Hayat, Ölüm, Adalet, Aşk, Felsefe, Çare _ Çaresizlik, Umut V. B. Ciddi konular üzerinde titizlik ile durarak, sorgulayan ve düşündüren “Montaigne” tiyatro oyununu bir kaç olumsuz durumdan izlemek kısmet olmamıştı. Oda Tiyatrosu’nda nihayet izleyebildim.
Yazdığı oyunları ağırlık olarak edebiyatçılar üzerinden seçen Kaan Erkam’ın kaleme aldığı, Selena Demirli Doğan’ın ilk yönetmenlik denemesi olan, “Montaigne” tiyatro oyununun oyuncu kadrosunda Serdar Deniz ve Büşra Şensoy yer alıyor.
Oyunun konusu kısaca şöyle; 16. yüzyıl Fransız deneme yazarı Michel de Montaigne ve Montaigne’ni akıl hocası olarak benimsemiş hizmetçisi Fayet ile Fransa’da soğuk ve yağmurlu bir akşamda bir araya geliyoruz onların anlattıklarına kulak veriyoruz.
Titiz ve edebi bir anlatım ile Montaigne’in hayatı ve denemeleri üzerinden geçerek, genel olarak başta söylediğim gibi; Hayat, Ölüm, Adalet, Aşk, Felsefe, Çare _ Çaresizlik, Umut V. B. Ciddi konular üzerinde titizlik ile durarak, sorguluyor ve düşündürüyor.
Hazırsanız yorumlaya başlıyorum; Daha önce söylediğim yazarların iç dünyasına yolculuk yapmak benim için keyifli. Kaan Erkam’da ciddi anlamda keyif veren bir yazar. daha önce de yazdığı tiyatro oyunlarını yorumladım hatta kendisi ile röportaj da yaptım ancak dikkat ettiğim yer şurası çok ama çok karmaşık bir hayal vitrini var. Yada hayal penceresini açtığında baktığı manzara çok farklı yerlere açılıyor. Öyle ki “Tomris” “Gorki” şimdi de “Montaigne”. Kaan Erkam’ın yazdığı oyunları ağırlık olarak edebiyatçılar üzerinden seçmesi aslında biz tiyatro severler içinde keyifli bir deneyim oluyor. Neden mi? seçtiği kişiler zaten muazzam kişiler ama oyunlar belgesel niteliğinde değil. Masalsı, Romansı, Şiirsel aslında birazda fantastik.
“Montaigne” bana ne anlattı ? Hayat ve Ölüm; ikisi de birbiri için anlamlı mı? Hayatı olmayan bir ölüm de, ölümü olmayan bir hayat da eşittir hiçlik ve yokluk mu?. Adalet; adil olanın neye göre, kime yada kimlere göre sağlanması? Aşk; insanlık tarihinin en eski kavramlarından biri. Arkadaş sohbetlerimizin, okuduğumuz romanların, izlediğimiz tiyatro oyunlarının, sinema filmlerinin vazgeçilmez konusu, peki Aşk geçici bir şey mi? Çare ve Çaresizlik; çaresiz bir derdin içinde kaybolmak mı? yoksa kaybolduğunu sandığı çaresizliğin içinde bir çare bularak yaşamak mı? Tanrıdan medet ummak mı? yoksa kendi başımızın çaresine kendimiz bakmamızmı daha doğru? Umut herhangi bir şey yapmadan ve eyleme geçmeden beklemek Ne kadar doğru? sorularına yanıt aradık.
Rejiden bahsedelim kısaca; Selena Demirli Doğan’ın ilk yönetmenlik denemesi olmasına rağmen göze çarpan çok büyük hatalar yakalamağımı söyleyerek başlayayım. metnin içinde yazılı olan diyaloglar gayet keskin ama bir o kadar can yakmayan cinsten. Sahne tasarımında çok abartıya kaçmamayı tercih etmiş, minimal ve bir o kadarda şık bir sahne düzeni tercih etmiş. 2024 yılından bir anda 16.yüzyıl Fransa’sına ışınlanmışsınız, sanki zaman tünelinde yolculuk yapmışsınız gibi hissediyorsunuz. Dekor olarak sahnenin etrafında Montaigne’nin çalışma masası. Masa ve çevresinde yanan mumlar. İçi mumlu fenerler ve şamdanlar var. Montaigne’in dinlenmesi ve hizmetçisi Fayet ile konuşması için bir koltuk yerleştirilmiş. Duvarı, masayı ve masa çevresini süsleyen parşömen kağıtlar üzerine yazılmış Montaigne denemeleri. Işık tasarımı açısından loş ve metnin aktarılmasına hizmet eden bir ışık tasarımı. Metnin aktarılmasına hizmet eden özenle seçilmiş müzikler.Döneme uygun kostümler. Ara ara duyduğumuz sesler, cam açıldığında içeri giren soğuk hava. Selena Demirli Doğan’ın ilk yönetmenlik denemesi olduğunu düşünürsek on üzerinden 9 veriyorum. Bir sonraki rejisini merakla bekliyorum.
Oyunculuklara da kısaca değineyim; ahkam kesmek haddime değil önce bunu söyleyerek başlayayım. ama söz konusu tecrübe aktarmaksa ben yıllardır tiyatro izleyerek kazandığım tecrübeleri sizlere aktarıyorum. Yoruma başlarken Kaan Erkam’ın seçtiği kişiler zaten muazzam kişiler ama oyunlar belgesel niteliğinde değil demiştim. Michel de Montaigne’ne sahnede hayat vermek hem büyük bir cesaret işi, hem de çok zor bir görev. Tam bu noktada sahnede gördüğüm kadarıyla Serdar Deniz, büyük bir sorumluluk almış ve yer yer gülüyor, yer yer ağlıyor. Oyunun genelinde Yaşam ve Ölüm üzerinde durulduğundan, Montaigne’in iç dünyasında yaşadıklarını doğal oyunculuğu ile seyirciye derinden hissettiriyor. Büşra Şensoy bana göre tiyatro için büyük bir kazanç. Sahne üzerinde gayet rahattı, heyecan görmedim, en ufak bir hata görmedim Fayet’i izlerken. Yanlız, biraz daha kendinden katarak oynaması gerektiğini düşünüyorum, bir kaç temsil sonrası daha iyi, daha canlı bir Fayet izleyeceğimize eminim. Bunun dışında sahne arkasında da övgüyü ve ayakta alkışlanmayı hak eden bir ekip var. “Montaigne” Tiyatro severlerin kaçırmaması gereken sağlam bir seyirlik. Ajandanıza not almanızı ve muhakkak izlemenizi tavsiye ediyorum diyerek yorumumu burada sonlandırıyorum.
Dip not : 24 Ocak, 20:30, Caddebostan Kültür Merkezi 27 Ocak, 20:00, Şişli Nazım Hikmet Kültür ve Sanat Evi
Yazar: Kaan Erkam, Yönetmen: Selena Demirli Doğan
Oyuncular: Serdar Deniz&Büşra Şensoy
Yardımcı Yönetmen: Taha Aykın Yönetmen Yardımcısı: Ezgi Baştan
Kostüm Tasarımı: Mitra Kostüm&Sefa Eraslan, Sahne Tasarımı: Şebnem Kılınç
Işık Tasarımı: Mahmut Çaymaz, Ses ve Işık: Ezgi Baştan
Reji Asistanı: Melek Karateke, Afiş Tasarımı: PromediaWorks
Yapay Zeka Tasarımı: İlker Ulubey, Video ve Fotoğraflar: Cumhur Kaplan
Genel Yayın Yönetmeni : Murat Karakaş