More
    Ana SayfaRÖPORTAJÇisil Oral’ı Daha Yakından Tanımaya, Samimi, İçten Ve Doğal Dünyasında Gezintiye Çıkmaya...

    Çisil Oral’ı Daha Yakından Tanımaya, Samimi, İçten Ve Doğal Dünyasında Gezintiye Çıkmaya Hazır Mısınız?

    Elinden her iş gelen, elini attığı her işi başarıyla sonuçlandıran önce insan olabilen insanlar vardır. Mutlu bir insanlığın olmazsa olmaz koşuludur önce insan olmak. “Hayat Bilgisi” Dizisi ile hayatımıza adeta ışınlanarak giren ve son dönemde “El Yapımı Aşk” tiyatro oyunundaki performansı ile göz dolduran sevgi dolu insan Çisil Oral ile ile tüm sanatsal faaliyetler takipçileri için kendi hayatı, yazarlık ve oyunculuk ile ilgili birikimleri ve kariyeri ile ilgili keyifli bir sohbet gerçekleştirdik. Çisil Oral’ı daha yakından tanımaya, samimi, içten ve doğal dünyasında gezintiye çıkmaya hazır mısınız?

    Sanatsal Faaliyetler Takipçilerine Kısaca Kendinizden Bahseder Misiniz ?

    “Tabii öncelikle sanatsal faaliyetler hepimizin keyif alarak okuduğumuz çok keyifli bir platform. Tiyatronun her zaman çok zor koşullarda, büyük mücadelelerle, hayatta kalmaya çalıştığı bir dönemde size de tiyatroya vermiş olduğunuz destekten dolayı teşekkür ederim. Okuyucularımıza da buradan öncelikle bir merhaba demek isterim. Kendimden kısaca şöyle bahsedeyim; İstanbul doğumluyum. Liseden sonra 4 yıl Müjdat Gezen Sanat Merkezi Yaratıcı Yazarlık Bölümünde okudum orası bittikten sonra da Haliç Üniversitesi Tiyatro Bölümünü okuyup mezun oldum. Çok şanslıyım Müşfik (Müşfik Kenter) Hoca’nın son mezunlarıyız. Tüm bunları yaparken aralarda okulla ilgili başka çalışmalarım da oldu. Akademi İstanbul Modern Dans Bölümü, Pera Güzel Sanatlar Tiyatro Bölümü gibi. Ama esas aldığım okullarım Müjdat Gezen Sanat Merkezi Yaratıcı Yazarlık Bölümü ve Haliç Üniversitesi Tiyatro Bölümü. Sadri Alışık Tiyatrosunda, Levent Kırca Oya Başar Tiyatrosunda, Cengiz küçükayvaz Tiyatrosunda, Erol Günaydın Tiyatrosunda pek çok oyunda oyuncu ve reji asistanı olarak çalıştım. Nilüfer Belediyesi Kent Tiyatrosu da var bunların arasında. Daha sonrasında ise televizyonda hepinizin bildiği “Hayat Bilgisi”, “Adanalı” , “Teyzanne” gibi dizilerde de rol aldım. Adabı Muaşeret adlı sinema filminde oynadım. Şimdi de kendi yazmış olduğum “El Yapımı Aşk” adlı oyunda oynuyorum. Bunun dışında da seyircimizi çok mutlu edebilecek, çok hoşlarına gidebilecek bir kaç tane çok güzel projenin de hazırlığı içerisindeyim. Yakın zamanda sizlerle paylaşmaktan da mutluluk duyacağım”.

    El Yapımı Aşk projesi nasıl oluştu biraz aydınlatabilir misiniz bizleri?

    ““El yapımı Aşk” projesi şöyle oluştu. Şimdi ben çifte standart ve haksızlıklar karşısında kendi içinde çok üzülen ve kırılganlık hisseden biriyim. Toplumumuzda kadın ve erkeğin sosyal hayatın içinde uğradığı eşitsizlik üzerine bir oyun yazmak istedim. Yani aynı yanlışları kadın ve erkek oyunda yapıyor. Tırnak içinde hatayı nerede aradığımızı, kime göre, neye göre, nasıl konumlandırdığımızı seyirciye bırakıyorum tabii ki. Ama aynı yanlışlar üzerinden bir ilişki ve hayat kurduğunuzda toplum ne yazık ki erkeğinkinin üstünü örterken, kadınınkini bas bas bağırarak çok fazla eleştirmek ve onu linç etmek üzerine bir tavır sergiliyor. Bu durumunda bir kadın olarak tabii ki beni çok üzdüğü için biraz bunu anlatmak istedim oyunda. Siz de izlediniz oyunu umarım bunu seyirciye doğru aktara bilmişimdir”.

    Oyunculuk Hikâyeniz Nasıl Başladı?

    “Şöyle bahsedeyim size. Kendimi bildim bileli açıkçası hep o tiyatronun içinde hayal ettim kendimi. Ailem de sanata çok ilgi duyan bir aileydi. O yüzden Çocuk Tiyatrosuna, operaya, baleye beni yetiştirirken götürüp bu alanda da kültür vermeye özen gösterdiler. İzlediğim ilk çocuk oyunları beni o kadar büyüledi ki hep içinde olmak istedim. Başka hiçbir mesleği yapmak istediğimi hatırlamıyorum. Aslında biraz da izlediğiniz oyunlar sizin içinize işliyor, tiyatro tohumunu ekiyor”.

    Kendinizi nasıl tanımlarsınız?

    “Kendimi nasıl tanımlarım ? Kendimi çok heyecanlı, duygularını artıları ile eksileri ile yukarılarda yaşayan ama her duygusunu da çok sahiplenen, insanlara karşı adaletli ve nazik davranmaya çok özen gösteren, ayrımcılıklardan çok rahatsızlık duyan ve hayattaki en büyük önceliğinin de mutlu olmak olan biri olarak tanımlayabilirim”.

    Tiyatro seyircimizin durumu nasıl sizce?

    “Tiyatro seyircimiz o kadar kıymetli ki bizim için. Tiyatroya gelen her bir seyircimizi kucaklamak istiyorum. Bizi çok mutlu ediyorlar. Çünkü seyircisiz tiyatro olmaz. Seyirci ile aynı havayı soluduğumuz zaman tiyatro olabiliyor. Seyircilerin iyi oyundan gerçekten anladığına inanıyorum ve seyirci bence iyi oyunları hak ediyor. İşten sırf bu yüzden de tiyatroya gelen seyirci çok kıymetli. Ekonominin ve hayat şartlarının bu kadar zor olduğu bir dönemde eğer ki evinden kalkıp televizyon gibi bir rahatlığı bırakıp o kadar emek harcayıp geliyorsa bence iyi bir oyun izlemeli”.

    Oyunculuk Hayatınızın Merkezi Mi Yoksa Mesleğiniz Mi Nasıl Bakıyorsunuz Oyunculuğa?

    “Oyunculuk benim hayatımın bir parçası. Hayatım pek çok parçadan oluşuyor. Benim hayatımın bir parçası oyunculuk, bir parçası benim için yazarlık, bir parçası ailem, bir parçası dostlarım, bir parçası aşk, bir parçası şarkılar. Hayat, doğa, müzik. Yaşam tam bir bütün. Bu bütünü tamamlayan çok güzel parçalardan bir tanesi tiyatro ve tabii ki mesleğim olarak bakıyorum”.

    ” El Yapımı Aşk” Adlı Oyununun Konusunu Kısaca Anlatabilir Misiniz?

    “Tabii ki ” El Yapımı Aşk” tiyatro oyunumda ben, yanlış ve hatanın nerede aranması gerektiğini seyirciye bırakarak ilişki yaşayan bir kadın ve bir erkeğin oyunun sonunda toplum tarafından nasıl çifte standartla yargılandığını anlatıyorum”.

    Oyunculuğun Misyonunun Ne Olduğunu Düşünüyorsunuz?

    “Oyunculuğun bir misyonu var mı? Aslında önce onu düşünmem gerekiyor. İyi oyunculuk bence hayata karşı, insanın duygularına karşı ahlaklı olmasından geçiyor. Siz ne kadar dürüstseniz, hayatı ne kadar adaletli algılıyorsanız yaşamın içinde ne kadar samimi ve ayrımcılıktan uzak sahici adaletli ve nezaketli bir şekilde hayatı algılayıp yaşıyorsanız bence bu size ve oyunculuğunuza da yansıyor. Müşfik (Müşfik Kenter) Hoca’nın konservatuvardayken bize her ders bıkmadan usanmadan söylediği bir cümle vardı. “Önce iyi insan olun, İyi insan olmazsanız oyuncu olamazsınız”. İnsan ilk başta gençken öğrencilik döneminde anlamaya biliyor aslında bu cümlenin ne demek olduğunu. Sonra biraz yaşınız ilerledikçe ve yaşamı tecrübe ettikçe ne kadar önemli ve kıymetli bir söz olduğunu anlıyorsunuz. Aslında ne kadar derin anlamlar barındırdığını anlıyorsunuz. O yüzden buna çok önem veriyorum. Yani iyi insan olmak, iyi insan olmak. Bence sahici olmaktan, tüm duygularını kabullenmekten, hayattaki herkesi yargılamadan önce anlamaya çalışmaktan, empati yapabilmekten geçiyor. Bunları yapabiliyorsanız, tüm canlılara aynı merhametle yaklaşabiliyorsanız, kendinizden olmayan herkese saygı duyabiliyorsanız işte siz o zaman ahlaklı ve iyi bir insan olma yolunda oldukça büyük bir adım atıyorsunuz. Bence bu oyunculuğunuza da yansıyor ve oyunculuğunuzu derinden etkiliyor”.

    Bana Göre Her Oyundan Bir Şeyler Alınmalı Ben Yaptığım Yorumda Takipçilerime Kendi Aldığımı Aktardım. Yazarı Olarak Sizce Seyirci Bu Oyunda Neyi Özellikle Yakalamalı Ve Anlamaya Çalışmalı?

    “Biz oyunumuzu sezonun sonuna doğru sahnelemeye başladık. O yüzden de çok az oynadık oyunumuzu. Bu çok az olan oynanmış oyun sayımızda bile seyircimizden o kadar kıymetli geri dönüşler aldık ki. Oyunun vermek istediği mesajın seyirciye geçebilmiş olduğunu görmek beni oyunun yazarı olarak çok mutlu etti. Bu çifte standart ve toplumun iki yüzlü ahlak anlayışına eğer dikkat çekebildiysem ne mutlu bana. Açıkçası bizim oyunda verdiğimiz en önemli mesaj bu”.

    Şu An Hayatınız Çoğunluk İle Tiyatro. Peki, Tiyatro Dışında Neler Yapıyorsunuz? Anlatır Mısınız?

    ” El Yapımı Aşk” isimli oyunumuz üç kişilikti izleyen seyircilerimiz bilir. Oyuna telefonla dahil olan iki tane karakterimiz vardı yüzlerini göremiyorduk onların. Onları da oyuna dahil ediyoruz. Böylece beş kişilik bir oyun olarak devam edeceğiz. Oyunun revizyonunu şu anda yazıyorum. Onun dışında tek kişilik bir oyunum bir yandan onu bu sene yazıyorum. İsim vermeyeyim kıymetli bir oyuncu arkadaşım benden bir kadın oyunu rica etti. Onun bir yandan hazırlıklarını yapıyorum. Ve bir sinema filmi senaryom var. Hikayesini tamamladım şimdi onun senaryosunu yazıyorum. Aynı zamanda kendimde oynayacağım. Bu aralar birazcık yoğunluğum var. Yazmaya verdiğim bir dönem aynı zamanda benim Sky Medya Prodüksiyon ile de “Life Style” programının içerisinde “Çisil Oral’la Aksimetre” isimli bir kültür sanat programı var. Yeni sezonda da yeni konuklarımızla o devam edecek. Bu arada kendi tiyatromu kurmak için de hazırlıklara başladım. Biraz artık yapmak istediğim işleri sanırım kendi oluşumum içinde arzu ettiğim gibi hayata geçirebilmek için kendi yapım şirketimi ve kendi tiyatromu kurmak istiyorum. Bir yandan da onun çalışmalarını yürütüyorum. Umarım seyircimizi mutlu edecek güzel işler yer alır bünyemizde”.

    Eski Lise Yıllarımızı Anımsatan Sevimli Bulduğumuz Bir Dizide Hayat Bilgisi’nde Bir Kaç Sezon Rol Aldığınızı Biliyoruz Muhteşem Bir Ekiple Çalıştınız Dolayısıyla Bu Güzel Kadroya Nasıl Dahil Olduğunuzdan Sanatsal Faaliyetler Takipçilerine Bahseder misiniz?

    “Tabii ki. Ben o dönem Tümay Özokur ajansa bağlı olarak çalışıyordum. Sevgili Tümay abla bir gün beni aradı. Gani Müjde’nin yeni bir diziye başladığını ve Perran Kutman’ın baş rolünde oynadığını benimle de görüşmek istediklerini söyledi ve ben görüşmeye gittim. Yazarımız sevgili Gani Müjde, yönetmenimiz Tarkan Karlıdağ ve yapımcımız Ali Gündoğdu ile keyifli bir sohbet ettik. Yapmış olduğumuz o sohbette karşılıklı enerjilerimiz de tuttu. Gani abinin kafasında zaten bir karakter varmış. Benimle birlikte biraz daha o karakter bütünleşmiş oldu. Ben de elimden geldiğince Biricik karakterine çok şey katmaya çalıştım. Biraz daha parlatmaya ve sevimli bir hale getirmeye çalıştım. Böylece ortak bir noktada buluştuk bu şekilde de hayat bilgisine dahil olmuş oldum”.

    Hayat Bilgisi” Dizisinde Bir Kaç Sezon Rol Aldığınız İllaki Anı Biriktirmiş sinizdir Sizin İçin Mahsuru Yoksa Bir Adet Anınızı Anlatabilir misiniz?

    “Tabii ki hemen ilk aklıma gelen bir anıdan bahsedeyim. Trajik bir anı aslında bu benim için. Hayat bilgisinin 13. bölümünde Gani (Gani Müjde) abi bir hayal Sahnesi yazmıştı Biricik yani Kikirik Kerem’e aşıktı doğal olarak öyle bir hayal kuruyor. Kurmuş olduğu hayalde bir buz pisti var. Kikirik Kerem’in peşinden koşuyor ancak kikirik o kadar güzel pistte buz patenini kayıyor ki, bu sefer Kerem onun peşinden koşuyor. Böyle bir sahne yazmış Gani (Gani Müjde) abi. Ben de o dönem bu sahne için çok özel bir hocadan ders almıştım beni affetsin, ismi şu an aklıma gelmiyor. Üstelik ülkemize de altın madalya getiren bir hocadan. Kendisi bana Türkiye’ye altın madalya getirirken yarışmada giydiği kostümünü verdi. Patenleri, koregrafiyi hazırladık, müzik hazır. İzmit’teki Olimpik buz pateni pistine gittik. Düşünebiliyor musunuz bütün ekip orada. Kerem (Kerem Kupacı) giyinmiş buz pateni pistinde antrenman yapıyor. Beni de süsleyip püslediler, ondan sonra geldim buz pateni sahasına Kerem’le küçük bir ısınma turu atıyoruz. Kerem de çok eğlenceli muzip biridir devamlı takılır çekimlerde bana. Gerçi bunu şaka olarak söylemedi o da öğrenmiş olduğu bir bilgiyi benimle paylaşmak istedi. Dedi kio yaşadığımız büyük depremde üzerinde durduğumuz buz pisti morg olarak kullanılmış, cesetleri hep buraya koymuşlar”. Tabii ben bunu öğrenince çok kötü oldum pistte kayamamaya başladım. Değil kaymak, hareket bile edemiyorum. Bir anda titremeye ve ağlamaya başladım. Lütfen gelip beni buradan çıkarın dedim. Ekip şok. Koluma girdiler adım atamıyorum kasıldım oradan çıkardılar beni bir süre beklediler geçer mi diye mümkün değil piste bir daha adım atamıyorum. Dolayısıyla sahneyi çekemedik. Ben sahneyi atarız diye düşünmüştüm ama meğerse bizim yönetmenimiz Gani abi ve yapımcımız ile görüşmüş. “Çisil’ciğim seni çok seviyoruz ve bizdeki kredin o kadar çok ki bu sahneyi atmayacağım, ben bu sahneyi tango sahnesine çevireceğim” dedi. E tabii bir oyuncu olarak yönetmeninizden böyle bir söz duymak insana kendini iyi hissettiriyor. Ve bütün ekip bana o kadar destek olmuştu ki. Çok ağladım çünkü üzüldüm. Sonra bu sefer de bizi Beyoğlu’nda bir tango kursuna yazdırdılar. Kerem söyleniyor, “her ders görüyor musun senin yüzünden geldik” diye bir de tango dersi aldık sonrasında bizim dizide kullandığımız sınıftaki sıralar dışarı çıkarıldı mumlar konuldu ve orada bir tango sahnesi çektik. Tabii hoca tutuldu bize kareografi yapıldı. 13. bölümün uğursuzluğunu buz pisti ile yaşamış oldum ama tango sahnemiz muhteşem oldu. Yani böyle tatsız bir olayın arkasında gayet keyifli bir sahne çekmiş olduk”.

    Son Olarak Bu Güzel Röportajı Okuyacak Olan Sanatsal Faaliyetler Takipçilerine Söylemek İstediğiniz Bir Şeyler Var Mı?

    Sanatsal Faaliyetler hepimiz için çok keyifli bir platform. Sanatsal Faaliyetler gibi platformları takip eden seyircilerimize biz bu vasıta ile aslında kendimizi, oyunlarımızı tanıtıp, paylaşabiliyoruz. O yüzden bizim için çok kıymetliler. Mutlu oluyoruz sanat platformlarında seyircimizle buluşmaktan o yüzden umarım okumaya bizi de takip etmeye devam ederler”.

    Genel Yayın Yönetmeni : Murat Karakaş