More
    Ana SayfaELEŞTİRİEntropi Sahne tarafından Sahnelenen Nazım Hikmet'i Anlatan "Ran" Tiyatro Oyununun yorumu ile...

    Entropi Sahne tarafından Sahnelenen Nazım Hikmet’i Anlatan “Ran” Tiyatro Oyununun yorumu ile sizlerleyim

    Şimdiye kadar pek çok Tiyatro Oyununun yönetmenliğini yapan başarılı tiyatro sanatçısı Yurdaer Okur, tarafından 2015 tarihinde kurulan özel tiyatro Entropi Sahne’nin hazırladığı. Yurdaer Okur’un Uyarlayıp Sahnelediği Nazım Hikmet’i Anlatan “Ran” Tiyatro Oyununu 1 Temmuz Cuma akşamı Cevahir Sahne’de izleme fırsatı buldum.

    Konusundan kısaca bahsedecek olursak ; İlk gençlik yıllarından itibaren edebiyat, sanat ve siyaset ortamında kendini entelektüel olarak geliştirerek şiir yazan, dergi çıkaran, roman ve tiyatro oyunları yazan Nâzım Hikmet’in Bursa Cezaevi’nde yazdığı mektuplardan, “Benerci Kendini Niçin Öldürdü” oyunundan, “Yürümek, Hasret, Nereden Gelip Nereye Gidiyoruz, Salkımsöğüt” gibi şiirlerinden parçalarla kolaj bir metin olma özelliği taşıyor.

    Ve geçelim dün akşamki izlenimlerime; Öncelikle kurgusu itibarıyla alışılagelen Tiyatro metinlerine pek benzemediğini söyleyerek başlayabilirim. Bu oyun başyapıt olmaya aday bir Tiyatro oyunu bana göre. Pek çok katman Yurdaer Okur tarafından ustalık ile iç içe geçmiş. Kendi namıma söylüyorum. Sahnede farklı bir deneyim yaşadım. Oyunun derdini anlamanın verdiği huzur ise bambaşka bir keyif uyandırdı bende. Çünkü anlatış biçiminde her hangi bir eksiklik görmedim sahnede izlerken.

    Ekrandan ve Beyaz Perdeden takip ettiğim Yurdaer Okur’u sahnede ilk defa izlemek büyük keyif oldu benim için. Türk şiirini dünyaya tanıtan büyük şair Nâzım Hikmet’in kendi dünyasına çıktığımız yolculukta. Rejisinin ve performasının biz izleyenlerine sahneden yaydığı enerjinin harikulade bir şekilde yansıdığını düşünüyorum.

    Birazda tekniksel açıdan inceleyelim dilerseniz; Şiirlerden uyarlanan oyunları görmek bana keyif veriyor mu? Cevabım Evet. Sebebi ise şiir gibi güçlü bir silahın son derece güçlü bir metne çevrilmesi ve sahne üzerinde sahnelemek için oldukça zor bir metnin başarılı bir şekilde sahnelendiğini görmek inanılmaz bir deneyim. Bunun yanı sıra bir de Nazım Hikmet‘in şair dili ile kurguladığı kendi dünyası eklendiğinde sahnelenmesi daha da güç oluyor. Yurdaer Okur bu noktada yalın bir sahne tasarımı tercih etmiş. Sayılı dekor nesnesi ile daha çok kendisinin bireysel performansına dayalı bir sahneleme ortaya çıkarmış. Ancak tek kişilik bir oyun olmasına rağmen Taylan Aygar’ın viyolonsel ile eşlik ettiği müziklerin de ruhumuza işlediğini de söylememek olmaz. Ve tabi ki tek kişilik oyunların olmazsa olmazı ışık geçişleri de gayet uygun ve duyguyu seyirciye bire bir aktaracak cinsten abarttığımı düşünenler olacak yorumu okuduktan sonra. İzleyince daha iyi anlayacaksınız beni.

    Son olarak her açıdan Yurdaer Okur’un gayet incelikli bir biçimde çalıştığını sahnede görmek için bile gidip izlenilmesi gereken bir seyirlik. Ayrıca Okur, oyunun formatı gereği sahneyi tamamen, sahnede hiç durmadan nefes almadan hareket ederek kullandı. Gözlemlerimi yine sizlere aktardım.

    Başyapıt olmaya aday bir Tiyatro oyununu izleyen seyircilerin pişman olmayacağını düşünüyorum. Ajandanıza not almayı unutmayın ve kesinlikle izleyin bence.

    Genel Yayın Yönetmeni : Murat Karakaş

    CEVAP VER

    Lütfen yorumunuzu giriniz!
    Lütfen isminizi buraya giriniz

    Yeni İçerikler