Göçün acı gerçeklerini, hasreti, özlemi ve en derinde saklı olan vatan sevgisini sahneye taşıyan Tezat Sanat tarafından sahnelenen “HEİM – Bir Göç Hikayesi” tiyatro oyunu İBB Kültür Habitat Sahne’de 4 Ekim Cumartesi akşamı prömiyer yaptı. Bende ilk oyun heyecanlarına ortak olarak izleme fırsatı buldum.

Cüneyt İngiz’in kaleme aldığı ve aynı zamanda sahne performansıyla süslediği Ali Yaylı’nın yönettiği Erdem Topuz, Işık Tolgay, Ezel Kalkan’ın sesleriyle Dış Ses olarak katkıda bulundukları tek kişilik bir tiyatro oyunu.

Bir tren garı düşünün… Kalabalığın uğultusuna karışan vedalar, valizlere sığdırılmış umutlar ve geride bırakılan koca bir hayat. Sirkeci Tren Garı, 1960’lı yıllarda Almanya’ya işçi olarak giden binlerce insanın kader durağı olmuştu. İşte şimdi bu yolculuk, sahnede yeniden hayat buluyor. “HEİM – Bir Göç Hikâyesi”, trene hiç hesapta yokken binen Kemal’in gözünden anlatılıyor. Gurbetin soğuk yüzü, ayrılığın dayanılmaz yükü ve kimi zaman yüzlerde beliren küçük tebessümler… Hepsi bir araya gelerek hem hüzünlü hem de samimi bir yolculuğa dönüşüyor. Seyirci, sadece bir adamın anılarına değil, aynı zamanda bir dönemin toplumsal hafızasına da tanıklık ediyor. Göçün izlerini, özlemin sızısını ve yeni bir başlangıcın umudunu sahneye taşıyan “HEİM – Bir Göç Hikâyesi” tiyatro oyunu, izleyicileri unutulmaz bir yolculuğa davet ediyor. Gerçek yaşam öykülerinden ilham alan eser, hem bireysel hem de toplumsal hafızamızda derin izler bırakan göç olgusunu çarpıcı bir anlatımla gözler önüne seriyor.

Hazırsanız yorumlaya başlıyorum; öncelikle bu birebir gerçek hayattaki anılardan kısa kısa notlar alınarak daha sonra uzun bir süreçte gerçek hayattan (Cüneyt İngiz’in babası Kemal İngiz’in anıları) ilham alınarak roman tadında kurgulanmış olduğunu söyleyerek başlayabilirim. Oyun metinsel anlamda çok ama çok derin öyle ki; sevinç var, acı var, özlem var, mutluluk var ve en önemlisi farklı coğrafyaların kültür savaşları var. Özetle tüm bu saydıklarımı başarılı bir şekilde roman okumuşcasına sıkılmadan, keyif alarak her yaş grubuna hitap eden başarılı bir metin. Çok fazla spoiler vermemeye özen göstererek oyunun içeriğini biraz daha detaylandırayım dilerseniz. Öncelikle oyunun merkezinde adından da anlaşıldığı “Göç” olgusu yer alıyor. Gurbetçi Kemal’i merkezine alarak, hem bireysel hem de toplumsal bir mesele olarak göçün yarattığı aidiyet, kimlik, yabancılık ve köklerinden kopma duyguları işleniyor. Neden “HEİM – Bir Göç Hikâyesi” derseniz? Biraz araştırdım “Heim” kelimesi Almanca’da “Ev” anlamına geliyormuş. Tam da bu noktada bize Ev neresidir? Doğduğun yer mi, doyduğun yer mi? sorusunun cevabını sorgulatan bir metin. Duygusal anlamda bana net olarak geçen hasret, yabancılaşma, kültürler arası çatışma, yeni bir düzen arayışı gibi insansı duygular. Bu oyunda genel açıdan beni derinden etkileyen ise Gurbetçilerin yaşadığı temel sorunlar (toplumun ön yargıları, yabancı muamelesi, ekonomik zorluklar, kültürel uyum sancıları) oldu.

Rejiden devam edeyim; yönetmen koltuğundaki Ali Yaylı’nın, memleketlerinden ayrılıp, sınırları aşan, vatan hasretiyle gurbette yaşam savaşı veren insanların hikâyelerinin seyirciye aktarımı konusunda her zamanki gibi titiz ve naif bir reji uyguladığını gördüğümü söyleyebilirim. Oyuncuyu sahne üzerinde olabildiğine özgür bırakan masa, sandalyeler ve dönemi anlatan bir kaç obje dışında sahne üstünde kalabalık yaratacak hiç bir şey yok. Yanlız Ali Yaylı diğer rejilerinden farklı olarak göçün yalnızca sahnede değil, izleyicinin kendi belleğinde de canlanmasını sağlamayı hedeflemiş başarmış mı? bence evet.

Oyunculuğu da kısaca değerlendireyim sizler için; bana göre Cüneyt İngiz sadece bir oyuncu değil “Anılarla Atatürk”, “Çanakkale’de Kurtuluş’a 100 yıl” ve şimdi de “HEİM – Bir Göç Hikâyesi” bu üç tiyatro oyununu keyif alarak izlememizin asıl sebebi Cüneyt İngiz’in hikaye anlatım gücü ve vurgulu ses tonunu iyi kullanması. Ve yine daha önceki iki oyunda da gördüğüm delilik ile dahilik arası sarf ettiği insanüstü çabası takdire şayan. Cüneyt İngiz’in hikaye anlatım gücüne bayılıyorum her seferinde yaşayarak ve en güzeli bizlere yaşatarak anlatıyor. ve daha önceki yorumlarımı okumayanlar için tekrarlıyorum. Sahne üzerinde psikolojik olarak, fiziksel oldukça yorucu olan performans sergilemesine rağmen sanki normalmiş gibi rahat oluşu tiyatroyu sevdiği için keyif alarak yaptığını her seferinde görüyorum. benim şahsi görüşüme göre, onun içinbence onun için yorgunluğun, sahnedeki seyirci sayısının yada bilet satışından kazandığı kazancın hiçbir önemi yok.

Ve son olarak göçün izlerini, özlemin sızısını ve yeni bir başlangıcın umudunu sahneye taşıyan “HEİM – Bir Göç Hikâyesi” tiyatro oyununun bu sezon muhakkak izlenilmesi gereken oyunlardan bir tanesi olduğunu, izleme şansı bulursanız kaçırmamanız gerektiğini düşündüğümü söyleyerek yorumumu sonlandırıyorum.
Genel Yayın Yönetmeni : Murat Karakaş
Sahnelenme Tarihleri:
18 Ekim Cumartesi 20:00 – Kinesis Sahne – Ankara
24 Ekim Cuma 20:00 – 100.Yıl Kültür Merkezi – Eskişehir


