More
    Ana SayfaELEŞTİRİ“Fosforlu Cevriye Yazarını Arıyor” Tiyatro Oyununu Sizler İçin Yorumluyorum

    “Fosforlu Cevriye Yazarını Arıyor” Tiyatro Oyununu Sizler İçin Yorumluyorum

    Tiyatro Simurg tarafından sahnelenen “Fosforlu Cevriye Yazarını Arıyor” tiyatro oyununu dün akşam oyunda Türk gazeteci ve yazar Suat Derviş’e hayat veren Gül Gülsün Yıldız’ın nazik daveti ile izledim.

    Mehmet Esatoğlu’nun yazıp yönettiği ve oyuncu kadrosunda yer aldığı tiyatro oyununun oyuncu kadrosunda Hale Üstün (Fosforlu Cevriye), Gül Gülsün Yıldız (Suat Derviş), Suat Oktan, Gökçe Magdala, Egemen İpek ve Selim Perek yer alıyor. Oyunculara canlı müzik performansı ile Onur Toparlak eşlik ediyor.

    Oyunun konusu kısaca şöyle; Suat Derviş ülkenin yaratıcı, üretken, fedakâr kadınlarından biridir. Kalemiyle ülkeyi yazmaya koyulmuştur. Ülke insanının mutluluklarını, acılarını, yanılgılarını, zafer ve yenilgilerini anlatarak adeta belgelemiştir. “Fosforlu Cevriye Yazarını Arıyor” tiyatro oyununda yazmış olduğu romanında var ettiği karakteriyle karşı karşıya gelişini ve sonrasını izliyoruz.

    Yoruma geçmeden önce Suat Derviş’i tanımayan yeni nesil için özet geçelim; Hatice Suat Derviş (1905, İstanbul – 23 Temmuz 1972, İstanbul), Türk gazeteci ve yazardır. Türkiye’nin öncü gazetecilerinden biri ve döneminin en üretken yazarlarındandır. Gazetecilik mesleğine Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerinde başlamış; muhabirlik, köşe yazarlığı ve editörlüğü yapmıştır. Fosforlu Cevriye ve Ankara Mahpusu başta olmak üzere otuza yakın roman, pek çok hikâye, makale, eleştiri ve çevirileri vardır. Eserleri yabancı dillere çevrilen ilk Türk yazarlardandır. Adı, toplumcu gerçekçilik ile birlikte anılır. Türkiye’den Avrupa’ya muhabir olarak giden ilk kadın gazeteci, ülkenin ilk basın sendikasının beş kurucusundan biri ve ilk başkanı, Devrimci Kadınlar Birliği’nin kurucusudur. Kadın hakları, demokrasi alanlarında mücadele etmiş bir aktivisttir.

    Hazırsanız yorumlaya başlıyorum; isminden de anlaşılacağı üzere bu tiyatro oyunu biraz absürt bir anlatıma sahip şöyle ki yazmış olduğunuz bir karakter yada romanda kafanızda hayal dünyanızda yaşattığınız karakterler bir gece ansızın kanlı canlı karşınızda beliriveriyor. Oyun esnasında müzisyen ile arada paslaşmaları da absürt bir anlatıma sahip olduğunun en belirgin kanıtı. Ancak oyun ne aşırı ağır bir dram şeklinde ne de çok komik diyaloglara sahip geneline bakıldığında çok ama çok iyi kurgulanmış bir Kara Komedi. Fantastik, masalsı, şiirsel bir anlatıma sahip müzikli bir politik tiyatro örneği gördüm dün akşam sahnede.

    Biraz metinin derin mesajlarına değineyim; Aslında oyunun en belirgin mesajı “Türkiye’de kadın olmak”. İstisnai durumlar hariç; Türkiye’de kadın olmak eşittir tarih öncesinde “kul”, ilk çağda “köle”, orta çağda derebeylik düzeninde toprakla birlikte alınıp satılabilen köle, yeni çağda köylü olmak. Oyunda açık açık anlatıldığı üzere ayağı sağlam yere basan, bu saçma düzene karşı çıkan ve düzene karşı dik duruşundan taviz vermeyen Suat Derviş’in özel hayatını, içsel dünyasını ve güçlü, penceresi her durumda açık hayal gücünü bizlere yer yer komik, yer yer duygusal ve müzik ve şarkılar ile yer yer eğlendiren biçimde seyirciye aktarıyor. Benim bu oyunu bu şekilde anlayıp yazmamda şüphesiz Mehmet Esatoğlu’nun katkısı çok büyük. Kendisi aynı zamanda oyunun lokomotifi görevini üstleniyor az sonra yeniden değineceğim. Mehmet Esatoğlu’nun şüphesiz katkısını biraz daha açayım yazmış olduğu metin benim için değilse bile çabuk sıkılan ve genelde her sanatsal etkinliği beğenmeyen tiyatro seyircisi için kendi başına oldukça ağır ve bir anlamda da oldukça politik duruşu olan bir metin. Mehmet Esatoğlu zekice bir hamle ile oyunu ağır, kasvetli bir oyun olmaktan kurtarmış. Dolayısıyla katkısı küçümsenemeyecek derecede büyük.

    Dün akşamki izlenimlerime rejiden bahsederek devam edeyim; Suat Derviş’in yaşadığı döneme çokça göz kırpan bu yönüyle nostaljik havası olan bir metin var karşımızda. Ama az önce de belirttiğim üzere nostaljik havayı hissetmemizde reji çok önemli bir rol oynuyor. Dolayısıyla itiraf etmeliyim ki yıllarını tiyatroya vermiş insanların verdikleri emeği sahnede görmek benim için paha biçilemez, tarifsiz bir his. Oyun daha çok yeni ben dün akşam ikinci sahnelenişini izledim dolayısıyla ufak tefek oturmayan hatalar gördüm. Hata da demeyelim de teknik aksaklık diyelim. ancak bir kaç oyun sonra bu oyun başyapıt olmaya aday bir oyun olacak demedi demeyin. Genel yönetim açısından sahne tasarımı, dönem kostümleri ve sahne üzerinde masasından, sobasına kadar her ince ayrıntısı düşünülmüş aksesuarları ve oyunun en can alıcı unsurlarından biri olan ışık tasarımı bana bu açıdan söyleyecek çok söz bırakmıyor.

    Geçeyim eleştirinin son halkası olan oyunculuklara; oyundaki her oyuncuyu bir kişi (Gül Gülsün Yıldız) hariç, sahnede ilk defa izlediğimi belirteyim. Genel olarak böylesi diyalog açısından oldukça keskin, zengin, yer yer temposu yükselen ve oldukça zor bir metinde her oyuncunun performansının üst düzeyde olduğunu düşündüğümü söyleyebilirim. Çalışkan tiyatro aşkı gözlerinden okunan bir ekip vardı dün akşam sahnede. Ancak Oyunun genel hikayesi gereği üç isim daha ön plandaydı Hale Üstün, Gül Gülsün Yıldız ve Mehmet Esatoğlu. Hale Üstün; oynadığı karakteri (Cevriye) son ana kadar seyirciye tüm duygusuyla yansıttı. Gül Gülsün Yıldız; Gül Gülsün Yıldız’ın oyunculuk performansını tiyatro sahnesinde ikince kez izledim, Suat Derviş’e hayat vermenin manevi yükü de şüphesiz ağır olsa gerek, bu oyunda yine oynaması zor ve zahmetli bir rolün üstesinden yılların verdiği tecrübesi ile gelmiş. Az sonra yeniden değineceğim demiştim bu oyunun lokomotifi Mehmet Esatoğlu bir kaç karaktere hayat veriyor, kimlere hayat verdiği sürpriz olsun Mehmet Esatoğlu’nun bitmeyen ve tükenmeyen bir enerjisi var ve haliyle bu enerji bizlere de geçti ve bana göre eğer oyundan keyif alarak izlediysek sebebi Mehmet Esatoğlu’nun performansıdır.

    Sonuç olarak Komedisi, dramı, canlı müzikli eğlenceli anlatımı ile zamanın tek perde 90 dakikalık oyunda zamanın nasıl geçtiğini anlamıyorsunuz. A’dan Z’ye tüm ekibi tebrik ediyorum ajandanıza not alın, ilk fırsatta gidin ve izleyin diyerek yorumumu burada sonlandırıyorum.

    Genel Yayın Yönetmeni : Murat Karakaş

    CEVAP VER

    Lütfen yorumunuzu giriniz!
    Lütfen isminizi buraya giriniz

    Yeni İçerikler