Epik tiyatronun başarılı bir örneği “Şu Şahane Ahmaklar” tiyatro oyununu dün akşam Cevahir Sahne’de izleme fırsatı buldum.
İsmail Kurt’un kaleme aldığı, Tuğrul Şenol Önsel’in yönettiği tiyatro oyununun oyuncu kadrosunda İsmail Kurt, Tuğrul Şenol Önsel, Sevim Erdoğan, Berk Kaçar, Elçin Bektaş yer alıyor.
Oyun Özeti; basit bir kaza koskoca bir gezegeni yaşanmayacak hale getiren bir nükleer savaşa nasıl dönüşebilir. Vurdumduymaz memurlar, sadece kendi çıkarını düşünen bürokratlar, adaleti sağlamak yerine kendi paçalarını kurtarmaya çalışan hakimler, beceriksizliklerini örtmek için savaş çıkarmaktan başka bir yol bilmeyen siyasetçiler, habercilik değil borazancılık yapan medya, silahçılar ve daha niceleri bir araya gelirse bal gibi de dönüşür.
Yorumlamaya başlıyorum; Tiyatronun temel misyonu toplumu eğitmektir bunu yaparken bu misyon doğrultusunda bazen ağır bir dram, bazen komediye başvurur. İsmail Kurt’un kaleme aldığı oyun konusu bakımından gerçekten ilgi çekici ve gayet hareketli bir temposu var ve absürt unsurları ile seyircisini eğlendirmeyi, güldürmeyi başaran bir komedi ancak bunun yanında düşündürmeyi ihmal etmiyor keskin bir mizah diliyle yazılmış. Nükleer savaş, soğuk savaş, iç savaş, dini savaş (cihad, haçlı seferi), dünya savaşı, gerilla savaşı, biyolojik savaş, o savaş, bu savaş, şu savaş artık bir sonu olmalı bu savaşların. Bu kocaman dünyada kardeşçe yaşamak, paylaşmayı bilmek, ben değil biz anlayışı ile hareket etmek varken neden savaşıyoruz. Tüm insanlığın ihtiyacı olan en önemli kavram barıştır. Barış içinde yaşamak, dünya üzerindeki yaşamı çok daha anlamlı kılan bir unsuru oluşturmaktadır. Bana göre kinden, nefretten, hırstan, riyakarlıktan ve öfkeden beslenen insanlara bir sesleniş niteliğinde “Şu Şahane Ahmaklar” tiyatro oyunu ayrıca ismi de gayet manidar ana fikir olarak “savaşmak ahmaklıktır” diyor oyunun yazarı İsmail Kurt. Komedi yoluyla insanların gözünü açmanın daha etkileyici olacağını düşünmüş ancak ana fikrin dışında ders niteliğinde daha pek çok mesaj var.
Geldik yine en sevdiğim kısma benim farkımı bilen insanlar benim sadece oyunu izlemediğimi bilir bu yüzden beni davet ederler sahne üzerindeki en küçük ayrıntıyı bile gözünden kaçırmayan bir tiyatro eleştirmeniyim rejisi bakımından değerlendirecek olursam, sahneleyen Tuğrul Şenol Önsel, bana göre durmak bilmeyen bir tempoda seyirci ile arasındaki bağını hiç koparmayan modern yapılı bir reji ile dikkatleri çeken kurguyu iyi çözümlemiş ve başarılı bir şekilde yorumlamış. Bütün açılardan değerlendirildiğinde harika bir oyun var karşımızda. Epik tiyatroya yakışır bir reji uyguladığı da açık ve net olarak gözle görülüyor. Dekor ilk gözüme çarpan detay oldu puzzle ile kurulmuş işte size önemli bir detay neden puzzle? puzzle(yapboz) yapılma aşamasında karışık, anlamsız ve birbirinden bağımsız gibi duran parçaların bir araya getirilmeye, bütünlük oluşturmaya yardımcı olan bir oyuncak ve aynı zamanda paylaşmayı öğretir. Ve bu oyunda puzzle ile kurulan dekor barış içinde yaşamak, dünyayı, hayatı paylaşmak varken neden savaşıyoruz diyor bize aslında. Bunun dışında kostümler ve ışık, ses tasarımı görevini yerine getiriyor. Metni ve yönetimi bakımından bol öz eleştiri içeren, şarkı ve danslar ile dolu, her açıdan büyük emekle hazırlanmış olduğu belli, bence söylenecek söz bırakmamış bir gösteri izliyoruz sahnede. Bunlara ek olarak son bir şey daha söylemek istiyorum, tiyatro geçmişten günümüze kadar güncel kalabilmişse bundaki en önemli etken her zaman yeniliğe açık olmasıdır dolayısıyla başarısızlığa uğramaktan korkmaksızın cesur denemeler yapmak gerekli diye düşünüyorum bu açıdan baktığımda da başarılı bir yönetmen gördüm sahnede.
Oyunculukları da kendimce değerlendireyim; Konusu itibarı ile absürd ama bir o kadar da söyleyecek sözlerini esirgemeyen bir metin ile ilerleyen bir oyun dolayısıyla dün akşam harika performanslar izledim. Sahne üzerinde İsmail Kurt, Tuğrul Şenol Önsel, Sevim Erdoğan, Berk Kaçar, Elçin Bektaş’ı sahnede ilk defa izledim bana sorarsanız oyuncuların birbirleri ile iletişimleri ve tüm oyuncuların kendi aralarındaki paslaşmaları mükemmel derecede denilebilir. Hala izlemediyseniz ajandanıza kayıt edin ve ilk fırsatta izleyin diyerek yorumumu burada sonlandırıyorum.
Genel Yayın Yönetmeni : Murat Karakaş