More
    Ana SayfaELEŞTİRİ“Ben Ve Ben” Tiyatro Oyununu Sizler için Yorumluyorum

    “Ben Ve Ben” Tiyatro Oyununu Sizler için Yorumluyorum

    Akıl hastanesinde bulunan hastaların gerçek hayat hikayelerinden gözlemlenerek içerisine yerleştirilmiş müzikler ve aynı zamanda Dilfuza Roziyeva’nın gözleri dolduran oyunculuğu ile yorumladığı usta işi seyirlik bir teatral şölen olan “Ben Ve Ben” isimli Tiyatro oyununu Asmalı Sahne’de nihayet dün akşam izleme fırsatı buldum.

    Oyunun yazarı ve yönetmeni, tiyatro adına bu zamana kadar yaptığı çalışmalar ile övgüyü sonuna kadar hak eden, kendi yazdığı ve çeşitli yazarların oyunlarında oyunculuk, yönetmenlik yapan. Resmi, özel kurum ve kuruluşlarda temel oyunculuk, drama ve beden dili konularında eğitmenlik yapan tabir yerindeyse tam bir tiyatro adamı olan Niyazi Gezer.

    Konusunu özetlemek gerekirse;Trafik kazası sonucu oluşan suçluluk duygusunun insanın yaşamın da yarattığı travma, bir insanın yaşamını ve sağlığını nasıl etkiler? Gerçek karakterler ile an be an yaşanılarak kaleme alınmış bir yaşam öyküsü. 2004 yılında, 17 yaşın da bir kız ailesi ile bir piknik dönüşü trafik kazası geçirir. Bu kaza da ailesini kaybeder ve hayatta tek başına kalır. Yaşaması gereken hayatı yaşamaya başlar. Eğitimlerini tamamlar ve hayat akıp gitmeye devam eder. Fakat bu süreç için de kazadan dolayı duyduğu suçluluk duygusu onun hayatını olumsuz yön de etkilemeye başlamıştır ve bu duygudan kurtulamaz, akıl sağlığını kaybetmeye başlar. Yaşanmışlıklarını, manevi değerleri ve sorunsalları sorgulamaya başlar. Sorgulamanın boyutu o kadar genişler ki halüsünasyonlar görür ve kendisine karakterler yaratıp onlarla kendisini ve yaşamı sorgulamaya başlar. Ve doktorlar kıza Hebefrenik şizofreni teşhisi koyarak hastaneye yatırmak zorun da kalırlar.

    Hazırsanız yorumlamaya başlıyorum; canı gönülden severek yaptığım bir iş yorum yapmak bunu bilen ve kalemimin nasıl olduğunun farkında olan insanlardan biri değerli dost Niyazi Gezer tarafından özel olarak davet edildim. Aralık ayında perde açan tek kişilik tiyatro oyununu nihayet dün akşam izleme fırsatı buldum. Birincisi daha konusuna bakmadan sadece afişten ismini gördüğümde anlamlı ve güzel bir iş çıktığını anladım. İtiraf ediyorum oyuna giderken konusunu okumadım çünkü özellikle tek kişilik oyunları izlerken, sahnedeki oyuncunun, beden dili ve diyalogları ile o duyguyu bana bire bir vererek oyunun önermesini anlatması, bana büyük keyif veriyor.

    Rejiden bahsedelim kısaca; Oyunun yazarı ve yönetmeni Niyazi Gezer. Biz tiyatro severler için sosyal hayatından ödün verip, bu oyunu yazmak için 21 gün akıl hastanesinde yatmış ve hikayesini anlattığı bu vaka ile 10 gün sonra tanışmış. Özel izinlerle hikayedeki kızı ve diğer hastaları gözlemlemiş. Dolayısıyla izlediğimiz, bire bir yaşanmış gerçek bir hikayeyi, bizlere sunmayı kendisine ilke edinmiş. Oyunun içinde sağlam pek çok güzel mesaj var. Sahne tasarımı olabildiğine sade, oyuncu kostümü de konsepte uygun. Bu oyunun akışına bayıldım diyebilirim. Bir an bile olsa oyunun içinden çıkamıyorsunuz. Işık düzeni, dış sesler, gereken her şey vardı sahnede.

    Oyunculuğa geçmeden önce, benimde söyleyeceklerim var. Şimdi sanattan anlamayan kimi kesim bu oyunu duygu sömürüsü olarak nitelendirecek. O yüzden yıllardır tiyatro eleştirmenliği yapan biri olarak söylemeyi kendime borç bildim. Hiçbir zaman insanların kötülüğü için kullanılmayan bir uğraşı varsa o da sanattır. Sanatın baş görevi, toplumun bilinçlenmesi, bazı durumlarda tedbir alması ve en önemlisi eğer başarabilirse insanların geleceğini kurtarması için çabalamak. İzlerken şunu düşündüm ister istemez. Gerçekten çok etkileyici bir altyapısı olan bu oyunda ben kendi geleceğimden korktum. Yapısal olarak her şeyi kafaya takan bir insanım. Daha da önemli bir önermesi var oyunun, Doğal afetler, savaşlar, salgınlar v.b. Olumsuz ve travmatik yaşam olayları toplumsal olarak hepimizi etkiliyor. Toplum olarak birbirimize şüpheyle bakıyoruz, sosyal medya bizleri esir almış durumda, kitap okumuyoruz, kalabalık yerlerden ve insanlardan uzak duruyoruz. Tüm dünya canlıları olarak çetin bir sınavdayız,bu sınavdan sağlıklı ve sağlam çıkabilmek için çabalıyoruz ama ruhsal sağlığımızı koruyamazsak sonumuz maalesef ya intihar yada akıl hastanesi.

    Ve sizin beklediğiniz ama benim anlatması zor olan ana geldim, oyunculuğu kendimce değerlendiyorum. Evet izlediğim tüm oyunlarda oyunculuk değerlendirmek benim için zor. Bir eleştirmen olarak en çok eleştiri aldığım kısım bu. Dün akşamın benim için bir önemi daha var. Oyunun yazarı ve yönetmeni Niyazi Gezer ile yan yana koltuklarda izledik. Oyunun başladığı ilk andan final anına kadar büyük bir dikkatle izledim. Dilfuza Roziyeva’nın sahne performansı gerçekten etkileyici. Yanlızca metne ve rejiye bağlı kalmadığını düşünüyorum. Ben sahnede kendinden de çok şey katan bir oyuncu gördüm. Sahne tamamen onun emrindeydi, sahnede hiç durmadan, bir saniye bile nefes almadan hareket ederek tüm sahneyi tamamen kullanan bir oyuncu izledik. Biz izleyicilerini etkisi altına alan nefes kesen etkileyici bir sahne performansı ile karakteri içinde hissederek, yaşayarak ve bize yaşatarak oynadı. Hikayedeki kızın yalnız ruhunun haykırışları, kaza da ailesini kaybedişinin ardından verdiği hayata tutunma çabası, yer yer güldüren, finale doğru ağlatan, duygudan duyguya geçiş anları izlenmeye değer.

    Son olarak, gidilip görülmesi gerektiğini, izleyen seyircilerin pişman olmayacağını düşündüğüm “Ben Ve Ben” tiyatro oyununu not alın ve izlemeyi ihmal etmeyin bence.

    Genel Yayın Yönetmeni : Murat Karakaş



    CEVAP VER

    Lütfen yorumunuzu giriniz!
    Lütfen isminizi buraya giriniz

    Yeni İçerikler