Dün akşam Mart ayının finalini uluslararası yönetmen Kemal Başar rejisiyle sahnelenen Aziz Nesin’in ölümsüz eserlerinden “Tut Elimden Rovni” Tiyatro Oyununu önce kendim için sonra siz sanatsal faaliyetler takipçileri için Ataköy Yunus Emre Kültür Merkezi’nde izleme fırsatı buldum.
Toplumsal sorunların hepsini alaycı bir şekilde ele alan ve bu yüzden hiçbir zaman resmi makamlarca sevilmeyen Ama buna rağmen doğru bildiğinden asla şaşmayan Kısa öykü, tiyatro ve şiir dallarında Türk edebiyatının hemen her türünde pek çok eser yazan Türk mizah yazarı Aziz Nesin tarafından kaleme alınan, yurt dışında bizi temsil eden uluslararası yönetmen Kemal Başar’ın yönetmen koltuğunda oturduğu iki tiyatro oyununun oyuncu kadrosunda Cansu Tekoluk, Savaş Alp Başar yer alıyor.
Yoruma başlarken konusundan bahsedeyim kısaca; Bir yanda sadece sevilmeyi isteyen, eşinin tüm sıfatlardan sıyrılıp sadece eşi olarak kalmasını isteyen Melâ. Bir yanda da kendine bile rol yaparak güçlü olması gerektiğini inancında, ilk sendeleyişinde en büyük darbeyi yine en büyük alkışçısı olan seyircilerinden alacağına emin Rovni. Bir hayli yorgun, bezmiş, kalabalık içinde kendi yalnızlıklarında boğulmaya yüz tutan akrobat bir çiftin hikayesini tiyatro sahnesinde izlememize olanak tanıyor.
Hazırsanız yorumlamaya ve sahne gözlemlerimi aktarmaya başlıyorum; Kaynaklara göre Aziz Nesin‟in tiyatroyla ilgisi çocukluk yıllarına dayanıyor. Komşu bir kadın onu tuluat tiyatrosuna götürüyor. Bunu öğrenince hemen rahmetli Aziz Nesin ile ortak bir noktamız olduğunu anladım. Benim de tiyatroya ilgim çocukluk yıllarıma dayanıyor. Ben de annem vesilesi ile tiyatroyla tanıştım. Tiyatro tutkum benim yaşama tutunma sebebim. Neyse fazla uzatmadan konumuza dönelim. Türk edebiyatının önemli yazarlarından Aziz Nesin beraber yaşadığı toplumun düzensizliklerini, çarpıklıklarını, yapılan haksızlıkları, toplumun her kesiminden insanın anlayabileceği dilden anlatarak, yaşamla eserleri arasında olağanüstü bir paralellik yaratmayı başarmış nadir yazarlardan biri. “Tut Elimden Rovni” bana metni açısından bakıldığında az önce anlattığımdan farklı bir izlenim uyandırdı. Yani bu kez toplumun her kesiminden insanın anlayabileceği dilden anlatmak yerine biraz daha fantastik bir hava vererek anlatmayı tercih etmiş. Diyaloglar daha bir farklı ,daha sarsıcı ve insan beyninin her lobunu çalıştırır nitelikte.
Evet gelelim sevdiğim kısıma ben bu eserden ne gibi mesajlar aldım. Birincisi hangi mesleği yaptığınızın bir önemi yok önce insan olmak önemli diyor bize. Biraz açarak anlatayım yerin yükseğinde ipte yürüyen ve trapezle tehlikelerle boğuşarak gösteri yapan herkesin hayranlıkla izlediği bir cambaz bile olsanız, mutlu olmaksızın elde ettiğiniz herhangi bir başarı değersizdir. İkincisi sahip olduğumuz her şeyin bize birer hediye olduğunun devamlı farkında olursak işte o zaman zaten mutsuz olmamız imkansız diyor. Üçüncüsü oyunun ana teması sirk cambazı karı, koca bir çiftin ilişkisi üzerinden toplumumuzdaki en büyük sorunlardan biri olan çiftlerin iletişimsizliğinin yalnızlıklarının en büyük nedeni olduğunu söylüyor. Dördüncü olarak benim aldığım mesajlardan biri de bir insanın başarı hırsının çok tehlikeli boyutlarda sevgilisinden, eşinden veya çevresindeki insanlardan daha çok kendisine zarar verdiğinin altını çizmesi. En önemlisini yine en sona sakladım toplumda hiç değişmeyen en büyük sorunlardan biri, yalnızca toplum karşısındaki bireysel başarısı için hayat arkadaşı olarak seçtiği eşlerini başarılarına katkıda bulunacak bir araç olarak kullanan erkekler. Her zamanki gibi sevgisizlikle yıpranan yorgun ve mutsuz kadınlar.
Dün akşamki sahne gözlemlerimden yola çıkarak söylüyorum, yönetmen koltuğundaki Kemal Başar’ın, “Tut Elimden Rovni” tiyatro oyununun verdiği mesajların seyirciye aktarımı konusunda seyircinin dikkatini yoğun bir şekilde sahneye kilitlenmesini sağlayacak şekilde ince ince, detay detay bir reji uyguladığını gördüğümü söylemek istiyorum. Yıllardır herhangi bir tiyatro oyunu izlerken önce metnine ikinci olarak yönetmen koltuğundaki kişinin metni seyirciye aktarırken uyguladığı bakış açısını inceliyorum. Beyaz bir masa iki adet sandalye dışında, kalabalık yaratacak her şeyi minimalizme bağlı kalarak kaldırmış. Böylece her iki oyuncununda seyirci karşısında canlandırdıkları karakterleri hissederek, yaşayarak ve bize yaşatarak canlandırmalarına olanak tanımış. Oyuncuların makyajları oyuna fantastik havayı veren en önemli unsur. Bu arada Palyaço makyajı seçilmesininde özel bir nedeni var onu da oyunu izleyerek Rovni’nin kendisinden dinleyin. Koreografiyi beğendim. Kostüm açısından da bakarsak ışık tasarımı ile ahenkli bir uyum içerisinde olduğunu söyleyebilirim.
Oyunculukları da kısaca değerlendireyim sizler için; Bana göre iki kişilik oyunların yapısı kadrosu kalabalık olan oyunlardan her zaman daha zor. Eğer metne hakim değilseniz içinizde hissederek oynamanız zorlaşır, sahne performansınız ne kadar iyi olursa olsun siz yaşayamazsınız, seyirciye de yaşatamazsınız. Tamamen sahne gözlemlerime dayanarak rahatlıkla söyleyebilirim ki sahnede her iki oyuncunun da kendilerinden de çok şey kattığını gözlemledim. Dekor sade olduğundan sahne tamamen onlarındı sahnede hiç durmadan nefes almadan hareket eden iki oyuncu izledik.
Dip not : Türkiye’nin değerini bilmeden kaybettiği binlerce insandan biri Aziz Nesin’in “Tut Elimden Rovni” gibi kıymeti bir eserini bu denli bir titizlikle sahneleyerek mezarında rahat uyumasını sağlayan “Tiyatro Keyfi” ekibini huzurunuzda tebrik ediyorum.
Muhakkak ihmal edilmeden gidilip görülmesi gereken bu güzel oyunu izleyen seyircilerin pişman olmayacağını düşünüyorum. Not alın ve izleyin bence.
Genel Yayın Yönetmeni: Murat Karakaş