Evrenin Çocukları Tiyatro’nun, bana göre bu sezonun en iddialı projelerinden biri “Siyanür” tiyatro oyununu Bakırköy’de bulunan Aydem Sahne’de biraz gecikmeli de olsa izleme fırsatı buldum.
Şelale Coşkuntuna’nın yazdığı ve yönetmenliğini üstlendiği ve oyuncu kadrosunda yer aldığı iki kişilik tiyatro oyunununda Şelale Coşkuntuna’ya, genç yetenek Eyfel Sema Çoruh eşlik ediyor.
Karma felsefesi, sorumlu olanın sen olduğunun üzerine kuruludur. Geçmişte ve şimdi ne ektiysen onu biçersin. Neden ve sonuç arasında ki bağlantıyı takip edemeyebilirsin, ama sonuç buradaysa, nedeni de senin içinde bir yerlerde olmalıdır. Bu yüzden Karma der ki; Kimsenin hikayesine gülme yol uzun ve daha senin ki bitmedi.
Hazırsanız yorumlaya başlıyorum; bu yazı yine yeni yeniden beni çok zorlayan bir eleştiri yazısı olacak. Dile kolay tam 7 yıldır Pek çok tiyatro oyunu izledim bazen reji kaynaklı, bazen oyuncu kaynaklı hatalar gördüm ama hiçbir zaman kendi etiğime ters bulduğumdan beğenmediğim bir oyunu yorumlamadım bu güne kadar dolayısıyla dün akşam yine doğrusunu söylemek gerekirse bir tiyatro oyunu izlemedim. Yaklaşık 40 – 45 dakika süren tiyatro oyununu izlemekten çok daha fazlasını yaptığımı söyleyebilirim. Mecaz yerindeyse oturduğum yerden kalktım ve sahneyi gezmeye başladım, sahne sanki ürkütücü kendinizi korku evinde geziyor muşsunuz hissi yaratıyor. Biraz abartıyorum belki kabul ediyorum ama “Siyanür” bir tiyatro oyunu değil. Tiyatro seven hatta hayatında hiç tiyatroya gitmeyenlerin yaşaması gereken inanılmaz bir deneyim. Her zaman söylüyorum ben izlediğim bir tiyatro oyununun bütününü anlamak için önce sahneye pür dikkat yoğunlaşıyorum, sahne üzerinde nesneler varsa o nesnelerin anlamını çözmeye çalışıyorum, anlamını çözdükten sonra oyunun metniyle oyuncuların vücut dili arasındaki ilişkiye yoğunlaşıyorum. “Siyanür” bir tiyatro oyunundan çok beyin cimnastiği diyebilirim.
Rejiye az sonra yeniden değineceğim bu oyunun metnini spoiler vermeden biraz daha detaylandırayım; oyunun ana teması “Karma Yasası” Hinduizm, Budizm ve Jainizm’de Karma; herhangi bir eyleminin veya düşüncenin sonucunun, her şekilde sadece o kişiyi etkilediğini ifade eder. Karma, Tanrı’nın ya da dünyada bir hâkimin hüküm vermediği, “ilahi bir lütuf” ya da “ceza” olmadan, kişinin kendini değerlendirdiği bir öğretidir. Aslında karma yasası bizlerde daha çok atalarımızın sözleriyle (“Gülme komşuna gelir başına”, “Allahın sopası yok”, “Alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste”, “Ne ekersen onu biçersin”) doğruluğunu bir derece kanıtlıyor olsa da gerçekliği tartışılır. Şelale Coşkuntuna dün akşam izlediğim oyunda Karma Yasasını ana tema olarak ele almış olsa da aslında ana temayı merkezine alarak etrafında pek çok kez döndürüp, her dönüşümüzde farklı bir şeyler düşünmemize zorlamış. Daha iyi bir dünyada nasıl var olabilmemiz gerektiğini kendince yorumlamış. Ey ahali bir silkelen kendine gel artık derken “Nush ile uslanmayanı etmeli tekdir; tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir.” diyerek seyirci koltuğundaki biz seyircilerini mecaz yerindeyse tek tek tokatlıyor. Cidden artık uyanma vaktimiz gelmedimi ?
Peki ya reji ; metin ne kadar iyi olursa olsun, eğer sağlam ve titiz bir reji yoksa tüm emekler çöp demektir. Bir bulmacanın parçalarını andıran nesnelerin anlamını çözmeye çalışıyorsunuz. Dolayısıyla oyundaki nesneler ne eksik ne de fazla, metin biz seyircilerine aktarılırken fantastik bir anlatım tercih edilmiş. Işık tasarımı ve inceden inceden gelen müzik sesi bizi bu dünyadan alıp o fantastik dünyayı hayal etmemize vesile olmuş.
Kısaca oyuculuklardan da bahsedeyim; Şelale Coşkuntuna’yı sahnede ikinci izleyişim iki oyundur özellikle dikkatimi çeken sahne üzerinde gayet rahat oluşu, metni aktarırken biz izleyicilerini hipnotize ederek etkisi altına alan nefes kesen etkileyici bir performans sergiledi. Eyfel Sema Çoruh’u sahnede ilk izleyişim ama sahneye çok yakıştığını ve bunun devamının geleceğini düşündüğümü rahat bir şekilde söyleyebilirim. Daha sağlıklı bir yorum yapabilmek için kendisini sahnede biraz daha gözlemlemem lazım ama çok doğal bir oyunculuğu olduğunu söyleyebilirim.
Son olarak; tiyatro seven hatta hayatında hiç tiyatroya gitmeyenlerin yaşaması gereken inanılmaz bir deneyim. Eğer fırsat bulupta izlerseniz zaten ne demek istediğimi anlayacaksınız.
Genel Yayın Yönetmeni : Murat Karakaş