Rusya’nın siyasi ve toplumsal sorunlarını eserlerinde eleştiren ve büyük beğeni toplayan Nikolay Gogol’un en önemli öykülerinden biri “Bir Delinin Hatıra Defteri” tiyatro oyununu Rusya Arkhangelsk Uluslararası Tiyatro Festivali’nde büyük beğeni toplayan, “2015 Uluslararası Anton Çehov Tiyatro Festivali”nde 8 Eylül 2015 tarihinde Rusya’da “Türkçe” oynanmış ve “Rus Oyununu En İyi Yorumlayan Tiyatro” olarak ödül alan Erdem Topuz’un Rejisiyle ve sahne performansıyla 22 ocak pazar akşamı şişli cevahir sahnede nihayet izleyebildim.
Oyunun konusu kısaca şöyle; Çar I. Nikolay devrinde yaşamış küçük bir devlet memuru olan Aksenti İvanoviç Popriçin’in ruhsal gelgitlerle başlayan ve akıl hastanesine kapatılmasıyla sonuçlanan yaşamını konu alır. Sıradan bir memur olan Popriçin’in hayatı, şube müdürünün kızına âşık olmasıyla değişir. Günlerini Sofi’yi takip ederek geçirmeye başlayan Popriçin’in tek istediği genç kızın, kendi varlığından haberdar olmasıdır. Ancak, aralarındaki sınıf farkı Popriçin’i umutsuz bir aşka mahkûm ederek ruhsal bozukluğunun derinleşmesine neden olur.
Hazırsanız yorumlaya başlıyorum; Kimilerine göre tek kişilik oyunlar masrafsız olduğu için tercih ediliyor yani kendini bilmez sanattan en ufak bilgisi olmayan bazı kesimler kendilerini eleştirmen sanıyor. Bana göre tiyatro sahnesinde tek başına seyirci karşısına çıkmak zaten başlı başına delilik. Neden mi? birincisi çok kadrolu oyunlarda ezberin bellidir. İkincisi eğer ezberinde yada canlandırdığın karakterde hata yaparsan ekip arkadaşın hemen müdahale eder ve senin hatanı kapatır. Üçüncüsü ve bana göre en önemlisi sahnede tek başınasın seyirci ile birebir muhattapsın dolayısıyla sahne performansın gerçekten etkileyici olmak zorunda. Aslında bir önemli nokta daha var eğer metne hakim değilseniz içinizde hissederek oynamanız zorlaşır sahne performansınız ne kadar iyi olursa olsun siz yaşayamazsınız, seyirciye de yaşatamazsınız.
Biraz metnin içerdiği mesajlara değineyim; Aslında hemen hemen her yazar, kafasında kurgulayarak yazar. Ancak yazdıkları öykülerin çıkış noktası genelde kendi hayatlarıdır. Rus yazar Nikolay Vasilyeviç Gogol gibi bir yazarın, zekâsını ve hicivli yazım tarzını deneyimleme şansı bulduğumuz. “Bir Delinin Hatıra Defter”i isimli öyküsü memur olarak çalıştığı günlerden etkilenerek yazdığı bir öykü. Rusya ve onun dünya siyasetindeki rolü hepimiz için malum özellikle de bugünlerde. Rusya hiçbir zaman Modernleşmeyi kaldıramayan bir ülke olarak biliniyor. Modernleşmenin yol açtığı sosyolojik ve psikolojik sorunlar zamanla Rus siyasi yaşamında da önemli etkiler yaratarak gözle görülecek şekilde belli olan olan Batı karşıtı hareketlere dönüşmüş. Batı ile yarışma çabasında olan Rusya’yı en iyi anlatan metinlerden biri var karşımızda. Devlet memuru olan, başarısız olduğu için küçük düşürülen ve eleştirilen kahramanımız, hayatını, işini ve çevresindeki insanları günlüğü aracılığıyla kimi zaman mizahi, yoğun olarak ise dramatik bir şekilde anlatıyor. İnsanı delirten yada yaşamdan soğutan nedenler nelerdir? sorusuna yanıt aratıyor.Aslına bakarsanız, Kahraman çıldırdıkça, hayatı sorgulamak için toplumsal bilincin yokluğunda gerçeği düşüncelerine göre ters biçimde şekillendirmesi. Karakterin bakış açısından anlatılış biçimi ve günlük olayların geçmiş zaman anlatımı ile şimdiki zamanda bunlarla ilgili düşüncelerin ve çağrışımların kayıtlarını gelişigüzel bir şekilde karıştırması. İrrasyonel bir biçimde sahnede seyirciye aktarması açısından bana göre mükemmel bir hikaye.
Rejiden bahsedelim kısaca; Erdem Topuz işini gerçekten ciddiye alarak çalışan seyirciye hep en iyisini sunmak için kendince büyük çaba sarf eden bir yönetmen. Zaten yaptığınız ne olursa olsun severek yaparsanız, er yada geç meyvesini toplarsınız. Ben şu ana kadar rejisini üstlendiği 3 oyunu izleme şansı buldum. Benim kendi görüşüm, rejisiyle sahnelediği her oyuna gereken titizliği her ayrıntısında gösterdiği yönünde. Zaten mükemmele giden yolda büyük mesafe katetmiş ve Rusya’dan ödülle dönmüş.
Evet beklenen ana geldim oyunculuğa, sahne performansını uzun zamandır merak ediyordum heyecanla koltuğuma oturdum ve her zamanki gibi bir an gözlerimi ayırmadan, Erdem Topuz’un sahne performansını izlemeye başladım. Tamamen sahne gözlemlerime dayanarak rahatlıkla söyleyebilirim ki sahnede tamamen dış dünyayla bağlantıyı kesen bir oyuncu gördüm. Size bakıyor ama aslında baktığı siz değilsiniz. Öyle kopuyor ki sahne ve seyirci umurunda değil. Bence biz izleyicilerini etkisi altına almasının en önemli sebeplerinden biri bu. Olağanüstü etkileyici bir sahne performansı var. Popriçin’in kızgınlığının altında yatan ezilmişlik, alaya alınmışlık, kırgınlık, kendine güvensizlik, sevgisizlik vb. Tüm hislerin her birini duygudan duyguya geçerken, kendinden geçerek bizlere yansıttı.
Abarttığımı düşünen herkese, not alın ve kendiniz deneyimlemek için izlemeyi ihmal etmeyin diyerek yorumum burada sonlandırıyorum.
Genel Yayın Yönetmeni : Murat Karakaş