Kendi tabirleri ile “insan varsa hikaye vardır” diyerek. Bizi biz yapan değerlerimiz Türkülerimiz ve onların hikayeleri ile seyircisine duygu dolu anlar yaşatan “Ah! Yalan Dünya” isimli Tiyatro oyunu dün akşam Asmalı Sahne’de Tiyatro severler ile buluştu.
Türküler, Türk toplumunun özelliklerini, tarihini, gelenek ve göreneklerini en güzel şekilde yansıtan unsurlardandır. İnsana ait tüm duyguları içeren Türküler, aynı zamanda Türk toplumunun kültürel ve sosyo-ekonomik yaşamını yansıtan değerlerdir. Milletlerin kültürlerini oluşturan pek çok öğe vardır. Türkülerde Bizim kültürümüzün en önemli öğeleri arasında yer almaktadır. Bildiğiniz üzere Türkülerimizin pek çoğunun bir hikayesi vardır, yaşanmışlıklar üzerine söylenir. O anın acısını hüznünü, kederini, heyecanını ya da sevincini yansıtır.
Tiyatro Toplumunu bilinçlendirir, toplumun aşama yapmasında ki süreyi kısaltır, Toplum duyarlığını artırır ve en önemlisi toplumun kültür birikimini yansıttığı oranda, bu birikimin zenginleşmesine aracı olur.
Tek başlarına bile bu kadar güçlü olan iki büyük sanat şaheseri Türkü ve Tiyatro’nun birleşimi “Ah! Yalan Dünya” isimli Tiyatro oyunu.
Öncelikle her zamanki gibi genel olarak baktığımızda. Konu olarak kültürümüzün en önemli öğeleri arasında yer alan Türkülerimiz ve onların hikayeleri, oyunun yazarı Eyüphan Erkul tarafından içselleştirilerek yazılmış. Yönetmen Musa Arslanali tarafından sahnelenmiş. Kendi gözlemim ile baktığımda, sahne gayet sade ve yalındı. Dekor olarak sadece bir masa üç sandalye tercih edilmiş. Ancak bana göre bu durum oyunun temasına uygun olduğu için sıkıntı veren bir durum değil. Kostüm ve aksesuarlar hikayelerin geçtiği döneme uygun seçilmiş. Yaklaşık bir saat süren oyunda dört farklı hikaye bizlerin seyrine sunuluyor. Bunlardan ilki Ezo gelin; Asıl adı “Zöhre” olan Ezo Gelin, 1909’da Oğuzeli ilçesinin Uruş köyünde doğdu. Babası, Bozgeyikli oymağından Emir Dede, anası Elif’tir. Nüfus kaydında halen bekar görünen Ezo’nun, üçü erkek, üçü kız, altı kardeşi daha vardı. Ezo, erken gençliğinden itibaren, güzelliğiyle dikkatleri üstünde topluyordu. O kadar ki; düğünlerde gözler, gelinden çok onun üzerinde gezinirdi. Ezo’yu, birçok zenginin yanısıra, Halep’in Carablus İlçesi”nin Kozbaş köyünde oturan teyze oğlu Mehmet istiyordu. Takdirde yazılan tedbirde bozulmazmış; Ezo’nun ilk evliliği ne bu ağalardan biriyle oldu, ne de teyze oğluyla. İkinci olarak karşımıza çıkan hikaye Çanakkale şehitlerimize saygı duruşu amaçlı yazılmış Hey On Beşli Türküsüne ait. Hey On Beşli Türküsü aslında bir ağıt, ancak günümüzde oyun havası gibi algılanıyor. Bu ağıt Çanakkale savaşında bir hüznün hikâyesinin dışavurumu. Saka Ahmet’in Hikayesi; Çanakkale Savaşı esnasında yaşanmış olaylardan bir tanesidir. Cesareti, çalışkanlığı, aklı ile dillerden dillere anlatılmıştır hikayesi. Ancak bunun dışında 14 yaşında olan bir çocuğun vatan için askere gitmesi. Savaş esnasında ailesine olan özlemi çok zor olsa gerek o yaştaki bir çocuk için. Üçüncüsü dillere Pelesenk olan Nemrudun Kızı Türküsünün hikayesi; Theresa Goel yani bizim bildiğimiz adıyla Nemrud’un Kızı, 1947 yılında Amerika’dan bir grupla Adıyaman’a gelen bir arkeoloji ve mimarlık öğrencisidir.Nemrut dağında arkeolojik çalışmalarda bulunan Theresa, kendini yöre halkına çok sevdirir. Yaşamını Nemrut’a adayan Theresa, yaşlılığından dolayı 1984 yılında Amerika’ya geri döner. Yaşamını yitirmesinin ardından erkek kardeşinin bir kavanoza yerleştirdiği külleri Nemrut’un zirvesine serpilir. Dördüncü ve son olarak Hekimoğlu Türküsü Hikayesi; Hekimoğlu yiğit mert ufak tefek delikanlı, bulunduğu yerde hakim olan bir Gürcü beyinin kızına tutulmuş. Kızıyla görüşmesini istemeyen Gürcü beyi ise Hekimoğlu’na düşman olmuştur. Gürcü beyi haber gönderip teke tek hesaplaşmak istediğini söyletir. Yazdığım hikayelerin devamını sahnede Nurseli Tırışkan Akpınar ve Engin Akpınar’ın yorumuyla ve Aydın Yıldız’ın sazıyla Türkülere kattığı eşsiz yorumu ile izleyebilirsiniz.
Kısaca oyuncuklara da değinelim dilerseniz; Dört farklı hikaye dedik bunlardan ikisini Ezo Gelin’i ve Nemrud’un Kızı Theresa’yı Nurseli Tırışkan Akpınar canlandırıyor. Diğer ikisini Saka Ahmet’i ve Hekimoğlu’nu Engin Akpınar canlandırıyor. Her iki oyuncununda seyirci karşısında performansını sergilerken yaşadığı duygu, karakterlerdeki hüzün, keder, heyecan veya sevinç gibi tepkileri samimi bir şekilde biz izleyenlerine geçti.
Aslına bakarsanız yıllardır oyun izleyen biri olarak söylüyorum benim için farklı bir deneyim oldu. Sizlerde faklı bir deneyim yaşamak isterseniz ajandanıza “Ah! Yalan Dünya” isimli Tiyatro oyununu ekleyin.
Not: Oyunu yorumlarken hikayelerin bilgileri için kaynaklardan faydalandım.
Genel Yayın Editörü : Murat Karakaş