Yapımcılığını MGX Film’in üstlendiği “Prens”, Giray Altınok’un kaleme aldığı ve Bülent İşbilen’in yönettiği oyuncu kadrosunda Giray Altınok, Ceyda Düvenci, Hüseyin Avni Danyal (ilk sezon), Serdar Orçin, Aslı Tandoğan, Çağdaş Onur Öztürk, Onur Özaydın, Bahadır Vatanoğlu, Derya Pınar Ak ve Yılmaz Gruda (Rahmetli) gibi usta isimlerin yer aldığı bir dijital platform dizisi.
Bongomia Krallığı’nda Macar Savaşı’nın etkileri sürerken bir yandan da Hasharia’nın düğün hazırlıkları başlar. Prens’in “yerde bulduğu” büyücü ortalığı karıştırır. İsveç Krallığı’ndan gelen çağrı üzerine yollara düşen Prens’in başı beladan kurtulmaz. Bongomia ülkesinin sevilmeyen prensinin hüzün, entrika ve komedi dolu taht yolculuğu devam ediyor.
İlk sezon eleştirimde; “Bu hikayede 1400’lerin ortalarında Balkanlar’a yakın bir bölgede dönemin en küçük ülkelerinden biri olan Bongomia’nın, ailesinin isim verme zahmetine bile girmediği Prens’ini, prenslikten krallığa geçişini ve krallığa ulaştıktan sonra ülkenin başına gelen türlü talihsizlikleri izliyoruz. “Prens” dizisinde bana göre kılıçlardan, oklardan daha güçlü ve öldürücü bir silah var Mizah. Ayakları sağlam yere basan, gayet açık sözlü bir mizah izlediğimi düşündüğümü söyleyerek başlayayım yorumlamaya.” demiştim.
İkinci sezon, birinci sezona kıyasla biraz daha entrikası kuvvetli, heyecanı ve aksiyonu yüksek dozda ve hüznü ince bir ayarda. Ayakları sağlam yere basan, gayet açık sözlü mizah yine, 7 bölüm süren 2.sezonda da cesur bir dille var. Giray Altınok’un kendine has mizah tarzını çok sevdim. 2.sezonda da yine silahı çekiyor öldürücü darbeleri sağlam vuruyor ama öldürmüyor (mecazi anlamda). Daha önce de söyledim belden aşağı espriye karşı değilim, “Prens” için (istisnalar dışında) belden aşağı espriler olmadan da yerlere yatacak kadar gülünebileceğini ispatlayan bir kara komedi izledim. Kara mizahtan anlamayanlar için anlaşılması zor bir sinema dili yine bu sezonda da var. Spoiler vermek istemiyorum ama mesela bu sezon III. Vlad, bilinen adıyla Kazıklı Voyvoda’ya, dönemin İsveç Krallığına, Tüm zamanların en tanınmış kahini Nostradamus’a (birinci ve ikinci sezon) dair sağlam göndermeler bulunuyor. Bunun dışında geneli ciddi anlamda komik diyaloglara sahip “Prens”.
İkinci sezon yine, Kemerburgaz’da yer alan Türkiye’nin ilk Virtual Studio’da çekilen “Prens” dizisi teknolojik tarihe de bir ilk olarak kazınacak, tüm dünyada tamamı virtual productionda (sanal prodüksiyon) çekildi.Dolayısıyla bana göre farklı üslubunu koruyarak çekilmiş ve bayağı titiz çalışılmış olması yani ilk sezonun kalitesinden ödün vermemesi oldukça hoşuma gitti. Tarih ve dönem itibarı ile savaş sahneleri ve kanlı sahneler çok gerçekçi. Birbirinden etkileyici kamera çekim teknikleri, sanal dekor teknikleri. Teknik açıdan bayağı özenli.
Ve yine eleştirinin son halkası oyunculuklar; Rahmetli Yılmaz Gruda için saygı duruşu ihmal edilmemiş. Serdar Orçin bu bu sezonda yine ayrıntılı karakter analizi ile hain amca Kaleş’in hakkını vermiş. Cool karakterlere yakıştığını düşündüğüm bir başka oyuncu Çağdaş Onur Öztürk hayranlık uyandıran oyunculuğunu devam ettiriyor. Aslı Tandoğan büründüğü karakterin tüm özelliklerini vücut diline, ses tonu ayarlarına kadar detaylandırmış. Derya Pınar Ak için ilk sezon “biraz daha gayretli ve azimli çalışırsa daha da iyi yerlere geleceğini düşündüğümü söyleyebilirim yani karakteri biraz daha ezbere dayalı değilde özümseyerek canlandırırsa daha iyi olacak.” demiştim eleştirimi okuyup okumadığını bilmiyorum ancak bu sezon Derya Pınar Ak Hasharia’nın naif, mücadeleci ruhunu özümseyerek canlandırmayı başarmış. Fazla söze gerek yok içselleştirme : Ceyda Düvenci. ne denli başarılı olduklarını Onur Özaydın ve Bahadır Vatanoğlu bu sezonda yine ispatlamışlar. Ara bölümlerde sürpriz konuk oyuncular da gördüm adı üstünde sürpriz!, Giray Altınok yine “Prens” için eteğindeki taşları döktüğü harika bir yorum getiriyor. Keşke veda etmeseydi ama Kürşat Demir için (Saksonya Dükü Philippe) derinlemesine analizli bir performans izlediğimi düşünüyorum. Çağlar Ertuğrul kendisine verilen karakterleri tüm ayrıntılarıyla yaratmakta usta genç bir yetenek. Ebru Şahin, Mert Doğan, Zeynep Tuğçe Bayat, Engin Benli oyunculuklarını konuşturarak diziye renk katmışlar. İlk sezonda atlamışım yan rollerde oldukça başarılı haklarını yemek bana yakışmaz.
Dip not: son olarak, iki çift sözüm var. Birincisi seyirciye; “Prens” tam kafa dağıtmalık, hüzün, entrika ve komedi arıyorsanız muhakkak izleyin. İkincisi Giray Altınok’a; ben her ne kadar verilen emeğe saygı duyuyor olsam da gerek Tiyatroda, gerek sinemada veya televizyonda her yapılanı izlemiyorum. Tanıtım fragmanındaki bir sahne ilgimi çekti ve izlemeye başladım. Umarım “Prens” diğer sezonları ile devam eder. Sizden ricam bu kaliteyi lütfen bozmayın sanatın sizler gibi kaliteli mizah anlayışına sahip yazarlara ihtiyacı var.
Genel Yayın Yönetmeni : Murat Karakaş