“Tiyatro Oyun Kutusu” tarafından sahnelenen “Gece Kraliçesi” tiyatro oyununun sıradanlıktan uzak, üzerine düşünülmüş, hiç bir ince detayın kaçırılmasına izin verilmemiş, üzerinde çok çalışılmış, oyuncuların her birinin başarılı performansları oyunu parlatmasının yanında oyuncuların yeteneğine yakışan bir metin ile beraber, dekoru, köstümleri ve ışık kullanımıyla ayakları sağlam yere basan bir tiyatro oyunu. Özünde toplum tarafından dışlanan trans bireylerin yaşadıkları travmayı, hiç bilinmeyen iç dünyalarını ne çok sert, ne de çok yumuşak ikisinin ortası bir dil tercih ederek anlatıyor. Başta Serdar Saatman ve Rüçhan Çalışkur olmak üzere tüm ekip oldukça cesur oldukları ve taşın altına elini koydukları için ayakta alkışlanmayı hak ediyor.”Gece Kraliçesi” ekibiyle keyifli bir sohbet gerçekleştirdik. Hazırsanız çayınızı, kahvenizi yanınıza alıp bu keyifli sohbetin merakla beklediğiniz ikinci bölümünü okumaya başlayabilirsiniz.
İlk olarak “Tiyatro Oyun Kutusu” ekibinin olmazsa olmazı, ekip tarafından baş tacı olarak görülen, Ankara Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Tiyatro Bölümü mezunu olan, 1979 yılında Devlet Tiyatroları kadrosuna giren, uzun yıllar tiyatroda oyunculuk yapan, 2003 yılında kamera karşısına da geçerek, sinema ve dizi filmlerde rol almaya başlayan. aynı zamanda başarılı bir seslendirme sanatçısı olan. Halen aktif şekilde tüm enerjisiyle sanatsal yolculuğuna devam eden. Türk tiyatro, sinema ve dizi oyuncusu. Sayın Rüçhan Çalışkur’un yanındayız.
Birkaç Cümle İle Oyunu Özetlemenizi İstesek, Neler Söylersiniz?

“Tamamen ötekileri anlatan, ülkemizde yaşanan vurdumduymazlık, görünmeyen insanların hikayesi üzerine çok anlamlı ve değerli sözler söyleyen. Çok güçlü bir oyundur”.
Tiyatronun hayatınızdaki yeri nedir?

“Hayatta hâlâ tiyatro yapmayı hayal etmeye devam ediyorum”.
Oyundaki En Sevdiğiniz Replik Nedir?

“Oyunda “Gece Kraliçesi” karakteri onu ziyarete gelen ünlü bir fenomeni çok anlamlı bir söz söylüyor: “Makyajsiz Halimize Selam Veren Biri Çok Daha Makbule Geçerdi” Bu cümle aslında insanların öteki olarak gördüğü insanların gerçek yaşamlarından nasıl da kaçtığına dair çok önemli bir anlam içeriyor . Tabii ki anlayana!
İşinizi Seviyor Musunuz?

“İşimi tabii ki çok seviyorum. Bütün hayatım boyunca tiyatro yaptım yapmaya da devam ediyorum. Eğer ki işimi sevmeseydim sizce bu yapılır mıydı ?”.
“Tiyatro Oyun Kutusu” İçinde Yer Almak Nasıl Bir Duygu?

“Tiyatro oyun kutusunda yer almak çok güzel bir duygu orası bizim evimiz, yuvamız. Orada hepimiz bir aileyiz. Tiyatro Oyun Kutusu her zaman sözü olan, anlamlı oyunlar çıkardığı için benim için değeri daha da ayrıdır. Her zaman bu sözü birlikte söylüyoruz”.
Yönetmen Serdar Saatman İle Çalışmak Nasıl Bir Duygu?

“Serdar’la çalışmak ikimizin uyumu yıllardır çok istediğimiz oyunları ortaya koymaya sahnelemeye olanak tanıdı. Bu anlamda çok mutluyum”.
Son Olarak Bu Güzel Röportajı Okuyacak Olan Sanatsal Faaliyetler Takipçilerine Söylemek İstediğiniz Bir Şeyler Var Mı?

“Tüm okuyucularımıza sevgiler esenlikler diliyorum. Ve hepsine tiyatroyu yalnız bırakmamaları gerektiğini, bu ülkede tiyatro bileti almanın çok ama çok anlamlı olduğunu hatırlamalarını rica ediyorum”.
Bu oyundaki oyunculuk performansı ile kafamıza kazınan isimlerden birinin Eylem Kaçalin’in yanındayız.
Neden Tiyatro?

“Tiyatro benim için anlamak ve anlaşılmak üzerine kurulu bir denklem. Anlayış ve kavrayışın olduğu bir hayat kulağa daha yaşanılabilir ,daha keyifli geliyor. Tiyatro da hayattaki bu denklemi sağlıyor benim için. Biz oyuncular benzediklerimizin yanında ,hiç benzemediğimiz belki de hayatımız boyunca aynı ortamda bile bulunmadığımız karakterleri de canlandırıyoruz ve bunu yaparken iyi olsun kötü olsun o karakteri yargılamadan anlayarak yaklaşıyoruz ona, kalbindekilere,beynindekilere,korkularına,arzularına v.s. O yüzden tiyatro bana hep iki zıt uçlardaki iki insanın bile nefeslenebilecekleri birbirlerini anlayabilecekleri anların da olduğunu hatırlatıyor. Beni nefeslendiyor. Keyif alıyorum. Bu yüzden tiyatro”.
Tiyatronun Hayatınızdaki Yeri Ve Önemi Nedir?

“Oyun, oynamak” aslında hepimizin yakından bildiği,tanıdığı kavramlar. Bence herkes çocukken çok iyi oyuncudur. Zamanla oyun oynamayı unuttuğumuz için ,anın keyfini çıkaramadığımız belki başka kaygılara odaklandığımız için o anki durumlara,duygulara önem vermemeye başlıyoruz. O anı hissetmeyi bırakıyoruz. Bunu bırakan insanların tiyatro yapması olası ama ne kadar karşıya geçirebilecekleri meçhul. Tiyatroda bir oyunu defalarca oynarsınız ,replikleri ,olacak olanları her şeyi ezbere bilirsiniz. Ama her seferinde ilk kez yaşıyormuş hissiyle o merakla devam edersiniz. Ben içimdeki çocuğun merakını öldürmekten çok korkan biriyim. Anın içinde devinmekten çok keyif alırım. Tiyatro bana oyun oynamayı, eğlenmeyi, hayatta şaşırılacak şeylerin olduğunu, bir şeyi defalarca duysam, görsem de her bakışta başka bir şey fark edebileceğimi anlatıyor. Bu yüzden hayatımdaki yeri çok büyük.
Oyundaki En Sevdiğiniz Replik Nedir?

“Aslında oyunun özeti niteliğinde bir replik Rüçhan hocamın söylediği, Serdar hocamın o güzel kalbinden kağıda döktüğü, final sahnesinde, Rüçhan hocanın seyirciyle konuştuğu kısım. Uzun bir bölüm orası. Toplumla yüzleşme anı. Çok tuhaf hissettiriyor bana. Seyircilerimiz oyun sonunda ağlıyor genelde. Ve sanki biz bu oyunla finalde şunu söylüyoruz. Bu durumda olmamın sebebi sizsiniz. Ötekileştirdiniz çünkü. Ya da görmezden gelerek hiç bir şey yapmayarak varlığımızı yok saydınız. Oyunun sonundaki o yüzleşme anına ve “toplumun bir kısmı” diyebileceğimiz seyirciye bunu söylemek bu isyanı dile getirmek, buradayız, onlar içinde buradayız demek, içimi genişletiyor”.
İşinizi Seviyor Musunuz?

“İşime aşığım. Beni büyütüyor. Sağlığım ömrüm el verdiğince uzun soluklu bir ilişki yaşayacağımız kesin :)”.
Tiyatro Oyun Kutusu İçinde Yer Almak Nasıl Bir Duygu?

“Tiyatro oyun kutusu benim evim. Ben tiyatro oyun kutusuna asistanlık yapmak için başvurmuştum. Asistan olarak başladım. Nerden bilebilirdim ki böylesi aile sıcaklığını hissedeceğim bir yere evrileceğini. Hani Yeşilçam filmlerinde arkada “Neşeli Günler” müziği vardır. Aile toplanır, yemek yer, eğlenir, arada üzülürler, arada dertleşirler, tartışırlar ama filmin sonu hep “mutlu son” diye biter. Tiyatrodan çıkarken mutlu son yazısıyla o merdivenlerden evime gidiyorum. Evimden evime:). Şanslıyım İstanbul’da iki evim var”.
Bir Kaç Cümle İle Oyunu Özetlemek İsterseniz Ne Derdiniz?

“Bir şeyi yok saymak onun varlığını yok etmez. Burdalar, burdayız. Herkes omuz omuza olana kadar”.
Oyuna Nasıl Hazırlandınız Yani Canlandırdığınız Karakterin Ruhunu Yansıtmak İçin Zihinsel Bir Süreç Yaşadınız Mı?

“Gerçekten çok büyük bir titizlikle hazırlandım. Karakterleri anlayabilmek için onlarla uzun sohbetler ettim,a ilelerini dinledim çocukluklarını, hayallerini, korkularını, yaralarını gösterdiler bana. İlk başlarda bana tanıdık gelmeyen bu iki karakter şimdi yakın arkadaşlarım oldular. Gerçek hayattaki “Madam Paris” ve “Bici Bici” ye kucak dolusu sevgi ve bolca sarılmayla. Ben sizi anlıyor ve çok seviyorum. Varlığınız çok kıymetli💚”.
Yönetmen Serdar Saatmanla Çalışmak Nasıl Bir Duygu?

“Ahh. Serdar hocam. Yönetmen kişiliğinden önce, aramızdaki bağla ilgili bir şey söyleyerek başlamak isterim. Serdar hocama, canım hocama duygularım tarifsiz demeyeceğim çünkü ona ne hissettiğimi çok net biliyorum. Kocaman sevgi ve güven. Bunu böyle içimden taşarmışcasına hissediyorum. Hani boyumuz uzarken kemiklerimiz ağrır, kilo alırken derimiz çatlar bu büyüdüğümüze işarettir. Benim her kaygımda neden kemiklerim sızlıyor? neden bunu hissediyorum? dediğimde “büyüyorsun” çünkü diyen kişidir bana. Oyuncu olarak, Eylem olarak, gözüme koskoca gelen engellerde elimi tutar, bütün kaygılarımı dizginler. Onu çok seviyorum çok. Yönetmen Serdar Saatman’da size uçsuz bucaksız bir alan inşa eder. Sınırsız ama güvenli olduğunu bilirsiniz. İstediğiniz gibi devinirsiniz. Siz emin olamasanız da ne çıkacağından, o sizden çıkacak olanın çok iyi olacağına o kadar emindir ki. O ışıl ışıl gözlerinden gelen ışıkla devam edersiniz. Herkes onunla çalışabilme şansını yakalasa keşke”.
Son Olarak Bu Röportajı Okuyacak Olan Takipçilere Ne Söylemek İstersiniz?

“Görünenin ardı her zaman suçlu hissettirir.” Ama suçluluk duygusundan kaçarak yaşamak da ne kadar doğru. Gösterileni görelim, konuşulanı duyalım. Birbirimizi olduğumuz gibi sevelim. Herkese teşekkür ederim.
Son Olarak oyundaki oyunculuk performansı ile kafamıza kazınan isimlerden bir diğerinin Eren Kaan Atay‘ın yanındayız.
Neden tiyatro?

“Yaptığı işi tutkuyla yapan herkes gibi; Tiyatro da benim için aynı duyguları ifade ediyor. Yarattığı dünya, kimsecikleri kırmadan özgür ve sınırsız olmanın en güzel yolu diyebilirim”.
Tiyatronun hayatınızdaki yeri nedir?

“Çok sevdiğiniz bir eşyayı kaybettiğiniz sanıp deli gibi aramaya başlarsınız ve tam umudu kestiğiniz anda aslında gözünüzün önünde olduğu anlarsınız ya, işte tiyatro benim hayatımda tam olarak böyle bir yerde duruyor. Artık çok geç dediğim bir zamanda tam da gözümün önünde duruyordu. Beni sıcak bir şekilde karşıladı ve hep orada bir yerde olduğunu hatırlattı. Sonrasında da her günüm oldu”.
Tiyatronun hangi özelliği sizi etkiliyor?

“Kararlılığı ve iyileştirici olması. Her ne olursa olsun , sözünü söylemekten çekinmeyen ve hangi dünyanın içerisinde olursa olsun kendimizden bir parça bulup bize iyi gelmesi en etkileyeci özelliklerinden ikisi diyebilirim”.
Oyundaki En Sevdiğiniz Replik Nedir?

“Herkes bizim sesimizi duyacak’’. Var olmanın bu kadar zor olduğu bir dönemde. Var olmak için çabalayan herkes için büyük bir anlam içeriyor bu cümle”.
İşinizi seviyor musunuz?

“Beni en çok tiyatro güldürdü, heyecanlandırdı, ağlattı ve daha bir sürü… Ne yaşarsam ne tarafa dönersem tam karşımda duruyor. Olması gerektiği yerde gibi”.
“Tiyatro Oyun Kutusu” İçinde Yer Almak Nasıl Bir Duygu?

“Çocuk gibi hissettiriyor diyebilirim. Umut, sevinç ve oyun dolu. Her gidişimde, uzun bir seyahat sonrası rengarenk oyuncaklarla dolu odasına geri dönmüş bir çocuk gibi”.
Yönetmen Serdar Saatman İle Çalışmak Nasıl Bir Duygu?

“Hayat, nasıl yaşıyor olursak olalım, biraz kapının ardına bakmaya cesaret eden herkes için kendi yazdığı senaryoyu yaşama fırsatı veriyor. Bir sürü olasılık, yaşanmamış veya artık yaşanması imkansız bir sürü yol. Ben senaryomu yazarken, hayal olarak yazdığım o karmaşık yolda yönümü Serdar hocamın pusulası ile buldum, kolaylaştırdım diyebilirim. Muhteşem kalemi ile çizdiği dünyada özgürce var olmak, nefes almak , her şeyden önce aile ve dost olmak paha biçilemez”.
Birkaç Cümle İle Oyunu Özetlemenizi İstesek, Neler Söylersiniz?

“Gecenin zifiri karanlığı içinde o geceyi aydınlatacak pırıl pırıl yıldızlar vardır. Sadece kafamızı kaldırıp bakmamız yeterli. Çünkü nerede ve ne yapıyor olursak olalım gerçekler ışıl ışıl asılı duruyor, görmek için bakmamız yeterli olacaktır. Gece kraliçesi de naif bir şekilde seyircimizin omzuna dokunup bakması için cesaret veriyor”.
Oyuna Nasıl Hazırlandınız Yani Rol Aldığınızı Karakterin Ruhunu Yansıtmak İçin Zihinsel Bir Hazırlık Süreci Geçirdiniz Mi?

“Fiziksel ve zihinsel olarak uzun bir süreçti diyebilirim. O rengarenk dünyanın içinde var olmak. Görünen ve görünenin ardına ulaşabilmek. Kahkahalarına ve göz yaşlarına dokunabilmek, hayallerimizi, sevinçlerimizi kırıklarımızı paylaşmak..Yeni biriyle tanışmak gibi zahmetli ve uzun bir süreçti diyebilirim”.
Son Olarak Bu Güzel Röportajı Okuyacak Olan Sanatsal Faaliyetler Takipçilerine Söylemek İstediğiniz Bir Şeyler Var Mı?

“Nerede ve ne yapıyor olursak olalım umudumuzu kaybetmeyelim. Çünkü umut her şeydir”.
“Gece Kraliçesi” ekibiyle yaptığımız röportajın, güzel sohbetin sonuna geldik. Sanata sahip çıkan, severek ve inanarak yapmaları açısından içimizi umutla dolduran, başta Serdar Saatman, Rüçhan Çalışkur olmak üzere, Özge Toma, Eşref Varol, Eren Kaan Atay, Eylem Kaçalin’e, sanatsal faaliyetler takipçilerine bu güzel sohbeti armağan ettikleri için teşekkür ediyorum.
Genel Yayın Yönetmeni : Murat Karakaş