Resim, Ressam’ın iç dünyasının durumunu düz bir yüzey üzerinde çizgi ve renklerle anlatma sanatıdır.
Diğer sanatlara göre, uygulama yöntemleri ve araçları bakımından en fazla çeşitliliğe sahip sanattır. Ama maalesef günümüzde hala insanların bir meslek olarak görmediği bir şeydir ressamlık. Bir çok insanın hobi olarak düşündüğü bir şeye hayatını adamış biri olarak ressam (veya ressam adayı) kendini sıkıcı diyalogların içinde bulur bazen… Ama buna rağmen sanatına aşık birini konuk ediyoruz. Pozitif enerjisi ile bizlere keyifli bir sohbet yapma şansı veren Ressam Derya Akbay ile yaptığımız röportajımızı okurken umarım sizde keyif alırsınız değerli sanatsal faaliyetler takipçileri…
Bize kendinizden kısaca bahsedebilir misiniz?
“Küçük yaşlarda başladı resimle ilişkim. Ailemde Sanatla ilgilenen benim haricimde iki ressam ve müzikle uğraşan, bildiğim tek kişi vardı. Fakat kimse profesyonel olarak sanata yönelmemiş. Bunlardan biri ablamdı, ilk onu resim yaparken izlediğim zamanlarda fark ettim ilgimi. Yani idolümdü diyebilirim”.
Sizi farklı kılan ve sanatseverlerin ilgilisini çeken nedenler nelerdir?
“Henüz hedeflemiş olduğum kitleye tam olarak ulaştığımı söyleyemem, bu uzun ve zorlu bir yolculuk. Resimlerimin çoğunlukla şiddet ve çıplaklık içerdiğini söyleyebilirim. Galeriler ile görünürlük sağlamam pek mümkün olmadı. Resimlerim onlara müstehcen kaçıyor ve genelde değiştirmemi isteyen yerlerle karşılaştım. Önceden, bunları aktarmaya çalışırken çekingen yaklaştığımı itiraf etmeliyim. Bu sebeple alternatif sergi mekanlarına yöneliyorum”.
Ne tür bir sanat anlayışınız var çalışmalarınızla vermek istediğiniz mesaj nedir?
“Sanat muhaliftir, başkaldırıdır. Realiteye zıt bir duruşdur. Çoğunlukla portre odaklıyım, insan yüzlerindeki soluk ve durgun duran ifadeler ve mimikleri büyüleyici buluyorum. Sözlerin ifade edemediği şeyleri görsel ifade etmek benim için daha kolay. Uzun zaman, morlukların insan yüzündeki etkisini ve saatler, günler geçtikçe yüzde oluşturduğu etkiyi, halkalar halinde önce kızarıklık, sonra yayvanlaşan morluklar halinde yeşille harmanlandığı değişken renkleri ‘maalesef’ inceleme deneyimi edindim. Bunları izlerken çok uzun vakitlerim oldu. Sonra bu renkleri resimlerimde kullanmaya başladım. Benim için sanatın karşılığı ahlak ve öfkedir”.
Yakın zamanda gerçekleştirmeyi düşündüğünüz yeni bir proje veya sergi var mı?
“Yakın tarih için hazırlandığım bir kişisel sergim var. Uzun zamandır beni heyecanlandıran bir proje bu. Çarpıcı bir koleksiyon hazırladım, aklındaki perdeleri açmış her zihinde yer etmek istiyorum”.
Türk halkının Resim ya da heykel sanatına ilgisini nasıl değerlendiriyorsunuz ?
“Her şeyden önce çok eskilerden gelen bir düşünce bu, çoğu anne baba çocuğunu ileride bir sanatçı, ressam, şair, heykeltıraş, olarak hayal etmez bunlar insanlara boş ,para kazandırmayan işler gibi gelir. Bu sebeple sanat okullarının hiçbiri de yeterince faaliyet veremiyor. Milli gelirin düşük olması, asgari ücretle çalışan milyonlarca insan var. Bunlar çok önemli etkenler. Maddi olanaklar kısıtlı olduğunda sanata da ilgi göstermezsiniz, çünkü sanat para ister. Sanata ilgi olmadığında sanatçı yetişmesi de zorlaşıyor. Pahalı, masraflı bir meslek bu”.
Hayata dair temel bir felsefeniz illaki vardır bizimle paylaşır mısınız?
“Temel bir felsefem var, çalıştığım tüm tuvallerin arkasına “Amacım, dünyada iz bırakmak.” yazıyorum. Çünkü ulaşmak istediğim bir sona yürümüyorum, bu yolun kendisi. Sanat zorlu bir yolculuk, bencil ve biraz nankör. Böyle bir yaşam tarzını benimsediğinizde para kazanamayıp başka bir işe yönelirseniz önce hayal kurma beceriniz sizi terk eder, sonra parmaklarınızdaki kuvvet ve cesaretiniz. Bu yüzden, bilinçli olarak bu yolu seçen birinin iz bırakmak en önemli felsefesi olmalı”.
Sizce iyi bir sanatçı olabilmenin olmazsa olmaz kuralları var mıdır?
“En önemlisi sabır. Bir göz çevresinin göz oluşturabilmesi için haftalar gerekebilir bazen. Bu vermiş olduğum yalnızca küçük bir örnek, bazen de düşlenen bir tonu yakalamak. Bir tablonun yapım aşamasında öncelikle onu boş bir tuvale bakarak aklımda resmederim, bazense rüyamda tamamlarım. Geriye kalan yalnızca düşlediğim resmi tuvale aktarmak oluyor. Sabrın bu noktada en önemli rolü oynadığını düşünüyorum”.
Genel Yayın Editörü : Murat Karakaş