Fiil Sanat tarafından sahnelenen “Gömülemeyen Cenaze” tiyatro oyununu dün akşam Şişli Tiyatrosu‘nda izleme fırsatı buldum.
Fiil Sanat’ın kurucusu, Fahrettin Eren Dinler’in, yazıp,yönettiği ve oyuncu kadrosunda yer aldığı tiyatro oyununda Fahrettin Eren Dinler’e, Kerim Pehlivan, Mert Can Kaplan, Melis Korkmaz, Senem Erdoğan, Soner Göleli, Doğukan Töngel eşlik ediyor.

Oyunun konusu kısaca şöyle; Bir cami avlusu. Musalla taşının üzerinde bekleyen eski bir mebus, Tabutun başında ölen babasını hiç tanımayan bir cenaze sahibi, Hiç kimsenin beklenmediği cenazeyi doldurmaya çalışan bir imam, Sela okunmadan önce bir iddia atar ortaya cenaze sahibi. Babam Müslüman olmayabilir mi? Ortalık karışır! İmam: Emin olmadan kılamayız, caiz değildir. Belediye Başkanı: Bu cenaze bugün gömülecek. Asker: Askeri tören olmadan olmaz. Avukat: Cenazeyi gömmeye kalkarsanız olay yargıya taşınır. Polis: Cinayet olduğundan şüpheleniyorum. Televizyoncu: Herkesin haber satın alma özgürlüğü var. Oysa cenaze sahibinin istediği tek bir şey vardır; sadece emin olmak. Lakin belli ki ölen adamı hiç kimse yeterince iyi tanımamaktadır. Televizyoncunun olayları kışkırtması ile beraber olaylar iyice içinden çıkılmaz bir hal alır. Artık herkesin merak ettiği bir soru vardır; Bu cenaze ne olacak ?

“Eskiden idamlar sabaha karşı yapılırmış. Belli bir süre sonra idam yaklaştığında tüm dükkanlar açılmaya başlamış. Bunun üzerine aileler de o saatlerde sokağa çıkmaya başlamış ve idam vakitleri panayır havasına bürünmüş. Sonuçta da ölen bir adama bakarak gülen bir halk görüntüsü oluşmuş. Ben çöken eğitim sistemini anlattım, hepimiz güldük!” Rıfat Ilgaz
Yoruma geçmeden önce; Bolu Kartalkaya’daki otelde çıkan yangın hepimizi derinden üzdü. Yangında hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yaralanan vatandaşlarımıza acil şifalar diliyoruz.

Ve hazırsanız yorumlamaya başlıyorum; kendi adıma çok sevinerek söylüyorum ki dün akşam benim için yine sanat dolu keyifli bir akşamdı. Buna benzer bir yorumu sezon başında yaptım biraz tekrar gibi olacak ama dün akşam yine yeniden “Tiyatro nedir ?” sorusunu bana yeniden sorgulatan bir tiyatro oyunu izledim. “Gömülemeyen Cenaze” tiyatro oyununda tam olarak tiyatro ile ilgili yaygın deyişi destekleyen (insanı, insana, insanla, insanca anlatma sanatı) bir anlatım gördüm. Elbette bütün tiyatrolar aynı ilkeyle sahneleniyor ancak cesur bir anlatım tarzı ile, tabiri caizse kendisini halkı uyuduğu uykudan uyandırmayı hedefleyen çok nadir oluşumlar var. “Fiil Sanat” kendi çapında izlediğim bu tiyatro oyununda gördüğüm kadarıyla bu nadir oluşumların arasında yerini almayı başarıyor. Cami avlusunda, musalla taşının üzerinde bekleyen eski bir mebus, Tabutun başında ölen babasını hiç tanımayan bir cenaze sahibi buraya kadar her şey normal cenazenin defnedilmesi sırasında ortaya atılan bir iddia olayların seyrini Fars bir oyun tadında değiştiriyor. Başta imamın gelişi normal gibi gözükse de belediye başkanının, polisin, askerin ve avukatın gelişiyle ortalık karışıyor. Tüm bunların üstüne bir de televizyoncu muhabirin gelişi basit bir cenaze merasimini oldukça zor bir cenaze merasimi haline getiriyor. Fars bir oyun tadında dedim ama lafın gelişi oyun aslında sağlam bir Kara Mizah.

Fiil Sanat ile ikinci buluşmam daha önce “Ben Godot Geliyorum” tiyatro oyununu izledim. “Ben Godot Geliyorum” metni Samuel Beckett’in modern bir klasiği olan Godot’yu Beklerken’den esinlenilerek yazılmış. Fahrettin Eren Dinler tahminimce bu oyunda Rıfat Ilgaz’ın “Ben çöken eğitim sistemini anlattım, hepimiz güldük!” sözünden esinlenerek yazmış. Çünkü bu oyunda bozuk düzeni, yanlış olan ve hala düzeltmeye çabalanmayan genel bozukluğun yarattığı durumu karikaturize edilmiş karakterler ile bize anlattı hepimiz güldük! bu noktada da dürüst olmak lazım elbette insanlık tarihinin en kötü zamanlarını geçirmiyoruz muhtemelen orta çağ vs. Daha berbattı. Ancak sıkıntı şu ki şu anda imkanlarımız çok olmasına rağmen hiçbirimiz kendi potansiyelimizi verimli şekilde kullanamıyoruz. Sıradan insanları yarış atı haline getiren sistemimn kölesi olmayı bıraktığımız an daha fazla insanın huzurlu ve mutlu olabileceği bir dünya mümkün. Dolayısıyla biz insanoğlu arada bir “ne oluyor, bu normal mi?” demeyi öğrenebilirsek yavaş yavaş, bilinçlenerek huzurlu ve mutlu olabileceğimiz dünyanın temellerini atmış oluruz. Fahrettin Eren Dinler “Gömülemeyen Cenaze” tiyatro oyunununda “ne oluyor, bu normal mi?” sorusunu bizlere sorgulatarak tamda bunu hedefliyor bana göre.

Dün akşamki izlenimlerime rejiden bahsederek devam edeyim; toplumsal içerikli çok sağlam derin mesajlar içeren,rahatsız edici biçimde yazılmış bir metin ancak az önce de belirttiğim gibi karikaturize edilmiş her biri canlı birer metafor karakterler ile sivri kısımları törpüleyerek bize anlattığı için oyunun en başında son anına kadar salonda tüm seyirciler kahkahalarla güldük. Dekor ve kostümler (Gökçe Batıralp), ışık tasarımı (Taha Dinler) ve müzikler oyunun önermesine uygun.

Geçelim oyunculuklara; “Gömülemeyen Cenaze” tiyatro oyununu çok fazla tiyatro sevmeyenleri bile kendine hayran bırakacak şekilde akıcı, eğlenceli bir oyun. Sahnede bulunan oyuncuların her biri çok başarılıydı. Fiziksel olarak son derece özveriyle, kendini katarak zorlayarak oynadılar.
Ajandanıza not etmeyi ve ilk fırsatta gidip izlemeyi ihmal etmeyin diyerek yorumumu burada sonlandırıyorum.
Genel Yayın Yönetmeni : Murat Karakaş