Bir gün bir davet üzerine bir tiyatro oyununa gidiyorsunuz ve orada oyunculuğu ile biri bir anda dikkatinizi çekiyor. “Yeni bir insanla karşılaşıp o insanı hayatımıza dahil etmemizin altında bizim bile fark edemediğimiz kozmik sebepler yatıyor”. diyor bilim insanları. Orasını bilemem benim uzmanlık alanım değil. Tiyatro oyununda oyunculuğunu sevdiğim o güzel insan ile kendisinin candan kişiliği sayesinde bir anda arkadaşlık kurduk. Kimden mi bahsediyorum? 1983 Yılında İstanbul Liseler arası tiyatro şenliğinde en iyi erkek oyuncu ödülü ile başlayan tiyatro hayatı, 40′ a yakın tiyatro oyunu sahne deneyimi ve 600′ e yakın sahne deneyimi ile devam eden. Aynı zamanda Tiyatro Eğitmenliği kapsamında, Sahne ve Drama dersleri veren Gökhan Yet’ten. Kendisiyle barışık, mutlu ve keyifli bir kişiliğe sahip. Sanatsal pek çok alanda başarı ile karşımıza çıkan Gökhan Yet’e konuk olduk, kendisi hakkında merak edilenleri sizin için sorduk. Hazırsanız başlıyoruz.
Bize Biraz Kendinizden Bahseder Misiniz?

“1969 İstanbul doğumluyum. İlk, orta, lise ve üniversiteyi İstanbul’da bitirdim. (İst. Üni. Et. Fak.). 1983 yılında İstanbul liseler arası tiyatro şenliğinde 50.Yıl Küçükyalı Lisesi katılımında Çatallı Köy Oyunuyla en iyi erkek oyuncu ödülüyle tiyatro sevdam başlamış oldu. KHEM deneme sahnesi, 5 Kafadarlar Çocuk Tiyatrosu, (Nedim Saban) Öge Tiyatrosu, Ayna Çocuk Tiyatrosu, İstanbul Gençler Tiyatrosu, Hadi Çaman Yeditepe Tiyatrosu, İBB Şehir Tiyatroları, Tevfik Gelenbe Tiyatrosu, Tiyatro İnsan, Nokta Tiyatrosu ve Yılmaz Gruda, Öztürk Serengil, Ayla Algan başta olmak üzere eğitimlerle, birçok amatör topluluklarda onlarca çocuk ve büyük oyunları ile maceram devam etti.17 yıllık bu döneme ailevi sorunlar, babamın hastalığı ve özel işlerimiz dolayısıyla yaklaşık 16 yıllık bir ara vermek zorunda kaldım. İçimde hiçbir zaman bitmeyen tiyatro, oyunculuk ve eğitmenlik aşkı 2021 yılında Antalya Özgün Tiyatrodaki çalışmalarımla tekrar başladı. Geleneksel Türk Tiyatrosu Orta Oyunu ve eğitim, aynı zamanda çocuk ve büyük oyunlarıyla devam etti. İstanbul’a dönüşümle beraber Oda Tiyatrosuyla yollarımız kesişti. Ve devam”…
Sanata Olan İlgi Hangi Ülkede Daha Fazla Size Göre Türkiye’de mi? Avrupa’da mı?

“Sanata ilgi ve bakış açısı Türkiye ile Avrupa arasında kıyaslanamayacak kadar farklı olduğunu düşünüyorum. Burada coğrafya, kader hepsi ortaya çıkıyor. Sanata ve sanatçıya saygı, sanatçının düşüncelerini ifade etme özgürlüğü, harcanan emeğin karşılığını manevi ve maddi anlamda bulması konusu, ülkemizde ne yazık ki çözülemeyen bir durum”.
Türk Seyircisinin Tiyatro Ve Sahne Sanatlarından En Büyük Beklentisi Nedir Sizce ?

“Türk seyircisi zaman içinde teknoloji ve telekomünikasyonun gelişmesi, sosyal medyanın hayatımızı ve doğal olarak da sanatı ve sanatçıyı tüm paylaşımlarla beraber çok hızlı bir şekilde içeri almasıyla değişen beklentilere yöneldi. Daha fazla gülmeyi, büyük prodüksiyonlarla yüz yüze gelmeyi galiba birazda sahne sanatları için geçerli kıldı. Ama sanat çabuk tüketilebilecek bir alan olarak da görülmemeli”.
Aynı Zamanda Disiplinli Bir Eğitmen Olduğunuzu Biliyoruz Özellikle Tiyatroya Yeni Yetenekler Kazandırmak Ve Onlar İle Çalışmak Nasıl Bir Duygu?

“Eğitmenlik zamanlarımda tüm öğrencilerimden öncelikli beklentim mutlak ve mutlak sevgilerini, bu durum yansıtılmaları. Çok çalışmaları araştırma yeteneklerini geliştirmeleri Dünya Tiyatrosu, Batı Tiyatrosu, Modern Tiyatro ve Geleneksel Türk Tiyatrosu ile ilgili olabildiğince edinebilecekleri argümanlarla bilgilerini arttırmaları. Sürprizler ve değişkenlikler dünyası tiyatro. Farklı oyun ve oyuncuları mutlaka seyretmeleri gerektiğini anlatıyorum. Bilgi aktarımı da hayatın bir parçası değil mi? Kendimce ve tiyatronun, oyunculuğun evrensel öğretilerine uygun olarak tüm bilgilerimi paylaşmak inanılmaz bir his. Bir müddet sonra da onların uygulama becerilerini görmek harika bir duygu. Çünkü tiyatro, oyunculuk, sanat önemli ve bunu anlamaları gerekiyor. Ve onlar değerli, değerlerini bilmeleri gerekiyor”.
“Oda Tiyatrosu” İçinde Yer Almak Nasıl Bir Duygu?

“ “Oda Tiyatrosu” öncelikle bir repertuar Tiyatrosu olarak çıkıyor karşımıza. Kurucusu genel sanat yönetmeni, oyun yazarı birçok oyunun yönetmeni kısaca Oda Tiyatrosunun majörü Kaan Erkam yazdığı birçok oyun ile, hayat ve genel ilişkiler üzerine bize birçok şey öğretiyor. Geçmiş ve gelecek arasındaki köprüde tarihsel antoloji içinde değerlendirdiği ve yazdığı “Gorki” – “Monteigne” oyunları hala oynanmakta ve büyük beğeni görmekte. “Ağladım”- Selena Demirli oyunculuğu ile ne kadar çok şey öğretmedi mi ? tiyatro seyircisine. Oyun partnerim İdil Demet Şimşek ile birlikte sahnede olduğumuz “Ötanazi” oyunundan da ayrıca bahsetmek istiyorum. Konuların kadın-erkek çatışmasının ve hayatı sorgulamanın seyirci önündeki aynası. Oda Tiyatrosu bu anlamda iyi duygularla ve bana kattıklarıyla önemli bir yer benim için”.
Sizi Tiyatroya Yönlendiren Şey Ne Oldu Hayatınızda?

“Beni tiyatroya ismini koyamadığım ve her zaman arkamda olduğuna inandığım çok farklı bir güç yönlendirdi. İnsanlara, dünyaya bakış açım aldığım eğitimi içselleştirmemin etkisiyle tiyatroyu oyun ve oyunculuğu hayatımın merkezinde görmemi sağladı. Ve yolculuğum başladı, olgunlaştı ve devam ediyor”.
Tiyatronun Hayatınızdaki Yeri Nedir?

“Joseph Stein – Damdaki Kemancı – Tevye bu oyun biliyorsunuz Sholom Aleichen Öykülerinden uyarlanmıştır. Ben büyük usta Cüneyt Gökçer’i bu rolde hayranlıkla seyretmiştim”.
Genel Olarak Oynamak İstediğiniz Bir Oyun Ya da Karakter Var Mıydı?

“Setler farklı jenerasyonları görmüş bir oyuncu olarak bu dönem için daha iyi diye düşünüyorum. Ben 1988 yılı yapımı Yıldırım Yanılmaz yönetmenliğinde Tarık Tarcan ve Funda Ersin’in başrollerinde olduğu “Heykel” filmlerindeki set günlerimi hatırlıyorum. Yardımcı bir rolüm vardı ama çok zorlanmıştık. İmkanlar kısıtlıydı”.
Oyunculuk anlamında Yer Olarak Setler Sizin İçin Ne İfade Ediyor? Sinema Filmi Yada Dizi Projesi Var Mı Yoksa sadece Tiyatro Mu?

“Dizi ve sinema projeleri için beklentilerim devam ediyor. Birkaç teklif ve senaryo var ama önceliğim tiyatro”.
Karın Doyuran Bir Meslek Mi Sizce Oyunculuk?

“Sadece tiyatro sahnelerinde olarak ne yazık ki sizin de tabirinizle karnınızı doyuramıyorsunuz. Geçiminin çok zor olduğu bir ülkede yaşıyoruz ne yazık ki. Elbette çok alanımız dışına çıkma gayreti içinde değiliz. Örneğin ben tiyatro eğitimleri vermeye devam ediyorum. Aynı zamanda iç mimari ve dekorasyon bilgilerim ışığında firmalara danışmanlık yapıyorum. Hayat güzel ve devam ediyor”.
Son Olarak Bu Güzel Röportajı Okuyacak Olan Sanatsal Faaliyetler Takipçilerine Söylemek İstediğiniz Bir Şeyler Var Mı?

“Sanatsal faaliyetlerin konulara ilgi gösteren yaklaşım tarzını çok önemsiyor ve takip ediyorum. Sürdürülebilir şekilde tüm çalışmalarımda gerekli özeni gösterdiğini, sanata ve sanatçıya yaklaşımında öncelikle nezaketi, saygıyı ve tüm gerçekçiliği ile söylenmesi gerekenleri gözler önüne sermesini çok beğeniyorum. Bu röportaj içinde değerli zamanlarını benimle paylaştıkları için çok teşekkür ediyorum. Yakında rejisini Üstlendiğim, “Oda Tiyatrosu” imzalı, Kaan Erkam’ın kaleminden “Do Re Mi Fa Hişe” itiyatro oyunumuz siz tiyatroseverlerin huzurunda olacak. Lütfen sanatsal faaliyetlerde olun, kalın ve sanata ilgi duyan bütün çevrenizle paylaşın derim. Sevgilerimle. Rast gelsin sanat”.
Genel Yayın Yönetmeni : Murat Karakaş