Oyuncu, düşünme, üretme ve yaratma melekesi olan dünyanın tek varlığıdır. Aslında herkes oyuncu olabilir ama başarılı bir oyuncu olmak işte o duruma gelmek ise bilginin, sezginin, sabrın yol gösterdiği, uzun ve yorucu çalışmalarını gerektirir. Başarılı bir oyuncu, yılgınlık duymadan büyük bir özveri ile çalışmak zorundadır. Bunların dışında durmasını, konuşmasını, sahne disiplini ve ahlakını bilmek de önemli. Bu röportajımızda konuğumuz, sahnelerden yazarlığa, yazdığı kitaplar ve yer aldığı tiyatro oyunları ile gönüllerde taht kurmuş Gül Gülsün Yıldız, Mütevazılığı ile kendisine hayran bırakan Gül Gülsün Yıldız hayat felsefesini, kariyerini bizzat siz Sanatsal Faaliyetler takipçileri özel olarak yanıtladı hazırsanız başlıyoruz.
Sanatsal Faaliyetler Takipçilerine Kısaca Kendinizden Bahseder Misiniz ?
“Ben Gül Gülsün Yıldız, yazar ve oyuncuyum, yazarım diyorum ama onu demek için henüz daha erken. Afyon’un Dinar ilçesinde doğdum, İlkokulu, Ortaokulu ve Liseyi Dinar’da okudum, Sonra Ankara’da üniversiteye başladım, Hacettepe Üniversitesi’nde Siyaset Bilimi okudum. Ondan sonra İstanbul’a geldim tiyatro ile tanışmam Hacettepe Üniversitesi’nde başladı, çok güzel bir tiyatro kulübümüz vardı orada oyunlar çıkarıyorduk hatta bir ara tiyatro bölümüne geçsem mi acaba diye düşündüm ama aynı hocalar ders verdiği için ve bizde kulüpte zaten onlardan gerekli dersleri aldığımız için vazgeçtim. Ankara Sanat Tiyatrosu’na gittim işte orada kursiyer oldum aynı zamanda orada benim kitap standım vardı, oyun olduğu günlerde kitap satıyordum, para mı kazanıyordum, çalışarak geçti bütün öğrencilik hayatım. o dönemde yaşadıklarımı bir kitap olarak yazdım “Seni Koruyan Kadınlar Var Bu Dünyada” on dört hikayeden oluşuyor. Öğrenci olaylarında gözaltına alınmıştım tutukladılar beni yemekhanedeki yemekleri protesto ettik falan gibi işte biliyorsunuz öğrencilerin isteklerini, tutuklanınca Ankara Merkez Kapalı Cezaevine girdim, Ulucanlar’a orada adli mahkumlar dediğimizm mahkumlarla birlikte kalıyorduk, ben onların hikayesini çok merak ettim sonrasında onlarla dost oldum ve hepsinin hikayesini tek tek dinledim notları aldım ama uzun bir süre yazmadım açıkçası yüzleşmek içindeki o duyguyu paylaşma isteği bundan dört sene önce ortaya çıktı. “H2O Kitap Yayınları” yayınladı kitabımı, “Seni Koruyan Kadınlar Var Bu Dünyada”. Ondan 3 yıl sonra pandemi döneminde yine kıvranmaya başladım, kafamda bir hikaye dönüyordu o hikayeyi yazdım, “Yanılsamalar” bir kurgu roman oldu. Onun dışında Sadri Alışık Tiyatrosu’nda oyuncuyum, oyunculuğum devam ediyor orada ama bu sezon Asmalı Sahne’de “Mümkün Dünyalar” oyunu ile seyirci karşısındayım”.
“Mümkün Dünyalar” Oyununuzdaki Performansınız İçin Ödül Aldığınızı Biliyoruz. Bir Oyuncu İçin Motivasyon Kaynağı Olsa Gerek Peki “Mümkün Dünyalar” Tiyatro Oyununa Nasıl Dahil Oldunuz?
“Yönetmenimiz Petek (Petek Kırboğa) tesadüfen tanıştığım bir insan ama birbirimizi gerçekten sevdik, anladık, oyundaki karakterleri okuyunca zaten hemen hiç bir şey konuşmayalım ben bu kadını oynamak istiyorum dedim kendisine. Ondan sonra provalarımız başladı geçen sezon oyunu çıkardık, çok mutlu olduk. Cem Gürleyen ve Kardelen Hacıoğlu ile birlikte güzel bir ekip olduk, emek vererek uyum içinde çalıştık ardından oyuncu arkadaşım Kardelen’le birlikte “Yeni Tiyatro Dergisi” tarafından “En İyi Çıkış Yapan Kadın Oyuncu” ödülünü aldık . 15 yıldır profesyonel tiyatro yapıyorum onca yıl sonra ödül aldım. Tabii benim açımdan en azından yaptığımız işi birilerin takdir ettiğini bilmek güzel. Zaten gerçi takdiri seyirciye bırakıyoruz, gelmeleri, alkışlamaları, bize geri dönüşleri, “Tiyatrolar.com” da yazdıkları yorumlardan da anlıyoruz”.
Senaryo Yazmak Da Keyifli Bir İş, Senaryo Çalışmalarınız İle İlgili Bilgi Verir Misiniz?
“Yıldız Tozu Film”in yapımcılığını üstlendiği “Bodrum Mektupları” isimli bağımsız bir sinema filmi yaptık, hikayesini ben yazmıştım, Mehmet Çağrı Durak yönetti baş rolünde Mehmet Okuroğlu ile birlikte ben de oynadım 3 sene önce Bodrum’da çektik, güzel olduğunu düşünüyoruz, Uluslararası Film Festivallerine gidiyor, en son İtalya Film Festivali’nde “en iyi kurgu” dalında ödül aldı son olarak da 1- 5 Aralık tarihinde düzenlenecek “2. Halic Goldenhorn Film Festivali”nde finale kaldı”.
Yeni Senaryo Çalışmalarınız var mı?
“Evet, yeni bir senaryo yazdım, yine bir kadın hikayesi tekstil işçisi bir kadının hayatını anlatan bir sinema filmi yapmak istiyorum, Onunla ilgili de görüşmeler yapıyorum ama henüz sponsor bulamadık. Eğer bulursak bir kış filmi olacak, Şubat – Mart gibi onu çekmek istiyorum”.
Televizyon Da Ki Dizilerde Sizi Görecek Miyiz?
“Şu an “Mümkün Dünyalar” devam ediyor ama görüştüğüm, okuduğum dizi film senaryoları var. Zaten aklıma yatmazsa televizyonda iş kabul etmiyorum, yaklaşık 7-8 yıldır televizyon için bir şey yapmadım, daha öncesinde bayağı yoğun bir çalışma geçmişim olmuştu ama sonrasında sinemaya yöneldim”.
Sinemaya Yöneldim Dediniz Genelde Hangi Tür Filmlerde Rol Almak İstiyorsunuz?
“Geçen Şubat gibi Diyarbakır Film Festivaline gittik “Karınca” filmi ile orada söyleşi yaptık. Aslında diğer tür filmlerde de oynamaktan da keyif alıyorum ama kendi açımdan yapmak istediğim bir alan olduğu için bağımsız filmlerde oynamaktan çok mutlu oluyorum ve keyif alıyorum”
Kendinizi Nasıl Tanımlarsınız?
“Hep mantıklı bir insan olduğumu söylerler, biraz sistemliyimdir, bütün işlere profesyonel bakarım ama duygusal yönümde mantığım kadar öne çıkabilir. Bazı olaylar beni çok etkiler sokakta çöp toplayan bir çocuk görsem gözümden yaş akar. Bu sektörün içindeyim ama dışında yaşayan biriyim, bütün hayatım, yaşamım sektörün dışında gelişiyor, arkadaşlarım dostlarım, hayat sektörün dışında. Sadece işim olduğu zaman bu sektörün içine giren bir insanım, bundan da mutluyum. Öyle ünlü olmak gibi derdim hiçbir zaman olmadı bundan yirmi sene önce de olmamıştı, benim saçlarım çok uzundu reklam teklifleri falan gelirdi, hiç öyle düşünmemiştim tiyatroya yeni başladığım yıllardı hiç aklıma bile gelmemişti böyle bir noktadan yürümek. Özetle arkadaşlarına, ailesine, dostlarına düşkün bir insanım, hassas bir yapım vardır”.
Tiyatro Seyircimizin Durumunu Nasıl Değerlendiriyorsunuz?
“Toplumda insanlar araştırmak için çok uğraşmıyor, genelde nerede öne çıkan popüler olan ne varsa onu tüketmek istiyor. Tiyatro oyunlarında şöyle bir durum söz konusu; kimin instagram hesabında takipçisi çoksa, bir dizide oynayan ve takipçisi fazla olan ünlü varsa onların oyunlarına gidiyorlar haliye bu duruma çok üzülüyorum, tabi gerçek tiyatro izleyicisini bu durumdan muaf tutuyorum”.
Boş zamanlarınızda neler yaparsınız?
“Ben normal hayatında az önceki soruda bahsettiğim gibi popüleri tüketen insanlardan biri değilim, sakin, sessiz yaşarım her gün yürüyüş yaparım, kitap okurum, bir şeyler yazarım, izlemeyi severim, İyi filmler izledim bu ara, TRT 2’deki filmlerin bayağı bir takipçisi oldum sonra Alin Taşçıyan ve Mehmet Açar’ın film yorumları var, uzun zamandır onları takip ediyorum, aslında yorumlamayı da seviyorum biraz onlardan öğrendim de diyebilirim”.
“Mümkün Dünyalar” tiyatro oyununa hazırlanırken neler yaşadınız?
“Meliha ilginç, psikolojik sorunları olan bir karakter, biz rollerimize hazırlanırken psikolog arkadaşımız Oğuz hepimize yardımcı oldu. Meliha üzerine bayağı bir konuştuk. Daha önce ben yazma dilinde psikiyatrinin yazımla birlikteliğini bir araya getiren seminerlere falan da katılmıştım, sonra borderline (kişinin düşünce ve algılama biçiminde, insanlara karşı olan duygularında ve ikili ilişkilerinde problemlere yol açan bir psikiyatrik rahatsızlıktır) bir kişilik olabileceğini düşündük Meliha’nın, ama bunu atlatmış kendini tedavi etmiş, önceleri yaşadıklarıyla sonraki arasında yirmi dört yıl gibi bir süre geçmiş ve kötü bir dönem geçirmiş sonra kızına kavuşmuş. Karakterin üzerinde çalışırken yani çok ilginçtir onun cezaevinde geçirdiği yıllar ile ilgili empati yapabilmem için benim gençken hapishanede kaldığım on bir ayın bana çok faydası oldu. Mesela oradayken adli suçtan dolayı yatan, torununu kuyuya attı diye ceza almış bir kadın idam verilmişti, kumarda kaybedip adamlara sattığı için kocasını baltayla öldürmüş bir kadınla tanıştım, kitabım da da yazmıştım. Onların hikayelerini dinledikten sonra onların vücut dillerini, hareketlerini, Birbirleri ile, insanlar ile iletişimlerini aslında bayağı bir gözlemiştim. Açıkçası şimdi Meliha da rolü çıkarırken ilk günlerde olmasa bile sonrasında yavaş yavaş onların hareketleriyle Meliha ne yapabilir, burada nasıl davranabilir, nasıl güler, yalanı nasıl söyler. Bunlarla ilgili bayağı bir düşündüğüm, üzerinde çalıştığım bir karakter oldu. Sonrasında da yavaş yavaş benim bünyemde bir Meliha oluşmaya başladı, oyuna girdiğim zaman bildiğiniz yaşıyorum yani gülmelerim, yürüyüşüm değişti. Aslında bir taraftan da saf, çok iyi niyetli belki de o üçlü içinde en iyi niyetlisi bu kadın. Hayatta istediklerini yapamamış, başarılı olamamış içinde ukde kalmış, bir kadın. Bir yalan uydur diyor mesela kızı ona bir şey söyle diyor yalanı bile doğru dürüst söyleyemiyor çünkü yalan uydurmayı bile çok bilen bir insan değil. İyi biri bence ya karakterimi ben çok seviyorum”.
Üçlü Arasında Sürekli Bir Gerilim Var. İki Oyuncusuna Ödül Getiren Bir Tiyatro Oyunu “Mümkün Dünyalar” Aslında Yazarı Daha İyi Bilir Seyirciye Ne Vermek İstediğini Ama Sizce Seyirci Bu Oyundan Ne Almalı?
“Evet; üçlü Arasında sürekli bir gerilim var, yani ilk telefondan sonra hafif şiddette ve anne geldikten sonra zaten gerilim tırmanmaya başlıyor, yirmi dört yıl sonra anne – kız buluşması duygusal bir an ama Meliha’nın kendince şakalarıyla falan biz biraz daha normale çevirmeye çalışıyoruz yoksa çok ağır bir dram olabilirdi ama burada bildiğiniz seyirci resmen kopuyor gülmekten. Seyirci bu oyundan ne almalı? Burada biz sıradan insanların sıra dışı hikayesi diye tanımladık, sokakta, metroda yanınızda oturmuş birisi, bunu yaşamış olabilir, yaşanmayacak bir şey değil. Onun için hiç kimseye ön yargılı davranmamak, insanları gerçekten bulundukları ortamda yaşadıkları ile anlamaya çalışmak, Yani bizim belki de bu oyundan çıkaracağımız derslerden birisi budur. Onun dışında bir de birbirimizi dinlemek, anlamak. Bu hikaye de hiç kimse birbirini dinlememiş, anlamamışlar. Anne – kız uzun yıllar uzak kalmışlar ama anlaşmak güzel bir şey, kimse çocuğundan ve ailesinden de vazgeçemez. Hani arada bir kötü bir şey de olsa, belki o da bir ders olabilir, hangimiz annemizle ya da babamızla hesaplaşmadık ki? bunun sendromu da var yani doğal olarak onun için burada da öyle bir hesaplaşma var. Bir şekilde hayatımıza da devam etmeyi öğrenelim, bizim hayatımızda depresif bir noktada kalmasın, burada da zaten kalmıyor, o hesaplar neyse sonunu söylemeyeyim sürprizi kaçmasın”.
“Yanılsamalar” Hakkında Biraz Konuşalım Mı? Yazarı Olarak Size Soralım Bu Okuyacak Olanlara Ne Anlatmak İstediniz Ana Fikri Nedir?
“İki tane genç kızın hayatını anlatıyor, yetimhanede büyümüşler, on sekiz yaşına kadar kardeş olduklarını bilmeden orada kalmışlar, yetimhaneden dışarıya çıktıklarında yine birlikte ev tutmuşlar. “Yanılsamalar” da bu iki genç kızın aslında hayatları boyunca yaşadıkları her şeyin yalan olduğunu görüyoruz ve bu yalanlar çözülmeye başladıkça çocuklar kendi hayatlarıyla ve hayatlarına bu yalanları sokanlarla hesaplaşmaya başlıyorlar. Ana Fikri Nedir? Birincisi; yalandan uzak yaşamaya çalışmak hele çocuklara küçüklükten itibaren yalan söylememek gerçekleri bilerek büyütmek herhalde daha mantıklı diye düşünüyorum. İkincisi kimse göründüğü gibi değil, yani iyi gördüğümüz bir insan kötü de olabilir, kötü gibi dördümüz bir insanın içinde iyilik de olabilir onun için önyargılardan uzak, yalandan uzak bir hayatı yaşamak her zaman daha güzel ve iyi olur. Daha da önemlisi, geleneklerin, göreneklerin, insanların boğduğu toplumlarda ki maalesef biz de onlardan biriyiz bazı şeyler sümen altı edilmiş gizleniyor, saklanıyor, sonrasında çok büyük farklı travmalara neden oluyor. Onun için geleneklerimizi göreneklerimizi de insanların mutluluğuna yönelik kullanırsak daha iyi olacak böyle insanlara tutucu gelenek ve görenekler ile zorlamamak gerekiyor”.
İçinde Bulunduğumuz Bu Zor Dönemde Pozitif Kalmak İçin Neler Yapıyorsunuz?
“Okuyup, yazıyorum, kesinlikle hiçbir zaman umudumu kaybetmiyorum. Evet bir gün düzelecek, daha güzel olacak, sanatta, tiyatroda daha güzel bir yere gelecek. Ben bu potansiyelin bizim ülkemizde olduğuna inanıyorum ve sokağa çıktığımda kedileri besleyen insanları, çocukları, kadınları, köpekleri, çöpünü çöp kutusuna atan insanları görüyorum, onları görünce içime böyle bir ferahlık yayılıyor, evet diyorum halen güzel, duyarlı insanlar var ve biz o insanlarla birlikte yaşamaya ve yolculuğumuza devam edeceğiz inşallah”.
Son Olarak Bu Güzel Röportajı Okuyacak Olan Sanatsal Faaliyetler Takipçilerine Söylemek İstediğiniz Bir Şeyler Var Mı?
“Sizin röportajlarınızı okusunlar çünkü gerçekten kaliteli bir iş yapıyorsunuz. Elinizden geldiğince bütün oyunları izlemeye çalışıyorsunuz, takip ediyorsunuz ve güzel yorumlar yapıyorsunuz. Ben de daha nice yıllar başarılarınızın devamını dilerim. “Sanatsal Faaliyetler” i takibi bırakmayın”.
Genel Yayın Yönetmeni : Murat Karakaş