizde diksiyon dersi yoktu, ses konuşma diye bir ders vardı ama ona da hoca girmiyordu. Biz o derse sus konuşma diyorduk – diye, birde komiklik yaptığını ya da bunun komik olduğunu zannederek cevap verdi. Oysa ne acı! Kim bilir diğer derslerini de ne kadar yüzeysel işlediler. Üniversiteler sadece eğitim yuvaları değildir. Bir sürü sosyal cemiyetleri olan aslında aynı zamanda kültür yuvalarıdır. Eğitimin yanı sıra insan içinde nasıl davranacağını, sosyal etkileşimi ve mesleki standartlarla beraber insan ilişkilerini de öğreten kurumlardır. Ne zaman ki bu kurumlar paralı olup nitelikli eğitmenler yetmemeye başladı işte o noktada yozlaşma ve liyakatsizlik başladı. Eğitim ve kültürde standart düşerse bu bütün topluma yansır”.
Oyunculuk Hayatınızın Merkezi Mi Yoksa Mesleğiniz Mi Nasıl Bakıyorsunuz Oyunculuğa?
“Her ikisi de. Bizler yaşarken mesleğimizle yaşıyoruz. Bir insan evinde ne kadar rahatsa biz de sahnede o kadar rahatızdır. Çünkü orası herkesin gözü önünde yaşanan, sahte olduğu halde yalan olmayan tek gerçekliktir. Başka nasıl tarif edilir bilmem”.
“Ben Hasan Tahsin” Adlı Oyununun Konusunu Kısaca Anlatabilir Misiniz?
“Hasan Tahsin herkesin bildiği üzere Yunana ilk kurşunu sıkan sembol kişidir. Bu kurşunu sıktığı gün aslında öldüğü gündür. Öldüğünde 31 yaşındadır. Ancak hakkında bilinen sadece sıktığı kurşundur. Oysa 31 yıllık inanılmaz hareketli agresif bir hayatı varmış. Biz işte bu hayatı anlatıyoruz. Herkesin seyretmesi gerektiğini düşünüyorum. Özellikle eğitimcilerimizin ve gençlerimizin! Her şeyden önce geçmişlerini ve ecdatlarını bilmeleri gerekir. Her şey kitaplarda yazmıyor. Bir de okuduğunu unutabilirsin ama gördüğünü, yaşadığını unutman biraz zordur”.
Oyunculuğun Misyonunun Ne Olduğunu Düşünüyorsunuz?
“Tiyatro hayatın ta kendisidir. Herkes tiyatronun tarifini bilir: İNSANI İNSANA İNSANLA VE İNSANCA ANLATAN SANAT DALIDIR. Yani sahnede yaşanan her şey aslında gerçekte de yaşanabilir. Sahne üstünde yaşanan tüm trajedi, komedi, dram hepsi sahtedir. Ama yalan değildir. Yani ölen ölse bile, olan olsa bile oyunun sonunda oyuncular canlanıp kendileri olarak selama çıkarlar. Hiçbir şey gerçekten yaşanmamıştır. Ama yaşanmıştır ya da yaşanabilirdir. İşte bizler hiç kimse zarar görmeden, insanca bu yaşanabilirlikleri seyirciye sunarız. Seyirciye farklı bir gözle hayatı ve kendilerini anlatırız. Bizim işimiz hayatı anlatmaktır. Tüm olmuşlarla ve olabileceklerle! Misyonumuz budur”.
Sizce Seyirci Bu Oyunlarda Neyi Özellikle Yakalamalı Ve Anlamaya Çalışmalı?
“HAYATI”.
Şu An Hayatınız Çoğunluk İle Tiyatro. Peki, Tiyatro Dışında Neler Yapıyorsunuz? Anlatır Mısınız?
“Hiç bir şey yapamıyoruz. Zaten de çok zor yaparız. Bunun için tiyatrodan azledilmemiz gerekir”.
Günümüzde Şöhret Ve Ünlü Olmak İçin Neden Bu Kadar Arzu Ediliyor Ne Dersiniz?
“Şöhret gelip geçicidir. Önemli olan yaptığın çalışmalar, geride bıraktığın eserler, projeler ve tarihte bıraktığın (bırakabiliyorsan) izlerdir”.
Son Olarak Bu Güzel Röportajı Okuyacak Olan Sanatsal Faaliyetler Takipçilerine Söylemek İstediğiniz Bir Şeyler Var Mı?
“Nitelikli sanatı takip etsinler. Ne olursa olsun önce kültür seviyelerini yükseltsinler. Atalarımızın bir lafı vardır.
EĞİTİM CEHALETİ ALIR, EŞEKLİK BAKİ KALIR.
İnanın hayatta başarması ve olması gereken tek bir şey vardır. İNSAN OLMAK”.
Şimdide Tiyatro P.A.S.’ın Genel Sanat Yönetmeni Sevtap Çapan’a yöneltiyoruz sorularımızı ve keyifli sohbetimize devam ediyoruz.
Sanatsal Faaliyetler Takipçilerine Kısaca Kendinizden Bahseder Misiniz?
“Doğma, büyüme İstanbulluyum. Üç çocuklu bir ailenin ortanca çocuğuyum. Küçüklüğümden beri sanatla ruhu büyülenmiş biriyim. Kendimi sanatla ifade etme yolunu seçenlerdenim. Müjdat Gezen Sanat Merkezi’nin ilk mezunlarındanım. 1994 yılında Profesyonelliğe İstanbul Belediyesi Şehir Tiyatroları’nda başladım. 2019 yılında Oradan emekli edildim. NTV ‘de dublaj yapmaktayım. Beykoz Özgün Haber’de köşe yazarıyım. Tiyatro P.A.S’ın oyuncusu ve Genel Sanat Yönetmeniyim. 2020 – 2021 yıllarında 3 kitap çıkartarak yazar titrini almış bir oyuncuyum”.
Sanatsal faaliyetler takipçilerine kısaca Tiyatro P.A.S’dan ve faaliyetlerinden bahseder misiniz?
“Batıkan Bey’in sözlerine şunu ilave edebilirim. Bizler bu tiyatroyu kendi sanat anlayışımızla, Türk Tiyatrosu’nda gördüğümüz eksik noktaların altını çizmek, kendimizi ve ülke tiyatromuzu gelişime davet etmek, yazın alanında, oyunculuk ve oyun sahneleme konusunda evrensel bir bakış yakalamak için kurduk”.
Ben Serisi projesi nasıl oluştu biraz aydınlatabilir misiniz bizleri?
“Batıkan Bey çok güzel ifade etti, söyleyecek söz bırakmadı bana”.
Oyunculuk Hikâyeniz Nasıl Başladı?
“Ortaokul yıllarımda Türkçe öğretmenim Mehmet Dağıstanlı’nın, Nezihe Meriç’in eseri olan “Çorak Toprak” adlı oyunda bana rol vermesiyle başladı her şey. Sahne tozunu yutuşum o yutuş oldu ve oyuncu olmaya karar verdim. Yıllar sonra bugün, bu mesleği seçmeme vesile olan öğretmenimin kaleme aldığı “Ben Kara Fatma” yı oynuyor olmam her ikimiz için de hem duygusal hem de çok onur verici”.
Kendinizi nasıl tanımlarsınız?
“Umutlu ve iyimser biriyim. Sorumluluk sahibi ve disiplinliyim. Herkese karşı önyargısızım önce, sonra kişiler hakkında, onların yaklaşımına göre değerlendirme yaparım. Yaratıcı, hayalperest olmama karşın gerçekçiyim bir de… Sevgiyle yaklaşamadığım zamanlar da bile bireye saygılıyım. Aslında her cana saygım var. Aslında biraz çekingenimdir de… Bazense endişeli, hassas olabiliyorum. İtiraf etmeliyim ki biraz da sinirli bir yapım var. Hayatın içinde ve mesleki özelliklerimle kadın olarak ve insan olarak cesur biri olduğum da aşikâr sanırım”.
Tiyatro seyircimizin durumu nasıl sizce?
“Ben tiyatro seyircisinin gişelerin önünde uzun kuyruklar oluşturduğu dönemleri görmüş biriyim. Yaşım çıkacak ortaya (gülüyoruz). Öyle coşkulu, meraklı ve seyirden keyif alan bir seyirci portföyü vardı ki. Fakat çağın gereği teknolojik imkânların gelişimiyle, televizyonun, bilgisayarın cezbedici kolay seyir sunumuyla insanlar gittikçe evlerinde daha çok vakit geçirmeye başladı. Sanatsal anlamda da ülkemiz tiyatro sanatı büyük gelişimlere imza atamadı bence. Tüm bunların etkisiyle, bir de eğitim sistemimizin yetersizliğiyle seyirci profili değişti. Tiyatro için kapı baca kıran, seyir adabı bilen seyirciyi özlüyorum açıkçası”.
Oyunculuk Hayatınızın Merkezi Mi Yoksa Mesleğiniz Mi Nasıl Bakıyorsunuz Oyunculuğa?
“Benim tüm hayatımı adadığım bir alan oyunculuk, arada da yaşıyorum işte. Elbette profesyonel olarak yaptığım ve yaşamımı idame ettirdiğim bir meslek kolu aynı zamanda. Ama benim için hissiyat olarak daha çoğu”.
“Ben Kara Fatma” Adlı Oyununun Konusunu Kısaca Anlatabilir Misiniz?
“Milli mücadele yıllarında vatanı için savaşmış, istiklal madalyalı, ilk kadın üsteğmen olan Fatma Seher Erden’in gerçek yaşam öyküsünü konu alan oyundur. Araştırmalar ve kaleme aldığı kendi anılarından yola çıkılarak tasarlanan “Ben Kara Fatma” 1 saat 15 dakika gibi bir sürede çocukluğu, savaş yılları, esareti, zaferleri, aile hayatı ve savaştan sonra yaşadıklarıyla seyirciye aktarılıyor”.
Oyunculuğun Misyonunun Ne Olduğunu Düşünüyorsunuz?
“Oyuncu en büyük anlatıcı, aktarıcı ve yansıtıcıdır. Oyunculuk suya yazılan bir yazıdır. Eğer tiyatroda oyunculuk yapıyorsanız bu aynen böyle; sizi, sadece seyredenler bilir. Ama oyunculuk aynı zamanda tarihe atılan şahsi bir imzadır. Bir oyuncunun görevi ve misyonu bence aynıdır; tiyatro hayatın aynasıdır sözü var ya işte o aynadaki yansımanın yüzüdür, sözüdür oyuncu. Ayrıca oyuncu tiyatronun varlığını sürdürebilmesi için en önemli değil, tek gerekli unsurudur. O olmazsa tiyatro biter. Sinema belki devam eder ama en büyük sözcüsünü kaybetmiş olur”.
Sizce Seyirci Bu Oyunlarda Neyi Özellikle Yakalamalı Ve Anlamaya Çalışmalı?
“Bizler, Tiyatro P.A.S ekibi, ülke tarihimize ışık tutuyor olmanın yanı sıra, kadının yerinin de oldukça mühim olduğuna dikkat çekmeyi hedefledik. Kadın ya da erkek fark etmeksizin vatan uğruna ve vatan aşkıyla canını hiçe sayan, büyük fedakârlıklarla, acılarla bu toprakları koruyan kahramanların yaşadıklarından öğrenecek, yakalanacak ve anlamaya çalışılacak her ne varsa hepsini almalılar. En başta vatan sevgilerini yeniden tazelemeleri en büyük dileğim. Cesaret, azim, iman ve yürekli olmanın en umutsuz anda dahi mucizeler yaratabileceğini her daim hatırlamaları için bu oyunlar ilham alınmalı diye düşünüyorum”.
Şu An Hayatınız Çoğunluk İle Tiyatro. Peki, Tiyatro Dışında Neler Yapıyorsunuz? Anlatır Mısınız?
“Sanatın başka bir kulvarıyla, yazım sanatıyla ilgileniyorum. Kitap yazıyorum. Üç ayrı türde kitap çıkardım pandemi döneminde… İlki çocuklar için yazılmış bir müzikal olan “Peri Kız Müzikali”, ikinci kitap deneme türündeki “Kadınım Ulan”, üçüncüsü ise büyükler için yazılmış ve gerçek olaylardan kurguladığım bir tiyatro oyunu olan “Memed”. Şu an yeni kitabım üzerinde çalışıyorum; hayırlısıyla mayıs ayı gibi başka bir türdeki kitabım raflarda olacak. Ayrıca NTV Stüdyolarında dublaj yapıyorum. Aile benim için önemli, onlarla vakit geçirmek için elimden geleni yapıyorum bir de. Arkadaşlarım, arkadaşlıklarım da çok kıymetli, görüşemesem de telefonla olan konuşmalarımız ruhumu dinlendiriyor. Bu salgın sürecinde insanın güvenli bölgelere ihtiyacı var; aile ve dostlar benim için öyle. Yemek yapmak da tam bir terapi benim için”.
Günümüzde Şöhret Ve Ünlü Olmak İçin Neden Bu Kadar Arzu Ediliyor Ne Dersiniz?
“Aslında bu durum sadece günümüz için geçerli değil. İnsanlar özellikle modern zamanların başından beri, sanatla ilgili bir bağ kurup şöhrete ulaşma arzusu içinde. Ünlü olma hayallerinin en kolay yolu gibi görünen oyunculuğa ya da ses sanatçılığına heves ediyor çoğu. Herkes kendine hayran bir de… Güzel ya da yakışıklı olmanın yeteceği düşünülüyor. Bu algı oluşturulmuş durumda. Ne var ki bu özellikler, yetenekle örtüştüğünde iyi bir avantaja dönüşür. Elbette para meselesi de var bunun altında; rahat bir hayat imkânı sunuyor şöhretli olmak. Kolay yoldan para kazanmak için özenilen bir hayat. Bu yola heves edip başaramayanlar ise acımasızca sanatı ya da sanatçıyı eleştirenler kısmında yer alıyor zamanla ya da yanlış yollara girmiş kayıp hayatlar olarak çıkıyorlar karşımıza. Sanat dışında özellikle futbola da aynı bakış açısıyla yaklaşılıyor uzunca bir süredir. Neyse ki oradaki kurallar daha sağlam bir zemine oturuyor; iyi top süremezsen ünlü bir futbolcu olamazsın. Sanatta ise iyi bir oyuncu olmasan da şöhretli bir oyuncu olarak manşetlere çıkarsın”.
Son Olarak Bu Güzel Röportajı Okuyacak Olan Sanatsal Faaliyetler Takipçilerine Söylemek İstediğiniz Bir Şeyler Var Mı?
“Dünya kurulalı beri her dönemde zorluklar yaşanmış, bu süreçte umutlu olmaya ve tiyatrolara gelerek oyunlarımızı seyretmeye davet ediyorum kendilerini. Sanatla olan bağınızı lütfen koparmayın”.
Değerli bilgiler sonrası röportajımızın sonuna geldik. Tutkunlarınızla başarılarınızın hep yan yana olması dileğiyle
“Teşekkür ediyoruz Sevgili Murat Karakaş”.
Genel Yayın Editörü : Murat Karakaş