More
    Ana SayfaELEŞTRİ7. KOĞUŞTAKİ MUCİZE, NEDEN İZLENMELİ?

    7. KOĞUŞTAKİ MUCİZE, NEDEN İZLENMELİ?

    11 Ekim’de vizyona giren senaryosunu Kubilay Tat’ın,yönetmenliğini Mehmet Ada Öztekin’in üstlendiği 7. Koğuştaki Mucize filmi üç günde 615 bin 411 kişi tarafından izlendi.

    Duygusal sahneleri ile çok konuşulan filmin artılarını ve eksilerini sizler için sıraladık.

    <Spoiler içerir>

    Kadrosunda Aras Bulut İynemli, Mesut Akusta, İlker Aksum, Nisa SofiyaAksongur gibi isimlerin yer aldığı 7. Koğuştaki Mucize filmi, Memo’nun yavrusuna kavuşma hikayesini konu alıyor. Film genç bir kızın aynaya bakarken idamın kaldırılması ile ilgili radyo haberinin duyulmasıyla başlıyor. Böylece büyük bir suç işlendiğinde idamın gelmesini haykıran insanlara bir kez daha sorulmuş oluyor. İdam gelmeli mi? İdam gelirse dar ağacında asılacak olan kişiler kimlerdir? Filmden anladığımız kadarıyla bu konuda senarist de Balzac gibi düşünüyor: “Kanun büyük sineklerin delip geçtiği, küçük sineklerin takılıp kaldığı örümcek ağıdır.” 1983’te yaşanan siyasi karmaşa döneminin halka yansımasına da değinilen film, bir grup insan tarafından yaratılan adaletsizliğin yine bir grup insan tarafından nasıl güçlükle sağlanmaya çalışıldığını gözler önüne sermiş. Konu bakımından ülkemiz yapımlarında pek benzerine rastlamadığımız güzel bir film olduğunu söyleyebilirim. Diyaloglar karakterlere uygun şekilde biçimlendirilmiş. Olay örgüsündeki aksiyon dengesi son derece başarılı kurulmuş. Doğru cast seçimi nedeniyle filmi izlerken karakterlerle çok rahat bir şekilde empati kurabiliyorsunuz. İyi karakterlerin kazanmasını istiyorsunuz.Onlarla beraber mutlu oluyor ya da üzülüyorsunuz. Bunda senaryo kadar cast seçiminin de etkisi yadsınamayacak büyüklükte. Filmde bir diğer dikkat çeken nokta ise dekor. Çekimleri Beykoz Plato ve Muğla’da yapılan filmin dekoru yöreye ve döneme uygun şekilde en ince ayrıntısına kadar düşünülmüştü. İngiltere, Hollanda, Fransa gibi pek çok ülkede vizyona giren film, kültürü yansıtma açısından son derece başarılı olduğunu söyleyebilirim. Filmin pek çok sahnesini tahmin edebilsek de, kurguda yaratılan olay örgüsündeki atlamalar filme hareket kazandırmış. Ayrıca gördüğüm bir sahne vardı ki, değinmeden geçemeyeceğim. Ova’nın babası için kendisini askeri aracın önüne attığı sahne akıllara, 1989’da Çin’de yaşanan Tiananmen olaylarında bir sivilin tankların önünde durduğu fotoğrafı getirdi. Sonrasında milli direnişin bir sembolü haline gelen fotoğrafın benzerini bu filmde görmek son derece ilgi çekiciydi.Orijinali Güney Kore yapımı MiracleIn Cell No 7 olan film için pek çok kaynakta uyarlama terimi kullanılmış. Fakat bir eserin uyarlama olabilmesi için başka bir sanat dalının ürünü olarak yeniden kurulması gerekir. Romandan filme, filmden diziye gibi… Bu nedenle ben esinlenme yada alıntı gibi tabirler kullanmayı tercih edeceğim. 7 Koğuştaki Mucize genel itibariyle orijinali ile aynı konuyu ele almış: Bir babanın kızına kavuşma hikayesi. Fakat eser, bizim kültürümüze göre şekillendirilirken bazı aksaklıklar meydana gelmiş. Örneğin Memo’nun hapse düştüğü sahnede Memo’nun bir kızı öldürdü diye dövülmesi ülkemizde pek rastlanmayacak bir durum.Orijinalinde ana karakter tecavüz suçundan yargılanıyor.Bu nedenle hapiste vahşice dövülüyor. Orijinal versiyonundaki bu sahneyi izledikten sonra; dayak sahnesi izleyici tarafından anlam kazanabildi. Senaryo genel itibariyle mantıksal bir bütünlük içerisinde ilerlese de bu tarz kültürel aksaklıklar meydana gelmiş. Ayrıca hapishane sahnelerinden pek çoğu kamu spotu tadında ilerliyordu. “Ben ettim siz etmeyin” diyen bir sürü suçlu var. Hepsi de yaptığından pişman. Hepsi de dersini almış. Bu sahnelerde filmin gerçeklik ile en ufak bağı kalmıyor. İzleyicinin en sevmediği, senaristin ise en çok kaçması gereken noktalardan biri aşırı didaktik olmaktır. Maalesef bu filmde sıkça rastladık. Kötü karakterin ise akıbeti belirsiz. Bu nedenle pek çok izleyici filmde Memo’nun ölmesi gerektiğini düşündü. Ancak bu şekilde film gerçekle bağ kurabilirdi. Memo’nun ölümü ile verilmek istenen mesaj ‘adaletsiz bir dünyada yaşıyorsunuz.Ne kadar çabalasanız da sonuç elde edemeyeceksiniz’ olurdu. Ben ise “adaletsiz bir dünyada da yaşasanız mücadele edin ve umut edin’ demeyi daha doğru buluyorum. Bu anlamda filmin sonu beni mutlu etti.Sonuç itibariyle, 132 dakika olan film tüm eksiklerine rağmen, güzel bir amaçla yola çıkarak, büyük meseleleri dert edinerek, izleyicisinin güzel zaman geçirmesini sağlıyor. İyi bir filmden beklenildiği gibi, film bittikten sonra izleyicinin üstündeki etkisi devam ediyor. Filmin bir sahnesinde Memo’nun deli olduğu söyleniyor. Fakat akıllı olarak görülen, toplum tarafından normal yaklaşılan insanlar kızlarını öldürüyor, hırsızlık yapıyor…Deli olarak yaklaşılan Memo karakteri ise kızını seviyor ve koruyor. Sanırım senarist kimin daha deli olduğunu ölçmek istedi. Aras Bulut İynemli’nin rolü giyerek gösterdiği başarıyı da atlamamak gerek.

    Bu performans bana Leonardo DiCaprio’nun oynadığı Gilbert’ın Hayalleri filmini anımsattı. Bu filmde de oyunculuk beni çok etkilemişti.

    Gülhan Çakır

    @glhn.ca

    CEVAP VER

    Lütfen yorumunuzu giriniz!
    Lütfen isminizi buraya giriniz

    Yeni İçerikler