More
    Ana SayfaELEŞTİRİ“Bir Barış Oyunu: Aristophanes” Tiyatro Oyununun Yorumu ile Sizlerleyim

    “Bir Barış Oyunu: Aristophanes” Tiyatro Oyununun Yorumu ile Sizlerleyim

    Idea Performans tarafından sahnelenen Aristofanes’in savaşın bir sistem içinde insanlarca kurgulandığını savunduğu, bu durumdan zarar görenlerin genellikle fakir kesim ve masum kesim oluğunu savunduğu savaş karşıtı metninin başarılı bir uyarlaması olan “Bir Barış Oyunu: Aristophanes” tiyatro oyununu dün akşam Şişli Tiyatrosu‘nda izleme fırsatı buldum.

    Eserlerinde Yunan toplumunu güldürerek düşündürmek isteyen, komedilerinde Yunan halkının doğal yaşamını etkin bir şekilde kullanan, komedilerinde göze çarpan ironik eleştiriler bulunan, Yunan komedyasının en büyük temsilcisi Aristophanes’in kaleme aldığı, Burcu Reşit’in dramaturjisini yaptığı, Altuğ Görgü’nün yönetmen koltuğunda oturduğu tiyatro oyununun kadrosunda Cansu Tekoluk, Haluk Deniz Aydın ve Mert Can Kaplan yer alıyor.

    Oyunun konusu kısaca şöyle; Aristophanes’in gözünden, bir türlü bitmeyen Peloponnessos Savaşları’ndan bunalan, olur olmadık yöntemlerle gökyüzüne çıkmayı, tanrıları bulmayı ve onlardan hesap sormayı kafasında kuran. Hatta kurmakla da kalmayıp, gökyüzüne tanrılara savaşların hesabını sormak için çıkan çiftçi Trygaios’un hikayesi.

    Yoruma geçmeden önce kısa bir bilgi ile başlamak istiyorum; Antik Yunan tiyatrosu Milattan Önce 6. yüzyılda Atina’da dini festivallerde trajedi oyunlarının sahnelenmesiyle başlamış. Buna karşılık olarak, Yunan komedi oyunlarının türüne ilham vermiş. İki tür Yunan draması oldukça popüler olmuş, performanslar Akdeniz’e yayılmış ve Helenistik ve Roma tiyatrosunu etkilemiş.

    Ve hazırsanız yorumlamaya başlıyorum; öncelikle Antik Yunan tiyatrosunun mantığını, işleyişinin nasıl olduğunu ilk defa dün akşamki oyunda çözdüğümü söyleyerek yoruma başlayabilirim. Yıllardır tiyatro izliyorum, gözlem yeteneğimin ne denli güçlü olduğunu tiyatro camiasının yüzde doksanı biliyor. Dolayısıyla koltuğa oturup anonsu bekledim ve oyun başladı. Oyun daha başından heey seyirci ayık ol, birazdan sana unutamayacağın, okulda bile öğretilmeyen dersler vereceğim diyor. Spoiler vermek istemiyorum küçük bir ipucu vereyim girişte oyuncuların size ne dağıttıklarına dikkat edin. Sonrasında çalan müzik, koreografi eşliğinde dinlediğiniz şarkı sözleri size birazdan ne izleyeceğiniz hakkında bilgi verse de, yalan yok birazdan ne izleyeceğinizi merak ettiriyor.

    Dün akşamki izlenimlerime en sevdiğim kısımdan oyundan neler aldığımdan bahsederek devam etmek istiyorum; birincisi, Trygaios’un savaşın ne boktan bir şey olduğunu Tanrılara anlatmak için, ulaşmaya çalışırken bulduğu yöntem (Aristophanes’in üstün hiciv zekasını takdir etmemek mümkün değil). Tanrılara savaşların hesabını sormak için çıkarken, Pegasus’u kullanmak yerine kendine bir bok böceği bulmayı tercih ediyor. İkincisi, dinî duyguların sömürüldüğü çok tanrılı dönemde halklarda devlet düzeni ve köleleşmeye dair sağlam mesajlar veriyor. Mesela bir detaya dikkat ettim neden savaş tanrısı var da barış tanrısı yok. Üçüncüsü oyunun belki de (Anlayana) en önemli mesajı, Aristophanes’in bizlere sorusu şu; hikayenin kahramanı Trygaios, Barış’ı yeryüzüne indirmiş indirmesine de, gerçekten yeryüzüne barış gelmiş mi? Aristophanes’in o dönem sorduğu sorunun cevabı maalesef ki hayır. Yıl olmuş 2024 çok afedersiniz hala bu boktan mesele yüzünden, filler tepişirken çimenler ezilmeye. Masum insanlar, çocuklar hayatını kaybetmeye devam ediyor. Bunların dışında bu oyunda savaştan nemalanan politikacılar, silah satıcıları ve halkı sürekli adak sunmaya yönelten aç gözlü tanrılar var. Evet Aristophanes’in görüşüne göre Tanrılar aç gözlü ve doymak bilmiyor. O yüzden de savaşın bitmesi Tanrıların işine gelmiyor. Umarım Tanrım, birazdan söyleyecekerim için beni affeder. Hadi o zamanlar çok tanrılı dönemde Tanrılar aç gözlü ve doymak bilmiyordu. Peki ya şimdi neden hala savaşlar devam ediyor. Çok ama çok önemli olan bir mesajı daha var oyunun o da, dünyanın pisliklerden temizlenmesi için herkesin önce kendi çevresini temiz tutarak başlaması gerektiği.

    Dün akşamki izlenimlerime rejiden bahsederek devam edeyim; Aristophanes’in metni çok sağlam derin mesajlar içeren bir metin. Ancak rahatsız edici biçimde yazmak yerine hiciv yoluyla mesajlarını sıralamayı tercih etmiş. Burcu Reşit sahneye yeniden uyarlarken sivri kısımları törpülemiş ve oyunu daha eğlenceli hale getirmiş. Altuğ Görgü’nün rejisini ilk defa izleme şansı buldum. Açık biçim sahnelemeyi tercih etmiş. Orjinalini izlememiş olsamda 20 kişilik bir kadro ile sahnelendiğini kaynaklardan öğrendim. Oyun üç kişilik olduğundan oyuncu performansları üzerine özenle durması gerektiğinin bilincinde bir yönetmen ki oyuncuların performansları sayesinde oyun akıp gidiyor. Genele baktığımda, mistik dekor, Perde ile gölgeleme açısından ışık tasarımı oyunun önermesine uygun. Müzikler (Fatih Al), koreografi (Ziver Armağan Açıl) ve oyuncu performansları oyundan keyif almamız hedefiyle hazırlanmış.

    Oyunculukları da değerlendirerek devam edeyim; bu oyun için oyuncu ayrımı yapmak istemiyorum, oyunda yer alan tüm oyuncular (Cansu Tekoluk, Haluk Deniz Aydın, Mert Can Kaplan) benim tahminim rejiye çokda bağlı kalmadan oyunun içindeki karakterleri kendilerininde katkılarıyla canlandırdıkları yönünde. Bu durumda doğal oyunculuklar ile onlar ve seyirci ilişkisi açısından bakıldığında eksileri artıya dönüştürüyor bence. Hatta o kadar iyilerdi ki bir saatlik aslında normal olan oyun süresi bana kısa geldi. Tabiri caizse sevdiğiniz bir yemeği yerken bir telefon gelip masadan kalkmak zorunda kaldığınızda yemeğin tadının damağınızda kalması gibi bir his uyandırdı bende.

    “Bir Barış Oyunu: Aristophanes” tiyatro oyununa ajandanızda muhakkak yer vermenizi, ilk fırsatta gidip izlemenizi tavsiye ederek yorumumu burada sonlandırıyorum.

    Genel Yayın Yönetmeni : Murat Karakaş

    CEVAP VER

    Lütfen yorumunuzu giriniz!
    Lütfen isminizi buraya giriniz

    Yeni İçerikler