Bu seferki röportajımızın konuğu Dilek Uluer, Kendisini yakından tanımak istedik ve bu kadar güzel ve özel bir insan yapan özelliklerini keşfe çıktık. Keyifli bir röportaj gerçekleştirdik.
Yeni Nesil Sanat Severlere Biraz Kendinizden Bahseder Misiniz?

“İstanbul’da yaşayan ailemin dördüncü çocukları olarak Adana’da doğdum ama yaşamım ailemin İstanbul’da oturmasından dolayı da İstanbul’da devam etti. Çocukluğum ve ilkokul üçüncü sınıfa kadar öğrenciliğim İstanbul’da geçti. Ailemin Adana’ya taşınması nedeni ile diğer öğrenim yıllarım Adana’da devam etti ve A.K.L Fen bölümü mezunuyum. 1981 senesinde tekrar temelli İstanbul’a döndük ve İş hayatıma 1981 senesinde İstanbul’da başladım. 1991 senesinde evlendim. Mesleğim olan Tekstil sektöründeki Genel Müdürlük ve İhracat & İthalat danışmanlığımın yanında; gönül verdiğim tiyatro oyunculuğuna 2008 senesinden başlayıp halen devam etmekteyim”.
Sizi Tiyatroya Yönlendiren Şey Ne Oldu Hayatınızda?

“Sanat’a çok yatkın büyüdüm. Daha küçücük bir çocukken evde şarkı söylerdim, taklit yapardım ve çok eğlenirdim. Kendimin bu yönleri ile. Ama hiç bir zaman aklımda oyunculuk yoktu. Olsaydı eğitim hayatım başlarda bu yönde olurdu. Bambaşka bir meslekte Tekstil sektöründe planlama müdürü, imalat müdürü, ihracat ve ithalat müdürü en sonda da genel müdür olarak çalıştım. Beni Tiyatroya yönlendiren tek sebep Şairler Mezarlığı’ının içinde gizli, ama şu an detaya girmek istemiyorum. Bu detaya yeni sezonda değineceğim o da vakti zamanı geldiğine inandığım gün olacak .Belki bir röportaj, belki bir söyleşi, belki de bir konferans ile konservatuarın oyunculuk bölümünde oynayan meslektaşlarıma anlatmalıyım. O zaman tüm oyuncu meslektaşlarıma feyz olması ve oyunumuzu izleyenlerin de “Şairler Mezarlığı” hakkında daha da aydınlanması amacındayım”.
“Şairler Mezarlığı” İçin Neler Söylemek İstersiniz?

“Çok şey söylemek isterim tabii ki, anlatmak için uzun zamana ihtiyacım var. Neden mi ? İlmek ilmek her bir cümleyi konuşmak gerek çünkü. Anlatılıp geçilecek bir metin değil “Şairler Mezarlığı”. Oyunumu anlamak için yani daha derinden anlamak için ben izleyici tarafında olsaydım minimum iki kez gelirdim oyuna. Hatta metni rica ederdim, ona zaman ayırıp defalarca okurdum. Ama kısa ve öz “Şairler Mezarlığı” benim için iyileşmektir. “Şairler Mezarlığı”, tabii ki arafı ve ölümden sonrasını görmediğim halde, nasıl olabileceği hissini bana yaşatıyor. Yani oyundaki bu hissime sarılıyorum. Dilek öldüğünde bence aynen “Piraye” karakteri ne hissediyorsa onu hissederdi diye düşünüyorum. Bu o kadar gizemli ki anlatabilmem mümkün değil. Oyunda o kadar çok anlar var ki ölmeden önce tutkularımı özgür bırakmaya özen göstermeme sebep oldu. Oyunum yol arkadaşım ve rehberim konumunda, iyi ki değerli yazarımız Ersin Doğan bey’in kaleminden benim için dökülmüş. Şükür ve minnet ile teşekkür ederim kendisine”.
Sanata Olan İlgi Hangi Ülkede Daha Fazla Size Göre Türkiye’de mi? Avrupa’da mı?

“Sanata olan ilgi tabii ki Avrupa ülkelerinde daha bariz, ne zaman yurt dışında tiyatro oyunu izlemek istesem, uzun kuyruklara şahit oldum. Biz maalesef tiyatro oyunlarımızın bilet satışında ciddi zorlanmaktayız. İnsanların öncelikleri var ve her zaman ikinci plana düşen duruma şahidiz bilmem anlatabiliyor muyum? ki hak veriyorum izleyicilerimize o da ayrı bir konu. Türkiye’de sanatsal faaliyetler de bir hayli yol alındı ama tam istenen seviyeye ulaştı mı? ve neden ulaşamadı bunlara değinilmeli. Bu konu üzerine çok uzun uzun konuşulabilir. Öncelikler arasında olmalı sanat ama şu an ekonomik koşullar vs. Bunda maalesef çok uygun değil. Ama başka yollar izlenebilsin isterdim Oyunlar oynansın, izleyenler bütçe düşünmeden programlar yapabilsin isterdim… Kim bilir bir gün belki olabilir !!!!!!”
Edebiyatla Aranız Nasıl?

“Edebiyat ile aram iyidir veya kötüdür demek değil bu sorunuzun cevabı ama şunu söyleyebilirim özet ile. Edebiyat bana göre Sanattır. İfade edebilme sanatıdır. İçimde yaşadığım duygularımın, kopan fırtınalarımın yazarak veya konuşarak dışa vurumu için kullandığım bir yöntemdir. Hayatımın bir döneminde yazmama neden oldu, bir döneminden sonra da oynamama (Detayı yeni sezonda anlatacaklarımın içerisindedir)”.
Neden Tiyatro?

Yaşayamadıklarımı yaşamak, söyleyemediklerimi söylemek, kendime değer vermek en önemlisi İyileşmek için tiyatro. Tiyatro ve oyunculuk “Tutku” ve “Aşk” benim için .
“Tiyatro Ahenk” İçinde Yer Almak Nasıl Bir Duygu?

“Bu duygu anlatılmaz yaşanır, “Tiyatro A.H.E.N.K” adı ile çok özdeşleşmiş bir yapı. Ekip inanılmaz çalışkan ve ekip içerisinde uyum tartışılmaz. Ama benim için en değerlisi yaşım ve yapımdan dolayı olmaz ise olmazım Saygı, bu çok fazlaca A.H.E.N.K Tiyatro’da var. Dolayısı ile kendimi de bu yapının bir parçası olmaktan dolayı çok şanslı hissediyorum, mutluyum”.
Aynı Zamanda Disiplinli Bir Eğitmen Olduğunuzu Biliyoruz Özellikle Tiyatroya Yeni Yetenekler Kazandırmak Ve Onlar İle Çalışmak Nasıl Bir Duygu?

“Çok teşekkür ederim bu eşsiz yorumunuz için, değerli eğitmenlerim oldu ve onların bana kattıkları ve hayat tecrübem ile tüm kazanımlarımı yeni yeteneklerle paylaşmak müthiş bir duygu, ne mutlu bana. Ayrıca oyunculuk eğitiminin öncesinde her bireyin aslında yaratıcı drama çalışmalarını deneyimlemesini arzu ederim. Bunun da ilk okul döneminde başlaması muhteşem bir şey hayata dair. Sonrası hayali oyuncu olmak olan yeteneklerin yolunda destek olabilmek ve deneyimlerimi paylaşmak tabii ki muhteşem bir duygu. Ve hayali oyunculuk olan tüm yeteneklerin yollarının açılması en büyük arzum. Şu da ayrı bir gerçek , çalıştığım arkadaşlarıma hep söylerim bazı insanlar doğuştan oyuncu doğarlar, ama bazı insanlar da çok çalışarak iyi oyuncu olur. Yani hep ama hep çalışmak gerektiğini vurgularım”.
Tiyatronun Hayatınızdaki Yeri Nedir?

“Tiyatro, yani oyunculuk olmazsa olmazım, nefes alma şeklim diyebilirim. Ben karaktere can verirken kendimden geçiyorum. Mutlu olduğum bir başka an daha yok bu hayatta, yani o denli önemli bende. Oyunculuk yapmazsam kendimi çıplak, tiyatro metni çalışmazsam eksik hissederim. Can verdiğim her karakteri yaşamış olmamın tesadüf olmadığını düşünüp iyileşiyorum. İzleyenlerimizin de izledikleri karakterlerde kendilerinden bir şey bulmaları ve bunu bizimle paylaşmaları inanılmaz değerli. Bilmem anlatabildim mi?”
Türk Seyircisinin Tiyatro Ve Sahne Sanatlarından En Büyük Beklentisi Nedir Sizce ?

“Tiyatro ve Sahne sanatlarının tamamında seyirci beklentileri farklılıklar gösterir. Mesela, Tiyatro seyircisi oyuncudan metne, sahneden dekora kadar değişkenlikten memnun kalıyor bence. Çünkü ben kendimi seyirci tarafında konumlandırdığımda böyle düşünmekteyim. Yenilikçi ve “In your face” (yüzünüze karşı) olması , kalıplaşmış dekor veya sahne tasarımının dışında bir şeyler görmek ve oyunu izlerken amacına ulaşması bana iyi hissettiriyor. Bir oyun izlerken dinamiğin canlı olması. Diğer bir deyimle topun yere düşmemesini arzuluyorum. Aksi olduğunda kendime sorular soruyorum cevapsız kalırsa, eeee ne oldu şimdi dediğimde keyfim kaçıyor. Ayrıca sadece izlemek değil de oyunun parçası olmak dahil olmak istiyorum. Bu da sadece izleyip geçmek değilde oyunun neresindeyim, oyundaki mesele benim de meselem mi ? Yani sadece bireysel olmamakla beraber içinde yaşadığımız coğrafyada toplumsal konularımıza ne kadar ışık tutmakta görmek istiyorum. Yani seyirci olarak sahnede ne görmek istiyorum benim için temel soru ve çok önemli, nasıl algıladığımızda ayrı önem taşıyor tabii ki. İzleyicilerimizin çoğunluğu bu duygular içerisindedir diye düşünüyorum”.
Genel olarak Tiyatro Seyircisinin Durumu Hakkında Görüşleriniz Nelerdir?

“Gönlüm Tiyatro izleyicisinin her geçen gün çoğalmasından yana, çünkü sadece bizler amacımıza ulaşmış olmuyoruz aynı zamanda onlarda hayata dair olguya tanıklık etmekle, kendilerinden bir şeyler buluyorlar. Yani bu söylemlerim aslında kendi izleyici olma tarafımdan bakarken ki düşüncem. Ve genelde de bu olmakta diye düşünürüm. Çünkü izlerken insanlar kendi deneyimlerini, duygu ve düşüncelerini bir şekilde oyuna katma fırsatı bulurlar. Dolayısıyla sadece biz oyuncular değil de izleyenlerimiz de sanatsal faaliyette olurlar. Bu durum insanın daha aydınlanması ve kendi zenginliğinin farkındalığına sebep olduğundan çok değerli. Ve izleyenlerimizin oyuna gelmeden evvel araştırması ve konu hakkında, oyuncular hakkında bilgi edinmesi harika bir şey. Ama oyun başladığında içeri alınmak isteyen izleyicilerimiz de olmakta. Yani biz oyuncular kadar izleyenlerimizin de o günkü oyuna hazırlıklı olmaları bana iyi hissettiriyor. Ayrıca oyunlara giden insanları görüyorum yeri geliyor kar kış demeden gidiyorlar ya ben çok mutlu olup heyecanlanıyorum. Ve işte o zaman tekrardan iyi ki tiyatro ve iyi ki değerli izleyicilerimiz var diyorum. O kadar çok izleyicilerimiz var ki, bizi oyunculuk yaptığımıza şükrettiren ve hep sağ olsunlar var olsunlar. Beni oyunlarımda yalnız bırakmayan ve oyun sonrasında duygularını benimle paylaşan tüm izleyenlerime sımsıkı sarılıyorum”.
Tiyatronun Hangi Özelliği Sizi Etkiliyor?

“Sanırım ben öncelikle bir bütün olabilmeyi seviyorum, yapımcısından – oyun arkadaşlarımdan, teknik ekibe kadar her şeyi ile bütün olabilmek, tek nefes halinde çalışmak ve canlandırdığım karakterde kendimi bulmak, söyleyemediğimi özgürce söylemek, yapamadığımı özgürce yapmak ve ön önemlisi de kendim olarak sunmak. Hem de canlı kanlı bir şekilde yüz yüze bana kendimi çok iyi hissettirmekte. Bir oyun izlerken de oyuncu karakteri ile ne kadar bütünleşmiş, o neler yaşamış ve karakterdeki yapıyı hayatında ne kadar deneyimlemiş bunlar beni çok etkilemekte. Çok derin düşünüyorum bu konu çok uzun konuşulacak bir konu”.
Selena Demirli Doğan, Ersin Doğan ve Kübra Karatepe İle Çalışmak Nasıl Bir Duygu?

“Ben A.H.E.N.K’de bu değerli kardeşlerimle birlikte olmaktan çok mutluyum. Tiyatroya olan aşkları beni çok ilgilendirmekte. Oyunu ve oyunculuğu benim kadar önemsemeleri bana iyi hissettirmekte ve bir projeyi yapmış olmak için yapmamaları çok önem taşıyor bende. Çok emek veriyorlar onlarda kendimi görüyorum . Ama bütün bunların ötesinde çok temiz kalbe ve vicdana sahipler. Kendi adaletleri vicdanlarında ve veeee aşırı saygılılar. Yaşım gereği yeni jenerasyon değilim, olmazsa olmazım saygıda kusur etmemektir. Onlar bunu çok yürekten başaranlardan o yüzden çok şanslıyım. Duygularım inci tanesi gibi, mis gibi demek istiyorum. Ayrıca Selena Demirli Doğan kızım gibi bana evlat oldu. Tiyatronun bana böyle güzel kazanımları da var, duygularım derin”.
Son Olarak Bu Güzel Röportajı Okuyacak Olan Sanatsal Faaliyetler Takipçilerine Söylemek İstediğiniz Bir Şeyler Var Mı?

Murat bey öncelikle size sonsuz teşekkür ederim “Şairler Mezarlığı” oyunumuza gelişinizi çok iyi hatırlıyorum , trafikte nasıl mücadele verdiğinizi duymuştum. Ve beni takipçileriniz ile buluşturmak istediğiniz için de ayrıca teşekkür ediyorum. Değerli vakitlerini ayırıp bu röportajımızı okuyacak saygıdeğer takipçilerinize sağlık ve sanat dolu nice günler geçirmelerini sevgi ve saygılarımı iletmek istiyorum. Nice oyunlarda birlikte olmak dileğim ile.
Genel Yayın Yönetmeni : Murat Karakaş