More
    Ana SayfaELEŞTİRİ“Her Kadın” Tiyatro Oyununu Sizler İçin Yorumluyorum

    “Her Kadın” Tiyatro Oyununu Sizler İçin Yorumluyorum

    Evrenin Çocukları Tiyatro’nun, özellikle Türkiye’de kadınların yaşadığı sıkıntılar ve olumsuz durumlar hakkında ciddi, altı çizilecek laflar eden “Her Kadın” tiyatro oyununu dün akşam Bakırköy’de bulunan Aydem Sahne’de izleme fırsatı buldum.

    Ümit Anaç’ın kaleme aldığı ve Şelale Coşkuntuna’nın yönettiği ve oyuncu kadrosunda yer aldığı iki kişilik tiyatro oyunununda Şelale Coşkuntuna’ya, daha önce “Siyanür” tiyatro oyunununda da kendisine eşlik eden genç yetenek Eyfel Sema Çoruh eşlik ediyor.

    Toplumumuzda Eril enerjinin baskın olduğu, cinsiyet ayrımcılığı ve kadın olduğumuz için ikinci sınıf muamele Gördüğümüz her gün 1 .sayfa gazete de, şiddet ve ölüm haberlerinin içinde olduğumuz ve birçok yanlışı anlatan gerçekler.

    “Her Kadın” tiyatro Oyunu altını çizeceğim pek çok noktayı dile getirmem için bir fırsat yarattı bana hem oyun, hem tiyatro severler hakkında. Hazırsanız yorumlamaya başlıyorum; Bundan önce yazılarımı yazarken özellikle oyunun bize ne anlatmak istediğini, yönetmenin nasıl bir metot uyguladığını, oyuncuların performanslarını sizler için inceliyordum. Bu oyunda da inceledim ama bu seferki önceliğim maalesef oyun değil. İlk önceliğim tiyatro seyircisi, bilet fiyatlarından yakınıp günde iki paket sigara almaya gelince itiraz etmeden gidip alan, bilet fiyatlarından yakınıp altında son model cep telefonu ile gezen tiyatro seyircileri. Tabii yazılarımı okuyanlar şunu da bana söyleyebilir. “Bilet fiyatlarından yakınmıyorsan neden davetiye ile gidiyorsun?” bu sorunun cevabını bana yapılan röportajda yanıtladım. Merak eden açar röportajı okur. Genel konumuza dönelim her zaman söylüyorum, hiçbir zaman insanların kötülüğü için kullanılmayan bir uğraşı varsa o da sanattır. Sanatın baş görevi, toplumun bilinçlenmesi, bazı durumlarda tedbir alması ve en önemlisi eğer başarabilirse insanların geleceğini kurtarması için çabalamak. Tiyatrolar bunun için yeterince emek ve çaba gösteriyor peki ya seyirciler? dün akşam ki her açıdan kaliteli bir tiyatro oyunu çok az bir izleyici ile sahnelendi. Yazık çok yazık. Işığından, yakılan elektriğinden, harcanan suyundan geçtim toplumun bilinçlenmesi için sarf edilen emek ve çabaya yazık. Ben özellikle bu duygu dolu oyuna eşlerin, sevgililerin hatta gençlerin salonu doldurarak gelip izlemesini isterdim ama maalesef hala sanat anlamında, bırakın sanatı emeğe saygı anlamında hala eksiğiz.

    Ve geçelim oyunla ilgili sahne gözlemlerime; Oyunun yazarı Ümit Anaç anlatım dilini yer yer yumuşak ve yer yer gayet sert geçişler ile süslü ama genelinde sade ve oldukça anlaşılır bir dil kullanarak, kadının toplumda birey olma çabası, ata erkil toplumda hayatta kalma çabası, bireysel özgürlükleri baskılarla yok edilen kadınlar üzerine ciddi sözler söylüyor. Aynı zamanda karşı cins bir yazarın, temelde cinsiyet ayrımcılığına karşı tavır alan bir metin yazmış olması, yine dikkatimi çeken bir detay.

    Oyunun önermelerini anlamam açısından yazılmış olan metnin yönetim anlamında da güçlü olması benim için önemliydi. Şelale Coşkuntuna rejisel anlamda metne nesnesel dokunuşlar ile hayat veriyor. Genel anlamda dekor olabildiğine sade, dekorun sade oluşu bilerek tasarlanmış, kostümlerin, dış sesin ve müziğin harmanı sonucu bellekte uzun süre kalacak bir anlatım çıkmış. Nesnesel dokunuşlar konusunu biraz daha açmak istiyorum. Farkı bir oyun, genel itibariyle oyunu ana hatlarıyla değerlendireceğim.Maskeler; oyunun en önemli metaforlarından biri maskeler bende yaptığı çağrışım, “yaşları, ten renkleri, yüz hatları önemli değil kadınlar toplumda maskeler arkasında gizli kalmak zorunda değil” mesajının altını çiziyor. Yerdeki kağıtlar; yerdeki yırtık, buruşuk kâğıtların arasında kaybolmuş sırlar, aşklar ve belki de gün yüzüne çıkmamış pek çok dram buluyorsunuz. Aslında bu oyunun en can alıcı metaforlarından biri bana göre canlı metafor olan kadınlar. Üzerindeki kostümleri ile kadınların sadece etten ve kemikten ibaret canlılar olmadıklarını, görmezden gelinen ruh hallerini kalabalıktaki yalnız ruhlarının haykırışlarını duyurmak açısından da güzel dataylandırılmış. Oyunun finaline doğru oyunda kullanılan makyaj gayet gerçekçiydi. Rejisel anlamda Furkan Karayama’nın kattıkları da takdire şayan.

    Son olarak oyunculukları da kendimce sizler için değerlendireyim; Bu oyunun baş rolü kadınlar, dolayısıyla bu oyun için her iki oyucu arasında ayrım yapmak istemiyorum. Her iki oyucu da ses tonuna, beden diline, mimiklerine kadar başarılı bir şekilde yansıtıyorlar.

    Sonuç olarak sadece 60 dakikanızı ayırarak kendinizi tiyatro ile arındırın. Muhakkak gidin ve izleyin diyerek yorumumu burada sonlandırıyorum.

    Genel Yayın Yönetmeni : Murat Karakaş

    CEVAP VER

    Lütfen yorumunuzu giriniz!
    Lütfen isminizi buraya giriniz