More
    Ana SayfaRÖPORTAJTürk devrimci Deniz Gezmiş'e olan büyük fiziki benzerliği nedeniyle Hatırla Sevgili adlı...

    Türk devrimci Deniz Gezmiş’e olan büyük fiziki benzerliği nedeniyle Hatırla Sevgili adlı Tv dizisinde Gezmiş’i başarıyla canlandıran. Türk sinema ve dizi oyuncusu. Barış Koçak ve Murat Kara ile bir araya geldik Black Sahne; Sahne sanatları okulu bize ofisinin kapısını açtı. (Part -1)

    Artık birçok kişi neredeyse hiç televizyon izlemiyor, ancak yayınlandığı Döneme Damgasını Vurmuş En Unutulmaz 65 Türk Dizisi arasında yer alan. Daha ilk sahnelerinden kendini belli eden, öncelikle sağlam bir senaryoya… Başarılı bir prodüksiyona, başarılı yönetmen ve görüntü yönetmenine sahip bir dizi. aynı zamanda sanat yönetimi ve kostümlerin epeyce başarılı olduğu, özenli oyuncu kadrosuyla televizyona iyi bir giriş yapan. 2006 – 2008 tarihleri arasında Atv‘de yayınlanan ve başlıca rollerde Cansel Elçin, Okan Yalabık, Hüseyin Avni Danyal ve Beren Saat’in yer aldığı Hatırla Sevgili dizisi. Ve dizinin yansıttığı dönem itibarı ile Türkiye devrimci hareketinin önderlerinden Deniz Gezmiş’in de hayatından kesitler sundu. Bu gün yine sizler için öyle bir konuğa misafir oldum ki değerli sanatsal faaliyetler takipçileri… Türk devrimci Deniz Gezmiş’e olan büyük fiziki benzerliği nedeniyle Hatırla Sevgili adlı Tv dizisinde Gezmiş’i başarıyla canlandıran.
    Türk sinema ve dizi oyuncusu. Barış Koçak ve Black Sahne; Sahne sanatları okulu kurucusu Murat Kara bize ofisinin kapısını açtı.
    Keyifli sohbet başlıyor.

    ilk olarak pek çok projede yer alan şu anda da kendisini oyunculuk mesleğine gönül verenlere adayan Barış Koçak’ın yanındayız.

    Bize Kendinizden Bahseder misiniz ?
    “Ben Barış Koçak. 1976 doğumluyum. İnsanların beni hatırlayacağı en önemli proje Hatırla Sevgili dizisiydi. Beni herkes oradan hatırlar. Deniz Gezmiş’i oynamıştım orada. 2008’de bitirdik diziyi biz 12 sene geçmiş üzerinden. Benim oyunculuk serüvenim aslında biraz spontane gelişti öyle söyleyeyim. İzmir’de yaşıyordum o dönem . Kadir İnanır’ı çok seviyorum. bıyık bıraktığımda onu biraz andırırım. İşte o zaman da bıyıkları bırakmıştım. Ege bölgesinde Hekimoğlu diye bir dizi çekiliyordu Stv’de Oradan dizinin yönetmeni sağ olsun beni çağırdı. Bir 6-7 bölüm çalışmıştık galiba. O şekilde başladım. Sonra İstanbul’a geldim. Başlangıcım böyle oldu. Yani alaylıyım. Sadece bir sene Sadri Alışık Tiyatrosu’nda bir tiyatro oyununda bulunmuştum. Bir sene boyunca turneler yapmıştık. Bu arada mankenlik de yapıyordum halen sporla uğraşıyorum”.
    İsteyip de canlandıramadığınız rol var mı?

    “Herkesin oynamak istediği bir karakter Deniz Gezmiş karakteri. Onu ben daha kariyerimin en başında oynamış bulundum. Bu tabi herkese nasip olmayacak bir işti. Çok ciddi bir benzerliğim var. Ama oynamak istediğim bir iki karakter var. Mesela başarır mıyım bilemiyorum ama biraz çalışırsam başarırım diye düşünüyorum. Bir deliyi oynamak istiyorum herhangi bir projede. Bir de şizofren bir karakteri. Aslında bir tane daha var ama bizim toplumumuz buna çok değişik bakış açısıyla yaklaşıyor. Gay bir karakteri oynamak isterim. İfadem biraz serttir benim. Bu sert ifadeyle Gay oynamak çok dikkat çeker ondan dolayı. Acaba altından kalkar mıyım kalkmaz mıyım onun endişesi var ama o rolü oynamak isterim açık konuşmak gerekirse. Aslında üç tane karakter: şizofren, deli ve bir gay karakteri”.
    Neden bu mesleği seçtiniz?

    “Başta da dediğim gibi spontane gelişti. Ben iki üniversite bıraktım. Biri Antakya Mustafa Kemal Üniversitesi elektronik bölümü, ikincisi açık öğretim işletme. Askerden geldikten sonra. Biraz maddiyatla alakalı bir şey tamamen doğal bir süreçten bahsediyoruz. Ama ben bu mesleği çok sevdim açık konuşmak gerekirse. Baya bir bilgi sahibi oldum. Deneyimlerim çok. Paranın da önemli bir rolü var. Çünkü İzmir’den geldik İstanbul’a. Burada yaşamak, barınmak biraz sıkıntı. Ondan dolayı böyle bir süreç oluştu. Doğrusu bu.”
    Sektörün artı ve eksileri nelerdir?

    “Aslında sektör ile ilgili çok şey var. çok konuştum bu konuyla alakalı ben ciddi bir eleştirmenim herkes beni biliyor. Öncelikle ülkemizdeki projelerin çoğu beş konu başlığı adı altında. Birincisi Dram, ikincisi komedi, üçüncüsü polisiye, dördüncüsü mafya, beşincisi dönem. Şu beş tane konunun dışına çıkamıyoruz maalesef. Bunları saatlerce anlatırım o ayrı ama hani bunların dışına çıkmamız gerekiyor. Ülkedeki bizim sinemamız çok kısır. Dizi sektörümüz de öyle. Artık ülkemizdeki en saf insan bile hep aynı konular hep aynı konular demekten bıktılar. Yani artık halk yemiyor bunları. O yüzden daha iyi daha kaliteli işler yapmamız lazım. İşte Hollywood gibi, Bollywood gibi, İran sineması gibi, diğer sinemalar gibi, Fransız sineması gibi, İsveç sineması gibi… ben çünkü her gün evimde bir film izleyen bir insanım. 365 günde 365 film yapar bu benim bilgi dağarcığımı baya bir geliştiriyor. Olaya öyle bakmamız lazım. Bana niye sen sinemamızı yerden yere vuruyorsun diyorlar. Ama doğrusunu konuşmak da lazım. Derler ya “Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar”. Ben onuncu Köyden konuşuyorum. Hakkaniyeti bu zaten bu işin yani”.
    Güne başlamanın en iyi yolu nedir sizin için?

    “Bence spordur. Bayağı bir süredir spora ağırlık verdim. Pandemi mevzuları falan da oldu. Evde pinekleye pinekleye artık spora da yoğunlaştık. Bu pandeminin son dönemlerinde tekrar hem sıhhatimizi bulalım diğer taraftan da sağlığımız yerinde olsun diyenlere spor tavsiyem. Diğer taraftan… Ülkemizin en büyük eksiği eğitim eksikliği. Boş zamanlarında bol bol kitap okusunlar, kendilerini geliştirsinler. Cem Yılmaz nediyordu ? “Eğitim şart”. Eğitim şart ve okumak da şart”.
    Yaşamak istediğiniz şehir hangisi ?

    “İzmir’de yaşamak isterim. Orada yaşamayanlar, doğmayanlar da zaten bunu söylüyor. İstanbulluların çoğundan ben bunu duyuyorum. İzmirdeki arkadaşlarla konuşuyorum abi diyorlar “İstanbullular burayı bastı İstanbulluların çoğu izmir e göç ediyor”. İzmir gerçekten yaşanabilecek bir şehir. Oradaki insanlar buradan yani Türkiyenin bir çok ilinden farklıdır. Herkesin herkese saygısı vardır. Kızlarımız orada çok rahatça yürüyebilir gecenin bir vakti de olsa. Hepsi eğitimli insanlardır. Doğup büyüdüğüm yer İzmir Bornova. Oradan buraya geldim. Ama İstanbul’da bunları pek göremiyoruz. burada kimin ne olduğu belli değil. Emin ol dışarıda bile rahat yürüyemiyorum gecenin bir vakti. Tarabya’da yaşıyorum rahat bir yer sahilimiz güzel ama yine de sıkıntılı bir yer o yüzden yaşanabilecek şehir hangisi dersen bence İzmir. Arkasından hangisi dersen Antalya. Benim kanaatim bu”.
    Oyunculuk Kamera önü yada Tiyatro oyunculuğu diye ikiye ayrılır mı sizce?

    “Oyunculukla ilgili kamera önü ya da tiyatro oyunculuğu bence ayrılır. Neden ayrılır dersen… Tiyatro biraz da büyük oyun ister. Sahneye çıkıyorsun bir de sahnenin en sonu var izleyici anlamında. İzleyici arkadaşlar en ileride olduğu için oyunculuk yaparken burada önce bir sahneyi ezmen gerekir. Sahneyi ezdikten sonra seni izleyen kişiye sesini duyurman gerekir. Bir taraftan da dur kes diye bir olayı yok baktın unuttun hemen doğaçlama. Severim tiyatroyu. Bu işin er meydanı aslında Tiyatrodur. Herkesin Tiyatro yapmasını isterim. En azından oyuncu olacak arkadaşlarımız bununla ilgili on yılda on tiyatro sahnesinde oyunculuk yapmış olsa her sene bir karakter çıkartsa al sana on karakter. Türk dizi ve sinema tarihinde toplam kaç karakter var ki? … Hepsini on yılda yapmış olursun. Televizyona çıkarken mimikleri biraz daha ufak yapman gerekiyor. Televizyonda biraz geniş oynuyorsun ayrı mevzu ama yakın plana girdiğinde ufak mimikler ister. Televizyon böyledir. Çünkü kamera öyle bir şey ki seni çok yakından çekiyor. Algılıyor. En ufacık bir hareketini bile algılıyor. Tiyatro farklı dizi – sinema oyunculuğu farklı. Orada daha doğal oyunculuk makbule geçer diye düşünüyorum”.
    En son hangi filmi izlediniz?

    “Haftanın belli günlerini ayırmışımdır. Bir gün derim ki Bollywood’tan izleyeyim bir gün atıyorum Fransız sineması. Mesela Fransız sineması bu ara atakta. Herkese tavsiye edebilirim. Diğer taraftan bir gün İsveç sinemasında baya bi atakta. Dizi anlamında Almanların nadiren işleri vardır ama çektikleri bir proje var oda Dark dizisi… Şimdi onun yeni sezonu çıkmış çok muhteşem bence. Zaman makinası ile alakalı bir iş yapmışlar. Dehşet bayıldım diyebilirim… Açık konuşmak gerekirse kurgu, sanat anlamında mükemmel. Almanların da bu ara dizilerine takmış vaziyetteyim. Ama sinema anlamında Almanlar biraz zayıflar. Dizi anlamında onların tuttuğum projesi Dark”.
    Sizi işinizde başarılı kılan etken nedir ?

    “Çok pratik yapmaktır. Başarı buradan geçer çünkü her pratik yaptığında bir önceki hatayı yapmıyorsun o yüzden benim en önemli olayım pratiktir. Tiyatro alanında değil ama dizi ve sinema anlamında… Çünkü iki bin yılından beri ben oyunculuk yapıyorum. Kadrajı iyi bilirim diyebilirim. Bu arada Türk sinema ve dizi tarihini sırtlayanlar da alaylılardır. İşte izlemiş olduğunuz burada görüyorsunuz kimler tiyatro yapmış. Atıyorum Şener Şen, Adile Naşit, Zeki Alasya, Metin Akpınar… bunlar hep pratikle gelen şeyler zaten… O yüzden bizim dizi ve sinema şeyini sırtlayanlar da alaylılardır. Okullar çok nadiren vardır ama alaylılar çok pratik yaptıkları için ve hata yapmadıkları için, yönetmeni üzmedikleri için, çok ciddi bunun altından iyi kalkıyorlar ve muhteşem oyunculuk veriyorlar ve projenin genelde lokomotifi onlar. Kemal Sunal muhteşem. Jön değildir ama onun filmleriyle büyüdük biz. Sadri Alışık’ın ben her filminde bir çok hareketini izlerim. Her hareketine bakarım her yürüyüşüne bakarım. Şener Şen, İlyas Salman anlatılacak gibi değil bu isimler. Uzun uzun konuşuruz da tabi kısa geçmeye çalışıyorum”.
    Hatırla Sevgili dizisinde bir araya gelmiştik o dönem yönetmene sahne gereği Deniz Gezmiş’in yakalanıp sorgulandığı sahne çekiliyordu. Yönetmene gerçek bir sahne olsun diye çamura yatayım demiştiniz onu hatırladım.
    “Olması gereken de o. Yılmaz Güney’in de anısı geldi aklıma dilenci sahnesi çekiliyor… Üstünü başını yırtıyorlar, dilenci yapmaya çalışıyorlar olmaz diyor Yılmaz abi rahmetlik. Cebine biraz para koyuyor. Gidiyor alışveriş mağazasına kılık kıyafet alıyor. Dışarı çıkıyor saatlerce dilenci arıyor. Bir tane dilenciyi buluyor “al bunları giy üstündekileri de bana ver” diyor. Adam seviniyor. Alıyor kıyafetleri gidiyor oyuncusuna giydiriyor. “Hadi bakalım oyna” diyor. “Bunlar dilencinin gerçek kıyafetleri sana biraz olsun destek verir rol anlamında”. Ve o da çıkıyor oynuyor. Doğal yapmak daha iyi. Çünkü yürekten hissetmek gerekiyor. Önce sen kendin inanacaksın rolüne. Zaten seni izleyen inanıyor sana. Olaya böyle bakmamız gerekiyor yani.
    Sohbetin tam bu kısmında sormak istiyorum O dönemin en zor insanlarından biri de Deniz Gezmiş neden canlandırmak istediniz?.

    “Dünyaya, Türkiye ye nam salmış bir insan yani herkes tarafından sevilen bir insan. Şu anda Türkiye de iki buçuk üç milyon Deniz ismi var. 6 Mayıs 1972 yılında Deniz Gezmiş arkadaşları Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan ile birlikte Ulucanlar Cezaevi’nde asılarak idam edildi. Devrimci gençlik hareketinin simgelerinden. Her TÜrk gencinin tanıması gereken kişi. Onların kıymetinin bilinmesi lazım”.
    Barış Bey vermiş olduğunuz eğitim hakkında bilgi alabilir miyiz ?

    “Biz burada Engin (Engin Çağlar) abi, ben ve Cansu (Cansu Fırıncı) ile oyuncu olmak isteyen arkadaşlara elimizden geldiği kadar bu işi doğru ve iyi anlatmaya çalışıyoruz. Onların ufkunu açıyoruz. Bunun kadraj kısmında yani Tv oyunculuğu kısmında ben varım. Bunları elimizden geldiği kadar her formatta. Bir gün atıyorum bir kuyudaymış gibi bir gün zengin bir ofisteymiş gibi çekeceğiz. O mizansen altında ama sahnemiz burası olacak tabii. Elimizden geldiği kadar değiştirmeye çalışacağız ama tabi ne kadar olursa. Sadece oyuncu adayı arkadaşlarımız kendi heyecanını yensinler. Derdimiz bu. İyi oyuncu yetiştirmek, onları iyi bir şekilde sunmak, sahnede de herkes gördüğü zaman diyecekler ki bu arkadaşımız iyi bir oyuncu nerede eğitim aldı dediklerinde gururla bizden eğitim aldı demek en önemlisi”.
    Son olarak sanatsal faaliyetler takipçilerine söylemek istediğiniz bir şeyler var mı ?
    “Ben yeni yeni kullanmaya başladım sosyal medyayı. Instagram adım bariskocakofficial tabi insanların beni takip etmesini isterim. You Tube kanalımı da açtım o da bariskocakofficial. Sanatsal faaliyetler takipçilerine söylemek istediğim aktif bir şekilde takip etmesini öneriyorum. Burada çok ciddi kaliteli güzel sanatsal haberler yorumlar ve röportajlar var”.
    ikinci olarak Black Sahne; Sahne sanatları okulu kurucusu Murat Kara’nın yanındayız.
    Sayın Murat Kara Black Sahne Sahne Sanatları okulunun kuruluş amacı ve kursun hizmetleri nelerdir?

    “Black sahne kuruluş amacı tamamen iyi oyuncular yetiştirmek…. Profesyonel bir şekilde bir marka haline gelmek… Ticari boyutu işin arka planında önceliğimiz kalite açısından Barış beyin de dediği gibi “bu arkadaşımız iyi bir oyuncu nerede eğitim aldı dediklerinde gururla bizden eğitim aldı demek en önemlisi”. Oyunculuk derslerimiz temel oyunculuk, diksiyon, drama, etkili konuşma, ses ve nefes teknikleri gibi kamera önü oyunculuk eğitimi olmak şartıyla tam bir sanat okulu haline getirdik. Amacımız dediğimiz gibi iyi oyuncular yetiştirmek. Ticari olarak kesinlikle değil. Başarılı oyuncular yetiştirmek ve adımızdan söz ettirmek”.
    Black sahne ne zaman kuruldu?

    Black sahne iki yıl önce kuruldu… Ondan önce zaten Casting hizmetlerimiz vardı. Model, manken menajerlik, dizi klip sinema vs hizmetlerimiz vardı.
    Oyuncu olmak isteyen öğrencileriniz’de olması gereken şartlarınız var mı ?

    “Öncelikle oyuncu olmak isteyenlere, oyuncu olmak neden istiyorsunuz? Gerçekten hani tiyatro oyuncusu mu olmak istiyorsunuz ya da sinema mı? Gerçekten oyunculuk yapmak mı istiyorsunuz televizyonlarda görünmek mi istiyorsunuz? Bunu gerçekten meslek haline getirmek mi istiyorsunuz? diye soruyoruz bu işe aşık olmak lazım. Oyunculuk bi aşktır. Aşk olmazsa oyunculuk olmaz. İnsanlara bire bir o karakteri, o duyguyu yaşatmaktır oyunculuk. Kolay bir şey değildir. Öncelikle iyi bir tiyatro oyuncusu olmak ve dizi tv oyuncusu olmak için iyi bir eğitim almak gerekiyor. Bunun dışında Kesinlikle okul okumuş yada okumamış diye ayırım yapmıyoruz.Oyunculuğu gerçekten yapmak isteyen arkadaşlarımızı barındırıyoruz burada… Oyuncu olması için profesyonel eğitim veriyoruz.
    Tabi ki seçmelerimiz oluyor.Yetenekli olmak şart Yetenek olmazsa hiç bir başarı olmaz”.
    Son olarak sanatsal faaliyetler takipçilerine söylemek istediğiniz bir şeyler var mı ?
    S


    “Ekranın cazibesine kendini kaptıran gençler, av pozisyonunda. Kolay yoldan oyuncu olmak, kısa yoldan para kazanmak isteyen birçok genç, dolandırıcılarla karşılaşıyor. Yüksek kayıt ücretleri talep eden ve her projenin kapısının bu yolla kişiye açılacağını söyleyen, belli bir süre sonra da ortadan kaybolan sahte ajanslar var. Ajans seçerken bugüne kadar hangi firmalarla iş yaptıklarına, hangi oyuncuları sektöre kazandırdıklarına baksınlar”.



    Güzel bir sohbet oldu teşekkür ediyorum kendilerine.

    Bu sohbeti burada noktaladık ancak devamı gelecek Beyefendi, alçak gönüllü ve sohbetinden çok keyif alacağımı umduğum yeşilçamın efsane jönü Engin Çağlar ile Black Sahne; Sahne sanatları okulu ve yeşilçamdan sohbet edeceğiz röportajımız çok yakında ikinci part için takipte kalın.

    Genel Yayın Editörü : Murat Karakaş

    CEVAP VER

    Lütfen yorumunuzu giriniz!
    Lütfen isminizi buraya giriniz

    Yeni İçerikler