Sosyal medyada tanıştık, henüz bir tiyatro oyununu canlı olarak sahnede izlemedim nasip diyelim. Ancak sosyal medyadan takip ettiğim kadarıyla, sanat adına çok yönlü; Yazar, Yönetmen, Şarkı sözü yazarı, Besteci, Yorumcu ve en önemlisi kaliteli bir tiyatro oyuncusu, gelecek için sanat adına ciddi anlamda kalıcı çalışmalar yapan bir isim kendisi. Ve kişisel gözlemlerime göre söylüyorum. Çok sevimli, içten ve samimi bir insan olduğunu hemen anlıyorsunuz. Hayat enerjisi de daima yüksek ve pozitif bir kişiliği var. Bende şahsım adına Atilla Gürcan Koç ile bir röportaj yapmak istedim. Kendisine beni kırmadığı teşekkür ediyorum. Hazırsanız çayınızı, kahvenizi yanınıza alıp bu keyifli sohbeti okumaya başlayabilirsiniz.
Sanatsal Faaliyetler Takipçilerine Kısaca Kendinizden Bahseder Misiniz ?

“İzmir doğumluyum yaşım 53 yaklaşık 36 yıldır sanat ile uğraşıyorum. 1987yılında İzmir Karşıyaka Halk Eğitim Merkezi’nde başlayan tiyatro ve müzik macerası hala devam ediyor. Tiyatroyu meslek edinmem ise Üniversite yılları. Üniversite tiyatrosunda amatör oyuncuyken kendimi bir anda “Ege Bölge Tİyatrosu” kadrosunda bulup profesyonel oyunculuğa merhaba dedim yanlış anımsamıyorsam 1989 yılıydı. Gençliğin de vermiş olduğu enerjiyle “ezberci eğitim bana göre değil” diyerek. Okul hayatıma kendi isteğimle son verdim. Ama benim yaptığım yanlıştı bunu kimseye tavsiye etmiyorum. Sakın yanlış anlaşılmasın ezberci eğitime karşı aynı düşüncem sürüyor. Ama kendimi yetiştirebilmek adına o kadar çok kitap okudum ki gözlerim iflas etti. Sonrası malum tiyatro,sinema,müzik mesleğim oldu. Müzik hayatımın her alanında vardı ama profesyonel anlamda düşündüğüm bir sanat dalı değildi. Karşıyaka belediye konservatuarında iki yıl eğitim aldım korist ve solist olarak çalışmalar yaptım, ardından bestecilik geldi. Belki benim eksikliğim hep kendi sözlerimi besteledim. 2009 yılında çıkardığım müzik albümünde bütün şarkıların sözü ve müziği bana aittir. Bu arada tiyatro sanatını hiç bırakmadım Şehir tiyatrosunun reji kurslarına katıldım bir dönem de İstanbul da bulunan “Tiyatro Oyuncuları Derneği’nde (TODER)” yönetim kurulu üyeliği yaptım”.
Sanat Anlamında Pek Çok Alanda Başarı İle Karşımıza Çıkıyorsunuz. Bunların İçinde En Keyif Aldığınız İş Hangisi Yada Hepsimi Keyif Veriyor?

“Çok yönlü bir sanat insanı olduğum doğru. Sanırım en çok yazmaktan keyif alıyorum. Ama her sanat kendi içinde bana çok keyif veriyor”.
“Müzik Ruhun Gıdasıdır” Müzik Anlamında Güzel Başarılı Çalışmalara İmza Attınız Peki Nasıl Buluyorsunuz Müzik Piyasasını?

“Doğru müzik ruhun gıdasıdır ama; son zamanlarda ruhumuz bayağı bir gıda zehirlenmesine uğradı. Müzik piyasasında ki şu an ki arz ve talep dengesi pek bana göre değil. Yaptığınız şarkının bir derdi olması gerek bence... Yani dinleyiciye bir şeyler anlatmalı. Makam ve ritim senkronu olmalı şarkı bir kaç makam içeriyorsa makamsal geçişler usulüne uygun olmalı.. Şimdi ki şarkılar daha çok gençlerin sabun köpüğü kültürüne hitap ediyor. Şarkı sözleri ise fecaat! Havlamaktan tutun da, miyavlamaya kadar şarkı diye halka servis edilen bir sürü çalışma var. Ha bir de hiç eğitim almadan berbat sesleri ile kulak tecavüzü yapanlar var onları ayrı tutmak gerek diye düşünüyorum”.
Neden Bu Mesleği Seçtiniz?

“Sanırım ruhlar yaratıldığında sanat insanlarının ruhları ayrı bir yerde saklanıp bedenlerini beklediler. Çünkü sanat akıllı insanlara göre olan bir meslek dalı değil. Getirisi az, emeği çok, Eleştirin sürüyle, Ve daha bir çok olumsuzluk. Neden sanatı seçmem konusuna gelince; sanırım haksızlık, hukuksuzluk ve yoksulluğa karşı olmam. Sanat haksızlığı, hukuksuzluğu, yoksulluğu, eşitsizliği en iyi anlatabileceğimiz iletişim türü. Ve en önemlisi “Aşk”. Bence sanat işçileri en büyük aşıklardır. En büyük aşkları ise mesleklerine duydukları aşktır”.
İyi Ve Kötü Oyunculuk Arasındaki En Net Ayrım Nedir Sizce?

“İyi oyuncu – kötü oyuncu. Bu ne kadar göreceli bir kavram da olsa iyi ve kötü oyuncuyu birbirinden ayıran bir sürü özellik var. Başta diksiyon ses ve fizik... Sonra eğitim ve tecrübe. Düşünsenize tek yaptığı bilmem ne yarışmasında çomaklara, halka geçirmek olan biri rahatlıkla ünlü olup dizilerde ve sinema filmlerde oyunculuk yapabiliyor. hem de hiç bir eğitim ve yeteneği olmadan! Ha bir de “Yetenek”. Yetenek. Yaradan’ın size verdiği bir donanımdır. Herkeste olmaz. Ama sadece yetenek te yetmez. Öte yandan iyi oyuncu ayrı, yetenekli oyuncu ayrıdır. Yetenekli oyuncuyu iyi oyuncu yapabilirsiniz ama iyi oyuncuyu yetenekli oyuncu yapamazsınız. Çünkü yetenek dediğim gibi “Tanrı” vergisidir”.
Şu an hayatınızın nasıl bir dönemindesiniz? Neleri değiştirmek istiyorsunuz ya da hangi konularda kendinizi ve Tiyatroyu geliştirmek istiyorsunuz?

“Hayatımın tuhaf bir dönemindeyim iki yıldır sürdürdüğüm “Ankara Kültür Merkezi” genel sanat yönetmenliği görevimden ayrıldım. Kendi yolumu çizmeye karar verdim. Çalışmalarım sürüyor. Amaç tiyatro sanatını geliştirmek ise, bu ülkede özel tiyatroların pek şansı olmaz. Çünkü %88 nüfusun hiç tiyatroya gitmediği bir ülkeden bahsediyoruz. Gerçi bu rakamın şuan %80 lere indiği söyleniyor ama bence yetersiz. Tiyatro yaşamın aynası ve toplumun kültür değerinin göstergesi diyroruz ya! %80 seksen nüfusun tiyatroyla hiç tanışmadığı bir ülkede tiyatroyu geliştirmek seyirci yetiştirmekle olur düşüncesindeyim. Çocukluktan başlayacak kültür eğitimleri bunun çözümü olabilir. Şu anda ki tiyatro anlayışı, dizilerden bir kaç ünlü bulup hasbel kader bir oyun koyalım parayı götürelim gibi abuk bir anlayış. Ben bununda dışında kaldım hep. Bir çok bilindik dizide görünmeme rağmen reddettiğim çok proje oldu. Önce tiyatro dedim hep”.
Dizileri Takip Ediyor Musunuz? Bugüne Kadar İzlediğiniz Diziler Arasında İlk Üçte Neler Var?

“İki yıldır pek dizi izleyemiyorum. Çünkü hemen hemen her gün ya oyun, ya prova oluyordu. Ama şu anki dizilerin bir şey aktarmak ya da bir şeyi sorgulamak gibi bir niyetleri yok. Aksine yalan yanlış bilgilerle tarihi bile insanlara yanlış aksettiriyorlar. Dizi ve sinema oyunculuğu çok faklı bir sektör zaten. Ama yetiştirdiğim bir çok arkadaşımı dizilerde görüyorum. Bir öğretici olarak bu beni çok mutlu ediyor. Ama dediğim gibi şu an diziler bir garip. Kahramanı korkak, korkağı kahraman gibi gösterip algıya alet olan çok dizi var. O yüzden dizilerle pek aram yok”.
Şu Sıralar Sizi En Çok Ne Mutlu Ediyor, Sinirlendiriyor Ve Üzüyor?

“Şu sıralar beni mutlu eden en önemli şey tiyatronun gözle görülür bir yükselişte olması. Dijital platformlar dahil diziler hep kendini tekrar ettiğinden insanlar tiyatro salonlarına gelmeye başladılar ama dediğim gibi halâ yetersiz. Yine de mutluyum seyirci bulma cidden güzel ve beni sevindiriyor”.
Yazarlık, Yönetmenlik Ve Tiyatro Oyunculuğu Yani Sahnede Olmak Üçünü Kıyasladığınızda Hangisinde Daha Özgürsünüz?

“Sahnede olmayı çok seviyorum ama en özgür olduğum alan yazarlık”.
Sanat Anlamında Dünyadaki Diğer Ülkelere Kıyasla Ne Durumdayız?

“Diğer ülkeler ve bizim sanat anlayışımız arasında cidden uçurum değil uçurumlar var. Yurt dışında yaşayan sanat insanları ile ara sıra net üzerinden sohbetlerimiz oluyor. Yazıp yönettiğim ve oynadığım oyunları görünce ”SEN İYİ KAZANIYORSUN” anlamında cümleler kuruyorlar. Oysa bu doğru değil. Yurt dışında bir kaç filmde oynayan bir oyuncu ya da ne bileyim bir kaç oyun yazmış bir yazar, yaptığı işlerden aldığı telif hakkıyla bir ömür kimseye muhtaç olmadan yaşayabiliyor. Bizse! Neyse çok konuşmayayım bu konuyla ilgili!!??”.
Kötü Giden Bir Günün Sonunda Kendinizi Rahatlatmak İçin Neler Yaparsınız?

“Günüm kötü gittiyse bağlama çalmak beni rahatlatan tek şey”.
Son Olarak Bu Güzel Röportajı Okuyacak Olan Sanatsal Faaliyetler Takipçilerine Söylemek İstediğiniz Bir Şeyler Var Mı?

“Sanatsal faaliyetler takipçilerine diyeceğim şu; Sanatla kalsınlar. Sanatsal faaliyetler sayfasını takipten vaz geçmesinler hatta konu komşu akraba, arkadaş kim varsa bu güzel sayfaya yönlendirip takip etmelerini sağlasınlar.. Sevgi ve sağlıkla kalsınlar.”
Genel Yayın Yönetmeni: Murat Karakaş