More
    Ana SayfaHABER“2. Dünya Savaşı’nın Kaderini Değiştiren Türk” Çiçero sinema filmi eleştrisi

    “2. Dünya Savaşı’nın Kaderini Değiştiren Türk” Çiçero sinema filmi eleştrisi

    Vizyon tarihi 18 Ocak 2019 (2s 0dk)

    Senaryo : Ali Can Yaraş

    Yönetmen : Serdar Akar

    Oyuncular: Erdal Beşikçioğlu, Burcu Biricik, Ertan Saban,Cem Kurtoğlu, Murat Garipağaoğlu , Mehmet Ulay, Altan Erkekli.

    Tür Tarihi Ülke Türkiye

    Özet ve Detaylar

    Çiçero, 2. Dünya Savaşı’nın seyrini değiştiren ve Almanya’nın bozguna uğramasında etkin payı olan casus Çiçero’nun savaştaki etkisini ve savaş sonrası yaşadıklarını konu ediyor. İlyas Bazna, 2. Dünya Savaşı sırasında Ankara’daki İngiliz Büyükelçiliği’nde uşak olarak çalışmaktadır. İçeriden birçok bilgiye ulaşabilen Bazna, Almanlar için casusluk yapmaya başlar ve kendisine “Çiçero” kod adı verilir. İlyas Bazna savaşın seyrini değiştirmesine rağmen T4 uygulamasıyla engellilerin gaz odalarına gitmelerine, iğneyle uyutulmalarına engel olamaz. İlyas Bazna’nın savaştaki etkisini ve savaş sonrası yaşadıklarını beyaz perdeye yansıtan filmin yönetmen koltuğunda Serdar Akar oturuyor.

    2019’un ilk büyük yerli yapımı olarak 18 Ocak haftasında vizyona giren Çiçero, fimini 10 gün sonra izleme şansı buldum.Eleştirime geçmeden Çiçero’yu tanıtalım “İlyas Bazna” kimdir.

    1904’de varlıklı bir Türk asıllı ailenin oğlu olarak Priştine’de doğan İlyas (Elyesa) Bazna, Osmanlı İmparatorluğu doğduğu toprakları kaybettiğinde ailesi ile İstanbul’a gelir. Hırsızlık, askeri mala zarar verme ve firar gibi suçlara karışır, Fransız savaş mahkemesi tarafından 3 yıl hapse mahkûm edilerek Fransa’da hapis yatar, orada öğrenmiş olduğu Fransızca sayesinde önce Yugoslavya büyükelçisinin şoförü, sonra sırasıyla Almanya konsolosluk danışmanının uşağı, İngiltere büyükelçiliğinin birinci kâtibinin ve en son olarak da İngiltere büyükelçisinin özel uşağı olur. 1943 ve 1944 yıllarında, İngiltere Büyükelçisinin kişisel kasasından aldığı çok önemli belgelerin fotoğraflarını belirli aralıklarla Almanya Büyükelçiliğine satar ve toplamda üçyüzbin sterlin para alır. Almanların “Çiçero” kod adı verdiği bu ajanın aktardığı belgeler önemli bilgiler içermesine rağmen, çift yönlü çalıştiği şüphesiyle, çoğu zaman ciddiye alınmaz. Bunların arasında bulunan Normandiya çıkartmasıyla ilgili “overlord” adlı çok gizli belge, Hitler tarafından aldatmaca kabul edilerek önemsenmediği içindir ki çıkartma başarıya ulaşmıştır.

    Çiçero savaş bittiğinde, çatışmalar sırasında sakladığı paraları kullanmaya yeltenince, ödemelerin Almanların İngiliz ekonomisini çökertme maksadıyla çıkardıkları sahte banknotlarla yapıldığı ortaya çıkar. Parasız kalan Bazna anılarını yazdığı kitaptan bir miktar maddi gelir elde eder ve mahkemeye verdiği Alman yönetiminden oturma müsaadesi ve küçük bir maaş koparır. Almanya’ya yerleşen İlyas Bazna’nın orada yoksulluk içerisinde 66 yaşında öldüğü bilinmektedir. Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) tarafından yazdırılan “MİT’in Tarihçesi” adlı kitapta, MİT tarafından, Türkiye’nin İkinci Dünya Savaşı’na girmesi engellemek amacıyla çok yönlü kullanıldığını ima eden bir ifade de yer almaktadır ama, sonuçta İlyas Bazna, dünyayı kurtaran değil, sattığı bilgiler burnundan kıl aldırmayan Alman İstihbaratınca ciddiye alınsaydı dünyayı batırabilecek bir adamdı.

    Sizi fazla bekletmeden eleştirime geçiyorum;

    Çiçero, II. Dünya Savaşı filmimiz olması açısından ilk etapta öne çıkartıyor kendisini. 20’den fazla diziye senaristlik yapmış olan Ali Can Yaraş’ın kaleme aldığı. İlyas Bazna’ya kısa ve tabii ki dramatik bir çocukluk geçmişi hediye eden senaryo, hızlı bir geçişle seyirciyi 1940’lar Ankarasına götürüyor. Avrupa’da savaşın en kanlı ve karanlık günleri sürerken eski Türkiye Cumhuriyeti’nin başkenti, büyükelçiliklerin en şık davetleri, aryaların söylendiği partiler ve dans baloları ile savaşın tarafsız bölgesine nefes aldırıyor.

    İsmet İnönü’nün Cumhurbaşkanı olduğu dönem Ankarası, atmosfer olarak dönem filmi kriterleri açısından biraz fazla gıcır gıcır görünüyor. İşte bu gıcırlık içinde sıradan bir büyükelçilik çalışanı olan İlyas Bazna, bir şekilde otoriterlerin gözünde sivrilmeyi başarıyor. İngiliz Büyükelçiliği’ne özel uşak olarak ‘kapağı atan’ Bazna için esas heyecanlı günler bundan sonra başlıyor. Bazna ve ekibinin eski Türkiye Cumhuriyeti’nin fedakar ve gözüpek istihbarat ajanları olarak resmedip, sadece sinemasal değil vatani görevini de yerine getiriyor. Tabiki bu bir sinema filmi başında söyleniyor kurgulanmıştır diye.

    Çiçero başarısını, iyi bir prodüksiyon olmasının yanı sıra hakkını layığıyla veren oyunculuklardan da kazanıyor. Sadece başrol ve Bazna’yı yeniden şekillendiren Erdal Beşikçioğlu değil, Cornelia Kapp’ı canlandıran Burcu Biricik,

    yardımcı erkek oyuncu kategorisinde olsa da Alman Ludwig Carl Moyzisch’i canlandıran Murat Garipağaoğlu rollerinde oldukça başarılılar. Lanet bir Nazi olarak resmedilen Moyzisch’e bile belli bir insani boyut katabilmiş Garipağaoğlu. Filmin ağır topları

    Tamer Levent, Mehmet Ulay 

    ve sınırlı görünümü olsa da Levent Ülgen’in de harcanmadığını eklemek gerek. Hali hazırda Erdal Beşikçioğlu ile Behzat Ç.’yi fenomenleştirmiş olan yönetmen Serdar Akar her oyuncudan istediğini almasını bilmiş.Çiçero, 2. Dünya Savaşı’nın seyrini değiştiren, Almanya’nın bozguna uğramasında etkin payı olan bir kahraman olarak tanıtılıyor.

    Bana göre; bu hikayede gerçek kahramanlar arıyorsak, o da para için belgeleri satan bu ajan değil, görsellikteki parlaklığı, etkileyici savaş sahneleri bir tarafa. 1940’lı yılların Ankara’sını giysilerinden kadınların saç modellerine, dört dörtlük bir dönem filmi kotaran Mustafa Uslu ve ekibidir.

    Görsellik dedik biraz açalım; Renkler, kadrajlar etkileyici. Sanat Yönetmeni Soydan Kuş, Kostüm Tasarımcısı Baran Uğurlu ve Görüntü Yönetmeni Peter Steuger tebriği hak ediyorlar.

    Sonuç olarak, ilginç bir dönem filmi. İzlemenizi tavsiye ederim.

    Genel Yayın Editörü : Murat Karakaş

    CEVAP VER

    Lütfen yorumunuzu giriniz!
    Lütfen isminizi buraya giriniz

    Yeni İçerikler