1930’lu yılların Fransa’sında yalnızlık ve insan ilişkileri üzerine dikkat çekici bir eser olan “Eski Dilden Seul (Yalnız)” tiyatro oyunu dün akşam Oda Tiyatrosu’nda prömiyer yaparak tiyatro seyircileri ile buluştu. Sanatsal Faaliyetler olarak heyecanlarına ortak olmak için oradaydık.
1931 yılında Henri Duvernois’in kaleme aldığı, Kaan Erkam’ın çevirisini yaptığı ve Beste Hoşses’in yönettiği oyunun oyuncu kadrosunda Onur Ovalı, Beste Hoşses, Hilal Alp ve Akif Yaşar yer alıyor.
Sıkıcı ve kötü bir şair daha sıkıcı arkadaşı, neşeli ve vefakar bir hizmetçi ve de asil bir genç dul Madam Elladellaponte. 1930’lu yılların Paris’inde, korkunç döküntü bir şair evinde geçen bu naif ve neşeli ve de kısacık oyun size hoş vakit geçirtecek.
Yoruma geçmeden önce tanımayanlar için oyunun yazarı Henri Duvernois kimdir kısaca tanıtalım dilerseniz; Henri Duvernois (gerçek adı Henri-Simon Schwabacher), 4 Mart 1875’te Paris’te Macar bir baba ve Hollandalı bir annenin çocuğu olarak doğan Fransız senarist, yazar ve oyun yazarıdır. On bir yaşındayken elmas tüccarı olarak çalışan babasını kaybetti. Ortalama eğitimin ardından on yedi yaşında, o zamanın ünlü bir koleksiyonu olan “Bibliotheque Charpentier”in sekreteri olarak geri döndü. Daha sonra gazeteci oldu ve aralarında Le Journal, Le Matin, Fémina, Comoédia, Candide ve hatta L’Illustration’un da bulunduğu çok sayıda gazete ve dergiyle işbirliği yaptı. 1931 yılında Henri Duvernois’in kaleme aldığı “Eski Dilden Seul (Yalnız)” tiyatro oyunu, 1958 yılında Ankara Deneme sahnesi tarafından sergilendi ama kısa oluşu yüzünden “KANTİNİ YOK” denilerek kaldırıldı.
1930’larda Fransa önemliydi çünkü Almanya’nın komşusu ve rakibiydi. Kıta Avrupa’sındaki en büyük güç oydu. Fransa da 1930’lara çalkantılı bir demokrasiyle ve keskin ideolojik tartışmalarla girdi. Bu tartışmalar hem Komintern’in stratejisini değiştirecek hem de Halk Cephesi’nin kuruluşuna götürerek Fransa’yı aşan bir umut ve dalga yaratacaktı. 1929 Krizi sonrası Avrupa’da ve elbette Fransa’da 1930’ların bunalımlı yılları sadece ekonomik değil ideolojik ve siyasi olarak da büyük bir dinamizme, kaotik bir gerilime neden oldu.
Kaynaklardan almış olduğum bilgileri aktarmış bulunuyorum ve hazırsanız yorumlaya başlıyorum; “Eski Dilden Seul (Yalnız)” hakkında; ilk olarak, sahne gözlemimden yola çıkarak genel anlamda Henri Duvernois, 1930’ların bunalımlı yılları arasında sıkışan insanların yalnızlığını ve o dönem Fransa’sında insanların genel yaşam tarzını anlatan, seyircilerini ciddi meseleler üzerinde öznel ve nesnel odaklı, olaylara perspektif bir şekilde bakmalarına teşvik etmek adına oldukça eğlenceli bir dil kullanarak yazmış. Yazarın cevap hakkı olmadığından ne anlatmak istediğini soramasam da kafamda, yazarın kendisini, o dönemde kendi yaşadıklarını ironik bir dille anlatmış olması canlandı. Ama benim süresi az olan tadı damağımda kalan oyunda ana fikri çok hoşuma gitti diyebilirim. Kaynaklardan almış olduğum bilgiler doğrultusunda o zamanlar da dünya üzerinde çirkinlik ve kötülük hakimken insanlar birbirlerine olan nezaketini bozmuyormuş ve daha da önemlisi o dönemdeki erkekler şimdiki erkekler gibi çok afedersiniz kadını sadece seks objesi olarak görmüyormuş, aşklar masum, insan sevgisini içlerinde kaybetmemiş insanlar varmış.
Rejiden devam edelim; anlatmak istediğini kibar ve naif bir dil kullanarak, Kaan Erkam’ın çevirisi ile oldukça eğlenceli biçimde anlatan, Henri Duvernois’in metnine yönetmen koltuğundaki Beste Hoşses’in kendi yorumunu da katarak, metnin hakkını vererek başarılı bir şekilde sahnelediğini düşünüyorum. Oyun süresi kısa olmasına rağmen kısa bir oyun için çok fazla demeden büyük bir özveri ile hazırlanan dekor ve kostümleri takdire şayan.
Yönetmen koltuğundaki Beste Hoşses’in, oyundaki tüm karakterlerin kusursuz bir performansla hayat vermesi için elinden gelen çabayı gösterdiği oyunu izlerken net biçimde belli oluyor. Beste Hoşses’i en sona bırakacağım. Sahne gözlemimden yola çıkarak Hilal Alp’in oyunculuk anlamında bir potansiyeli olduğunu ve şu an doğru insanlarla doğru yerde olduğunu düşünüyorum. Onur Ovalı ve Akif Yaşar için sahneye çok yakıştıklarını düşündüğümü söyleyerek başlayabilirim, bana göre sahne sempatileri ve doğal oyunculukları ile seyirciyi kendi tarafına çekmeyi başardılar. Beste Hoşses’i en sona bırakacağım demiştim sebebini birazdan anlayacaksınız; Beste Hoşses’i sona saklamamın iki nedeni var. Birincisi az öz önce bahsettiğim rejisi, ikincisi de karakteri yorumlama tekniği Matmazel Frutte karakaterini öyle bir yorumlamış ki yorumlama tekniği karşısında şapkamızı çıkarıp önünde saygıyla eğilmemek neredeyse imkansız.
Aldığım bilgilere göre “Eski Dilden Seul (Yalnız)” tiyatro oyunu her Pazartesi saat 20:30 oda Tiyatrosunda olacakmış Ajandanıza kayıt edin ve ilk fırsatta izleyin.
Genel Yayın Yönetmeni : Murat Karakaş