“Tiyatro Hayali” tarafından sahnelenen, yaşadığımız ülkenin tırnak içinde “Ülkemizin”şu anki durumunu eleştirirken bizim de toplum olarak şu anki durumumuzu çok güzel anlatan. Kimi zaman hüzünlü, geneli fantastik, çoğunlukla komik bir dille seyirciye aktaran“Şebbaz” tiyatro oyununu dün akşam Trump Sahne’de izleme fırsatı buldum.

Ahmet Sami Özbudak’ın kaleme aldığı, Emrah Eren’in rejisiyle sahnelenen fantastik, masalsı tiyatro oyununun oyuncu kadrosunda Erdem Akakçe ve Fatih Koyunoğlu yer alıyor. Oyunculara Tasvir ve Kuklalar ile Hayali: Aytek Önal eşlik ediyor.

Konusundan bahsedeyim kısaca; Memleketin mühim ve nüfuzlu isimlerinden Muhterem Bey, torununun sünnet töreni için bir Karagöz gösterisi yapılmasını emreder. Aynı Karagöz ustasının tedrisinden geçmiş ama yıllardır birbirine küs iki çocukluk arkadaşı Turna ile Mehmet’in imzası olan “Ejderha ve Balık” oyunu oynatılır gösteride. Ejderhanın alevli dilinden payına düşeni alan Muhterem Bey, sakıncalı sırları cümle aleme fâş edilince kızılca kıyameti koparır. Saygınlığına zeval getiren her kim ise bedelini ödeyecektir. Kara kaplı listede artık iki şebbaz da vardır. Başları büyük derde giren ikili ne yapacaklarını, nereye sığınacaklarını bilemez, koca şehr-i İstanbul artık onlara dardır. Çaresiz bir kaçış serüveninin içinde bulurlar kendilerini. O gece gösteriyi kimin yaptığını keşfedene dek süren bu kaçış boyunca kaçamadıkları geçmişleri ve kimlikleri de onları kovalar.

Hazırsanız yorumlamaya ve sahne gözlemlerimi aktarmaya başlıyorum; “Tiyatro Hayali” ismini duydum ve defalarca oyunlarını paylaştım ancak sahnede ilk defa dün akşam deneyimledim. Öncelikle “Tiyatro Hayali” için; düşündüklerini sakınmadan söyleyen, baskıcı yönetimlerle elinde sadece mizahın keskin kılıcıyla savaşmayı hedefleyen ayakları sağlam yere basan bir tiyatro ekibi diyerek başlayabilirim. Tiyatro hayali ile biraz geç tanıştım ama zararın neresinden dönülse kardır ve bu oyunu izledikten sonra şu an “Meçhul Paşa” tiyatro oyununu merak ettim. En kısa sürede izlemeyi düşünüyorum. Metin açısından incelendiğinde “Şebbaz”, toplumsal ikiyüzlülük, bireysel yalnızlık ve kimlik çatışması gibi evrensel meseleleri yer yer alaycı, yer yer sarsıcı bir anlatımla ele alması bakımından çağdaş tiyatronun dikkat çekici örneklerinden biri olarak öne çıkıyor. Bana göre Metnin en güçlü taraflarından biri, kara mizahı bir eleştiri aracı olarak kullanması. Hikayedeki fantastik anlatımın (Absürtlüklerin) seyirciyi rahatsız etmeden, hatta gülümseterek ortaya koyması. Ahmet Sami Özbudak bu oyunda hem düşündürücü hem de eğlenceli anlatıya sahip ama en önemlisi cesur bir metin yazmış. “Şebbaz”, trajediyi mizahın gölgesinde başarılı bir şekilde cesurca işliyor.

Rejiden bahsedeyim kısaca; Oyundaki her replik, yüzeyde basit görünse de, alt metinde ince bir sorgulama, bir iç hesaplaşma barındırıyor. Dolayısıyla bu oyunu sahneye koyarken Emrah Eren yine üzerine düşenin çok üstü, insanüstü bir emek sarfetmiş. Neden yine dedim ? Çünkü daha önce de Emrah Eren’in rejisini “Taxim” tiyatro oyunu sayesinde izleme fırsatı bulmuştum. “Şebbaz”, sahnede sadece bir hikâye anlatmakla kalmıyor; insan ruhunun karanlık köşelerine, toplumun iki yüzlülüğüne ve bireyin var olma çabasına cesurca ayna tutuyor. Oyun, Tasvir ve Kuklalar ile mizahın ve trajedinin iç içe geçtiği dengeli yapısıyla seyirciyi hem güldürmeyi hem de derin bir sorgulamaya davet etmeyi başarıyor. Reji, metindeki kara mizah tonunu çok iyi yakalamış. Oyunun temposu, bir an bile düşmeden ilerliyor, her sahne bir öncekinin duygusal yükünü devralarak büyüyor. Sahne tasarımı ve ışık kullanımı da metnin ruhuna kusursuz bir uyum sağlıyor.

Geçelim oyunculuklara; oyunun en parlak taraflarından biri “Oyunculuklar”. Her bir oyuncu, karakterine ruh üflercesine oynuyor. benim şahsi fikrim her iki oyuncu (Erdem Akakçe ve Fatih Koyunoğlu) da abartıya kaçmadan, ölçülü ama etkileyici bir performans sergiledikleri yönünde. Ayrıca oyuncuların enerjisinin ve seyirciyle kurduğu samimi bağı bizzat sahnede gözlemledim. İkilinin sahnedeki uyumuna tabiri caizse bayıldım, metindeki çatışmaları duygu geçişlerindeki ustalık ile daha da çarpıcı hale getiriyorlar ve izleyiciye unutulmaz bir teatral deneyim sunuyorlar. Peki ya Tasvir ve Kuklalar? yazının girişinde kaynak kısmında da bahsettim, oyunculara Tasvir ve Kuklalar ile Hayali: Aytek Önal eşlik ediyor. Aksiyonu, eğlencesi bol olan oyunda Aytek Önal, Erdem Akakçe ve Fatih Koyunoğlu ikilisi ile çok iyi bir uyum yakalamış oyuna ayrı bir renk katmış oyuna kattığı enerji ve ikili yakaladığı uyum takdire şayan.

Sonuç olarak; “Şebbaz”, görsel şöleni, müzikleri, dekoru, kostümü, ışık tasarımıyla, Fatih Koyunoğlu ve Erdem Akakçe’nin etkileyici performansları ile bütünleşerek izleyenleri düşündürürken keyiflendiren, finalinde bol hüzne boğarken bizim de toplum olarak artık taşın altına elimizi koymamızı düşündüklerini dile getiren enfes bir yapım. A’dan Z’ye tüm ekibi (Dekor ve Kostüm Tasarımı: Barış Dinçel, Müzik: Deniz Bayrak, Işık Tasarım: Yakup Çartık, Dramaturg: Sinem Öztürk, Tasvir ve Kukla Tasarımları: Cengiz Samsun, Afiş Tasarımı: Berkcan Okar, Afiş ve Oyun Fotoğrafları: Ozan Güzelce, Yönetmen Yardımcısı: Ahmet Balta, Reji Asistanı: Barış Kırantepe, Dekor Realizasyon: Sırrı Topraktepe, Sahne Amiri: Çağatay Tok, Ses Kumanda: Sait Yamaner, Işık Kumanda: Mehmet Doğan, Sosyal Medya: Devrim Lüküslü, Dijital Pazarlama: Emrullah Bilgin) tebrik ediyorum. Ajandanıza not alın, ilk fırsatta muhakkak gidin ve izleyin diyerek yorumumu burada sonlandırıyorum.
Genel Yayın Yönetmeni : Murat Karakaş


