More
    Ana SayfaELEŞTRİEngin Alkan rejisiyle sahnelenen "Tarla Kuşuydu Juliet" isimli Oyunu Sizler İçin Yorumluyorum

    Engin Alkan rejisiyle sahnelenen “Tarla Kuşuydu Juliet” isimli Oyunu Sizler İçin Yorumluyorum

    Ezop Sahne prodüksiyonu ve Engin Alkan rejisiyle sahnelenen “Tarla Kuşuydu Juliet” isimli Oyunu Trump Kültür ve Gösteri Merkezi’nde sizler için izleme fırsatı buldum. Pandemi sonrası izleme imkanı bulamadığım oyunları izlemek benim için büyük bir keyif.

    Oyunun yazarı uluslararası olarak yakın tarihin en büyük hicivcilerin den biri olarak kabul edilen. Mizah ve hicvin evrensel olduğunu kanıtlayan. Genellikle aşk, evlilik, din, toplum ve sanat gibi evrensel genellikle gerçekçi ve gündelik olanı ele alan temalara dokunan oyunlar yazan Ephraim Kishon. Çeviri ise daha önce pek çok başarılı çeviriye imza atan Hale Küntay’a ait.

    Yoruma başlarken “Tarla Kuşuydu Juliet” isimli Oyunun William Shakespeare’in ünlü tiyatro eseri Romeo ve Juliet’e alternatif bir son üzerinden Dahiyane, farklı, modern ve mizahi bir dille yaklaşan müzikal komedi olduğunu söyleyebilirim. Romeo ve Juliet’i bilirsiniz ailelerinin birbirlerine olan düşmanlıklarından dolayı birlikte olamayan iki aşık trajik bir şekilde intihar ederek yaşamlarını sonlandırırlar. Bizim dün akşam izlediğimiz oyun ise Romeo ve Juliet’in intihar etmeyip, beraber olsalar nasıl bir hayat yaşayacaklarını anlatmaya çalışmış. Çift evlendikten sonra yıllar geçmiş, büyük bir sefalet içindeler. O dillere destan aşklarından eser kalmamış. Neredeyse Her gün kavga eden çiftin, Öyleki birbirlerine karşı sergiledikleri tahammülsüzlükler kimsenin hayal bile edemeyeceği boyutlardadır. Kızları büyümüş ve başına buyruk asi bir kız olmuştur. Artık anlaşamamaktan şikayetçi olan çift ayrılmaya karar vermişken. Oyunun yazarı olan Shakespeare’in mezarından çıkıp gelerek olaylara müdahale etmesiyle durum oldukça komik ve eğlenceli hale geliyor bizler için. Evlilik kurumunun özünü hem ciddiyetle hem de mizahi bir şekilde inceliyor. Ayrıca renkli bir şarkı ve dans mozaiği aracılığıyla anlatılıyor olması da keyifli zaman geçirmemizi sağlıyor. Aslına bakarsanız arkaplan da verdiği mesajlar için kurgulanmış.

    Juliet karakterini canlandıran Sevinç Erbulak (Juliet & Dadı) ve Aynı zamanda oyunun yönetmeni olan Romeo karakterini canlandıran Engin Alkan (Romeo & Rahip) Tiyatro geleneklerine uygun olarak iki farklı karakteri daha canlandırdılar. Shakespeare’i Fatih Al ve evin küçük kızı Lukretia’yı Mert Şişmanlar canlandırdı. Oyunculuklara az sonra yeniden değineceğim.

    Öncelik olarak rejiden bahsedelim. Oyunun yönetmeni Engin Alkan’ın oyuna ince dokunuşlar ile yenilikçi bir yorum kattığı, daha oyun başlamadan kendini belli ediyor. Ama o kısım oyunu izleyeceklere sürpriz olsun. Az önce arkaplan da verdiği mesajlar için kurgulanmış demiştim. Çocuk gelinleri, dini bahane ederek yapılan ahlaksızlıkların normalmiş gibi karşılanmasını eleştirmesi açısından önemli. Sahnede bir evin mutfağını görüyoruz ve bir Mutfakta olması gereken her şeyin sahne üstünde eksiksiz gördüğümüz Dekor tasarımı Cihan Aşar’a ait.

    Osman Aktan’ın tasarladığı ışık geçişleri göz yormuyor. Nihal Kaplangı imzalı kostümler oyunun eski dönemine gönderme yapıyor. Murat Bavli’ye ait müzikleri oyuncular bizzat kendileri değişimli olarak sahnede çalıp söylediklerinden daha bir eğlenceli hale geliyor.

    Ve beklediğiniz ana geldim oyuculuklardan da kısaca bahsedelelim. Genel olarak her oyuncunun performansının üst düzeyde olduğunu söyleyebilirim. Sevinç Erbulak; Taşıdığı soyadına yakışan bir performans sergiliyor. Muhteşem ve enerjik performansını izledim. Kendi adıma çok eğlendim. Fatih Al; Dünyanın en iyi dram oyun yazarı olarak anılan William Shakespeare’in komik yönünü zaman zaman seyircinin arasına dalarak başarılı bir şekilde yorumlamış. Engin Alkan; Hem yönetip hem iki farklı karakteri canlandırmak arada da seyirciyi oyuna dahil etmek kolay değil. Bitmeyen ve Tükenmeyen bir enerjisi var ve bu enerji bizlere de bir şekilde geçiyor. Mert Şişmanlar; Sahnedeki enerjisi, içtenliği ve samimiyeti salonda izleyen seyircilerin tümüne geçti.

    Sonuç olarak Yaklaşık iki saat süren oyunun yüksek temposu dolayısı ile zamanın nasıl geçtiğini anlamıyorsunuz. Tekrar davet edilirsem hayır demem.

    Genel Yayın Editörü : Murat Karakaş

    CEVAP VER

    Lütfen yorumunuzu giriniz!
    Lütfen isminizi buraya giriniz

    Yeni İçerikler